Bu yazıyı okurken; 40 kişi olması gereken sınıflarda 240’ar öğrenciye ders anlatılan bir fakültede, aynı anda 10 hastanın muayene edilebileceği bir klinikte her gün 50 fakülte, doktora ve uzmanlık öğrencisine hastalarla birlikte eğitim verilen, bu arada günlük ortalama 500 hasta muayene ve tedavi edilen bir klinikten yazdığımı asla unutmayın.
Sağlığın siyasi, kişisel yönü yoktur çünkü hastaysanız hastasınızdır. Ötesi sizi ilgilendirmez. Tedavi edilmek, ilgilenilmek, bütün hassasiyetlerinizin göz önüne alınması en doğal hakkınızdır. Hepimiz hastayız, hepimiz hasta sahibiyiz, hepimiz bu ülkede yaşıyor, aynı sıkıntıları paylaşıyoruz.
Bütün milletimiz bilsin ki; Tıp ve Diş Hekimliği fakültelerinde beş, altı katına çıkarılan kontenjanlar, sağlık personeline yönelik değersizleştirme operasyonları, sağlık personeline dayatılan performans sistemi, her türlü şiddete maruz kalabilmeleri, kendisine sahip çıkması gerekenler tarafından bile ötekileştirilmeleri sağlık personelinin, sağlık eğitimi alanların hastalarıyla ve birbirleriyle olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olmuştur,
Bu sebeplerle de kaliteli ve insani sağlık hizmeti alınması imkânsızlaşmış, sağlık eğitimi çökmüştür.
Sağlıkta oluşan ve giderek büyüyen sorunlara tedbir alınmaz, kontenjanlar azaltılmaz, tıp ve diş hekimliği fakültelerinin olur olmaz her yere açılmasına devam edilir, sağlık çalışanlarını birbirine düşüren performans sistemi kaldırılmazsa ülkemizde önümüzdeki yıllarda ne yetişmiş pratisyen hekim, diş hekimi ne de tıpta ve diş hekimliğinde uzman hekim bulunabilecektir.
İşin kötü tarafı toplumumuz çok eskide kalmasına rağmen geçmişin acı tecrübelerinden sıyrılamadığı, sorumluluktan kaçmak isteyen birilerinin de sağlıkta geçmişte yaşanan kötü günleri unutturmadığı için iyi sağlık hizmetini tedavi olabilmek değil doktora kolay ulaşmak, doktora reçete yazdırabilmek, ilacını kolayca alabilmek, sağlık personeline şiddet uygulayarak kinini, nefretini kusmak sanmaktadır.
Evet, doğrudur son yıllarda yapılan değişiklikler sonucu hastanın hekime ulaşması, ilaç alabilmesi, hastanın ve hasta sahibinin “sağlık personeline dayak atması, şiddet uygulaması” kolaylaştırılmıştır ama hastaların tedavi edilme, şifaya kavuşma oranı çok daha büyük bir hızla düşmüştür.
Ülkemizde sağlıkçılar ve sağlık sektörü;
Adaletsiz, popülist, hastaların tedavi edilmelerinin önüne geçen, ülkemize maddi, manevi çok büyük zarar veren performans sistemini getirenlere, uygulayanlara ve sistemin açıklarını kendi cepleri lehine, devletin, diğer hekimlerin ve hastaların aleyhine kullananlara her 14 Mart’ta, 22 Kasım’da, 12 Mayıs’ta yaptığımız uyarılarımızı dikkate almalarını bir kere daha rica ediyoruz.
Bu yazıyı okuyan her bir okurumuz lütfen; Şikâyetçi olduğumuz eski günlerde hastaneye giden her 100 hastadan kaçının tedavi olabildiğine baksın. Sonra da bugünlerde hastaneye giden her 100 hastadan kaçının, üstelik doktor doktor, hastane hastane gezmesine rağmen, tedavi olabildiğine baksın ve kararını öyle versin.
Ayrıca herkes bilsin ki; aşırı derecede yüksek öğrenci kontenjanlarıyla, hemen her şehre açılan, kliniği, laboratuvarı olmayan fakültelerde, hocasız, eğitimsiz, kalitesiz, meslekten bihaber, tribünden maç seyreder gibi sağlık eğitimi alan gençlerle ve mesleğin değersizleşmesi için gösterilen aşikâr çabayla bu ülkenin sağlık hizmetleri konusunda geleceği karanlıktır.
Prof. Dr. AHMET BERHAN YILMAZ
Sağlığın siyasi, kişisel yönü yoktur çünkü hastaysanız hastasınızdır. Ötesi sizi ilgilendirmez. Tedavi edilmek, ilgilenilmek, bütün hassasiyetlerinizin göz önüne alınması en doğal hakkınızdır. Hepimiz hastayız, hepimiz hasta sahibiyiz, hepimiz bu ülkede yaşıyor, aynı sıkıntıları paylaşıyoruz.
Bütün milletimiz bilsin ki; Tıp ve Diş Hekimliği fakültelerinde beş, altı katına çıkarılan kontenjanlar, sağlık personeline yönelik değersizleştirme operasyonları, sağlık personeline dayatılan performans sistemi, her türlü şiddete maruz kalabilmeleri, kendisine sahip çıkması gerekenler tarafından bile ötekileştirilmeleri sağlık personelinin, sağlık eğitimi alanların hastalarıyla ve birbirleriyle olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olmuştur,
Bu sebeplerle de kaliteli ve insani sağlık hizmeti alınması imkânsızlaşmış, sağlık eğitimi çökmüştür.
Sağlıkta oluşan ve giderek büyüyen sorunlara tedbir alınmaz, kontenjanlar azaltılmaz, tıp ve diş hekimliği fakültelerinin olur olmaz her yere açılmasına devam edilir, sağlık çalışanlarını birbirine düşüren performans sistemi kaldırılmazsa ülkemizde önümüzdeki yıllarda ne yetişmiş pratisyen hekim, diş hekimi ne de tıpta ve diş hekimliğinde uzman hekim bulunabilecektir.
İşin kötü tarafı toplumumuz çok eskide kalmasına rağmen geçmişin acı tecrübelerinden sıyrılamadığı, sorumluluktan kaçmak isteyen birilerinin de sağlıkta geçmişte yaşanan kötü günleri unutturmadığı için iyi sağlık hizmetini tedavi olabilmek değil doktora kolay ulaşmak, doktora reçete yazdırabilmek, ilacını kolayca alabilmek, sağlık personeline şiddet uygulayarak kinini, nefretini kusmak sanmaktadır.
Evet, doğrudur son yıllarda yapılan değişiklikler sonucu hastanın hekime ulaşması, ilaç alabilmesi, hastanın ve hasta sahibinin “sağlık personeline dayak atması, şiddet uygulaması” kolaylaştırılmıştır ama hastaların tedavi edilme, şifaya kavuşma oranı çok daha büyük bir hızla düşmüştür.
Ülkemizde sağlıkçılar ve sağlık sektörü;
- Değersizleştirilmiş, her türlü adaletsizliğe ve haksız kazanca açık hale getirilmiştir.
- Değersizleştirildiği için de şiddet, hakaret, tehdit normalleşmiştir.
- Hocalar öğrencilerini, asistanlarını eğitememektedir, yeterince ilgilenememektedir.
- Hekimler Performans Sistemi denen baştan sona yanlış, haksız, adaletsiz, verimsiz bir sistemle puan peşinde koşturulmaktadır.
- Hekimlerin hastalarıyla yeterince ilgilenmesinin önünde bir sürü engel vardır.
- Hekimler hastalarını insan olarak değil de para, puan ve sıra numarası olarak görmesi için zorlanmaktadır.
- Hekimlerin can güvenliği yoktur, gelecekleri için kuşkuları vardır, iş huzuru kalmamıştır, mesleklerinden soğumuşlardır.
- Aynı kurumda, hatta aynı klinikte çalışan hekimler arasında bile gelir adaletsizliği, haksız rekabet, haksız kazanca yol açılarak hastalara ve hekimlere zarar verilmektedir.
Adaletsiz, popülist, hastaların tedavi edilmelerinin önüne geçen, ülkemize maddi, manevi çok büyük zarar veren performans sistemini getirenlere, uygulayanlara ve sistemin açıklarını kendi cepleri lehine, devletin, diğer hekimlerin ve hastaların aleyhine kullananlara her 14 Mart’ta, 22 Kasım’da, 12 Mayıs’ta yaptığımız uyarılarımızı dikkate almalarını bir kere daha rica ediyoruz.
Bu yazıyı okuyan her bir okurumuz lütfen; Şikâyetçi olduğumuz eski günlerde hastaneye giden her 100 hastadan kaçının tedavi olabildiğine baksın. Sonra da bugünlerde hastaneye giden her 100 hastadan kaçının, üstelik doktor doktor, hastane hastane gezmesine rağmen, tedavi olabildiğine baksın ve kararını öyle versin.
Ayrıca herkes bilsin ki; aşırı derecede yüksek öğrenci kontenjanlarıyla, hemen her şehre açılan, kliniği, laboratuvarı olmayan fakültelerde, hocasız, eğitimsiz, kalitesiz, meslekten bihaber, tribünden maç seyreder gibi sağlık eğitimi alan gençlerle ve mesleğin değersizleşmesi için gösterilen aşikâr çabayla bu ülkenin sağlık hizmetleri konusunda geleceği karanlıktır.
Prof. Dr. AHMET BERHAN YILMAZ