Çağdaş dünyada sorunlarını askeri yönetim ile çözebilmiş hiçbir ülke gösterilemez. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ülkemizde ordunun yönetime el koyduğu tarihler olarak kayıtlara kara bir leke olarak geçmiştir. Bu tarihlere bir yenisi daha eklenmek istenmiş; fakat 15 Temmuz 2016’da Türk milletini istiklal ve cumhuriyetinden mahrum etmek isteyen hainler kirli emellerine ulaşamamış, Türkiye Cumhuriyeti içindeki vatan hassasiyeti yüksek yediden yetmişe tüm yurttaşlar yeniden tarih defterine isimlerini altın harflerle değil tüm bunlardan daha değerli olan kanlarıyla yazmışlardır. O gün sokaklarda ırk, din, dil, cinsiyet farkı gözetilmeksizin her fert Türkiyeli idi ve ülkesine sevdalı birer savaşa hazır neferdi. Tarihi yeniden çağlara ayırırsalar, demokrasi nedir diye sorsalar, millet egemenliği nelere muktedir olur deseler herhalde tüm bu sorularındoğru cevabı 15 Temmuz 2016 akşamı yaşanılanlar olurdu.
İstanbul ve Ankara merkezli şanlı direniş dalga dalga ülkeyi sararken hainler şaşkına dönmüş, yeniden Kuvay-i Milliye ruhu doğmuş ve adeta Hasan Tahsin, Seyit Onbaşı, Nene Hatun, Şerife Bacı, Ömer Halisdemir ve Safiye Bayat olmuş farklı bedenlerde aynı ruhla geri dönmüş, vatan topraklarını hainlere çiğnetmedik ve çiğnetmeyeceğiz diye yeniden haykırmışlardır.
Yaşlısı, genci, erkeği ve kadını hep bu duygularla hareket eden bir neslin torunlarız. Erzurum’da dadaşıyla, Elazığ’da gakkoşuyla, Trabzon’da Lazıyla ve batıda efesiyle tek yürek tek bilek olan bir şahlanışın emanet ettiği bir vatan üzerindeyiz. Türkiye bulunduğu coğrafi konumu nedeniyle hep ilgi odağı olmuş kanlı savaşlara ev sahipliği yapmıştır. Bu savaşlar bizi hep bu topraklardan atmak, vatansız bırakmak için yapılmıştır. Toplarıyla, tüfekleriyle gelenler her daim vatan sevgisinden, bayrak aşkından örülü duvarlara çarparak geri dönmüşlerdir. Haçlı Seferleri, Şark Meselesi, Megalo- İdea, Sevr, ASALA, PKK, YPG ve 15 Temmuz 2016 akşamı FETÖ gibi hain maşa ve planlara karşı tüm vatan sevdalılarıçelikten bir set olmuş bağımsızlığın kaybedilmemesi için dimdik ayakta kalmışlardır.
Sela sesiyle, bayrak ve vatan aşkıyla dolu imanlı yürekler bir sel olmuş milli irade galip gelmiş aziz vatan toprakları kirli emellere kurban edilmemiştir. Geçmişte olduğu gibi yarında bizi vatanımızdan ayırmak isteyen güçler olacaktır. Bunlara karşı hep birlikte olup onların emellerini gerçekleştirmelerine izin vermemeliyiz. Demokrasi ve insan haklarını ön plana alıp, hak ve adaletten ayrılmadan, gününü kurtaran değil, geleceği kurma hesapları yapan, vatan ülküsü peşinde koşan sadece ama sadece devlet ve millet hesabına çalışan bir gençliğin var olabilmesi için gece gündüz demeden çalışmaya ve üretmeye unutmayalım mahkûmuz; çünkü biz aynı toprak üzerinde yaşayan bütün insanlarla bir bütünüz.
İstanbul ve Ankara merkezli şanlı direniş dalga dalga ülkeyi sararken hainler şaşkına dönmüş, yeniden Kuvay-i Milliye ruhu doğmuş ve adeta Hasan Tahsin, Seyit Onbaşı, Nene Hatun, Şerife Bacı, Ömer Halisdemir ve Safiye Bayat olmuş farklı bedenlerde aynı ruhla geri dönmüş, vatan topraklarını hainlere çiğnetmedik ve çiğnetmeyeceğiz diye yeniden haykırmışlardır.
Yaşlısı, genci, erkeği ve kadını hep bu duygularla hareket eden bir neslin torunlarız. Erzurum’da dadaşıyla, Elazığ’da gakkoşuyla, Trabzon’da Lazıyla ve batıda efesiyle tek yürek tek bilek olan bir şahlanışın emanet ettiği bir vatan üzerindeyiz. Türkiye bulunduğu coğrafi konumu nedeniyle hep ilgi odağı olmuş kanlı savaşlara ev sahipliği yapmıştır. Bu savaşlar bizi hep bu topraklardan atmak, vatansız bırakmak için yapılmıştır. Toplarıyla, tüfekleriyle gelenler her daim vatan sevgisinden, bayrak aşkından örülü duvarlara çarparak geri dönmüşlerdir. Haçlı Seferleri, Şark Meselesi, Megalo- İdea, Sevr, ASALA, PKK, YPG ve 15 Temmuz 2016 akşamı FETÖ gibi hain maşa ve planlara karşı tüm vatan sevdalılarıçelikten bir set olmuş bağımsızlığın kaybedilmemesi için dimdik ayakta kalmışlardır.
Sela sesiyle, bayrak ve vatan aşkıyla dolu imanlı yürekler bir sel olmuş milli irade galip gelmiş aziz vatan toprakları kirli emellere kurban edilmemiştir. Geçmişte olduğu gibi yarında bizi vatanımızdan ayırmak isteyen güçler olacaktır. Bunlara karşı hep birlikte olup onların emellerini gerçekleştirmelerine izin vermemeliyiz. Demokrasi ve insan haklarını ön plana alıp, hak ve adaletten ayrılmadan, gününü kurtaran değil, geleceği kurma hesapları yapan, vatan ülküsü peşinde koşan sadece ama sadece devlet ve millet hesabına çalışan bir gençliğin var olabilmesi için gece gündüz demeden çalışmaya ve üretmeye unutmayalım mahkûmuz; çünkü biz aynı toprak üzerinde yaşayan bütün insanlarla bir bütünüz.