Türk milleti sahip olduklarıyla öylesine kıymetli hazinelere sahip ki, kıskanılmasının boşuna olmadığını bilmek gerekiyor. Çin tarihi yazılırken, Türkler olmadan yazılamayacağı gibi Asya’nın, Avrupa’nın, Ortadoğu, Afrika’nın tarihinde Türk milletinin derin izleri vardır. Ait olduğu inanç ve kültürüyle aynı zamanda Türk milleti şanslıdır.
Bilim ve insanlık tarihine büyük katkısıyla Türk milleti önemlidir. Gel gör ki 16. Yüzyıl itibariyle Türk milleti kendini unutmuştur. Tarihini, ihtişamını, insanlığa verdiklerini, geçirdiği fırtınaları unutmuştur. Oysa milletler tarihlerinin derinliği kadar büyüktür. Milleti millet yapan şey, yaşadığı büyük acılar, başarılar ve ürettiği kültür örnekleridir. Taç Mahal’ın bizim olduğunu bilmeliyiz, Balkan bozgunuyla 5 milyon Türk’e ne olduğunu öğrenmeliyiz. Çarlık ve Sovyetler döneminde 10 milyondan fazla Türk’ün katledildiğinin farkında olmalıyız.
Bugün kargaşa ve düzensizliğin hakim olduğu, adeta coğrafyadan silinen Suriye dediğimiz toprakların Suriye Selçuklu Devletinin eserleriyle dolu olduğunun farkında olmalıyız.
Fatih Sultan Mehmet’in Uygur alfabesinden haberi olduğu biliniyor, ancak 100-200 yıl sonra hafızamızın silindiğinin sebebinin farkında olmalıyız. Genç Cumhuriyet kuruldu ve Türk milleti yeni bir başlangıç yaptı. 100’üncü yılını seneye kutlayacağız.
Kabul etmeliyiz ki eksiklerimiz var.
1940 sonrası başımıza türlü türlü işler geldi. Milletin selametinin savunma sanayii olduğunu bilenler adeta kurban verildi. Millet olarak ne oluyor diye sormak yerine, emperyalizmin hizmetinde unsurlar oluşturuldu. Sağ sol kavgaları verdik, etnik ve mezhepsel bölünmelerin eşiğinden döndük, iktidarı halkın oylarıyla belirlerken ABD ve Batı’nın çıkarlarına aykırı giden hükümetlerimizi darbeyle, gazete ilanıyla, kuyruklarla devirdiler.
İpin ucu kaçtı, ama bir türlü o ucu tutamadık. DP iktidarı devrildi, Cunta geldi. AP iktidardan uzaklaştırıldı darbeciler ABD çıkarlarını sağlayan iktidarın önünü açtı. Nihayet 12 Eylül’de ABD’nin Ankara büyükelçisi geçtiği notta “Bizim çocuklar başardı” notunu ülkesine iletti.
1990’lar itibarı ile yaşamadığımız kriz kalmadı. 28 Şubat diye bir garabet başımıza geçirildi. Halkın oylarıyla değil, ABD’nin hizmetindeki seçkinlerin arzusu gerçekleşti.
Son 50-60 yılında bu ülkenin içerisinden alfabenin her harfine denk gelen terör örgütü ürettiler, polise, askere kurşun sıkan Mankurtlar buldular! Kimse kendisine ‘neden’ diye bir soru yöneltmedi.
Oysa yarattığı kültür değerleri, yönetimi sağlayan ‘Töre’siyle ve maddi eserleriyle Türk milleti bunları hak etmiyordu.
Böylesine büyük tarihin evlatlarına yakışmayan çok şey yaşadık.
Millet, milletin evlatlarına sahip çıkamadı!
Bilim ve insanlık tarihine büyük katkısıyla Türk milleti önemlidir. Gel gör ki 16. Yüzyıl itibariyle Türk milleti kendini unutmuştur. Tarihini, ihtişamını, insanlığa verdiklerini, geçirdiği fırtınaları unutmuştur. Oysa milletler tarihlerinin derinliği kadar büyüktür. Milleti millet yapan şey, yaşadığı büyük acılar, başarılar ve ürettiği kültür örnekleridir. Taç Mahal’ın bizim olduğunu bilmeliyiz, Balkan bozgunuyla 5 milyon Türk’e ne olduğunu öğrenmeliyiz. Çarlık ve Sovyetler döneminde 10 milyondan fazla Türk’ün katledildiğinin farkında olmalıyız.
Bugün kargaşa ve düzensizliğin hakim olduğu, adeta coğrafyadan silinen Suriye dediğimiz toprakların Suriye Selçuklu Devletinin eserleriyle dolu olduğunun farkında olmalıyız.
Fatih Sultan Mehmet’in Uygur alfabesinden haberi olduğu biliniyor, ancak 100-200 yıl sonra hafızamızın silindiğinin sebebinin farkında olmalıyız. Genç Cumhuriyet kuruldu ve Türk milleti yeni bir başlangıç yaptı. 100’üncü yılını seneye kutlayacağız.
Kabul etmeliyiz ki eksiklerimiz var.
1940 sonrası başımıza türlü türlü işler geldi. Milletin selametinin savunma sanayii olduğunu bilenler adeta kurban verildi. Millet olarak ne oluyor diye sormak yerine, emperyalizmin hizmetinde unsurlar oluşturuldu. Sağ sol kavgaları verdik, etnik ve mezhepsel bölünmelerin eşiğinden döndük, iktidarı halkın oylarıyla belirlerken ABD ve Batı’nın çıkarlarına aykırı giden hükümetlerimizi darbeyle, gazete ilanıyla, kuyruklarla devirdiler.
İpin ucu kaçtı, ama bir türlü o ucu tutamadık. DP iktidarı devrildi, Cunta geldi. AP iktidardan uzaklaştırıldı darbeciler ABD çıkarlarını sağlayan iktidarın önünü açtı. Nihayet 12 Eylül’de ABD’nin Ankara büyükelçisi geçtiği notta “Bizim çocuklar başardı” notunu ülkesine iletti.
1990’lar itibarı ile yaşamadığımız kriz kalmadı. 28 Şubat diye bir garabet başımıza geçirildi. Halkın oylarıyla değil, ABD’nin hizmetindeki seçkinlerin arzusu gerçekleşti.
Son 50-60 yılında bu ülkenin içerisinden alfabenin her harfine denk gelen terör örgütü ürettiler, polise, askere kurşun sıkan Mankurtlar buldular! Kimse kendisine ‘neden’ diye bir soru yöneltmedi.
Oysa yarattığı kültür değerleri, yönetimi sağlayan ‘Töre’siyle ve maddi eserleriyle Türk milleti bunları hak etmiyordu.
Böylesine büyük tarihin evlatlarına yakışmayan çok şey yaşadık.
Millet, milletin evlatlarına sahip çıkamadı!