
Nuri Paşa, birçok bilim disiplini tarafından incelenecek bir kişilik. Aslında ağabeyi Enver Paşa’da öyle. Hani ele avuca sığmayan, gözü budaktan sakınmayan, her parmağında marifet kardeşler.
İngilizler tarafından tutuklandı
Necdet Karaköse, “Afrika Gruplar Komutanı, Kafkas İslâm Ordusu Komutanı, Sütlüce Fabrikasının Sahibi” adlı kitabında Nuri Paşa’nın İngilizler tarafından tutuklanması olayını şöyle anlatıyor:
“Karabağ’a kadar olan bölgeyi fetheden Nuri Paşa, Enver Paşa’dan savaşın bittiğini ama ateşkes masasına elimizin güçlü olarak oturmamız gerektiğini, bunun için de gerekirse Azerbaycan Hükümet şeklini Osmanlı Devletine benzer şekilde biçimlendirilmesi ve devlette söz sahibi olması gerektiğini bildirdiği telgrafı alır. Ama İstanbul’da kurulan yeni hükümet orduyu tasfiye etmesi gerektiği ve başkente geri gelmesini kesin bir emirle bildirir. Nuri Paşa, Trabzon’a, oradan da deniz yolu ile İstanbul’a gelir. Vapurdan indiğinde polisler tarafından tutuklanarak ünlü Bekir Ağa Bölüğüne gönderilir. Ertesi gün İngilizlere teslim edilir. İngilizler, adından bile korktukları Nuri Paşa’yı Batum’daki Ardahan Kışlasına hapsederler. Yalnız, Paşa’nın burada olduğunu duyan Azerbaycan ve Batumlular Paşa’yı kaçırmaya karar verirler ve 8 Ağustos 1919 gecesi muvaffak olurlar.”
Nuri Paşa, geleceği ve ülkenin ihtiyacının farkındaydı. Bunun için her adımı uygun biçimde atıyordu. Gizlilikte esastı.
TBMM tarafından İstiklal Madalyasıyla onurlandırılan Nuri Paşa, Türk savunma sanayiinin öncüsü ve ilk silah fabrikasının da sahibidir. Onun tek ve en önemli meselesi vatanıdır. Kendi vatanı değil sadece, Nuri Paşa zulme uğrayan, topraklarını savunmaya çalışanlara karşı yardım etmeyi de görevlerinden biri sayar. Bu sebeple askerlikten fabrikatörlüğe geçiş yaptı desek yanlış olmaz.
Nuri Paşa, dünyanın savaşlarla imtihan olduğu yıllarda topraklarını muhafaza edebilmesi için çaba sarf ederek bir fabrika kurar. 1930’larda kurduğu bu fabrika, Türk silah endüstrisinin ilk taşı aynı zamanda. Fabrika, Nuri Paşa’nın Zeytinburnu’ndaki kok kömürü satan bir şirketi satın alıp madeni eşya fabrikasına dönüştürmesiyle kurulur. Görünüşte madeni eşya fabrikasıdır tabii fakat devlet desteğiyle silah üretmektedir. Daha sonra işleri büyüten Nuri Paşa, fabrikayı Sütlüce’ye taşıyıp havan mermisi üretir.
Yerli ve milli tabanca
Türkiye’nin ilk özel savunma sanayi şirketi olan bu fabrika, ülkenin silah endüstrisindeki ilk ve en mühim adımı olur. 400 tezgâh ve 500 işçinin çalıştığı, tamamen yerli silah ve mühimmatların üretildiği, bu mühimmatların da Türkiye’nin yanı sıra birçok devlete satıldığı bir fabrikadan bahsediyoruz. Nuri Paşa’nın daha sonraki zamanlarda yapmak istediği şey top mermisi, hatta tanktır. Böylelikle hem ordunun ihtiyacını karşılayacak hem de ülkesinin savunma sanayiinde tam manasıyla bağımsız olmasını sağlayacaktır.
İngilizler tarafından tutuklandı
Necdet Karaköse, “Afrika Gruplar Komutanı, Kafkas İslâm Ordusu Komutanı, Sütlüce Fabrikasının Sahibi” adlı kitabında Nuri Paşa’nın İngilizler tarafından tutuklanması olayını şöyle anlatıyor:
“Karabağ’a kadar olan bölgeyi fetheden Nuri Paşa, Enver Paşa’dan savaşın bittiğini ama ateşkes masasına elimizin güçlü olarak oturmamız gerektiğini, bunun için de gerekirse Azerbaycan Hükümet şeklini Osmanlı Devletine benzer şekilde biçimlendirilmesi ve devlette söz sahibi olması gerektiğini bildirdiği telgrafı alır. Ama İstanbul’da kurulan yeni hükümet orduyu tasfiye etmesi gerektiği ve başkente geri gelmesini kesin bir emirle bildirir. Nuri Paşa, Trabzon’a, oradan da deniz yolu ile İstanbul’a gelir. Vapurdan indiğinde polisler tarafından tutuklanarak ünlü Bekir Ağa Bölüğüne gönderilir. Ertesi gün İngilizlere teslim edilir. İngilizler, adından bile korktukları Nuri Paşa’yı Batum’daki Ardahan Kışlasına hapsederler. Yalnız, Paşa’nın burada olduğunu duyan Azerbaycan ve Batumlular Paşa’yı kaçırmaya karar verirler ve 8 Ağustos 1919 gecesi muvaffak olurlar.”
Nuri Paşa, geleceği ve ülkenin ihtiyacının farkındaydı. Bunun için her adımı uygun biçimde atıyordu. Gizlilikte esastı.
TBMM tarafından İstiklal Madalyasıyla onurlandırılan Nuri Paşa, Türk savunma sanayiinin öncüsü ve ilk silah fabrikasının da sahibidir. Onun tek ve en önemli meselesi vatanıdır. Kendi vatanı değil sadece, Nuri Paşa zulme uğrayan, topraklarını savunmaya çalışanlara karşı yardım etmeyi de görevlerinden biri sayar. Bu sebeple askerlikten fabrikatörlüğe geçiş yaptı desek yanlış olmaz.
Nuri Paşa, dünyanın savaşlarla imtihan olduğu yıllarda topraklarını muhafaza edebilmesi için çaba sarf ederek bir fabrika kurar. 1930’larda kurduğu bu fabrika, Türk silah endüstrisinin ilk taşı aynı zamanda. Fabrika, Nuri Paşa’nın Zeytinburnu’ndaki kok kömürü satan bir şirketi satın alıp madeni eşya fabrikasına dönüştürmesiyle kurulur. Görünüşte madeni eşya fabrikasıdır tabii fakat devlet desteğiyle silah üretmektedir. Daha sonra işleri büyüten Nuri Paşa, fabrikayı Sütlüce’ye taşıyıp havan mermisi üretir.
Yerli ve milli tabanca
Türkiye’nin ilk özel savunma sanayi şirketi olan bu fabrika, ülkenin silah endüstrisindeki ilk ve en mühim adımı olur. 400 tezgâh ve 500 işçinin çalıştığı, tamamen yerli silah ve mühimmatların üretildiği, bu mühimmatların da Türkiye’nin yanı sıra birçok devlete satıldığı bir fabrikadan bahsediyoruz. Nuri Paşa’nın daha sonraki zamanlarda yapmak istediği şey top mermisi, hatta tanktır. Böylelikle hem ordunun ihtiyacını karşılayacak hem de ülkesinin savunma sanayiinde tam manasıyla bağımsız olmasını sağlayacaktır.