Elli dört farzdan on yedinci farz ÖLÜME hazır olmaktır.
Allah teâla buyurdu:
“Kullu men aleyha fân ve yebka vechu Rabbike Zül Celâli velikram. / Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin Zât’ı bâki kalacaktır.” (Rahman, 26 – 27)
Resulullah (sav) şöyle dedi:
“Ölümü çokça anınız.”
Hazreti fahri âlem sallallahu aleyhi ve sellemden sorulmuş: “Müminlerin çokça yapması gereken zikir hangisidir?” Cevap olarak buyurmuşlar ki: “Ölümü çok zikretmek ve ölüme ziyadesiyle hazırlanmak, müminlerin ziyade zikridir.”
Hazreti Hasan (ra)’dan gelen bir rivayet ise şöyledir:
“Efemen şerahallâhu sadrahu lil-islâmi fehuve alâ nûrin min rabbih / Allah, kimin göğsünü (gönlünü) İslam'a açmışsa, o Rabbinden bir nur üzeredir… ayetinin nüzulünde bir kimse ayağa kalkıp şöyle sormuştur:
—Ya Resulullah! İslam ile kalbi aynı olmuş kişinin bir alameti var mıdır?
Efendimiz (sav),
—Evet, üç alameti vardır, dedikten sonra şu izahatta bulunmuşlardır: Birinci alamet kişinin fani dünyadan yüz çevirmesidir; ikinci alamet: hayatını ebedi hayata yani ahirete döndürmesi ve öyle yaşamasıdır; üçüncü alamet ise, gelmesi kaçınılmaz olan ölüme hazır olmaktır.”
Rab teâla Kuran’da şu ikazları yapıp müjdeler vermiştir:
“Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz. Siz, bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya 35)
“Hiçbir kimse yok ki ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın. Ölüm belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim dünya nimetini isterse kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.” (Â’li İmrân 145)
“Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha layıktır.” (Kahf 46)
“Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konulursa o kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatıysa aldatma metaından başka bir şey değildir.” (Â’li İmrân 185)
“De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz; O, yaptıklarınızı size haber verecektir.” (Cuma 8)
Rabbimiz için yaşarsak O’nun için de ölürüz!
“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’âm 162)
*
Mesnevi’sinde Hazreti Mevlana’dan ölüme ‘her an’ hazır olmak için bir nasihat:
“Her an, canının bir cüz’ü ölüm halindedir. Her an can verme zamanındadır; can verme ânında imanını gör, gözet! Ömrün, altın kesesine benzer, geceyle gündüz de para sayan adamdır. Bilmeden, anlamadan sayar durur, nihayet kese boşalır, ay tutulur. Dağdan alsan da yerine koymasan dağ bile yerin de kalmaz, yok olur gider. Şu halde her an yerine karşılık koy ki: ‘Secde et de yaklaş’ ayetinin maksadı neyse bulasın. Bütün işlere böyle çalışma, dindeki işten başka iş için savaşma. Sonra sonunda tamamlamadan geçip gidersin…”
Allah teâla buyurdu:
“Kullu men aleyha fân ve yebka vechu Rabbike Zül Celâli velikram. / Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin Zât’ı bâki kalacaktır.” (Rahman, 26 – 27)
Resulullah (sav) şöyle dedi:
“Ölümü çokça anınız.”
Hazreti fahri âlem sallallahu aleyhi ve sellemden sorulmuş: “Müminlerin çokça yapması gereken zikir hangisidir?” Cevap olarak buyurmuşlar ki: “Ölümü çok zikretmek ve ölüme ziyadesiyle hazırlanmak, müminlerin ziyade zikridir.”
Hazreti Hasan (ra)’dan gelen bir rivayet ise şöyledir:
“Efemen şerahallâhu sadrahu lil-islâmi fehuve alâ nûrin min rabbih / Allah, kimin göğsünü (gönlünü) İslam'a açmışsa, o Rabbinden bir nur üzeredir… ayetinin nüzulünde bir kimse ayağa kalkıp şöyle sormuştur:
—Ya Resulullah! İslam ile kalbi aynı olmuş kişinin bir alameti var mıdır?
Efendimiz (sav),
—Evet, üç alameti vardır, dedikten sonra şu izahatta bulunmuşlardır: Birinci alamet kişinin fani dünyadan yüz çevirmesidir; ikinci alamet: hayatını ebedi hayata yani ahirete döndürmesi ve öyle yaşamasıdır; üçüncü alamet ise, gelmesi kaçınılmaz olan ölüme hazır olmaktır.”
Rab teâla Kuran’da şu ikazları yapıp müjdeler vermiştir:
“Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da şerle de imtihan ederiz. Siz, bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya 35)
“Hiçbir kimse yok ki ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın. Ölüm belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim dünya nimetini isterse kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.” (Â’li İmrân 145)
“Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha layıktır.” (Kahf 46)
“Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konulursa o kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatıysa aldatma metaından başka bir şey değildir.” (Â’li İmrân 185)
“De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz; O, yaptıklarınızı size haber verecektir.” (Cuma 8)
Rabbimiz için yaşarsak O’nun için de ölürüz!
“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’âm 162)
*
Mesnevi’sinde Hazreti Mevlana’dan ölüme ‘her an’ hazır olmak için bir nasihat:
“Her an, canının bir cüz’ü ölüm halindedir. Her an can verme zamanındadır; can verme ânında imanını gör, gözet! Ömrün, altın kesesine benzer, geceyle gündüz de para sayan adamdır. Bilmeden, anlamadan sayar durur, nihayet kese boşalır, ay tutulur. Dağdan alsan da yerine koymasan dağ bile yerin de kalmaz, yok olur gider. Şu halde her an yerine karşılık koy ki: ‘Secde et de yaklaş’ ayetinin maksadı neyse bulasın. Bütün işlere böyle çalışma, dindeki işten başka iş için savaşma. Sonra sonunda tamamlamadan geçip gidersin…”