
Elli dört farzdan kırk beşinci farz kalbi günahtan ve isyandan temiz tutmaktır.
Allahu teâla buyurdu:
“Ve la tucadil anillezine yahtanune enfusehum innallahe la yuhıbbu men kane havvanen esima. / Kendilerine ihanet edenleri savunma! Çünkü Allah ihanet edenleri ve günahkârları sevmez.” (Nisa 107)
“Yevme lâ yenfa'u mâlun ve lâ benûn, illâ men etallahe bi kalbin selîm. / O gün ne mal ne de evlâd fayda verir, ancak Allah'a kalb-i selîm ile varanlar müstesnâ" (Şuara 88, 89)
Kalb-i selimden kasıt şudur: Kişinin kalbinden günahtan ve isyandan bir eser bulunmaya ve kalbi Allah sevgisiyle dolu ola.
Resulullah (sav) ise şu uyarılarda bulundu:
“Her şeyin cilası vardır, kalbin cilası Kuran okumak, mideyi boşaltmak, gece namazı kılmak ve sabah namazında Allah’a yalvarmaktır.”
“Vücutta bir organ vardır ki o düzeldiğinde bütün vücut düzelir; o bozulduğunda bütün vücut bozulur; o, kalptir.”
“Şanı yüce Allah suretlerinize ve mallarınıza bakmaz kalplerinize ve amellerinize bakar.”
“Dünya’da züht sahibi olmak, kalbi ve bedeni rahatlatır. Dünya‘ya rağbet ise kalbi ve bedeni yorar.”
“Kul bir hata işlediği zaman kalbine siyah bir nokta konur. Eğer günahtan kendini çeker, tevbe ve istiğfar ederse kalbi cilalanır, etmezse siyah nokta kalbini kaplayıncaya kadar büyür.”
“Allah’ım! Korkmayan kalpten, faydasız ilimden, kabul edilmeyen duadan sana sığınırım.”
“Şüphesiz ki kıyamet günü kulların Allah ’a en uzak olanı kalbi katı olan kişidir.”
“Allah’ım kalbimi nifaktan, amelimi riyadan, dilimi yalandan, gözümü hain bakmaktan koru. Şüphesiz ki sen gözlerin hain bakışlarını ve göğüslerde gizlenenleri bilirsin.”
“Yine denilmiştir ki, kalpler dört çeşittir: Dünya ile meşgul olan kalp, ahiret ile meşgul olan kalp bela ve musibetle (imtihanla) meşgul olan kalp ve diğeri de Mevla’sıyla meşgul olan kalptir. Birinci kalp arzulayandır, ikinci kalp kuldur, üçüncü kalp sabırdır, dördüncü kalp ise ariftir.”
Rabah bin Kays dedi ki: “Bir gün Kâbe’yi tavaf ederken bir adamın şöyle bağırdığını işittim:
—Vay yakınlıktan sonra yalnızlığa; vay izzetten sonra zillete; vay zenginlikten sonra fakirliğe!
Yanına yaklaştım ve ona dedim ki:
—Neyin var, sana ne oldu?
—Başıma bir musibet geldi...
—Ne oldu?
—Bir kalbim vardı, fakat onun kaybettim!”
*
“Bir gönülde gönül nuru olmadı mı o gönül, gönül değildir. Bir bedende ruh yoksa o beden, topraktan ibarettir. Bir kandilde can nuru yoksa sidikten, pislikten İbarettir. O sırçaya kandil deme artık…
Gönül evine bak! Gamla tozlandı mı süpürgeci olmaksızın tövbeyle süpürülür, arınır…
Bu âlem bir testidir, gönül de ırmak suyuna benzer. Bu âlem odadır, gönülse görülmedik ve şaşılacak şeylerle dolu bir şehir!..
Gönülden de fikirler biter, gönlün nebatatı da fikirlerdir. Bu fikirler de gönüldeki sırları gösterir…” (Mesnevi)
Allahu teâla buyurdu:
“Ve la tucadil anillezine yahtanune enfusehum innallahe la yuhıbbu men kane havvanen esima. / Kendilerine ihanet edenleri savunma! Çünkü Allah ihanet edenleri ve günahkârları sevmez.” (Nisa 107)
“Yevme lâ yenfa'u mâlun ve lâ benûn, illâ men etallahe bi kalbin selîm. / O gün ne mal ne de evlâd fayda verir, ancak Allah'a kalb-i selîm ile varanlar müstesnâ" (Şuara 88, 89)
Kalb-i selimden kasıt şudur: Kişinin kalbinden günahtan ve isyandan bir eser bulunmaya ve kalbi Allah sevgisiyle dolu ola.
Resulullah (sav) ise şu uyarılarda bulundu:
“Her şeyin cilası vardır, kalbin cilası Kuran okumak, mideyi boşaltmak, gece namazı kılmak ve sabah namazında Allah’a yalvarmaktır.”
“Vücutta bir organ vardır ki o düzeldiğinde bütün vücut düzelir; o bozulduğunda bütün vücut bozulur; o, kalptir.”
“Şanı yüce Allah suretlerinize ve mallarınıza bakmaz kalplerinize ve amellerinize bakar.”
“Dünya’da züht sahibi olmak, kalbi ve bedeni rahatlatır. Dünya‘ya rağbet ise kalbi ve bedeni yorar.”
“Kul bir hata işlediği zaman kalbine siyah bir nokta konur. Eğer günahtan kendini çeker, tevbe ve istiğfar ederse kalbi cilalanır, etmezse siyah nokta kalbini kaplayıncaya kadar büyür.”
“Allah’ım! Korkmayan kalpten, faydasız ilimden, kabul edilmeyen duadan sana sığınırım.”
“Şüphesiz ki kıyamet günü kulların Allah ’a en uzak olanı kalbi katı olan kişidir.”
“Allah’ım kalbimi nifaktan, amelimi riyadan, dilimi yalandan, gözümü hain bakmaktan koru. Şüphesiz ki sen gözlerin hain bakışlarını ve göğüslerde gizlenenleri bilirsin.”
“Yine denilmiştir ki, kalpler dört çeşittir: Dünya ile meşgul olan kalp, ahiret ile meşgul olan kalp bela ve musibetle (imtihanla) meşgul olan kalp ve diğeri de Mevla’sıyla meşgul olan kalptir. Birinci kalp arzulayandır, ikinci kalp kuldur, üçüncü kalp sabırdır, dördüncü kalp ise ariftir.”
Rabah bin Kays dedi ki: “Bir gün Kâbe’yi tavaf ederken bir adamın şöyle bağırdığını işittim:
—Vay yakınlıktan sonra yalnızlığa; vay izzetten sonra zillete; vay zenginlikten sonra fakirliğe!
Yanına yaklaştım ve ona dedim ki:
—Neyin var, sana ne oldu?
—Başıma bir musibet geldi...
—Ne oldu?
—Bir kalbim vardı, fakat onun kaybettim!”
*
“Bir gönülde gönül nuru olmadı mı o gönül, gönül değildir. Bir bedende ruh yoksa o beden, topraktan ibarettir. Bir kandilde can nuru yoksa sidikten, pislikten İbarettir. O sırçaya kandil deme artık…
Gönül evine bak! Gamla tozlandı mı süpürgeci olmaksızın tövbeyle süpürülür, arınır…
Bu âlem bir testidir, gönül de ırmak suyuna benzer. Bu âlem odadır, gönülse görülmedik ve şaşılacak şeylerle dolu bir şehir!..
Gönülden de fikirler biter, gönlün nebatatı da fikirlerdir. Bu fikirler de gönüldeki sırları gösterir…” (Mesnevi)