Mahmut TEMEL
Ana muhalefet Partisi CHP, girdiği son 8 seçimi kaybeden Genel Başkanları Kemal KILIÇTAROĞLU ile geçtiğimiz günlerde bir adalet yürüyüşü başlattı. Peki, Ankara’dan İstanbul’a kadar devam edecek olan bu anlamsız yürüyüş kim için başlatıldı? MİT Tırları Davasında “Devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini, siyasi ve askeri casusluk maksadıyla açıklamak” suçundan 25 yıl hapse mahkûm edilen milletvekili Enis Berberoğlu için. Peki, zamanlama neye denk geldi? Borsanın rekor kırdığı, Türkiye’nin ilk çeyrekte %5 büyüdüğü, doların düştüğü, terörle mücadelenin başarılı bir noktaya gelindiği ve devletimizin dış politikada etkin bir rol aldığı günlere. Yani aslında MİT Enis bahane, Provokasyon şahane…
CHP’nin yürüyüşü yasal sınırlar içerisinde, demokratik bir şekilde masumane yapılan bir protesto yürüyüşü gibi görülebilir. Bu Avrupa’nın gözünden bakış… Ama CHP Genel Başkanının molalarda basına verdiği aslı astarı olmayan demeçlere veya bayram öncesi trafiğe kapattıkları işlek yollarda trafiği açmaları için kendilerine itiraz eden vatandaşlara verdikleri tepkilere bakınca bunun hiç de masum bir yürüyüş olmadığı anlaşılıyor.
Türkiye’de ne zaman ülkenin istikrarı, huzur ve refahı söz konusu olsa belli gruplar bir araya gelip buna gölge düşürmek istiyorlar. Gezi olaylarında, 17-25 Aralık darbesinde ve son olarak 15 Temmuz hain darbe girişiminde bunu gördük. Nedense CHP’nin sözde adalet yürüyüşüne de yine aynı kanallardan destekler gelmeye devam ediyor. Bir taraftan PKK, bir taraftan FETÖ, bir taraftan HDP, Amerika Avrupa hepsi bir olmuş Türkiye’de ki adaletin avukatlığına soyunmuşlar. Ne kadar ilginç değil mi? 1 yıl önce kendi halkına kurşun sıkıp kendi meclisini bombalayacak kadar alçaklaşan FETÖ bizde adalet istiyoruz deyip yürüyüşe hem maddi hem manevi destek veriyor. Yine sırtını PKK, PYD, YPG gibi çapulculara dayayan HDP bu yürüyüşte bizde varız diyor. Ve işin en acı boyutu ise, ömrü bu yapılarla mücadeleyle geçen Rahmetlik Erbakan Hocanın ele geçirilen partisi de yine bu yürüyüşü destekleyenler arasında…
Kurulduğu günden bu yana ne iktidarken ne de muhalefetteyken memleket ve millet için hiçbir proje veya fikir üretmeyen, ülkede tek bir çakılı çivisi dahi bulunmayan CHP’nin belki de en iyi yaptığı şeydir köstek olmak. Dört bir tarafımız hainlerle çevrilmişken, düşman pusuya yatmış en ufak bir hatamızı kollarken, Ülkenin ana muhalefet Partisinin her geçen gün ülkeyi sıkıntıya sokacak eylemlerde bulunmasını elbette ki bu halk asla unutmayacaktır.
Eğer adalet arama konusunda samimiyseler geçmişte adaletin çiğnendiği bazı meseleleri hatırlatıp birkaç soru sormak istiyorum kendilerine;
Ey CeHaPe!
• 27 Mayıs 1960’da bu ülkenin iktidarına darbe vurulup uydurma mahkemelerle halkın oylarıyla seçilmiş bir Başbakan asılırken neredeydiniz?
• 12 Eylül 1980’de askeri cunta yönetime el koyup gençlerimizi bir sağdan bir soldan asarken neredeydiniz?
• 28 Şubat 1997 yılında Bin yıl sürecek denilen darbeyle tanklar halkın üzerine sürülürken, neredeydiniz?
• Ordu, yargı, medya ve sermaye grupları hep birlikte hareket ederek Refah-Yol Hükümeti istifaya zorlanıp Milletin iradesiyle alay edercesine “Beceremediniz Bırakın” denildiğinde neredeydiniz?
• Laiklik bahane edilip kamuda ve üniversitede başörtü yasaklanıp, başörtülü bacılarımız üniversite kapılarında sürüklenirken neredeydiniz?
• Üniversitede başörtülü bacılarımız için ikna odaları kurulduğunda neredeydiniz?
• İmam hatip mezunları üniversitelere giremesin ve devlette görev alamasın diye katsayı zulmü getirildiğinde neredeydiniz?
• Müslümanlar DGM’lerde uydurma suçlarla yargılanıp işkence gördüğünde neredeydiniz?
• 1999’da demokratik yollarla halkın oylarıyla Fazilet Partisinden İstanbul milletvekili seçilen Merve Kavakçı sırf başörtülü diye dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından: ”Bu kadına haddini bildirin” denilerek meclisten çıkarıldığında neredeydiniz?
• Okulun bodrum katında namaz kılan öğrenciler televizyonda terörist gibi lanse edildiğinde neredeydiniz?
• Asker anaları sırf başları kapalı diye oğlunun yemin törenine alınmayıp zorla alandan çıkarıldığında neredeydiniz?
• Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 12 Aralık 1997’de Siirt’te okuduğu şiirden dolayı cezaevine gönderilirken neredeydiniz?
• Rahmetlik Erbakan Hocanın iktidarken partisi kapatılırken neredeydiniz?
• 14 Mart 2008 Cuma günü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman YALÇINKAYA, "AK Parti'nin laikliğe aykırı fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği iddiasıyla kapatılmasını, Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL ve Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN dahil tüm AK Parti yöneticilerine 5 yıllık siyaset yasağı getirilmesini' istediğinde neredeydiniz?
• 1997'de Anayasa Mahkemesi kararıyla yasaklanan türbana, 2008 yılında serbestlik getiren Anayasa değişikliği teklifi milletin meclisinde kabul edildiğinde “411 el kaosa kalktı” diye manşetler atıldığında neredeydiniz?
• 7 Şubat 2012 de MİT Müsteşarı hukuksuz bir biçimde ifadeye çağrılıp dolaylı darbe girişimi yapılmak istenirken neredeydiniz?
• 17-25 Aralıkta birbiriyle alakası olmayan dosyalar birleştirilip bakanların aileleri bahane edilerek Türkiye ekonomisine Halk Bank üzerinden darbe vurulmak istendiğinde neredeydiniz?
• 15 Temmuzda TSK içine sızmış hainler kendi ülkelerini işgal edermişçesine halka kurşun yağdırırken, kendi meclisini alçakça bombalarken, tankları caddelere sürüp devlet dairelerini ele geçirmeye çalışırken neredeydiniz?
• Kontrollü dediğiniz darbenin akşamında Recep Tayyip Erdoğan asıl hedefin kendisi olduğunu bildiği halde kaçmayıp halkının yanında dururken siz neden halka beraber sokağa çıkıp vatan savunması yapmak yerine havalimanından KONTROLLÜ bir biçimde kaçtınız?
CHP bu sorulara cevap veremediği sürece adı adaletle yan yana anılamaz! Bu ülkenin birliğine kardeşliğine istikrarına zarar vermek isteyenlerle kol kola giren CHP adaletin savunucusu olamaz! PKK’lı teröristlerin cenazesinde gözyaşı döken, kırmızı yularlı teröristin cenazesinde yürüyen, DHKP-C ve PKK’lı teröristleri cezaevlerinde ziyaret eden, PKK Terör örgütü mensuplarına 'şehit' diye hitap eden, hendek kazarak Diyarbakır’ı kana bulayan PKK’lı teröristlere 'Barikatı kuran arkadaşlar' diye seslenen, Hendek önünde bildiri yayınlayan akademisyenlere sahip çıkan CHP Genel Başkanı ve Milletvekilleri 'adalet' kavramını yeniden düşünülmelidir. Bu ülkenin gerçek sahipleri, 15 Temmuz akşamı evlerinde saklanıp bu gün de sözde adalet için yürüyenler değil, o akşam vatan için şehit olmayı görev kabul edip sokağa çıkan halktır. Teröristlerle kol kola yürüyen kendini bilmezler değil, ülkesini işgal etmeye kalkışan hainlerin kurşunlarına kendini siper eden kahramanlardır. Bu ülke CHP ve yol arkadaşlarının provokasyonlarıyla sarsılmayacak kadar güçlü, bu halk da CHP’nin yalanlarıyla tahrik olmayacak kadar asildir.
Unutmuş olanlara ne kadar ciddi olduğumuzu, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın şu sözlerini hatırlatarak ifade etmek isterim;
"Başaramayacaksınız, Milletimizi bölemeyeceksiniz, bayrağımızı indiremeyeceksiniz, vatanımızı parçalamayacaksınız, Türkiye'yi bölemeyeceksiniz, devletimizi yıkamayacaksınız, ezanlarımız susturamayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu halka boyunduruk vuramayacaksınız."
Ana muhalefet Partisi CHP, girdiği son 8 seçimi kaybeden Genel Başkanları Kemal KILIÇTAROĞLU ile geçtiğimiz günlerde bir adalet yürüyüşü başlattı. Peki, Ankara’dan İstanbul’a kadar devam edecek olan bu anlamsız yürüyüş kim için başlatıldı? MİT Tırları Davasında “Devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini, siyasi ve askeri casusluk maksadıyla açıklamak” suçundan 25 yıl hapse mahkûm edilen milletvekili Enis Berberoğlu için. Peki, zamanlama neye denk geldi? Borsanın rekor kırdığı, Türkiye’nin ilk çeyrekte %5 büyüdüğü, doların düştüğü, terörle mücadelenin başarılı bir noktaya gelindiği ve devletimizin dış politikada etkin bir rol aldığı günlere. Yani aslında MİT Enis bahane, Provokasyon şahane…
CHP’nin yürüyüşü yasal sınırlar içerisinde, demokratik bir şekilde masumane yapılan bir protesto yürüyüşü gibi görülebilir. Bu Avrupa’nın gözünden bakış… Ama CHP Genel Başkanının molalarda basına verdiği aslı astarı olmayan demeçlere veya bayram öncesi trafiğe kapattıkları işlek yollarda trafiği açmaları için kendilerine itiraz eden vatandaşlara verdikleri tepkilere bakınca bunun hiç de masum bir yürüyüş olmadığı anlaşılıyor.
Türkiye’de ne zaman ülkenin istikrarı, huzur ve refahı söz konusu olsa belli gruplar bir araya gelip buna gölge düşürmek istiyorlar. Gezi olaylarında, 17-25 Aralık darbesinde ve son olarak 15 Temmuz hain darbe girişiminde bunu gördük. Nedense CHP’nin sözde adalet yürüyüşüne de yine aynı kanallardan destekler gelmeye devam ediyor. Bir taraftan PKK, bir taraftan FETÖ, bir taraftan HDP, Amerika Avrupa hepsi bir olmuş Türkiye’de ki adaletin avukatlığına soyunmuşlar. Ne kadar ilginç değil mi? 1 yıl önce kendi halkına kurşun sıkıp kendi meclisini bombalayacak kadar alçaklaşan FETÖ bizde adalet istiyoruz deyip yürüyüşe hem maddi hem manevi destek veriyor. Yine sırtını PKK, PYD, YPG gibi çapulculara dayayan HDP bu yürüyüşte bizde varız diyor. Ve işin en acı boyutu ise, ömrü bu yapılarla mücadeleyle geçen Rahmetlik Erbakan Hocanın ele geçirilen partisi de yine bu yürüyüşü destekleyenler arasında…
Kurulduğu günden bu yana ne iktidarken ne de muhalefetteyken memleket ve millet için hiçbir proje veya fikir üretmeyen, ülkede tek bir çakılı çivisi dahi bulunmayan CHP’nin belki de en iyi yaptığı şeydir köstek olmak. Dört bir tarafımız hainlerle çevrilmişken, düşman pusuya yatmış en ufak bir hatamızı kollarken, Ülkenin ana muhalefet Partisinin her geçen gün ülkeyi sıkıntıya sokacak eylemlerde bulunmasını elbette ki bu halk asla unutmayacaktır.
Eğer adalet arama konusunda samimiyseler geçmişte adaletin çiğnendiği bazı meseleleri hatırlatıp birkaç soru sormak istiyorum kendilerine;
Ey CeHaPe!
• 27 Mayıs 1960’da bu ülkenin iktidarına darbe vurulup uydurma mahkemelerle halkın oylarıyla seçilmiş bir Başbakan asılırken neredeydiniz?
• 12 Eylül 1980’de askeri cunta yönetime el koyup gençlerimizi bir sağdan bir soldan asarken neredeydiniz?
• 28 Şubat 1997 yılında Bin yıl sürecek denilen darbeyle tanklar halkın üzerine sürülürken, neredeydiniz?
• Ordu, yargı, medya ve sermaye grupları hep birlikte hareket ederek Refah-Yol Hükümeti istifaya zorlanıp Milletin iradesiyle alay edercesine “Beceremediniz Bırakın” denildiğinde neredeydiniz?
• Laiklik bahane edilip kamuda ve üniversitede başörtü yasaklanıp, başörtülü bacılarımız üniversite kapılarında sürüklenirken neredeydiniz?
• Üniversitede başörtülü bacılarımız için ikna odaları kurulduğunda neredeydiniz?
• İmam hatip mezunları üniversitelere giremesin ve devlette görev alamasın diye katsayı zulmü getirildiğinde neredeydiniz?
• Müslümanlar DGM’lerde uydurma suçlarla yargılanıp işkence gördüğünde neredeydiniz?
• 1999’da demokratik yollarla halkın oylarıyla Fazilet Partisinden İstanbul milletvekili seçilen Merve Kavakçı sırf başörtülü diye dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından: ”Bu kadına haddini bildirin” denilerek meclisten çıkarıldığında neredeydiniz?
• Okulun bodrum katında namaz kılan öğrenciler televizyonda terörist gibi lanse edildiğinde neredeydiniz?
• Asker anaları sırf başları kapalı diye oğlunun yemin törenine alınmayıp zorla alandan çıkarıldığında neredeydiniz?
• Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 12 Aralık 1997’de Siirt’te okuduğu şiirden dolayı cezaevine gönderilirken neredeydiniz?
• Rahmetlik Erbakan Hocanın iktidarken partisi kapatılırken neredeydiniz?
• 14 Mart 2008 Cuma günü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman YALÇINKAYA, "AK Parti'nin laikliğe aykırı fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği iddiasıyla kapatılmasını, Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL ve Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN dahil tüm AK Parti yöneticilerine 5 yıllık siyaset yasağı getirilmesini' istediğinde neredeydiniz?
• 1997'de Anayasa Mahkemesi kararıyla yasaklanan türbana, 2008 yılında serbestlik getiren Anayasa değişikliği teklifi milletin meclisinde kabul edildiğinde “411 el kaosa kalktı” diye manşetler atıldığında neredeydiniz?
• 7 Şubat 2012 de MİT Müsteşarı hukuksuz bir biçimde ifadeye çağrılıp dolaylı darbe girişimi yapılmak istenirken neredeydiniz?
• 17-25 Aralıkta birbiriyle alakası olmayan dosyalar birleştirilip bakanların aileleri bahane edilerek Türkiye ekonomisine Halk Bank üzerinden darbe vurulmak istendiğinde neredeydiniz?
• 15 Temmuzda TSK içine sızmış hainler kendi ülkelerini işgal edermişçesine halka kurşun yağdırırken, kendi meclisini alçakça bombalarken, tankları caddelere sürüp devlet dairelerini ele geçirmeye çalışırken neredeydiniz?
• Kontrollü dediğiniz darbenin akşamında Recep Tayyip Erdoğan asıl hedefin kendisi olduğunu bildiği halde kaçmayıp halkının yanında dururken siz neden halka beraber sokağa çıkıp vatan savunması yapmak yerine havalimanından KONTROLLÜ bir biçimde kaçtınız?
CHP bu sorulara cevap veremediği sürece adı adaletle yan yana anılamaz! Bu ülkenin birliğine kardeşliğine istikrarına zarar vermek isteyenlerle kol kola giren CHP adaletin savunucusu olamaz! PKK’lı teröristlerin cenazesinde gözyaşı döken, kırmızı yularlı teröristin cenazesinde yürüyen, DHKP-C ve PKK’lı teröristleri cezaevlerinde ziyaret eden, PKK Terör örgütü mensuplarına 'şehit' diye hitap eden, hendek kazarak Diyarbakır’ı kana bulayan PKK’lı teröristlere 'Barikatı kuran arkadaşlar' diye seslenen, Hendek önünde bildiri yayınlayan akademisyenlere sahip çıkan CHP Genel Başkanı ve Milletvekilleri 'adalet' kavramını yeniden düşünülmelidir. Bu ülkenin gerçek sahipleri, 15 Temmuz akşamı evlerinde saklanıp bu gün de sözde adalet için yürüyenler değil, o akşam vatan için şehit olmayı görev kabul edip sokağa çıkan halktır. Teröristlerle kol kola yürüyen kendini bilmezler değil, ülkesini işgal etmeye kalkışan hainlerin kurşunlarına kendini siper eden kahramanlardır. Bu ülke CHP ve yol arkadaşlarının provokasyonlarıyla sarsılmayacak kadar güçlü, bu halk da CHP’nin yalanlarıyla tahrik olmayacak kadar asildir.
Unutmuş olanlara ne kadar ciddi olduğumuzu, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın şu sözlerini hatırlatarak ifade etmek isterim;
"Başaramayacaksınız, Milletimizi bölemeyeceksiniz, bayrağımızı indiremeyeceksiniz, vatanımızı parçalamayacaksınız, Türkiye'yi bölemeyeceksiniz, devletimizi yıkamayacaksınız, ezanlarımız susturamayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu halka boyunduruk vuramayacaksınız."