Rahmetli Gazeteci Necdet Sevinç, Osmanlı’nın stratejik bölgelerine kök salan misyoner okullar için “Ajan Okulları” tarifini yapmaktadır. Türk Devletinin benzer yapıları sürekli çok geç fark etmesi, gerekli tedbirleri zamanında alamaması nedeniyle büyük kayıplar veya acılar yaşamamıza yol açmaktadır.
"Bugün göz yumduklarınız, yarın size göz açtırmayacak olanlardır." (Doğu Türkistan Atasözü)
Aslında Ermeni, Rum meselesi benzer gecikme ve geç kalmanın bir sonucudur.
Elbette bugün ne yapılacağını düne bakarak öğrenmek durumundayız. Biz içeride siyaseten Abdulhamit – İttihat Terakki veya Cumhuriyet – Osmanlı, Mustafa Kemal Atatürk yarıştırırken Batı’nın ekmeğine nasıl yağ sürdüğümüzü görmek durumundayız.
Biz içeride birbirimizi yerken, düşmanın hedefi hakkında fikir sahibi olamıyoruz! Alın size FETÖ okulları! Maalesef FETÖ okulları gözümüzün önünde, milletin parasını çalarak, milletin evlatlarının sınavlarda hakkını gasp ederek içeride bir yığın vatan ve millet düşmanı yetiştirebildi.
Ne adına?
Misyoner okullarının hedefleri belliydi! “Gittikleri yerin dilini bildikleri için halkla ilişki kurabilecekler, yer altı ve yer üstü kaynakları hakkında bilgi alıp jeolojik değerlendirmeleri, resimleyerek yapabileceklerdi. Birer öğretmen olarak derse giren, kendi dinine çeşitli yöntemlerle mümin kazandıran, bağlı bulunduğu devletten aldığı karşılıksız ve çok miktardaki parayı sırf bu iş için harcayan misyonerlerin, bu uğurda büyük çabası ve başarısı nasıl göz ardı edilebilirdi ki?” (Haydaroğlu)
Osmanlı Devleti, 1845, 1868-9 yıllarına ait çeşitli kanunlar çıkardı. Gümrük Nizamnameleri, gümrük uygulamaları çerçevesinde Yabancı Okullar için söz konusu olan her türlü materyalin incelendikten sonra geçişine izin verileceği kayda bağlanmıştı.
“Denetimde kararlı olan Osmanlı İmparatorluğu 1876’da çıkardığı Kanun-i Esasi ile devletin kontrolü altında bir “özel öğretim” imkanı sağlamak ve Müslüman olmayan cemaatleri Osmanlı kimliği altında toplamak amacını hedeflemişti. Bütün bu tedbirlere rağmen Osmanlı İmparatorluğu yıkılana kadar Yabancı Okullar, tam bir denetim altına alınamamış, denetim ancak daha sonra Lozan Barış Antlaşması ile (24 Temmuz 1923) sağlanabilmişti.” (Haydaroğlu)
Her devlet gibi, Osmanlı Devleti üzerinde söz sahibi olmak amacıyla, Osmanlı azınlıklarını kullanmayı düşünen Amerika Ermenileri kendine bağlı bir toplum olarak destekledi. İşe 1834’te İstanbul Beyoğlu’nda Ermeniler için okul açmakla başladı.
Çeşitli Ermeni okullarını himayesi altına alması yanında kendi devlet okullarını da açan Amerika’nın Osmanlı topraklarındaki ilk kurumu, 1859’da açılan Harput Amerikan Koleji’dir.
“Harput Koleji’nin iş birliği içinde bulunduğu Harput Konsolosluğu okulun diploma törenini bile konsolosluk binasında yapmakta, yöre ile ilgili bilgileri içeren raporlar hazırlamaktadır. Harput Koleji’nin öğrenci sayısının 1000 olduğunu da yine konsolos raporlarından öğreniyoruz. Bütün bu bilgileri konsolos raporlarından öğrenmemiz okul-konsolosluk iş birliğine en güzel örnektir.” (Haydaroğlu) American National Archives Despatches from vs. Consults in Harput (1895-1906) Microcopy t. 579. Roll 1, 27 Haziran 1901, 1 Temmuz 1901 tarihli raporlar)
"Bugün göz yumduklarınız, yarın size göz açtırmayacak olanlardır." (Doğu Türkistan Atasözü)
Aslında Ermeni, Rum meselesi benzer gecikme ve geç kalmanın bir sonucudur.
Elbette bugün ne yapılacağını düne bakarak öğrenmek durumundayız. Biz içeride siyaseten Abdulhamit – İttihat Terakki veya Cumhuriyet – Osmanlı, Mustafa Kemal Atatürk yarıştırırken Batı’nın ekmeğine nasıl yağ sürdüğümüzü görmek durumundayız.
Biz içeride birbirimizi yerken, düşmanın hedefi hakkında fikir sahibi olamıyoruz! Alın size FETÖ okulları! Maalesef FETÖ okulları gözümüzün önünde, milletin parasını çalarak, milletin evlatlarının sınavlarda hakkını gasp ederek içeride bir yığın vatan ve millet düşmanı yetiştirebildi.
Ne adına?
Misyoner okullarının hedefleri belliydi! “Gittikleri yerin dilini bildikleri için halkla ilişki kurabilecekler, yer altı ve yer üstü kaynakları hakkında bilgi alıp jeolojik değerlendirmeleri, resimleyerek yapabileceklerdi. Birer öğretmen olarak derse giren, kendi dinine çeşitli yöntemlerle mümin kazandıran, bağlı bulunduğu devletten aldığı karşılıksız ve çok miktardaki parayı sırf bu iş için harcayan misyonerlerin, bu uğurda büyük çabası ve başarısı nasıl göz ardı edilebilirdi ki?” (Haydaroğlu)
Osmanlı Devleti, 1845, 1868-9 yıllarına ait çeşitli kanunlar çıkardı. Gümrük Nizamnameleri, gümrük uygulamaları çerçevesinde Yabancı Okullar için söz konusu olan her türlü materyalin incelendikten sonra geçişine izin verileceği kayda bağlanmıştı.
“Denetimde kararlı olan Osmanlı İmparatorluğu 1876’da çıkardığı Kanun-i Esasi ile devletin kontrolü altında bir “özel öğretim” imkanı sağlamak ve Müslüman olmayan cemaatleri Osmanlı kimliği altında toplamak amacını hedeflemişti. Bütün bu tedbirlere rağmen Osmanlı İmparatorluğu yıkılana kadar Yabancı Okullar, tam bir denetim altına alınamamış, denetim ancak daha sonra Lozan Barış Antlaşması ile (24 Temmuz 1923) sağlanabilmişti.” (Haydaroğlu)
Her devlet gibi, Osmanlı Devleti üzerinde söz sahibi olmak amacıyla, Osmanlı azınlıklarını kullanmayı düşünen Amerika Ermenileri kendine bağlı bir toplum olarak destekledi. İşe 1834’te İstanbul Beyoğlu’nda Ermeniler için okul açmakla başladı.
Çeşitli Ermeni okullarını himayesi altına alması yanında kendi devlet okullarını da açan Amerika’nın Osmanlı topraklarındaki ilk kurumu, 1859’da açılan Harput Amerikan Koleji’dir.
“Harput Koleji’nin iş birliği içinde bulunduğu Harput Konsolosluğu okulun diploma törenini bile konsolosluk binasında yapmakta, yöre ile ilgili bilgileri içeren raporlar hazırlamaktadır. Harput Koleji’nin öğrenci sayısının 1000 olduğunu da yine konsolos raporlarından öğreniyoruz. Bütün bu bilgileri konsolos raporlarından öğrenmemiz okul-konsolosluk iş birliğine en güzel örnektir.” (Haydaroğlu) American National Archives Despatches from vs. Consults in Harput (1895-1906) Microcopy t. 579. Roll 1, 27 Haziran 1901, 1 Temmuz 1901 tarihli raporlar)