İsrail’in Gazze’de yaptığı insanlık dışı katliamlardan kaçarak Erzurum’a gelen Yunus Ailesi ile Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu’na teşekkür ziyaretleri esnasında tanıştık. Mutluluk ve hüznün bir arada yaşandığı ortamda öğrendik, adeta film senaryosu gibi olan ailenin yaşam hikâyesini.
Asma Younıs 30 yaşında. Lise ve üniversiteyi Filistin’de başarıyla bitirdikten sonra azmiyle Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı bursunu kazanmış. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde doktoraya başlayan Asma, okuma aşkıyla eşi Muhammed, çocukları Muyeddin, Farah ve Zeiyneddin’i Gazze’de bırakmak zorunda kalmış. Vatanına faydalı olabilmek için çıktığı bu gurbet yolculuğunda aklı hep işgal altındaki ailesinde kalmış.
Filistin’den bir yıl önce Erzurum’a gelen Asma Younıs, ailesini Türkiye’ye getirebilmek için arayış içine girmiş. Üniversitede yabancı öğrencilerle ilgili düzenlenen programda Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu ile görüşen Asma, sıkıntısını anlatarak yardım istemiş. Hikâyesinden etkilenen Vali Azizoğlu, Asma ile özel olarak ilgilenerek İl Göç İdaresi Müdürü Haşim Özcan’ın konuyla ilgili yardımcı olmasını istemiş. Yapılan görüşmeler sonucunda Asma’nın yardımına Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği İNFAK-DER koşmuş. Palandöken ilçesinde kirası dernek tarafından karşılanan bir ev tutulmuş ve tefrişatı da Erzurum Büyükşehir Belediyesi Hayır Çarşısı tarafından karşılanmış. Asıl sorun ise ailesinin Filistin’den getirilme aşamasında yaşanmış.
Ailenin zorlu yolculuğu
Ev isteği karşılanan Asma sevincini eşi Muhammed ile paylaşmış. İsrail ablukası altındaki Gazze’den Türkiye’ye gelebilmek için alternatifli planlar yapılmış. Zira Tel Aviv üzerinden gelindiğinde İsrail askerleri Filistin pasaportunu görünce yırtarak hapse atıyormuş. Bu nedenle en garantili yolun Mısır üzerinden olduğuna karar verilmiş. Mısır’daki Refah Kapısı üzerinden Türkiye’ye geçme planı yapılmış. Yalnızca 4 ayda bir sınır kapılarını açan Mısır’a 23 Kasım tarihinde büyük zorluklarla geçen Muhammed ve çocukları 12 saat süren zorlu yolculuğun ardından Kahire’deki havalimanına ulaşmış.
Bilet paraları bile yoktu
Mısır’a geçebilmek için yanına aldığı az miktardaki parayı çocuklarını doyurmak için harcayan baba Muhammed Younıs’ın uçak biletini alacak parası kalmamış. Çaresiz baba çocuklarıyla birlikte havalimanında beklemeye başlamış. Ailesinin geleceğini dört gözle bekleyen Asma, internet üzerinden görüştüğü eşinin bilet alamadığını öğrenince büyük bir şok yaşamış. Aylardır hasret yaşadığı ailesinin havalimanında mahsur kalması ile panikleyen Asma durumu İl Göç İdaresi Müdürü Haşim Özcan’a bildirmiş. Özcan, ailenin bilet masraflarını karşılamak için bir Erzurumlu işadamından yardım istemiş. Büyük bir fedakârlık gösteren hayırsever işadamı uçak biletlerini almış. İki gün havalimanında bekledikleri için perişan olan aile, alınan uçak biletiyle büyük bir mutluluk yaşamış. Ancak ailenin mutlulukları kısa sürmüş…
Uçağa alınmadılar
Asma’ya kavuşmak için artık önlerinde hiçbir engel kalmayan aileye bu kez de prosedür engeli çıkmış. Havalimanı yetkilileri tarafından gidiş biletlerinin dışında dönüş biletlerinin de olması gerekçesi ile aile uçağa alınmamış. Erzurum ile yapılan görüşmelerin ardından sorun çözülmüş ve ertesi günkü uçakla baba Muhammed Younıs ve üç çocuğu, kendilerini annelerine kavuşturacak uçağa binebilmiş.
26 Kasım tarihinde Kahire’den Amman’a, oradan da İstanbul’a gelen aile, en sonunda Erzurum’daki annelerine kavuşmuş. Uzun süren hasreti dindiren büyük buluşmada gözyaşları adeta sel olmuş. Yeni evlerine alışan aile kapılarını Pusula’ya açtı. 30 yaşındaki anne Asma Younıs yaşadıkları zor günleri yaşlı gözlerle anlattı. O anlattı biz sizler için derledik;
Erkeklerimiz şehit oldu
Lise bittikten sonra hemen sonra evlendim. Orada verilen şehitlerden dolayı erkek az. O yüzden annem beni hemen evlendirdi. Eşimle aramda 10 yaş var, 13 yıllık evliyim. Gazze’de yaşıyordum, lise ve üniversiteyi Filistin’de okudum. Tahsilimi tamamlamak için çocuklarımdan ayrılmak zorunda kaldım.
Çocuklarım hep ağlıyordu
Benim isteğim hep okuyup, Allah için, insanlık için, vatanım için bir şeyler yapabilmekti. Üniversiteyi bitirdikten sonra burs için sınava girdim ve sonrasında burs kazandım. Gelmeye mecburdum çünkü orada okuma şansım yoktu. Zulüm, baskı, vahşet hiç dinmedi. Buraya geldikten sonra hasret çekmeye başladım. Eşimle internet üzerinden görüşebiliyorduk ama Filistin’de maalesef günde iki saat internet ve elektrik var. Bazen bir hafta konuşamıyorduk. Kızım hep ‘annem neden Türkiye’ye gidiyor, neden gelmiyor’ diye ağlıyordu. Özlüyorlardı, şikâyet ediyorlardı. Ben onlara hep manevi destek olmaya çalışıyordum. Hep geleceğim diye teselli ediyordum onları.
Sayın Valimiz sağ olsun bizleri bu zor durumdan kurtarmak için yardımcı oldu. Ancak ailemin buraya gelmesi çok meşakkatli oldu. Yalnızca dört ayda bir defalığına Mısır Refah kapısını ve havalimanını açıyor. 30 bin kişi kayıt yaptırıyor ve bekliyor. 1 yılda isim listeleri açıklanıyor. Eşim de bu sıralarda listeye alınarak Filistin’den çıkmayı başardı. 12 saat arabayla Kahire’ye geçtiler, 3 gün Mısır’da beklediler. Paraları olmadığı için uçak bileti alamadılar. Ama en sonunda kavuştuk,emeği geçenlerden Allah razı olsun.
İslam Merkezi açmak istiyorum
Doktora bittikten sonra hayalim var. Erzurum’da bir İslam merkezi ve Arapça merkezi açacağım. Burada çok sayıda İlahiyat Fakültesi öğrencisi var ama büyük kısmı Arapça’yı tam bilmiyor. Ben onlara Arapça, Kuran, tecvit öğretmek istiyorum. Eşim de orada muhasebecilik yapıyordu. İngilizcesi de iyi, ona burada iş bulmaya çalışacağız çünkü benim bursum bize yetmez. Çocuklarımın burada okula başlaması için başvuru yaptım. İnşallah en kısa zamanda okullarına devam edecekler. Çocuklarımın hobileri var onları bir yerlere göndermeyi istiyorum. Kızım Farah çok güzel resim çiziyor. Oğlum Muhyeddin harika futbol oynuyor. Onun da en büyük hayali Real Madrid’de oynamak.
3 savaş gördük
Gözüm arkada hep vatanımda ama çocuklar Filistin’de çok korkuyor. 3 savaş gördük, penceremizi açtığımızda sokakta kan görüyorduk. Kızım iki yıl önce İsrail savaş uçakları tarafından atılan bombalarla yaralandı. Çocuklar hep soruyorlardı ‘Niçin savaş var, neden İsrail bizi bombalıyor?’ diye. Ben onlara hep şunu söylüyordum; Kuran diyor ki elbette o uçaklar da bir gün düşecek bu savaş bitecek, biz kazanacağız. Artık onlar bize bomba atamayacak. Şimdi buraya geldik uçak yok bomba yok, huzur var. Allah’a şükürler olsun.
Türkiye’den başka kimsemiz yok
“Yıllardır yaşadığımız zulüm karşısında bize hep Türkiye yakın oldu. İsrail Kudüs’ü başkent ilan ettikten sonra da hiçbir Müslüman ülke bize, Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmadı. Onların sadece ismi Müslüman ama yanımızda değiller. Ama Recep Tayyip Erdoğan ne söyledi: ‘Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir’. O yüzden Filistin’de sadece Türkiye seviliyor. Türkiye’den başka kimsemiz yok. Biz orada hep Recep Tayyip Erdoğan’ı izlerdik. Çocuklar televizyonda onu görünce çok mutlu oluyorlardı ama hiç görmediler. Ben Erdoğan’ı buraya geldiğinde gördüm, konuşmak istedim ama çok uzaktaydı.
Kayınvalidem bombardımanda bacaklarını kaybetti
Şimdi geride kalan diğer ailemi düşünüyorum. Düşünmeden edemiyorum; annem, babam acaba şehit mi olacak diye. Dün akşam uçakların bombalamasıyla eşimin annesinin ayakları kırıldı. Eşimin erkek kardeşi de engelli. Atılan bombaların şokuyla artık konuşamıyor.
Ablama tecavüz etmek istediler, kardeşimi vurdular
Ben 12 yaşındayken akşam saati evde oturuyorduk. İsrailli askerler ellerindeki silahlarla pencerenin camını kırıp içeri girdi. Ben hemen masanın altına saklandım. Dört erkek kardeşim onları engellemek istedi, onlar o zaman 25 yaşında olan ablamı yakaladılar. Kıyafetlerini yırtarak götürmek istediler. Erkek kardeşlerim onlara engel olmak istedi, kardeşimi gözümün önünde vurdular. Masanın altından bakarken yere düşen kardeşimden kanlar akıyordu. İsrailli askerler hemen evden kaçtılar. Ablamla ben o karmaşada kaçmayı başardık. Evimizin ilerisindeki bir tepelik vardı, askerler mahalleden gidene kadar orada bekledik.
Mescid-i Aksa’da namaz kılabilmek için vatandaşlık istiyorum
Türkiye’de vatandaşlık almak benim en büyük hayalim. Niçin vatandaşlık diyorum? Çünkü Mescid-i Aksa bizim olmasına rağmen gidip namaz kılamıyoruz, yasak. İsrail askeri Filistinlileri Aksa’ya sokmuyor. Yıllardır gidip namaz kılamadım. Benim gibi yüzbinlerce Filistinli var.
İsrail Filistinliler haricinde diğer milletlere müsaade ediyor Aksa’ya girmeyi. Fakültemdeki İspanyol ve Türk arkadaşlarım, ‘Kudüs’e gittim, namaz kıldım’ diye anlatıyor. Ben kıskanıyorum, zoruma gidiyor, çok üzülüyorum. Çünkü Kudüs, Mescid-i Aksa bizim ama İsrail sokmuyor. Benim kız kardeşim Norveç’de 10 yıl yaşadı, şimdi vatandaşlık aldı oradan. Onunla konuştuğumda benim hasret olduğum Kudüs’e gittiğini ve namaz kıldığını, Arabistan’a giderek Hac yaptığını anlattı. Ben çok kıskandım, vallahi ben çok üzülüyorum gitmek çok istiyorum. Mescid-i Aksa’da namaz kılabilmek için vatandaşlık istiyorum başka isteğim yok.
Asma Younıs 30 yaşında. Lise ve üniversiteyi Filistin’de başarıyla bitirdikten sonra azmiyle Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı bursunu kazanmış. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde doktoraya başlayan Asma, okuma aşkıyla eşi Muhammed, çocukları Muyeddin, Farah ve Zeiyneddin’i Gazze’de bırakmak zorunda kalmış. Vatanına faydalı olabilmek için çıktığı bu gurbet yolculuğunda aklı hep işgal altındaki ailesinde kalmış.
Filistin’den bir yıl önce Erzurum’a gelen Asma Younıs, ailesini Türkiye’ye getirebilmek için arayış içine girmiş. Üniversitede yabancı öğrencilerle ilgili düzenlenen programda Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu ile görüşen Asma, sıkıntısını anlatarak yardım istemiş. Hikâyesinden etkilenen Vali Azizoğlu, Asma ile özel olarak ilgilenerek İl Göç İdaresi Müdürü Haşim Özcan’ın konuyla ilgili yardımcı olmasını istemiş. Yapılan görüşmeler sonucunda Asma’nın yardımına Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği İNFAK-DER koşmuş. Palandöken ilçesinde kirası dernek tarafından karşılanan bir ev tutulmuş ve tefrişatı da Erzurum Büyükşehir Belediyesi Hayır Çarşısı tarafından karşılanmış. Asıl sorun ise ailesinin Filistin’den getirilme aşamasında yaşanmış.
Ailenin zorlu yolculuğu
Ev isteği karşılanan Asma sevincini eşi Muhammed ile paylaşmış. İsrail ablukası altındaki Gazze’den Türkiye’ye gelebilmek için alternatifli planlar yapılmış. Zira Tel Aviv üzerinden gelindiğinde İsrail askerleri Filistin pasaportunu görünce yırtarak hapse atıyormuş. Bu nedenle en garantili yolun Mısır üzerinden olduğuna karar verilmiş. Mısır’daki Refah Kapısı üzerinden Türkiye’ye geçme planı yapılmış. Yalnızca 4 ayda bir sınır kapılarını açan Mısır’a 23 Kasım tarihinde büyük zorluklarla geçen Muhammed ve çocukları 12 saat süren zorlu yolculuğun ardından Kahire’deki havalimanına ulaşmış.
Bilet paraları bile yoktu
Mısır’a geçebilmek için yanına aldığı az miktardaki parayı çocuklarını doyurmak için harcayan baba Muhammed Younıs’ın uçak biletini alacak parası kalmamış. Çaresiz baba çocuklarıyla birlikte havalimanında beklemeye başlamış. Ailesinin geleceğini dört gözle bekleyen Asma, internet üzerinden görüştüğü eşinin bilet alamadığını öğrenince büyük bir şok yaşamış. Aylardır hasret yaşadığı ailesinin havalimanında mahsur kalması ile panikleyen Asma durumu İl Göç İdaresi Müdürü Haşim Özcan’a bildirmiş. Özcan, ailenin bilet masraflarını karşılamak için bir Erzurumlu işadamından yardım istemiş. Büyük bir fedakârlık gösteren hayırsever işadamı uçak biletlerini almış. İki gün havalimanında bekledikleri için perişan olan aile, alınan uçak biletiyle büyük bir mutluluk yaşamış. Ancak ailenin mutlulukları kısa sürmüş…
Uçağa alınmadılar
Asma’ya kavuşmak için artık önlerinde hiçbir engel kalmayan aileye bu kez de prosedür engeli çıkmış. Havalimanı yetkilileri tarafından gidiş biletlerinin dışında dönüş biletlerinin de olması gerekçesi ile aile uçağa alınmamış. Erzurum ile yapılan görüşmelerin ardından sorun çözülmüş ve ertesi günkü uçakla baba Muhammed Younıs ve üç çocuğu, kendilerini annelerine kavuşturacak uçağa binebilmiş.
26 Kasım tarihinde Kahire’den Amman’a, oradan da İstanbul’a gelen aile, en sonunda Erzurum’daki annelerine kavuşmuş. Uzun süren hasreti dindiren büyük buluşmada gözyaşları adeta sel olmuş. Yeni evlerine alışan aile kapılarını Pusula’ya açtı. 30 yaşındaki anne Asma Younıs yaşadıkları zor günleri yaşlı gözlerle anlattı. O anlattı biz sizler için derledik;
Erkeklerimiz şehit oldu
Lise bittikten sonra hemen sonra evlendim. Orada verilen şehitlerden dolayı erkek az. O yüzden annem beni hemen evlendirdi. Eşimle aramda 10 yaş var, 13 yıllık evliyim. Gazze’de yaşıyordum, lise ve üniversiteyi Filistin’de okudum. Tahsilimi tamamlamak için çocuklarımdan ayrılmak zorunda kaldım.
Çocuklarım hep ağlıyordu
Benim isteğim hep okuyup, Allah için, insanlık için, vatanım için bir şeyler yapabilmekti. Üniversiteyi bitirdikten sonra burs için sınava girdim ve sonrasında burs kazandım. Gelmeye mecburdum çünkü orada okuma şansım yoktu. Zulüm, baskı, vahşet hiç dinmedi. Buraya geldikten sonra hasret çekmeye başladım. Eşimle internet üzerinden görüşebiliyorduk ama Filistin’de maalesef günde iki saat internet ve elektrik var. Bazen bir hafta konuşamıyorduk. Kızım hep ‘annem neden Türkiye’ye gidiyor, neden gelmiyor’ diye ağlıyordu. Özlüyorlardı, şikâyet ediyorlardı. Ben onlara hep manevi destek olmaya çalışıyordum. Hep geleceğim diye teselli ediyordum onları.
Sayın Valimiz sağ olsun bizleri bu zor durumdan kurtarmak için yardımcı oldu. Ancak ailemin buraya gelmesi çok meşakkatli oldu. Yalnızca dört ayda bir defalığına Mısır Refah kapısını ve havalimanını açıyor. 30 bin kişi kayıt yaptırıyor ve bekliyor. 1 yılda isim listeleri açıklanıyor. Eşim de bu sıralarda listeye alınarak Filistin’den çıkmayı başardı. 12 saat arabayla Kahire’ye geçtiler, 3 gün Mısır’da beklediler. Paraları olmadığı için uçak bileti alamadılar. Ama en sonunda kavuştuk,emeği geçenlerden Allah razı olsun.
İslam Merkezi açmak istiyorum
Doktora bittikten sonra hayalim var. Erzurum’da bir İslam merkezi ve Arapça merkezi açacağım. Burada çok sayıda İlahiyat Fakültesi öğrencisi var ama büyük kısmı Arapça’yı tam bilmiyor. Ben onlara Arapça, Kuran, tecvit öğretmek istiyorum. Eşim de orada muhasebecilik yapıyordu. İngilizcesi de iyi, ona burada iş bulmaya çalışacağız çünkü benim bursum bize yetmez. Çocuklarımın burada okula başlaması için başvuru yaptım. İnşallah en kısa zamanda okullarına devam edecekler. Çocuklarımın hobileri var onları bir yerlere göndermeyi istiyorum. Kızım Farah çok güzel resim çiziyor. Oğlum Muhyeddin harika futbol oynuyor. Onun da en büyük hayali Real Madrid’de oynamak.
3 savaş gördük
Gözüm arkada hep vatanımda ama çocuklar Filistin’de çok korkuyor. 3 savaş gördük, penceremizi açtığımızda sokakta kan görüyorduk. Kızım iki yıl önce İsrail savaş uçakları tarafından atılan bombalarla yaralandı. Çocuklar hep soruyorlardı ‘Niçin savaş var, neden İsrail bizi bombalıyor?’ diye. Ben onlara hep şunu söylüyordum; Kuran diyor ki elbette o uçaklar da bir gün düşecek bu savaş bitecek, biz kazanacağız. Artık onlar bize bomba atamayacak. Şimdi buraya geldik uçak yok bomba yok, huzur var. Allah’a şükürler olsun.
Türkiye’den başka kimsemiz yok
“Yıllardır yaşadığımız zulüm karşısında bize hep Türkiye yakın oldu. İsrail Kudüs’ü başkent ilan ettikten sonra da hiçbir Müslüman ülke bize, Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmadı. Onların sadece ismi Müslüman ama yanımızda değiller. Ama Recep Tayyip Erdoğan ne söyledi: ‘Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir’. O yüzden Filistin’de sadece Türkiye seviliyor. Türkiye’den başka kimsemiz yok. Biz orada hep Recep Tayyip Erdoğan’ı izlerdik. Çocuklar televizyonda onu görünce çok mutlu oluyorlardı ama hiç görmediler. Ben Erdoğan’ı buraya geldiğinde gördüm, konuşmak istedim ama çok uzaktaydı.
Kayınvalidem bombardımanda bacaklarını kaybetti
Şimdi geride kalan diğer ailemi düşünüyorum. Düşünmeden edemiyorum; annem, babam acaba şehit mi olacak diye. Dün akşam uçakların bombalamasıyla eşimin annesinin ayakları kırıldı. Eşimin erkek kardeşi de engelli. Atılan bombaların şokuyla artık konuşamıyor.
Ablama tecavüz etmek istediler, kardeşimi vurdular
Ben 12 yaşındayken akşam saati evde oturuyorduk. İsrailli askerler ellerindeki silahlarla pencerenin camını kırıp içeri girdi. Ben hemen masanın altına saklandım. Dört erkek kardeşim onları engellemek istedi, onlar o zaman 25 yaşında olan ablamı yakaladılar. Kıyafetlerini yırtarak götürmek istediler. Erkek kardeşlerim onlara engel olmak istedi, kardeşimi gözümün önünde vurdular. Masanın altından bakarken yere düşen kardeşimden kanlar akıyordu. İsrailli askerler hemen evden kaçtılar. Ablamla ben o karmaşada kaçmayı başardık. Evimizin ilerisindeki bir tepelik vardı, askerler mahalleden gidene kadar orada bekledik.
Mescid-i Aksa’da namaz kılabilmek için vatandaşlık istiyorum
Türkiye’de vatandaşlık almak benim en büyük hayalim. Niçin vatandaşlık diyorum? Çünkü Mescid-i Aksa bizim olmasına rağmen gidip namaz kılamıyoruz, yasak. İsrail askeri Filistinlileri Aksa’ya sokmuyor. Yıllardır gidip namaz kılamadım. Benim gibi yüzbinlerce Filistinli var.
İsrail Filistinliler haricinde diğer milletlere müsaade ediyor Aksa’ya girmeyi. Fakültemdeki İspanyol ve Türk arkadaşlarım, ‘Kudüs’e gittim, namaz kıldım’ diye anlatıyor. Ben kıskanıyorum, zoruma gidiyor, çok üzülüyorum. Çünkü Kudüs, Mescid-i Aksa bizim ama İsrail sokmuyor. Benim kız kardeşim Norveç’de 10 yıl yaşadı, şimdi vatandaşlık aldı oradan. Onunla konuştuğumda benim hasret olduğum Kudüs’e gittiğini ve namaz kıldığını, Arabistan’a giderek Hac yaptığını anlattı. Ben çok kıskandım, vallahi ben çok üzülüyorum gitmek çok istiyorum. Mescid-i Aksa’da namaz kılabilmek için vatandaşlık istiyorum başka isteğim yok.