İstanbul’da bulunan BB Erzurumspor Başkanı Hüseyin Üneş, teknik direktör olarak Osman Özköylü ile anlaşma yaptığı dakikalarda ben de Basın Sözcüsü Ahmet Dal ile birlikteydim. Bir süredir hoca arayışında olan Üneş, zaten telefonları bir dakika bile susmayan Ahmet Dal’ı telefonla aradı, Osman Özköylü ile anlaşma yaptıklarını ve bu anlaşmayı kamuoyuna ilan etmesini istedi. Genç spor adamı da bunun üzerine hemen yazılı kısa mesaj yazdı ve watsap hattından hem basın grubuna hem de tesislerde bilgi akışından sorumlu çalışanları bilgilendirdi. Aynı zamanda akıllı da. Osman Özköylü ismine tepki olacağını öngören Dal, mesajda özellikle ‘prensip anlaşmasına varıldığını’ üstüne basarak belirtti, yine de aksi bir sonuç karşısında vazgeçilebileceği mesajını verdi.
Özköylü ile anlaşıldığı mesajının 5 dakika sonrasında Ahmet Dal’ın iki telefonu da sürekli çaldı, durdu.. Arayanlar, Özköylü ismine tepki gösteren taraftar veya taraftar gruplarının yöneticileriydi. O esnada haber ve sosyal paylaşım siteleri de Özköylü ile anlaşma sağlandığını duyuruyor ama altına gelen yorumlarda buna taraftarın inanılmaz tepkisi vardı. Ve bu tepkiler de twitter hesapları da dahil çığ gibi büyüyordu. Herşey bir anda olmuştu. Sanki bir Erzurum sözbirliği etmişçesine toplanmış, bu anlaşmayı protesto ediyordu. Daha ağız tadıyla bir sohbet imkanı bulamadan vedalaştık Ahmet Dal ile.
***
Doğrusu onca gelen tepki telefonundan herhalde İstanbul’da ki Hüseyin Üneş’in da haberi oluyordu. Zaten Özköylü ismine kendisi de çok sıcak bakmayan Ahmet Dal da Üneş’e, ‘’Osman Özköylü istenmiyor’’ mesajını göndermiş olacak ki, az sonra o sosyal paylaşım siteleri, ‘’Özköylü ile anlaşma kesin değil’’ şeklinde haberi daha farklı kullanmaya başladılar. İlerleyen saatlerde Osman Özköylü ismi iyice gündemden kalktı ve artık Erkan Sözeri, Hakan Kutlu, Yusuf Şimşek gibi başka başka isimler konuşulmaya başlandı. Hüseyin Üneş, kompleks yapmadı, fazla uzatmadı. Özköylü ile bu evlilik olmayacaktı. Evet.. Şu veya bu şekilde taraftarın zaferiydi bu ve belki de Erzurumspor’da ilk defa el sıkışılan bir hocadan taraftarın baskısı nedeniyle vazgeçiliyordu. Aynı günün akşamında Erkan Sözeri ile randevulaşılıyor ve takım resmen ona emanet ediliyordu.. Bu taraftardan korkulur demeyeceğim. Desem desem vallahi ‘bu taraftar ayakta alkışlanır’ derim.
--
Beşiktaş’a gitti, bir Beşiktaş’lıyla geldi..
Erzurumspor’da top koştururken 4 büyüklere giden oyuncular oldu. Bunlardan biri de bugün BB Erzurumspor’un başında olan Erkan Sözeri ile birlikte gelen kaleci antrenörü Bülent Ataman’dır. 90’lı yıllarda Bülent’i, beraberinde 2 oyuncu ile birlikte Trabzon’dan apar topar Erzurum’a getiren de eski başkanlardan Hamza Cimilli’dir. Dün gibi hatırlıyorum. O noter huzurunda imza atarken kendisi dahli hiç birimiz de onun çok kısa sürede 4 büyüklerden birine gideceğinden haberimiz yoktu. Sempatik, çevresine pozitif enerji veren bir oyuncu kardeşimizdi. Kısa sürede de taraftarla iyi bir uyum yakaladı. Güçlü fiziği ile de hemen ilk onbirde sahaya çıkan Bülent, maçlardaki başarılı kurtarışlarıyla daha ilk başlarda dikkatleri üzerine çekmişti. Erzurumspor’un iz bırakan kalecilerinden biri olmuştu ve mavi-beyazlı kulüpte gösterdiği üstün performans ona İstanbul yolunu açmıştı. Bülent Ataman, Erzurumlu yöneticilerin de ‘’olur’’ demesi üzerine kendisini çok isteyen Beşiktaş kulübü ile anlaşmıştı. Erzurum’un kalecisi artık 4 büyüklerin birindeydi, giderken de kulübüne para kazandırıyordu, bu gurur verici bir şeydi. Yıllar sonra bu defa kaleci antrenörü olarak bir eski Beşiktaşlı Erkan Sözeri ile Erzurum’a gelen Bülent Ataman’a ben de hoş geldin diyor, başarılar diliyorum..
--
İnşaat sektörünün darda olduğunu nerden anlıyorum?
Artık bilmeyen yok gibidir. Ekonomik sıkıntının had safhaya ulaştığı Erzurum’da darboğazda olan bir sektördür inşaat sektörü. Geçen yıla kadar konut yapımı konusunda Türkiye’de ilk sıralarda yeralan Erzurum’da şimdi adeta yaprak kıpırdamıyor. Doğrusu Erzurum’da inşaat sektörünün kriz içerisinde olduğunu gösteren çok emare vardır. Mesela ben bir örnek üzerinden hissettim o sıkıntıyı. Onu da arkadaşım söyledi de ondan anladım. Haftanın değişik zamanlarında şehrin muhtelif semtlerinde oluyoruz. Buna Ilıca yolu da dahi. Bu yıl ne Ilıca yolunda ne de şehir içerisinde içi hazır beton yüklü bir mikser görmedim. Düne kadar sayısız mikserlerle karşılaşırken gerçekten bu yaz döneminde hiç rastlamamam tesadüf olamaz. Buradan yola çıkarak inşaat sektörünün ne denli bir sıkıntı çerisinde olduğunu anlamam yetiyor. Bu arada, anlatılanlara göre Türkiye’nin genelde inşaat sektöründe yüzde 75’lik sıkıntı varken bu sıkıntı Erzurum kentinde yüzde 90’larda. Yani konut yapımı yüzde 90 durmuş vaziyette. Bunun yanısıra geçen yıllara göre biten konutlara taşınanların sayısında da inanılmaz bir azalma var ve üretilen çoğu konut şu an satılmıyor, satılamıyor.
--
O eski ben ben değilim!
Heyhat! Atatürk Üniversitesi’nin eski afilli eğitim ve öğretim yılı açılışları geride, bir nevi mazide kalmış. Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı olmasa Başbakan, Başbakan olmasa, TBMM Başkanı, o da olmasa bir bakan düzeyinde açılışların yaşana geldiği Atatürk Üniversitesi’nde artık dün dünde kaldı, yeni bir dönem başlıyor. 30 Eylül tarihinde resmen eğitim ve öğretime başlayacak olan AÜ’de formalite bir proğram hazırlığı var.. Yeni uygulama gereğince artık yüksek protokol katılımının yerine daha düşük profilde bir açılış gerçekleşecek. Türk Dil Kurumu Başkanı Prof.Dr. Gürer Gülsevin Erzurum’a gelecek ve eğitim, öğretime rektör Prof.Dr. Ömer Çomaklı ile birlikte start verecek. Öteden beri yüksek devlet erkanının katılımları ile gerçekleşerek fiyakalı eğitime başlayan Atatürk Üniversitesi’ndeki eski açılış törenleriydi aklıma gelip beni eskiye götüren.. Günlerce hazırlıklar yapılırdı açılış törenleri için. Çoğu ulusal gazetede Üniversitenin açılış haberi birinci haber olarak verilir, bu durumdan hem akademik kadrolar hem de öğrenciler büyük bir mutluluk ve gurur yaşarlardı. Yaşanan süreç, bir çok konuda olduğu gibi açılış proğramlarını da etkilemiş. İnanın ard niyetle yazmıyorum. Sadece bir durum değerlendirmesi yapıyorum. Demek ki o görkemli açılışlar da mazi olmuş gitmiş, Üniversite de ‘ben artık ben değilim’ demeye başlamış. ‘’Ahh’’ demem de sanırım biraz eski kafa kalışımın devam etmesinden olsa gerek! Bu arada Atatürk Üniversitesi’nin örgün eğitimde bu yıl 15 bin civarında yeni öğrenciye kapılarını açacağı bilgisini vererek yazıyı noktalayayım.
--
Şaka-maka, Ilıca değişiyor!
Kendimi bildim bileli işbaşına gelmek isteyen her belediye başkanı Ilıca’nın çehresini değiştireceğini, köy görünümünden kurtaracağını söylemiştir. Her söyleyen olduğunda da ne yalan söyleyelim, bıyık altı gülmüşüzdür. Özellikle termal turizm ile anılan ve bu konuda bayağı bir uğraş verilen Ilıca’da değişimin olacağına dair de bugüne kadar olumlu bir kanaat hiç uyanmamıştı bende. Ne zaman kaplıcaların önündeki o işyerlerini yıkılı olduğunu gördüm, işte o zaman inanmaya başladım. Ilıca’da dönüşüm başlamış! Ilıca köy görüntüsünden uzaklaşacak! Yakutiye’den biliyoruz, kentsel dönüşümün ne denli zorlu bir iş olduğunu. Esasında önemli bir faaliyet ama onu bizzat yapanlar daha iyi biliyor. Bir sürü sorunla karşılaşılıyor. Gerçekleşen kentsel dönüşüm çalışmaları, Ilıca’da gerçekten dönüşümün başladığı mesajını verdi bana ve bundan inanılmaz keyif aldım. Aziziye Belediye Başkanı Muhammet Cevdet Orhun’a bravo. Dediği lafta kalmamış, yapmış. Nasıl yaptığını elbette o daha iyi biliyor ama benim bildiğim hiç de kolay yapmadığıdır. Çok kötü görüntüye yolaçan o işyerlerinin sökümü fevkalede bir iştir ve taktire şayandır. Ve artık inanıyorum ki çok yakın bir gelecekte Ilıca o köy görüntüsünden tamamen uzak, batıya açılan şirin bir belde görünümüne kavuşacak, ço daha iyi olacaktır. Bu benim son kararımdır.
--
TUTTUĞUM BABA LAFLAR: Benden nefret edeceklerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenleri sevmekle meşgulüm! (Gabriel Garcia Marguez)
DUVARIN DİLİ: Hayat her zaman insana gülmez. Azcık da sen gıdıkla.
Özköylü ile anlaşıldığı mesajının 5 dakika sonrasında Ahmet Dal’ın iki telefonu da sürekli çaldı, durdu.. Arayanlar, Özköylü ismine tepki gösteren taraftar veya taraftar gruplarının yöneticileriydi. O esnada haber ve sosyal paylaşım siteleri de Özköylü ile anlaşma sağlandığını duyuruyor ama altına gelen yorumlarda buna taraftarın inanılmaz tepkisi vardı. Ve bu tepkiler de twitter hesapları da dahil çığ gibi büyüyordu. Herşey bir anda olmuştu. Sanki bir Erzurum sözbirliği etmişçesine toplanmış, bu anlaşmayı protesto ediyordu. Daha ağız tadıyla bir sohbet imkanı bulamadan vedalaştık Ahmet Dal ile.
***
Doğrusu onca gelen tepki telefonundan herhalde İstanbul’da ki Hüseyin Üneş’in da haberi oluyordu. Zaten Özköylü ismine kendisi de çok sıcak bakmayan Ahmet Dal da Üneş’e, ‘’Osman Özköylü istenmiyor’’ mesajını göndermiş olacak ki, az sonra o sosyal paylaşım siteleri, ‘’Özköylü ile anlaşma kesin değil’’ şeklinde haberi daha farklı kullanmaya başladılar. İlerleyen saatlerde Osman Özköylü ismi iyice gündemden kalktı ve artık Erkan Sözeri, Hakan Kutlu, Yusuf Şimşek gibi başka başka isimler konuşulmaya başlandı. Hüseyin Üneş, kompleks yapmadı, fazla uzatmadı. Özköylü ile bu evlilik olmayacaktı. Evet.. Şu veya bu şekilde taraftarın zaferiydi bu ve belki de Erzurumspor’da ilk defa el sıkışılan bir hocadan taraftarın baskısı nedeniyle vazgeçiliyordu. Aynı günün akşamında Erkan Sözeri ile randevulaşılıyor ve takım resmen ona emanet ediliyordu.. Bu taraftardan korkulur demeyeceğim. Desem desem vallahi ‘bu taraftar ayakta alkışlanır’ derim.
--
Beşiktaş’a gitti, bir Beşiktaş’lıyla geldi..
Erzurumspor’da top koştururken 4 büyüklere giden oyuncular oldu. Bunlardan biri de bugün BB Erzurumspor’un başında olan Erkan Sözeri ile birlikte gelen kaleci antrenörü Bülent Ataman’dır. 90’lı yıllarda Bülent’i, beraberinde 2 oyuncu ile birlikte Trabzon’dan apar topar Erzurum’a getiren de eski başkanlardan Hamza Cimilli’dir. Dün gibi hatırlıyorum. O noter huzurunda imza atarken kendisi dahli hiç birimiz de onun çok kısa sürede 4 büyüklerden birine gideceğinden haberimiz yoktu. Sempatik, çevresine pozitif enerji veren bir oyuncu kardeşimizdi. Kısa sürede de taraftarla iyi bir uyum yakaladı. Güçlü fiziği ile de hemen ilk onbirde sahaya çıkan Bülent, maçlardaki başarılı kurtarışlarıyla daha ilk başlarda dikkatleri üzerine çekmişti. Erzurumspor’un iz bırakan kalecilerinden biri olmuştu ve mavi-beyazlı kulüpte gösterdiği üstün performans ona İstanbul yolunu açmıştı. Bülent Ataman, Erzurumlu yöneticilerin de ‘’olur’’ demesi üzerine kendisini çok isteyen Beşiktaş kulübü ile anlaşmıştı. Erzurum’un kalecisi artık 4 büyüklerin birindeydi, giderken de kulübüne para kazandırıyordu, bu gurur verici bir şeydi. Yıllar sonra bu defa kaleci antrenörü olarak bir eski Beşiktaşlı Erkan Sözeri ile Erzurum’a gelen Bülent Ataman’a ben de hoş geldin diyor, başarılar diliyorum..
--
İnşaat sektörünün darda olduğunu nerden anlıyorum?
Artık bilmeyen yok gibidir. Ekonomik sıkıntının had safhaya ulaştığı Erzurum’da darboğazda olan bir sektördür inşaat sektörü. Geçen yıla kadar konut yapımı konusunda Türkiye’de ilk sıralarda yeralan Erzurum’da şimdi adeta yaprak kıpırdamıyor. Doğrusu Erzurum’da inşaat sektörünün kriz içerisinde olduğunu gösteren çok emare vardır. Mesela ben bir örnek üzerinden hissettim o sıkıntıyı. Onu da arkadaşım söyledi de ondan anladım. Haftanın değişik zamanlarında şehrin muhtelif semtlerinde oluyoruz. Buna Ilıca yolu da dahi. Bu yıl ne Ilıca yolunda ne de şehir içerisinde içi hazır beton yüklü bir mikser görmedim. Düne kadar sayısız mikserlerle karşılaşırken gerçekten bu yaz döneminde hiç rastlamamam tesadüf olamaz. Buradan yola çıkarak inşaat sektörünün ne denli bir sıkıntı çerisinde olduğunu anlamam yetiyor. Bu arada, anlatılanlara göre Türkiye’nin genelde inşaat sektöründe yüzde 75’lik sıkıntı varken bu sıkıntı Erzurum kentinde yüzde 90’larda. Yani konut yapımı yüzde 90 durmuş vaziyette. Bunun yanısıra geçen yıllara göre biten konutlara taşınanların sayısında da inanılmaz bir azalma var ve üretilen çoğu konut şu an satılmıyor, satılamıyor.
--
O eski ben ben değilim!
Heyhat! Atatürk Üniversitesi’nin eski afilli eğitim ve öğretim yılı açılışları geride, bir nevi mazide kalmış. Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı olmasa Başbakan, Başbakan olmasa, TBMM Başkanı, o da olmasa bir bakan düzeyinde açılışların yaşana geldiği Atatürk Üniversitesi’nde artık dün dünde kaldı, yeni bir dönem başlıyor. 30 Eylül tarihinde resmen eğitim ve öğretime başlayacak olan AÜ’de formalite bir proğram hazırlığı var.. Yeni uygulama gereğince artık yüksek protokol katılımının yerine daha düşük profilde bir açılış gerçekleşecek. Türk Dil Kurumu Başkanı Prof.Dr. Gürer Gülsevin Erzurum’a gelecek ve eğitim, öğretime rektör Prof.Dr. Ömer Çomaklı ile birlikte start verecek. Öteden beri yüksek devlet erkanının katılımları ile gerçekleşerek fiyakalı eğitime başlayan Atatürk Üniversitesi’ndeki eski açılış törenleriydi aklıma gelip beni eskiye götüren.. Günlerce hazırlıklar yapılırdı açılış törenleri için. Çoğu ulusal gazetede Üniversitenin açılış haberi birinci haber olarak verilir, bu durumdan hem akademik kadrolar hem de öğrenciler büyük bir mutluluk ve gurur yaşarlardı. Yaşanan süreç, bir çok konuda olduğu gibi açılış proğramlarını da etkilemiş. İnanın ard niyetle yazmıyorum. Sadece bir durum değerlendirmesi yapıyorum. Demek ki o görkemli açılışlar da mazi olmuş gitmiş, Üniversite de ‘ben artık ben değilim’ demeye başlamış. ‘’Ahh’’ demem de sanırım biraz eski kafa kalışımın devam etmesinden olsa gerek! Bu arada Atatürk Üniversitesi’nin örgün eğitimde bu yıl 15 bin civarında yeni öğrenciye kapılarını açacağı bilgisini vererek yazıyı noktalayayım.
--
Şaka-maka, Ilıca değişiyor!
Kendimi bildim bileli işbaşına gelmek isteyen her belediye başkanı Ilıca’nın çehresini değiştireceğini, köy görünümünden kurtaracağını söylemiştir. Her söyleyen olduğunda da ne yalan söyleyelim, bıyık altı gülmüşüzdür. Özellikle termal turizm ile anılan ve bu konuda bayağı bir uğraş verilen Ilıca’da değişimin olacağına dair de bugüne kadar olumlu bir kanaat hiç uyanmamıştı bende. Ne zaman kaplıcaların önündeki o işyerlerini yıkılı olduğunu gördüm, işte o zaman inanmaya başladım. Ilıca’da dönüşüm başlamış! Ilıca köy görüntüsünden uzaklaşacak! Yakutiye’den biliyoruz, kentsel dönüşümün ne denli zorlu bir iş olduğunu. Esasında önemli bir faaliyet ama onu bizzat yapanlar daha iyi biliyor. Bir sürü sorunla karşılaşılıyor. Gerçekleşen kentsel dönüşüm çalışmaları, Ilıca’da gerçekten dönüşümün başladığı mesajını verdi bana ve bundan inanılmaz keyif aldım. Aziziye Belediye Başkanı Muhammet Cevdet Orhun’a bravo. Dediği lafta kalmamış, yapmış. Nasıl yaptığını elbette o daha iyi biliyor ama benim bildiğim hiç de kolay yapmadığıdır. Çok kötü görüntüye yolaçan o işyerlerinin sökümü fevkalede bir iştir ve taktire şayandır. Ve artık inanıyorum ki çok yakın bir gelecekte Ilıca o köy görüntüsünden tamamen uzak, batıya açılan şirin bir belde görünümüne kavuşacak, ço daha iyi olacaktır. Bu benim son kararımdır.
--
TUTTUĞUM BABA LAFLAR: Benden nefret edeceklerden nefret edecek vaktim yok. Çünkü ben, bana değer verenleri sevmekle meşgulüm! (Gabriel Garcia Marguez)
DUVARIN DİLİ: Hayat her zaman insana gülmez. Azcık da sen gıdıkla.