
Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, Doç. Dr. Mustafa Talip Şener ile Doç. Dr. Onur Burak Dursun, Tıp Fakültesi öğrencilerine çocuk istismarı tespiti ve yapılması gerekenleri anlattı.
İstismar denince sadece akla cinsel istismarın gelmemesini anlatan Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, annelerin bile çocuklarına duygusal istismar yaptıklarını ifade etti. Prof. Nezih Kök, hukuki istismara da dikkat çekti.
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Hastalıkları Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Onur Burak Dursun, mahalle yapısının kaybolmasıyla birlikte çocuklara yönelik istismarların arttığına vurgu yaptı. Dursun, cinsel istismar da erkeklerin de en az kız çocukları kadar risk altında olduklarını bildirdi.
Salih TEKİN
Atatürk Üniversitesi Türk Tıp Öğrencileri Birliği tarafından düzenlenen ‘Çocuk İhmali ve İstismarı’ konulu panelde konuşan Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, çocukların sadece cinsel değil, duygusal, fiziksel, ekonomik ve hukuki açıdan istismara uğradıklarını bildirdi. 5 yıldan beri çocuk istismarı konusunda çalıştıklarını belirten Doç. Dr. Onur Burak Dursun ise kentlerde mahalle yapısının kaybolmasıyla birlikte çocuklara yönelik istismarın arttığına dikkat çekti.
Atatürk Üniversitesi Türk Tıp Öğrencileri Birliği tarafından düzenlenen ‘Çocuk İhmali ve İstismarı’ konulu panel Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Tıp Fakültesi öğrencilerinin büyük ilgi gösterdiği panelde Erzurum Türk Tıp Öğrencileri Birliği hakkında bilgi veren Başkan Shahmal Mamishov, yaptıkları etkinlikleri anlattı. Başkan Shahmal Mamishov, çocuk istismarına dikkat çekmek için bu organizasyonu düzenlediklerini söyledi.

Anneler de istismar yapıyor
Panelin oturum başkanlığını yapan Erzurum Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, istismar denince akla sadece cinselliğin geldiğini belirterek, fiziksel, duygusal, ekonomik ve hatta hukuksal açıdan çocukların istismara uğradıklarını kaydetti.
Türk toplumunda annelerin ‘Babanı mı çok seviyorsun beni mi?’ sözünün bile bir istismar olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, “Bu çocuğun ruhsal durumunu bozabilecek bir sorudur. Yanıtının çok da kolay olmadığını ana babaların bilmesi lazım.‘Gideyim hastaneye yatayım da sen gör. Babanda yeni anne alsın, sen de ona anne de’Bu bir duygusal istismardır. Çocukta ne kadar çöküntü yaptığını tahmin edemezsiniz. Çocuk bunun devamlı hezeyanını yaşar” dedi.
Cadde ve sokaklarda, mendil, sakız gibi eşyalar satan çocukların da ekonomik istismara uğradıklarını belirten Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, bir diğer önemli konunun da kendisinin literatüre kazandırdığı hukuki istismar olduğunu dile getirdi. Kök, konuşmasında şunları kaydetti:
“Daha da kötüsü çocuğun fiziksel şiddete muhatap olması, daha da beteri küçük bedeni cinsel bir obje olarak kullanılmasıdır. Bunlar hepimizin üzerine düşmesi gereken her an tetikte olmamız gereken konular. Ana baba eğitimlerinin iyi yapılması lazım. Son olarak belki de literatüre benim katkıda bulunduğum istismar yöntemi var,‘Hukuki İstismar’.Özellikle çocukların yüksek menfaatinin korunması adına yargılanması sürecinde verilecek cezaların azaltılması, suçla bağlantıları, eylemin hukuki anlam ve sonuçlarının algılaması davranışlarını yönlendirme açısından cezaların azalmasına ya da ortadan kaldırılmasına neden olan hakların büyükler tarafından çocukların suça itilmesi yönünde kullanılması dediğimiz hukuki istismar. Bunlara da imkan vermemek lazım.”
Çocuk istismarı konusunu uzun süredir çalıştıklarını bu konuda bir de komisyon kurulduğu bilgisini veren Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Hastalıkları Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Onur Burak Dursun, tıp öğrencilerine yönelik pratik bilgilerden oluşan bir sunum hazırladığını ifade etti.
Konuşmasına çocuk istismarı konusunda yapılan bir araştırmanın sonuçlarını değerlendirerek başlayan Doç. Dr. Onur Burak Dursun, aralarında Erzurum’un da olduğu 6 şehirde bin 886 çocuk üzerinde araştırma yapıldığını belirtti. Çocuklara önce istismarın tanımlandığını daha sonra maruz kalıp kalmadıklarının sorulduğunu dile getiren Dursun, “Çocukların yüzde 40 duygusal istismara tanık olduklarını, yüzde 56’sı fiziksel, yüzde 10’u da cinsel istismara tanık olduklarını söylemişler.
Erzurum’da 130 bin çocuk ben istismara tanık oldum demiş. Tanık olanların bir kısmı da aynı zamanda istismara maruz kalmış olabilir. Erzurum rakamlarına bakarsak çocuklar bir şekilde fiziksel istismara tanık olmuş. Cinsel istismar da azımsanacak kadar değil. Çocukların yüzde 51 duygusal istismarı söylemiş. Yüzde 43’üfiziksel istismara maruz kaldığını söylemiş. Yüzde 3’ü ise cinsel istismara maruz kaldığını ifade etmiş. Bu Erzurum’da 7 bin çocuk demek. Peki, biz bunların kaçını görüyoruz? Belki senede 100-200 tanesini. Geri kalan bize ulaşamıyor, ulaşanlar da sistemde birçok zorluk yaşıyorlar. Yani biz bu buzdağının sadece küçük bir kısmıyla muhatap oluyoruz” diye konuştu.
Engelli çocuklar risk altında
Konuşmasında doktor adaylarına istismar ve dikkat edilmesi gereken hususları anlatan Doç. Dr. Dursun, engelli çocukların da risk altında olduğunu söyleyen Dursun, “Bizim gördüğümüz vakalar var. Çocuk konuşamıyor. Bu çocuğa defalarca cinsel istismarda bulunmuşlar. Bir takım bulgular çıkıyorsa tespit edilebiliyor. Zor mizaçlı çocuklar, inatlaşan çocuklar da istismara açık” dedi.
Mahalle teyzeleri
İstismar konusunda çevrenin önemine de dikkat çeken Doç. Dr. Dursun, mahalle yapısının kaybolmasıyla istismar açısından büyük bir risk faktörü olduğunu anlattı. Geçtiğimiz yıllarda televizyonda yayınlanan Bir Demet Tiyatro dizisinden örnek veren Dursun, şunları söyledi:
“Orda bir tane sürekli pencerede duran teyze vardı. Mahalleye kim gelmiş, kim gitmiş onları izliyordu. İşte bu mahalle teyzeleri istismar açısından koruyucu kişilerdi. Mesela bizim zamanımızda mahalle ortamı vardı, şimdi apartman ortamı var. Biz hangi teyze neye hassas bunu bilirdik. Bizim bildiğimiz gibi dışardan gelen de biliyordu. Bir çocuk kayboldu mu annesinden önce mahalle teyzeleri harekete geçerdi. O yüzden bizim mahalle olgusunu kaybetmemiz önemli. Literatürde de böyle. Mahalle ortamının kaybı istismar açısından bütün dünyada risk faktörü. O yüzden teyzelere kızmayacağız.”
İstismar konusunda dünya ülkelerinden örnekler de veren Doç. Dr. Onur Burak Dursun, Türkiye’de olan ağza biber sürme cezasının bazı ülkelerde de olduğunu bildirdi. İstismarın ekonomik güçle de alakalı olduğunu ifade eden Dursun, özellikle fiziksel istismarı dini açıdan da değerlendirdi. İlahiyatçı olmadığını ancak bu konuda araştırmalar yaptığını söyleyen Dursun, “Dayak cennetten çıkma mıdır?
Temel mantık açıdan sıkıntımız var. Ben cennete gitmek istiyorum ama dayak yemeyi istemiyorum. Bunun dini bir temeli yok. Baba gerektiğinde çocuğun kızabilir deniyor. Halk düzeyindeki namaz kitaplarında çocuğu dövmenin ahlakı bozduğunu yazıyor. Öğretmen döver mi diye bir şey var. O konuda da ‘babasından izinsiz fiziksel ceza veremez’ deniyor. Eşeğinizin bile yüzüne vuramıyorsunuz. Kaldı ki çocuğu yumruklayacaksınız” diye konuştu.
Hadi oğlum amcana göster
Türk toplumunda eskiden sıkça olan ama son zamanlarda azalan bir uygulamadan da bahseden Doç. Dr. Onur Burak Dursun, “Baba dükkandan oğlunu yan dükkana gönderiyor, ‘Hadi oğlum amcana göster de gel’. Bu kadar mahremiyetin kaybolduğu ortamda bu çocuğun birilerinin yanında mahrem bölgesini açması tehlikelidir. Bir istismarcı geldiğinde bu çocuğu indir deyince hemen indiriyor. Bunu değiştirmemiz gerekiyor. Cinsel istismar da erkekler de kızlar kadar risk altında. Erkek çocuklarına kendilerini korumayı öğretmiyoruz” dedi.
İstismarcılar nasıl tipler
Tıp fakültesi öğrencilerine istismarcı tipleri de tarif eden Doç. Dr. Onur Burak Dursun, “Köşede böyle uzun paltosuyla duran, elleri cepte, saç sakalı birbirine karışmış böyle bir tip yok. Aileyi bilen, ailenin içinde, aileye yakın çocuğun da itiraz etmediği insanlar oluyor” şeklinde konuştu.
İstismar denince sadece akla cinsel istismarın gelmemesini anlatan Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, annelerin bile çocuklarına duygusal istismar yaptıklarını ifade etti. Prof. Nezih Kök, hukuki istismara da dikkat çekti.
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Hastalıkları Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Onur Burak Dursun, mahalle yapısının kaybolmasıyla birlikte çocuklara yönelik istismarların arttığına vurgu yaptı. Dursun, cinsel istismar da erkeklerin de en az kız çocukları kadar risk altında olduklarını bildirdi.
Salih TEKİN
Atatürk Üniversitesi Türk Tıp Öğrencileri Birliği tarafından düzenlenen ‘Çocuk İhmali ve İstismarı’ konulu panelde konuşan Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, çocukların sadece cinsel değil, duygusal, fiziksel, ekonomik ve hukuki açıdan istismara uğradıklarını bildirdi. 5 yıldan beri çocuk istismarı konusunda çalıştıklarını belirten Doç. Dr. Onur Burak Dursun ise kentlerde mahalle yapısının kaybolmasıyla birlikte çocuklara yönelik istismarın arttığına dikkat çekti.
Atatürk Üniversitesi Türk Tıp Öğrencileri Birliği tarafından düzenlenen ‘Çocuk İhmali ve İstismarı’ konulu panel Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Tıp Fakültesi öğrencilerinin büyük ilgi gösterdiği panelde Erzurum Türk Tıp Öğrencileri Birliği hakkında bilgi veren Başkan Shahmal Mamishov, yaptıkları etkinlikleri anlattı. Başkan Shahmal Mamishov, çocuk istismarına dikkat çekmek için bu organizasyonu düzenlediklerini söyledi.

Anneler de istismar yapıyor
Panelin oturum başkanlığını yapan Erzurum Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, istismar denince akla sadece cinselliğin geldiğini belirterek, fiziksel, duygusal, ekonomik ve hatta hukuksal açıdan çocukların istismara uğradıklarını kaydetti.
Türk toplumunda annelerin ‘Babanı mı çok seviyorsun beni mi?’ sözünün bile bir istismar olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, “Bu çocuğun ruhsal durumunu bozabilecek bir sorudur. Yanıtının çok da kolay olmadığını ana babaların bilmesi lazım.‘Gideyim hastaneye yatayım da sen gör. Babanda yeni anne alsın, sen de ona anne de’Bu bir duygusal istismardır. Çocukta ne kadar çöküntü yaptığını tahmin edemezsiniz. Çocuk bunun devamlı hezeyanını yaşar” dedi.
Cadde ve sokaklarda, mendil, sakız gibi eşyalar satan çocukların da ekonomik istismara uğradıklarını belirten Prof. Dr. Ahmet Nezih Kök, bir diğer önemli konunun da kendisinin literatüre kazandırdığı hukuki istismar olduğunu dile getirdi. Kök, konuşmasında şunları kaydetti:
“Daha da kötüsü çocuğun fiziksel şiddete muhatap olması, daha da beteri küçük bedeni cinsel bir obje olarak kullanılmasıdır. Bunlar hepimizin üzerine düşmesi gereken her an tetikte olmamız gereken konular. Ana baba eğitimlerinin iyi yapılması lazım. Son olarak belki de literatüre benim katkıda bulunduğum istismar yöntemi var,‘Hukuki İstismar’.Özellikle çocukların yüksek menfaatinin korunması adına yargılanması sürecinde verilecek cezaların azaltılması, suçla bağlantıları, eylemin hukuki anlam ve sonuçlarının algılaması davranışlarını yönlendirme açısından cezaların azalmasına ya da ortadan kaldırılmasına neden olan hakların büyükler tarafından çocukların suça itilmesi yönünde kullanılması dediğimiz hukuki istismar. Bunlara da imkan vermemek lazım.”
Çocuk istismarı konusunu uzun süredir çalıştıklarını bu konuda bir de komisyon kurulduğu bilgisini veren Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Hastalıkları Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Onur Burak Dursun, tıp öğrencilerine yönelik pratik bilgilerden oluşan bir sunum hazırladığını ifade etti.
Konuşmasına çocuk istismarı konusunda yapılan bir araştırmanın sonuçlarını değerlendirerek başlayan Doç. Dr. Onur Burak Dursun, aralarında Erzurum’un da olduğu 6 şehirde bin 886 çocuk üzerinde araştırma yapıldığını belirtti. Çocuklara önce istismarın tanımlandığını daha sonra maruz kalıp kalmadıklarının sorulduğunu dile getiren Dursun, “Çocukların yüzde 40 duygusal istismara tanık olduklarını, yüzde 56’sı fiziksel, yüzde 10’u da cinsel istismara tanık olduklarını söylemişler.
Erzurum’da 130 bin çocuk ben istismara tanık oldum demiş. Tanık olanların bir kısmı da aynı zamanda istismara maruz kalmış olabilir. Erzurum rakamlarına bakarsak çocuklar bir şekilde fiziksel istismara tanık olmuş. Cinsel istismar da azımsanacak kadar değil. Çocukların yüzde 51 duygusal istismarı söylemiş. Yüzde 43’üfiziksel istismara maruz kaldığını söylemiş. Yüzde 3’ü ise cinsel istismara maruz kaldığını ifade etmiş. Bu Erzurum’da 7 bin çocuk demek. Peki, biz bunların kaçını görüyoruz? Belki senede 100-200 tanesini. Geri kalan bize ulaşamıyor, ulaşanlar da sistemde birçok zorluk yaşıyorlar. Yani biz bu buzdağının sadece küçük bir kısmıyla muhatap oluyoruz” diye konuştu.
Engelli çocuklar risk altında
Konuşmasında doktor adaylarına istismar ve dikkat edilmesi gereken hususları anlatan Doç. Dr. Dursun, engelli çocukların da risk altında olduğunu söyleyen Dursun, “Bizim gördüğümüz vakalar var. Çocuk konuşamıyor. Bu çocuğa defalarca cinsel istismarda bulunmuşlar. Bir takım bulgular çıkıyorsa tespit edilebiliyor. Zor mizaçlı çocuklar, inatlaşan çocuklar da istismara açık” dedi.
Mahalle teyzeleri
İstismar konusunda çevrenin önemine de dikkat çeken Doç. Dr. Dursun, mahalle yapısının kaybolmasıyla istismar açısından büyük bir risk faktörü olduğunu anlattı. Geçtiğimiz yıllarda televizyonda yayınlanan Bir Demet Tiyatro dizisinden örnek veren Dursun, şunları söyledi:
“Orda bir tane sürekli pencerede duran teyze vardı. Mahalleye kim gelmiş, kim gitmiş onları izliyordu. İşte bu mahalle teyzeleri istismar açısından koruyucu kişilerdi. Mesela bizim zamanımızda mahalle ortamı vardı, şimdi apartman ortamı var. Biz hangi teyze neye hassas bunu bilirdik. Bizim bildiğimiz gibi dışardan gelen de biliyordu. Bir çocuk kayboldu mu annesinden önce mahalle teyzeleri harekete geçerdi. O yüzden bizim mahalle olgusunu kaybetmemiz önemli. Literatürde de böyle. Mahalle ortamının kaybı istismar açısından bütün dünyada risk faktörü. O yüzden teyzelere kızmayacağız.”
İstismar konusunda dünya ülkelerinden örnekler de veren Doç. Dr. Onur Burak Dursun, Türkiye’de olan ağza biber sürme cezasının bazı ülkelerde de olduğunu bildirdi. İstismarın ekonomik güçle de alakalı olduğunu ifade eden Dursun, özellikle fiziksel istismarı dini açıdan da değerlendirdi. İlahiyatçı olmadığını ancak bu konuda araştırmalar yaptığını söyleyen Dursun, “Dayak cennetten çıkma mıdır?
Temel mantık açıdan sıkıntımız var. Ben cennete gitmek istiyorum ama dayak yemeyi istemiyorum. Bunun dini bir temeli yok. Baba gerektiğinde çocuğun kızabilir deniyor. Halk düzeyindeki namaz kitaplarında çocuğu dövmenin ahlakı bozduğunu yazıyor. Öğretmen döver mi diye bir şey var. O konuda da ‘babasından izinsiz fiziksel ceza veremez’ deniyor. Eşeğinizin bile yüzüne vuramıyorsunuz. Kaldı ki çocuğu yumruklayacaksınız” diye konuştu.
Hadi oğlum amcana göster
Türk toplumunda eskiden sıkça olan ama son zamanlarda azalan bir uygulamadan da bahseden Doç. Dr. Onur Burak Dursun, “Baba dükkandan oğlunu yan dükkana gönderiyor, ‘Hadi oğlum amcana göster de gel’. Bu kadar mahremiyetin kaybolduğu ortamda bu çocuğun birilerinin yanında mahrem bölgesini açması tehlikelidir. Bir istismarcı geldiğinde bu çocuğu indir deyince hemen indiriyor. Bunu değiştirmemiz gerekiyor. Cinsel istismar da erkekler de kızlar kadar risk altında. Erkek çocuklarına kendilerini korumayı öğretmiyoruz” dedi.
İstismarcılar nasıl tipler
Tıp fakültesi öğrencilerine istismarcı tipleri de tarif eden Doç. Dr. Onur Burak Dursun, “Köşede böyle uzun paltosuyla duran, elleri cepte, saç sakalı birbirine karışmış böyle bir tip yok. Aileyi bilen, ailenin içinde, aileye yakın çocuğun da itiraz etmediği insanlar oluyor” şeklinde konuştu.