Geçtiğimiz hafta hepimizin içini ısıtan bir görüntü düştü sosyal medyaya. Ve hızla yayılarak kısa sürede gündem oldu. Sipariş götürdüğü otelde piyanoyla Mozart'ın Türk Marşı'nı çaldığı görüntülerle hepimizin takdirini topladı henüz 19 yaşındaki genç sanatsever. Bu tarz olaylarda her zaman birlik olur ülkemiz. Başarıyı alkışlamasını bilir. Ünlü ünsüz, zengin ya da fakir herkes bu güzel olayı alkışladı ve bu gencin hayallerine kavuşması için temennilerini iletti. Ancak arada maalesef ki çatlak sesler de çıkmadı değil. Durumu fırsata çevirmeye kendisine rant devrişrmeye çalışanlar her olayda olduğu gibi burada da boy gösterdi.. Şöyle bir yazı çıktı karşıma ‘’Genç kurye piyano değil de bağlama çalsaydı aynı takdiri toplar mıydı?’’ Evet , kocaman bir evet yine aynı takdiri toplardı. İnsanları güzel şeyler olurken bile nasıl ayrıştırıldığını hayretle okudum. Bu insanlara bir hukukçu olarak ayrımcılık yapmanın bir suç olduğundan özellikle bahsetmek ve hatırlatmak istedim. Lütfen artık insanları bölmeyin, ayrıştırmayın. Biz piyano çalanıyla da bağlama çalanıyla da, tango, vals yapanıyla da, halay çekeniyle de biriz. Keder de sevinçte de aynı duyguları paylaşan Türk milletiyiz. Yakın geçmişte insan hakları hukukunda öne çıkan bir kavram olan “ayrımcılık yasağı” ülkemizde ilk kez 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ile suç olarak düzenlenmiştir. Toplumda bireyler sahip oldukları özelliklere göre kimlik kazanırlar. Yaşadığımız toplumda cinsiyet, yaş, etnik köken, mezhep gibi kişinin özelliklerine dayanılarak tanımlanan kimlikler “biz” ve “öteki” kavramlarını yaratmıştır. “Ayrımcılık”, kelime anlamı olarak belli insan öbeklerinin ayrımlaşmasını bilinçli bir biçimde gerçekleştirmeyi amaçlayan bir yönelimin benimsenmesidir. Burada altını çizmemiz gereken kavram bunun bilinçli bir şekilde yapılmasıdır. Ayrımcılık birbirinden farklı konumda olan kişilere farklı şekilde davranılmaması nedeniylede, dolaylı bir biçimde de ortaya çıkabilmektedir. Tıpkı bu olayda olduğu gibi. Türk Ceza Kanunumuzun 216. Maddesi ayrımcılık ile ilgili bir düzenlemedir. Maddeye göre; halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesiminin, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik edilmesi ve bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hali; halkın bir kesiminin, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılanması; halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılanması ve fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hallerinde” failin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Ancak her zaman altını çizdiğim gibi kanunlar ancak kuralları belirler. Kanunların uygulanması bunu özdeşleştirecek bilinç ile mümkün olacaktır. Kanunlar insanların beyinlerini ve sığ düşüncelerini maalesef ki değiştiremiyor. Ne zamanki bu düşünceler topluma zarar vermeye başlarsa o zaman devreye giriyor. Tekrar ve tekrar altını çizerim ki bizi bağrına basan bu kadim Anadolu topraklarında yüzyıllardır birlik içerisinde yaşıyoruz. Her birimiz farklı özelliklerimizle varız güzel ülkemizde ve yine bu farklılıklarımızla güzeliz hep birlikte…
Av. Selçuk YILDIZ
19/01/2023
Av. Selçuk YILDIZ
19/01/2023