Yıl 1992’inin sonlarıydı, şöyle böyle bir iki ay kalmıştı Ocak ayının gelmesine…
O yıllarda Cumhuriyet caddesinde şimdi yerinde yeller esen ağaçlar yapraklarını dökerken hüzünlenmiştim.
O yıllarda çalıştığım iş yerinde arkadaşlarıma ‘mini bir konser’ verirken patron girdi içeri…
Direk bakışları bana yönelmişti.
“Nurullah” dedi ve ekledi:
“TRT 200 metre ileride git, TRT’de konser ver.”
Patronun bu sözleri üzerine bende hiç beklemeden TRT’nin yolunu tuttum. Ama Şarkıcı olmak için değil. Daha öncesinde kazandığım bir sınavın akıbetini sormak için vardım Rahmetli Bölge Müdürü Adnan Vangölü’nün makamına…
Allah rahmet eylesin Adnan beyden aldığım cevap şu oldu: “Delikanlı Kanal 25 Özel Televizyon Kanalı açılıyor, istersen bir başvur.”
***
İşte o başvurunun ardında sınavı kazandık ve Televizyon hayatına yani gazetecilik mesleğine atıldık.
Tabi televizyonculuğumuzun ilk günlerinde Demet Çakmur (Karakaya) şu an kendisi çok değerli dostumuz Aydın Karakaya’nın eşi.
Demet Abla ile tanıştığımızda; “Nurullah sizin göreviniz ne?” Diye sorunca, Spor Spikeri yanıtını verdim.
***
“İyi bende Erzurumspor Kulüp Müdürü Tuncer Çakmur’un kızıyım” dedi Demet abla…
“Ooo, Abla çok güzel” diye karşılık verdim.
Demet hanım kendini yetiştirmiş çok iyi bir yönetmendi.
Kendisinin ileriki günlerde meslek hayatımıza ışık tutacak yaklaşımlarını görünce arkadaşlık bağımız kuvvetlendi.
Bir de baktık ki O, Demet abla meğerse bizim 3 Temmuz Stadı’nda top koşturduğumuz yıllarda Palandökenspor’dan tanıdığımız Levent Çakmur’un ablasıymış.
***
Tabi Kanal 25’teki işbaşı yaptıktan sonra soğuk bir kış gününde Erzurumspor’un yolunu tuttuk.
O gün tanımıştık Tuncer ağabeyimizi…
Aslında adını şanını duymuştuk ama yüz yüze ilk kez görüşmüştük Tuncer Çakmur’la…
***
Kendisi Erzurumspor’un kurucu üyelerindendi.
Kurucu üyesi olduğu kulübün Çift Başlı Kartal Arması ile Mavi-beyaz formasına aşıktı.
Ömrü Erzurumspor çatısı altında geçti, Tuncer Çakmur’un…
Onlarca futbolcu, bir çok teknik adam ve başkan tanıdı, Tuncer Çakmur…
Mesleğimizin ilk yılında Rahmetli Kıyasettin Yüksel’in kulüp başkanlığı döneminde tanıdık Tuncer Çakmur’u, sonrasında Hamza Cimilli ve Cemal Polat yönetimlerinde kulüp müdürlüğü yaptı.
***
Kulüpte varlık da gördü, yokluk da…
İşini severek yaptı, ömrü boyunca…
Çok fazla abartmış mı olurum bilmiyorum, ama ben şahsen Tuncer ağabeyi hiçbir gün Kravatsız görmedim Erzurumspor çatısı altında.
Günlük sakal tıraşını olur mesaiye başlardı Erzurumspor’da…
Yanına gelene han olurdu.
Gideni de kapıya kadar uğurlardı.
İkram ettiği çayı tatlıydı, ama sohbeti daha da tatlıydı Tuncer ağabeyinin…
İşini o kadar titiz ve güzellikte yapardı ki, herkesin hayranlığını ve takdirini kazanırdı.
Zaten Erzurumspor kongrelerinin yıldızıydı diyebiliriz Tuncer ağabeyi için…
Yönetim ve denetim raporlarını o kadar açık seçik okurdu ki, hiçbir şey kaçmazdı dikkatimizden Erzurumspor genel kurullarında…
***
Tuncer Çakmur bırakın yaşını bir kenara öyle bir kişilikti ki, Rahmetli Kıyasettin Yüksel öyle bir ‘Tuncer Bey’ derdi ki, görmek lazımdı o diyalogları…
Hamza Cimilli ve Cemal Polat hep ‘Tuncer ağabeyi’ diye hitap ederdi.
***
İnanın abartısız söylüyorum en baba futbolcu bile Tuncer ağabeyi gördüğünde saygıdan ceketini iliklerdi. Kafasın öne eğerek çıkardı kulübün merdivenlerinden.
Tuncer Çakmur, kulüp müdürüydü ama sanki Erzurumspor onun evladıydı.
Kendi yuvası gibi görürdü.
Hatta bir çokları o dönemler Tuncer ağabeyinin karizması karşısında kulübün başkanı zannederdi.
***
Evet! 10 yılı aşkın süre ile Erzurumspor kulübünden tanıdığımız Tuncer Çakmur, bir kulüp müdüründen daha öte biriydi.
Kulübü benimsemesi, işini sahiplenmesi ve dürüstlüğü ile hafızalarımıza kazınarak göçtü bu dünyadan Tuncer Çakmur…
Her şeyde önce naif bir Dadaştı.
Tuncer ağabeyinin ölüm haberi ile yıkıldık, ama Erzurum’un onun gibi bir Dadaşı kaybetmesine de daha fazla üzüldük.
Evet! Tuncer ağabeyimize son görevimizi musalla da yaptık. Ama kızı Demet’in taziye dileklerimizi ilettiğimiz noktada “Nurullah babam seni çok severdi. Ölüm döşeğinde bile seni arar Erzurumspor’un maçlarını sorardı” sözleri karşısında göz yaşlarına hakim olamadım.
Evet Tuncer ağabeyi bizim de ömrümüzün geçtiği Erzurumspor’da bize hakikaten baba gibi davranırdı.
Hasta yatağında ve ölüm döşeğinde bile Erzurumspor sevgisini yüreğinde hisseden adam nur içinde yat. Mekanın cennet olsun.
Biz senden razıydık, Allah da senden razı olsun Tuncer ağabeyi…
O yıllarda Cumhuriyet caddesinde şimdi yerinde yeller esen ağaçlar yapraklarını dökerken hüzünlenmiştim.
O yıllarda çalıştığım iş yerinde arkadaşlarıma ‘mini bir konser’ verirken patron girdi içeri…
Direk bakışları bana yönelmişti.
“Nurullah” dedi ve ekledi:
“TRT 200 metre ileride git, TRT’de konser ver.”
Patronun bu sözleri üzerine bende hiç beklemeden TRT’nin yolunu tuttum. Ama Şarkıcı olmak için değil. Daha öncesinde kazandığım bir sınavın akıbetini sormak için vardım Rahmetli Bölge Müdürü Adnan Vangölü’nün makamına…
Allah rahmet eylesin Adnan beyden aldığım cevap şu oldu: “Delikanlı Kanal 25 Özel Televizyon Kanalı açılıyor, istersen bir başvur.”
***
İşte o başvurunun ardında sınavı kazandık ve Televizyon hayatına yani gazetecilik mesleğine atıldık.
Tabi televizyonculuğumuzun ilk günlerinde Demet Çakmur (Karakaya) şu an kendisi çok değerli dostumuz Aydın Karakaya’nın eşi.
Demet Abla ile tanıştığımızda; “Nurullah sizin göreviniz ne?” Diye sorunca, Spor Spikeri yanıtını verdim.
***
“İyi bende Erzurumspor Kulüp Müdürü Tuncer Çakmur’un kızıyım” dedi Demet abla…
“Ooo, Abla çok güzel” diye karşılık verdim.
Demet hanım kendini yetiştirmiş çok iyi bir yönetmendi.
Kendisinin ileriki günlerde meslek hayatımıza ışık tutacak yaklaşımlarını görünce arkadaşlık bağımız kuvvetlendi.
Bir de baktık ki O, Demet abla meğerse bizim 3 Temmuz Stadı’nda top koşturduğumuz yıllarda Palandökenspor’dan tanıdığımız Levent Çakmur’un ablasıymış.
***
Tabi Kanal 25’teki işbaşı yaptıktan sonra soğuk bir kış gününde Erzurumspor’un yolunu tuttuk.
O gün tanımıştık Tuncer ağabeyimizi…
Aslında adını şanını duymuştuk ama yüz yüze ilk kez görüşmüştük Tuncer Çakmur’la…
***
Kendisi Erzurumspor’un kurucu üyelerindendi.
Kurucu üyesi olduğu kulübün Çift Başlı Kartal Arması ile Mavi-beyaz formasına aşıktı.
Ömrü Erzurumspor çatısı altında geçti, Tuncer Çakmur’un…
Onlarca futbolcu, bir çok teknik adam ve başkan tanıdı, Tuncer Çakmur…
Mesleğimizin ilk yılında Rahmetli Kıyasettin Yüksel’in kulüp başkanlığı döneminde tanıdık Tuncer Çakmur’u, sonrasında Hamza Cimilli ve Cemal Polat yönetimlerinde kulüp müdürlüğü yaptı.
***
Kulüpte varlık da gördü, yokluk da…
İşini severek yaptı, ömrü boyunca…
Çok fazla abartmış mı olurum bilmiyorum, ama ben şahsen Tuncer ağabeyi hiçbir gün Kravatsız görmedim Erzurumspor çatısı altında.
Günlük sakal tıraşını olur mesaiye başlardı Erzurumspor’da…
Yanına gelene han olurdu.
Gideni de kapıya kadar uğurlardı.
İkram ettiği çayı tatlıydı, ama sohbeti daha da tatlıydı Tuncer ağabeyinin…
İşini o kadar titiz ve güzellikte yapardı ki, herkesin hayranlığını ve takdirini kazanırdı.
Zaten Erzurumspor kongrelerinin yıldızıydı diyebiliriz Tuncer ağabeyi için…
Yönetim ve denetim raporlarını o kadar açık seçik okurdu ki, hiçbir şey kaçmazdı dikkatimizden Erzurumspor genel kurullarında…
***
Tuncer Çakmur bırakın yaşını bir kenara öyle bir kişilikti ki, Rahmetli Kıyasettin Yüksel öyle bir ‘Tuncer Bey’ derdi ki, görmek lazımdı o diyalogları…
Hamza Cimilli ve Cemal Polat hep ‘Tuncer ağabeyi’ diye hitap ederdi.
***
İnanın abartısız söylüyorum en baba futbolcu bile Tuncer ağabeyi gördüğünde saygıdan ceketini iliklerdi. Kafasın öne eğerek çıkardı kulübün merdivenlerinden.
Tuncer Çakmur, kulüp müdürüydü ama sanki Erzurumspor onun evladıydı.
Kendi yuvası gibi görürdü.
Hatta bir çokları o dönemler Tuncer ağabeyinin karizması karşısında kulübün başkanı zannederdi.
***
Evet! 10 yılı aşkın süre ile Erzurumspor kulübünden tanıdığımız Tuncer Çakmur, bir kulüp müdüründen daha öte biriydi.
Kulübü benimsemesi, işini sahiplenmesi ve dürüstlüğü ile hafızalarımıza kazınarak göçtü bu dünyadan Tuncer Çakmur…
Her şeyde önce naif bir Dadaştı.
Tuncer ağabeyinin ölüm haberi ile yıkıldık, ama Erzurum’un onun gibi bir Dadaşı kaybetmesine de daha fazla üzüldük.
Evet! Tuncer ağabeyimize son görevimizi musalla da yaptık. Ama kızı Demet’in taziye dileklerimizi ilettiğimiz noktada “Nurullah babam seni çok severdi. Ölüm döşeğinde bile seni arar Erzurumspor’un maçlarını sorardı” sözleri karşısında göz yaşlarına hakim olamadım.
Evet Tuncer ağabeyi bizim de ömrümüzün geçtiği Erzurumspor’da bize hakikaten baba gibi davranırdı.
Hasta yatağında ve ölüm döşeğinde bile Erzurumspor sevgisini yüreğinde hisseden adam nur içinde yat. Mekanın cennet olsun.
Biz senden razıydık, Allah da senden razı olsun Tuncer ağabeyi…