(Dünkü yazının devamı)
“Sarıkamış dramının bir numaralı sorumlusu hiç tartışmasız Enver Paşa'dır.”
Bu çok ciddi iddiayı dile getiren Köprülülü Şerif İlden’e göre bu doğrultuda bir değil, beş değil, en az yedi sebep sayılabilir:
“1: Sarıkamış Harekâtı, Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa'nın kararıyla yapıldı.
2: Enver Paşa, 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa'nın ve 9. Kolordu Komutanı Ahmet Fevzi Paşa'nın tüm itirazlarına rağmen, onları görevden alarak harekâtı gerçekleştirdi.
3: Enver Paşa, hiçbir savaş tecrübesi olmayan Hafız Hakkı Paşa'ya fazla güvendi. Enver Paşa'nın 10. Kolordu'yu teslim ettiği Hafız Hakkı Paşa'nın çok ciddi askeri hataları oldu.
4: Enver Paşa, kendi ordusunun giyecek, yiyecek, top, tüfek bakımlarından Rus ordusundan daha zayıf olduğunun farkındaydı.
5: Enver Paşa, havaların bozduğunu, her yerin karla kaplandığını, eksi 30 derecede yarı aç yarı çıplak bir savunma ordusuyla kilometrelerce yürümenin “ölüme yürümek” olduğunu görüyordu.
6: Enver Paşa hayallerine, ihtiraslarına yenildi. Önce Batum'u, Ardahan'ı ve Kars'ı Ruslardan geri alacak, sonra Kafkas Müslümanlarını Rus boyunduruğundan kurtarıp Turan hayalini gerçekleştirecekti.
7: ‘Enver Paşa'yı, Osmanlı Genelkurmayı'ndaki Alman komutanlar etkiledi!’ veya ‘Enver Paşa Hafız Hakkı Paşa'nın kurbanı oldu!’ ya da ‘Komutanlar planları tam uygulayamadılar!’ diyerek Enver Paşa'nın Sarıkamış dramındaki rolünü hafifletmek ise tarihçiye yakışmaz. Enver Paşa, o Alman komutanlara ve o Hafız Hakkı Paşa'ya çok güveniyordu. Enver Paşa, büyük bir vatanseverdi. Ancak ‘akıl’ değil, ‘duygu’ adamıydı. Sarıkamış'ta aklıyla değil, duygularıyla hareket etti. Tecrübeli komutanların uyarılarına kulak asmadı. Enver Paşa, tecrübesizdi. Bu büyüklükte bir orduyu hiç yönetmemişti. Yeri gelince ‘durmayı’, yeri gelince ‘geri çekilmeyi’ bilmiyordu. Askeri strateji bakımından bunlar büyük eksiklerdi. Köprülülü Şerif İlden ‘Sarıkamış’ adlı anılarını şöyle bitiriyor: ‘Gelecek kuşaklara ibret olsun ki biz, tüm millet yanlış yaratılmış bir adamın arkasında kurtuluş aradığımız için feleğin dediği güne düştük.’ (İlden, s. 239.)
Haksız mı?”
Sizin kimi haklı, kimi haksız bulduğunuz, elbette geçmişi değiştirmeyecek. En başa dönmek mümkün olsaydı elbette bu senaryoda değişiklik yapmak için atılacak ilk kişi de Enver Paşa olurdu.
Çünkü tanıyan herkesin teyit ettiği üzere o yüreği vatan aşkıyla dolu heyecanlı bir askerdi.
Ama bir nakledici olarak şimdi ben hem Köprülülü Şerif İlden’i hem Sadettin Murat Berksun’u tekrar teşekkürle yad ediyorum ve altını bir kez daha çizmek istiyorum:
Gerçek önemlidir ve cesur özeleştiriler olmadan gerçeğe erişilemez!
★★
Sarıkamış Gazisi Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'tan...
Faruk Nâfiz Çamlıbel’in ünlü ‘Han Duvarları’ şiirinde ismi geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış, Sarıkamış’tan sağ dönen az sayıdaki askerlerden biridir.
Yemen cephesinden Sarıkamış cephesine sevk edilen askerlerden olduğu için üzerinde kışlık elbisesi bile yoktur. Savaş bittikten sonra köyüne, anne ve babasına dönmek için yola çıkar; ancak vereme yakalanmıştır.
Adana-Ulukışla taraflarında kaldığı bir handa, maalesef köyüne ulaşamadan ölür...
Ölmeden önce de hanın duvarlarına aşağıdaki dörtlükleri yazar.
1922 yılının soğuk mart ayında Kayseri Lisesi'ne atanan genç edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel bir yaylı arabayla Kayseri'ye giderken aynı handa misafir kalır ve Şeyhoğlu Satılmış' ın ölmeden önce duvara yazdığı o meşhur dörtlükleri görür ve ünlü şiiri Han Duvarları’na bir iç-şiir olarak aktarır:
Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslımı el almış harem diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben…
On yıl var ayrıyım kına dağından
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben…
Gönlümü çekse de yârin hayâli
Aşmaya kudretim yetmez cibâli
Yolcuyum bir kuru yaprak misâli
Rüzgârın önüne katılmışım ben…
Yemen’de, Trablusgarp’ta, Medine’de, Kut’ta, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da toprağa düşmüş bütün o masum, namuslu, vatanperver, serdengeçti, cesur, kahraman şehitlerimiz gibi sizin de ‘mekânınız cennet olsun’ Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış...
Şehitlerimizin ruhları şâd olsun!
“Sarıkamış dramının bir numaralı sorumlusu hiç tartışmasız Enver Paşa'dır.”
Bu çok ciddi iddiayı dile getiren Köprülülü Şerif İlden’e göre bu doğrultuda bir değil, beş değil, en az yedi sebep sayılabilir:
“1: Sarıkamış Harekâtı, Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa'nın kararıyla yapıldı.
2: Enver Paşa, 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa'nın ve 9. Kolordu Komutanı Ahmet Fevzi Paşa'nın tüm itirazlarına rağmen, onları görevden alarak harekâtı gerçekleştirdi.
3: Enver Paşa, hiçbir savaş tecrübesi olmayan Hafız Hakkı Paşa'ya fazla güvendi. Enver Paşa'nın 10. Kolordu'yu teslim ettiği Hafız Hakkı Paşa'nın çok ciddi askeri hataları oldu.
4: Enver Paşa, kendi ordusunun giyecek, yiyecek, top, tüfek bakımlarından Rus ordusundan daha zayıf olduğunun farkındaydı.
5: Enver Paşa, havaların bozduğunu, her yerin karla kaplandığını, eksi 30 derecede yarı aç yarı çıplak bir savunma ordusuyla kilometrelerce yürümenin “ölüme yürümek” olduğunu görüyordu.
6: Enver Paşa hayallerine, ihtiraslarına yenildi. Önce Batum'u, Ardahan'ı ve Kars'ı Ruslardan geri alacak, sonra Kafkas Müslümanlarını Rus boyunduruğundan kurtarıp Turan hayalini gerçekleştirecekti.
7: ‘Enver Paşa'yı, Osmanlı Genelkurmayı'ndaki Alman komutanlar etkiledi!’ veya ‘Enver Paşa Hafız Hakkı Paşa'nın kurbanı oldu!’ ya da ‘Komutanlar planları tam uygulayamadılar!’ diyerek Enver Paşa'nın Sarıkamış dramındaki rolünü hafifletmek ise tarihçiye yakışmaz. Enver Paşa, o Alman komutanlara ve o Hafız Hakkı Paşa'ya çok güveniyordu. Enver Paşa, büyük bir vatanseverdi. Ancak ‘akıl’ değil, ‘duygu’ adamıydı. Sarıkamış'ta aklıyla değil, duygularıyla hareket etti. Tecrübeli komutanların uyarılarına kulak asmadı. Enver Paşa, tecrübesizdi. Bu büyüklükte bir orduyu hiç yönetmemişti. Yeri gelince ‘durmayı’, yeri gelince ‘geri çekilmeyi’ bilmiyordu. Askeri strateji bakımından bunlar büyük eksiklerdi. Köprülülü Şerif İlden ‘Sarıkamış’ adlı anılarını şöyle bitiriyor: ‘Gelecek kuşaklara ibret olsun ki biz, tüm millet yanlış yaratılmış bir adamın arkasında kurtuluş aradığımız için feleğin dediği güne düştük.’ (İlden, s. 239.)
Haksız mı?”
Sizin kimi haklı, kimi haksız bulduğunuz, elbette geçmişi değiştirmeyecek. En başa dönmek mümkün olsaydı elbette bu senaryoda değişiklik yapmak için atılacak ilk kişi de Enver Paşa olurdu.
Çünkü tanıyan herkesin teyit ettiği üzere o yüreği vatan aşkıyla dolu heyecanlı bir askerdi.
Ama bir nakledici olarak şimdi ben hem Köprülülü Şerif İlden’i hem Sadettin Murat Berksun’u tekrar teşekkürle yad ediyorum ve altını bir kez daha çizmek istiyorum:
Gerçek önemlidir ve cesur özeleştiriler olmadan gerçeğe erişilemez!
★★
Sarıkamış Gazisi Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'tan...
Faruk Nâfiz Çamlıbel’in ünlü ‘Han Duvarları’ şiirinde ismi geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış, Sarıkamış’tan sağ dönen az sayıdaki askerlerden biridir.
Yemen cephesinden Sarıkamış cephesine sevk edilen askerlerden olduğu için üzerinde kışlık elbisesi bile yoktur. Savaş bittikten sonra köyüne, anne ve babasına dönmek için yola çıkar; ancak vereme yakalanmıştır.
Adana-Ulukışla taraflarında kaldığı bir handa, maalesef köyüne ulaşamadan ölür...
Ölmeden önce de hanın duvarlarına aşağıdaki dörtlükleri yazar.
1922 yılının soğuk mart ayında Kayseri Lisesi'ne atanan genç edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel bir yaylı arabayla Kayseri'ye giderken aynı handa misafir kalır ve Şeyhoğlu Satılmış' ın ölmeden önce duvara yazdığı o meşhur dörtlükleri görür ve ünlü şiiri Han Duvarları’na bir iç-şiir olarak aktarır:
Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslımı el almış harem diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben…
On yıl var ayrıyım kına dağından
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben…
Gönlümü çekse de yârin hayâli
Aşmaya kudretim yetmez cibâli
Yolcuyum bir kuru yaprak misâli
Rüzgârın önüne katılmışım ben…
Yemen’de, Trablusgarp’ta, Medine’de, Kut’ta, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da toprağa düşmüş bütün o masum, namuslu, vatanperver, serdengeçti, cesur, kahraman şehitlerimiz gibi sizin de ‘mekânınız cennet olsun’ Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış...
Şehitlerimizin ruhları şâd olsun!