Bir kaç arkadaşı, ellerinde arak isimli bir ağacın dikenli meyveleri de bulunduğu halde yanına girerler. Meyvelerin ham oluşu dikkatini çeken Hz. Muhammed (asv) son derece doğal bir şekilde:
"Bu ağacın meyvesini esmerleşip de tamamen olgunlaştığında toplayın. Ben çobanlık yaparken bunlardan toplar ve yerdim "der.
Bu sırada Arap yarımadasına ve yüzbinlerce inananın gönüllerine hâkim bir peygamberdir.
Bazı Müslüman genç kızlar, "Bizim aramızda öyle bir peygamber var ki, yarın ne olacağını bilir." dizelerini de içeren bir ilahi söylemektedir. Bunu duyan Hz. Muhammed (asv), kızları uyarır:
"İlle de bir şey söyleyeceksiniz, doğruyu söyleyin."
Saadet Asrından
İbnu Abbas (ra) anlatıyor: “Cibril (as) Hz. Peygamber (sav)'in yanında otururken yukarıda kapı sesine benzer bir ses işitti. Başını göğe doğru kaldırdı. Cibril (as) dedi ki:
“İşte gökten bir kapı açıldı, bugüne kadar böyle bir kapı asla açılmamıştı.” Derken oradan bir melek indi. Cibril (as) tekrar konuştu: “İşte arza bir melek indi, şimdiye kadar bu melek hiç inmemişti.” Melek selam verdi ve Hz. Peygamber (sav)'e:
“Sana verilen iki nuru müjdeliyorum. Bunlar, senden önce başka hiçbir peygambere verilmemişlerdi: Onlardan biri Fatiha suresi, diğeri de Bakara suresinin son kısmı. Onlardan okuduğun her harfe mukabil sana mutlaka büyük sevap verilecektir.” dedi. [Müslim, Müsâfirin 254]
***
Sehl b.Sa’d (ra)’ın anlattığına göre; Cebrâil aleyhisselam, Peygamber’e (sav) geldi ve “Ey Muhammed! Dilediğin kadar yaşa, yine de öleceksin. Dilediğin kimseyi sev, yine de ayrılacaksın. Dilediğini yap, karşılığını göreceksin.” dedi ve ardından da şöyle söyledi:
“Ey Muhammed! Müminin şerefi gece namazı; izzeti ise insanlara muhtaç olup ellerine bakmamasıdır.” [Hâkim, el-Müstedrek, 4/325]
"Bu ağacın meyvesini esmerleşip de tamamen olgunlaştığında toplayın. Ben çobanlık yaparken bunlardan toplar ve yerdim "der.
Bu sırada Arap yarımadasına ve yüzbinlerce inananın gönüllerine hâkim bir peygamberdir.
Doğruyu Söyleyin
Bazı Müslüman genç kızlar, "Bizim aramızda öyle bir peygamber var ki, yarın ne olacağını bilir." dizelerini de içeren bir ilahi söylemektedir. Bunu duyan Hz. Muhammed (asv), kızları uyarır:
"İlle de bir şey söyleyeceksiniz, doğruyu söyleyin."
Saadet Asrından
İbnu Abbas (ra) anlatıyor: “Cibril (as) Hz. Peygamber (sav)'in yanında otururken yukarıda kapı sesine benzer bir ses işitti. Başını göğe doğru kaldırdı. Cibril (as) dedi ki:
“İşte gökten bir kapı açıldı, bugüne kadar böyle bir kapı asla açılmamıştı.” Derken oradan bir melek indi. Cibril (as) tekrar konuştu: “İşte arza bir melek indi, şimdiye kadar bu melek hiç inmemişti.” Melek selam verdi ve Hz. Peygamber (sav)'e:
“Sana verilen iki nuru müjdeliyorum. Bunlar, senden önce başka hiçbir peygambere verilmemişlerdi: Onlardan biri Fatiha suresi, diğeri de Bakara suresinin son kısmı. Onlardan okuduğun her harfe mukabil sana mutlaka büyük sevap verilecektir.” dedi. [Müslim, Müsâfirin 254]
***
Sehl b.Sa’d (ra)’ın anlattığına göre; Cebrâil aleyhisselam, Peygamber’e (sav) geldi ve “Ey Muhammed! Dilediğin kadar yaşa, yine de öleceksin. Dilediğin kimseyi sev, yine de ayrılacaksın. Dilediğini yap, karşılığını göreceksin.” dedi ve ardından da şöyle söyledi:
“Ey Muhammed! Müminin şerefi gece namazı; izzeti ise insanlara muhtaç olup ellerine bakmamasıdır.” [Hâkim, el-Müstedrek, 4/325]