Yaşamını Bursa’da sürdüren emekli öğretmen Şenol Şahin, 2020 yılı eylül ayının ortalarında sosyal medya sayfasında bir araştırma dosyası paylaşmıştı.
Açık referans belirtmemişti ama kullandığı veri ve bulgular, bizi önemli teknoloji kuruluşlarının kozmik odalarına götürüyordu:
“1993 yılında Türkiye ilk cep telefonu kullanımına geçti…
Süleyman Demirel ilk cep telefonunu kullandı.
1994 yılında Aselsan'ın 30 kişilik mühendis gurubu yerli cep telefonu için çalışmalara başladı. ‘Aselsan-1919’ model adlı, her şeyiyle yüzde yüz yerli telefonu ürettiler.
O yıl piyasada Nokia, Erikson ve Motorola gibi birkaç marka var. Samsung, I-Phone gibi markalar ise henüz yok.
1919’un üretimiyle birlikte dünyada telefon üreten 9 ülkeden birisi de Türkiye oldu…
İlk parti olarak piyasaya 500 adet telefon sürüldü; ilk ihraç ise Azerbaycan ve Kıbrıs'a yapıldı ve bunu diğer ülkeler izledi...
3 ayda 10 ülkeye 5000’den fazla telefon ihraç edildi.
İngiltere'de teknoloji fuarında Aselsan 1919, teknolojik nitelikler ve tasarım ödülüne layık bulundu.
O tarihte titreşim özelliği olan tek telefon Aselsan-1919’du…
Bizimkiler hemen yeni sürümler olan 1920 ve 1923’ü geliştirmek için kolları sıvadılar. Aselsan, kuruluş olarak zaten öteden beri yüz akımızdı…
1997 yılında Nokia dan bir mühendis getirtildi ve aksilikler de işte o gün başladı. Devrim Arabalarının benzin hikayesi gibi Aselsan-1919’da da patent daha çıkarılmadığı için işler tepetaklak oldu. Rakip firmalar uluslararası mahkemelere başvurdular ve davaları kazandılar.”
★★
Şenol Şahin’in iddiasına göre de dönemin hükümeti Aselsan'a sahip çıkmadı. Ya da çıkamadı…
Çukurova Holding'in KVK adlı kuruluşu, telefon satış dağıtım pazarı tek başına kendine ait olduğu için Aselsan değil de Nokia'yı bayilere dağıtmayı tercih etti.
Yine iddiaya göre Aselsan'ı depolarda tuttular, parasını da Nokia'dan tahsil ettiler. Türk insani kendi öz malı yerli Aselsan 1920 ve 1923'ü piyasada bulamadı...
Halbuki Türk istihbaratı, yabancı ülkelerin kendi teknolojileriyle dinleme yapamadığı bu telefonu kullanmaya başlamıştı.
★★
Hikâye böyle…
Bizi 1960’lı yılların başlarına, Devrim otomobilinin trajedisine götüren bir ‘tarih tekerrürden ibarettir’ hikâyesi.
Artık sahipsizlik mi dersiniz, ilgisizlik mi, yoksa Türkiye’ye karşı komplolar zincirinin bir başka halkası mı?
Ne derseniz deyin; sonuçta Aselsan telefonlarına çok yazık oldu, hem de çok!
Açık referans belirtmemişti ama kullandığı veri ve bulgular, bizi önemli teknoloji kuruluşlarının kozmik odalarına götürüyordu:
“1993 yılında Türkiye ilk cep telefonu kullanımına geçti…
Süleyman Demirel ilk cep telefonunu kullandı.
1994 yılında Aselsan'ın 30 kişilik mühendis gurubu yerli cep telefonu için çalışmalara başladı. ‘Aselsan-1919’ model adlı, her şeyiyle yüzde yüz yerli telefonu ürettiler.
O yıl piyasada Nokia, Erikson ve Motorola gibi birkaç marka var. Samsung, I-Phone gibi markalar ise henüz yok.
1919’un üretimiyle birlikte dünyada telefon üreten 9 ülkeden birisi de Türkiye oldu…
İlk parti olarak piyasaya 500 adet telefon sürüldü; ilk ihraç ise Azerbaycan ve Kıbrıs'a yapıldı ve bunu diğer ülkeler izledi...
3 ayda 10 ülkeye 5000’den fazla telefon ihraç edildi.
İngiltere'de teknoloji fuarında Aselsan 1919, teknolojik nitelikler ve tasarım ödülüne layık bulundu.
O tarihte titreşim özelliği olan tek telefon Aselsan-1919’du…
Bizimkiler hemen yeni sürümler olan 1920 ve 1923’ü geliştirmek için kolları sıvadılar. Aselsan, kuruluş olarak zaten öteden beri yüz akımızdı…
1997 yılında Nokia dan bir mühendis getirtildi ve aksilikler de işte o gün başladı. Devrim Arabalarının benzin hikayesi gibi Aselsan-1919’da da patent daha çıkarılmadığı için işler tepetaklak oldu. Rakip firmalar uluslararası mahkemelere başvurdular ve davaları kazandılar.”
★★
Şenol Şahin’in iddiasına göre de dönemin hükümeti Aselsan'a sahip çıkmadı. Ya da çıkamadı…
Çukurova Holding'in KVK adlı kuruluşu, telefon satış dağıtım pazarı tek başına kendine ait olduğu için Aselsan değil de Nokia'yı bayilere dağıtmayı tercih etti.
Yine iddiaya göre Aselsan'ı depolarda tuttular, parasını da Nokia'dan tahsil ettiler. Türk insani kendi öz malı yerli Aselsan 1920 ve 1923'ü piyasada bulamadı...
Halbuki Türk istihbaratı, yabancı ülkelerin kendi teknolojileriyle dinleme yapamadığı bu telefonu kullanmaya başlamıştı.
★★
Hikâye böyle…
Bizi 1960’lı yılların başlarına, Devrim otomobilinin trajedisine götüren bir ‘tarih tekerrürden ibarettir’ hikâyesi.
Artık sahipsizlik mi dersiniz, ilgisizlik mi, yoksa Türkiye’ye karşı komplolar zincirinin bir başka halkası mı?
Ne derseniz deyin; sonuçta Aselsan telefonlarına çok yazık oldu, hem de çok!