
Gerçi Samih Uylaş kardeşim, yazdığı, "Belediyeler Ramazan için davulcu eğitiyorlarmış, davulcu istemiyoruz!" sosyal medya 'trip’iyle sinir bozmuş ve bu makbul hizmetin önünü kesmek istemişdür, amma “kırk yıllık kâni, olur mu yâni!” fehvasınca sözü arafta kalmışdur. Kendisüne; 'Bire âdem! Davulcu, farza sünnete uygun nağme ettikde ne fenalık vardır ki böyle edersüz! Biz eğlencesiz ramazan istemeyüz!' nidalarıyla itiraz edilmüşdür. Biz dahi şol itiraz nidalarına nidamızla ses vermek isterüz ve derüz ki:
-İbadetin eğlenceye aracı yapılması Tanzimat ve Meşrutiyet dönemi İstanbul'unun bir icadıdur. Daha evvelisü vardur diyenler de vardur! İftar ve teravih sonrası Direklerarası eğlenceleriyle başlayub Taksim teraneleriyle günümüze kadar gelen tatlu bir yozlaşmadur. (Yozlaşma sözcüğüyle tahfif manası güdülmemiştir, yazar cehl-i mürekkeb kimse olduğundan uygun kelime bulamamıştır, affoluna!)
-Gazetelerin, radyoların, TV'lerin icadıyla birlikte, zuhur eden nice davudî sesli 'akçegöz' denür karinin icra ettiği Kuran tilaveti, nice nice akademisyen nam eşhasın icra-ı sanat ettiği ve nimetlendiği havuz başı, saray terası, cami avlusu sohbetleri, ilahiciler kavmi diye bilinür zevatın akçesi arttıkça yeri göğü daha şiddetle inlettiği nağamât-ı ilahileri, gecenin bir nısfında ramazan manileri çığırur üniformalı davulcularına kadar kimseler nice şenlük ederler. (Son zamanlarda Ramazan davulcularına Osmanlı ahali kıyafeti giydirulür olmuşdur ki, bu dahi, ramazanın eski milletlerin bir örf ve âdeti olduğuna dair bir karinedir, denilmiş ve pek hoş bulunmuşdur!)
-Velhasıl; 'Direklerarası Ramazan Eğlenceleri' prototipi zenginleştirilerek kitleleştirilmiş ve şükür ki artık, azim bir inkilab olmuş ve 'ramazan eğlenceleri, yurt sathında meşbu bir meşruiyet kazanmıştır.' diyen ekâbir, fahirlerini ahaliye arz edüb onların mutluluğuna ortak ve dualarına öznelük etmekten de pek hoşnud olmuşlardur. Âli hizmetlerinin takdiri onları daima daha nice hayırlı hizmetlere sevk etmekdedür ki, emanallah!
-'Ramazan eğlenceleri muhafazakâr iktidarlarla birlikte iyicene köpürdü!' diyerek, bir hakkı teslim eden ehali cümle failine nice dualar etmektedir. Ki, duaların tesiri bereketiyle olsa gerek, 'her yıl ramazan eğlenceleri katlanarak sunulur hale gelmişdür, şükür!' diye hizmet ehline iltifatlar edilmekdedir. Hele şevke gelüb her belediyenin kültür ve sosyal işler dairelerinin münevverleri, nice 'piar'lar edüb icatlar ederler ki görülmüş, işitilmiş hizmetlerden degüldür! deyu pek çok medh ü senalar edilür.
-Fakir dahi, şehr-i mübarek ramazanlarında şahidi olduğu ve namına 'kültürel faaliyetler' denülür bu hadiselerin içinde bulunmuş bahtiyarlardandır! Örneğin nice 'Lalapaşa' nam cami bahçelerinde, belediyeler ve ahali, ramazan eğlenceleri ederler ki, dışarının sesi camideki hoca efendilerin teravih sesine karuşub pek ahenkli bir ibadete vücut verir. Ki bu dahi çok mühim bir inkılab telakki edilir ve bu gelişme ibadetin eğlenceyle daha eğlenceli olduğuna bir karine gösterülür...
-Bir dahi memurin ve esnafından kimi zevat ise iftarlarını edüb kahvehane ve lokel denür yerlere hücum ederler. Bu mekânlarda da pek tahaccüm görülür. Öyle ki kişi oturmak için sandalye bulamaz! Sahur vaktine denk süren bu ahval ve şeraidin kumar denür bir safhası daha vardır. Ki, bir nevi ibadet ruhuyla icra edülür; pek şaşılası bir şeydür. Fakir şahid olmamuşdur; ancak masalarda akçenin ve emtianın el değiştirdiğini işitmişlüğü vardır. (Bu mübarek ayın gecelerinde daha başka mekânlarda daha başka şeyler de icra edülür; edebe mugayir bilündüğünden demeyüb ketmedilmişdür.)
-'Görelüm bakalum bu ramazan nice şenlük olacak!' deyu ahali yaklaşan ramazanın, belediyelerin eğlence pakedleründen ne çıkaracağının telaşına düşmüş, helecanlı nazarlarını şehrin her yanını sarmış ilan tahtalaruna diküb paketin ifşasına nazır olmuşlardur…
(Not: Yazının Osmanlıca imlası sahih değildir, eski ifade biçimine benzetilmiştir.)
-İbadetin eğlenceye aracı yapılması Tanzimat ve Meşrutiyet dönemi İstanbul'unun bir icadıdur. Daha evvelisü vardur diyenler de vardur! İftar ve teravih sonrası Direklerarası eğlenceleriyle başlayub Taksim teraneleriyle günümüze kadar gelen tatlu bir yozlaşmadur. (Yozlaşma sözcüğüyle tahfif manası güdülmemiştir, yazar cehl-i mürekkeb kimse olduğundan uygun kelime bulamamıştır, affoluna!)
-Gazetelerin, radyoların, TV'lerin icadıyla birlikte, zuhur eden nice davudî sesli 'akçegöz' denür karinin icra ettiği Kuran tilaveti, nice nice akademisyen nam eşhasın icra-ı sanat ettiği ve nimetlendiği havuz başı, saray terası, cami avlusu sohbetleri, ilahiciler kavmi diye bilinür zevatın akçesi arttıkça yeri göğü daha şiddetle inlettiği nağamât-ı ilahileri, gecenin bir nısfında ramazan manileri çığırur üniformalı davulcularına kadar kimseler nice şenlük ederler. (Son zamanlarda Ramazan davulcularına Osmanlı ahali kıyafeti giydirulür olmuşdur ki, bu dahi, ramazanın eski milletlerin bir örf ve âdeti olduğuna dair bir karinedir, denilmiş ve pek hoş bulunmuşdur!)
-Velhasıl; 'Direklerarası Ramazan Eğlenceleri' prototipi zenginleştirilerek kitleleştirilmiş ve şükür ki artık, azim bir inkilab olmuş ve 'ramazan eğlenceleri, yurt sathında meşbu bir meşruiyet kazanmıştır.' diyen ekâbir, fahirlerini ahaliye arz edüb onların mutluluğuna ortak ve dualarına öznelük etmekten de pek hoşnud olmuşlardur. Âli hizmetlerinin takdiri onları daima daha nice hayırlı hizmetlere sevk etmekdedür ki, emanallah!
-'Ramazan eğlenceleri muhafazakâr iktidarlarla birlikte iyicene köpürdü!' diyerek, bir hakkı teslim eden ehali cümle failine nice dualar etmektedir. Ki, duaların tesiri bereketiyle olsa gerek, 'her yıl ramazan eğlenceleri katlanarak sunulur hale gelmişdür, şükür!' diye hizmet ehline iltifatlar edilmekdedir. Hele şevke gelüb her belediyenin kültür ve sosyal işler dairelerinin münevverleri, nice 'piar'lar edüb icatlar ederler ki görülmüş, işitilmiş hizmetlerden degüldür! deyu pek çok medh ü senalar edilür.
-Fakir dahi, şehr-i mübarek ramazanlarında şahidi olduğu ve namına 'kültürel faaliyetler' denülür bu hadiselerin içinde bulunmuş bahtiyarlardandır! Örneğin nice 'Lalapaşa' nam cami bahçelerinde, belediyeler ve ahali, ramazan eğlenceleri ederler ki, dışarının sesi camideki hoca efendilerin teravih sesine karuşub pek ahenkli bir ibadete vücut verir. Ki bu dahi çok mühim bir inkılab telakki edilir ve bu gelişme ibadetin eğlenceyle daha eğlenceli olduğuna bir karine gösterülür...
-Bir dahi memurin ve esnafından kimi zevat ise iftarlarını edüb kahvehane ve lokel denür yerlere hücum ederler. Bu mekânlarda da pek tahaccüm görülür. Öyle ki kişi oturmak için sandalye bulamaz! Sahur vaktine denk süren bu ahval ve şeraidin kumar denür bir safhası daha vardır. Ki, bir nevi ibadet ruhuyla icra edülür; pek şaşılası bir şeydür. Fakir şahid olmamuşdur; ancak masalarda akçenin ve emtianın el değiştirdiğini işitmişlüğü vardır. (Bu mübarek ayın gecelerinde daha başka mekânlarda daha başka şeyler de icra edülür; edebe mugayir bilündüğünden demeyüb ketmedilmişdür.)
-'Görelüm bakalum bu ramazan nice şenlük olacak!' deyu ahali yaklaşan ramazanın, belediyelerin eğlence pakedleründen ne çıkaracağının telaşına düşmüş, helecanlı nazarlarını şehrin her yanını sarmış ilan tahtalaruna diküb paketin ifşasına nazır olmuşlardur…
(Not: Yazının Osmanlıca imlası sahih değildir, eski ifade biçimine benzetilmiştir.)