
İçişleri Bakanlığı ve Anadolu Ajansı iş birliğiyle "Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokratları Bölgesel Çalıştaylarının ikincisi Van’da yapıldı.
İrfan TARAKÇIOĞLU-VAN
'Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokratları Çalıştayı' Van’da düzenlendi
Çalıştaya, Van, Erzurum, Bitlis, Muş, Hakkari, Kars, Ağrı ve Iğdır'da görev yapan gazeteciler, cemiyet başkanları ve kamudaki basın birimi temsilcileri katıldı.
Katılımcılar, kamuda basın ve halkla ilişkiler birimi görevlileri ile medya çalışanlarının iletişimde karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerileri konusunda görüşlerini belirtti.
İki gün süren çalıştayda güvenlik alanında çalışan bürokratlar ile medya temsilcileri arasında belirlenen veya oluşabilecek sorunlara yönelik çözüm önerilerinin oluşturulması, sosyal, yazılı ve görsel medyada toplumsal güvenliği tehdit eden unsurların saptanması ve çözüm önerilerinin oluşturulması, gençlerin internetteki zararlı içeriklerden nasıl uzak tutulabileceği, yerel medyanın sonunları konularında görüş alışverişinde bulunuldu.
Prof. Dr. Zeki Taştan ve Doç. Dr. Zeki Duman'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen çalıştayda, AA Yurt Haberleri Editör Yardımcısı Levent Harman da "Güvenlik ve Medya" konulu bir sunum yaptı.
Çalıştayın kapanışında konuşan Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, " Pozitif haberlerin alıcısı önceden daha azdı, son zamanlarda bu değişiyor. Pozitif haberlerin alıcıları da artıyor. Bu nedenle basın mensuplarına önemli görevler düşüyor. Basın mensuplarının bize öncü olması lazım. Bu ülke, etnik kökeni ne olursa olsun herkesin ülkesidir. Herkes birinci sınıf vatandaştır, bayrak hepimizin bayrağıdır. Ülkemizdeki bütün sorunlar hepimizin problemi, sorunların altından hep birlikte kalkacağız. Basın bizim aynamızdır. Bölgenin bozulan imajının düzeltilmesinde sizlere büyük görev düşüyor. Bölgenin pozitif haberlere ihtiyacı var."
İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanı Dr. Can Ozan Tuncer de etkinlik boyunca dile getirilen konuları not aldıklarını ve Ankara'da karşılık bulması için ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti.
Tuncer "Bölgeye yakın olan illerin birbirinden haberdar olması, farklılıklarıyla bir bütün olarak hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Çalıştayımız içerik olarak zengin olduğu gibi, bölgesel ve yerel sorunları da kapsaması nedeniyle olumlu ve hayırlı sonuçlara vesile olacaktır. Bu bölgeye daha fazla değer katmamız lazım. Aynı bayrağın atında kader ve vatan birliği yapıyoruz. Bu birliğe hep birlikte sahip çıkmamız gerekiyor. Tüm talepleri, görüş ve önerileri not aldık. İnsanların doğru habere ulaşmasını sağlamak öncelikli olarak gazetecilerin elinde. Kurumsal olarak iş birliklerini önemseyerek sizlerle bir araya geliyoruz” dedi.
İçişleri Bakanlığı Müşaviri Fevzi Sevgili de programın gazetecilerin sorunlarının tespit edilmesi ve çözüme kavuşturulması açısından önemli olduğunu bildirdi.
AA Van Bölge Müdürü İbrahim Yakut ise, 13 dilde yayın yapan Anadolu Ajansı'nın Türkiye'deki tüm gelişmeleri dünyaya aktardığını, önemli gelişmeleri de Türk kamuoyuna yansıttığı söyledi.
Konuşmaların ardından çalıştay, sonuç bildirisinin okunmasıyla sona erdi.

“ANKARA YEREL MEDYAYI İSTİYOR MU, İSTEMİYO MU?”
Tacettin DURMUŞ – Volkan KARABAĞ / KARS HAVADİS
İçişleri Bakanlığınca Van’da düzenlenen “Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokrasisi Çalıştayı’na katılan gazeteciler, her türden sorunlarını dile getirdi. Çalıştaya katılan gazeteciler, “Ankara’nın yerel medyayı isteyip istemediğinin sorgulanması gerektiğinin altı çizildi.
Bölgedeki 8 ilinden medya temsilcilerinin katıldığı programa, Kars’tan Kars Gazeteciler Birliği adına Kars Hakimiyet Gazetesinden Volkan Karabağ ve Kars Havadis Gazetesinden Tacettin Durmuş davet edildi. 2 gün boyunca süren çalıştayda yerel medya ve bürokrasinin işbirliği ve sorunları dile getirildi.
İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı tarafından Anadolu Ajansı’nın da destekleriyle gerçekleştirilen “Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokrasisi Çalıştayı”nın 1. oturumunu moderatör Prof. Dr. Zeki Taştan yaptı. Çalıştay, İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanı Dr. Can Ozan Tuncer, İçişleri Bakanlığı Bakan Danışmanı Fevzi Sevgili’nin yanı sıra Van, Kars, Iğdır, Ağrı, Erzurum, Muş, Hakkari ve Bitlis’te görev yapan medya temsilcileri ile kamudaki basın birimi temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Kamu ve medya temsilcilerinin bir araya getirildiği çalıştayda, kamuda basın ve halkla ilişkiler birimi görevlileri ile medya çalışanlarının iletişimde karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerileri masaya yatırldı. Ayrıca güvenlik alanında çalışan bürokratlar ve medya temsilcileri arasında tespit edilen veya oluşabilecek sorunlara yönelik çözüm önerilerinin oluşturulması, sosyal, yazılı ve görsel medyada güvenliği tehdit eden unsurların belirlenmesi ve çözüm önerilerinin oluşturulması, gençlerin internetteki zararlı içeriklerden nasıl uzak tutulabileceği konuları ele alındı.
“ANKARA YEREL MEDYAYI İSTİYOR MU, İSTEMİYO MU?”
Çalıştaya katılan 8 ilin ilden katılan gazeteciler sorunlarını soru-cevap şeklinde moderatör Prof. Dr. Zeki Taştan, İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanı Dr. Can Ozan Tuncer, İçişleri Bakanlığı Bakan Danışmanı Fevzi Sevgili’ye sıraladı.
Toplantıda öne çıkan sorunların başında yerel basının tek gelirinin ilan gelirleri olduğunu hatırlatılarak, bu gelirin de ellerinden alıncağına dikkat çekilerek, Ankara’nın yerel medyayı isteyip istemediğinin sorgulanması gerektiğine vurgu yapıldı.
Diğer dikkat öne çıkan bir sorun ise ülke genelinde önüne gelenin kolayca internet sitesi açarak gazetecilik yaptığı ve artık kimin gazeteci olduğu kimin olmadığının tartışıldığı, kamuoyunun da bu şekilde olumsuz yönde etkilendiği ifade edildi. Bu nedenle internet gazeteciliğinin kurumsallaşması gerektiği hatta bir yerel gazete çıkartır yaptırımların getirilerek, bu kirliliğin önüne geçilmesinin elzem olduğun dikkat çekildi. İnternet siteleri ile gazeteciğini itibarsızlaştırılmaması ve ayaklar altına alınmaması gerekiğine de vurgu yapıldı. İllerde başta valilikler olmak üzere tüm kurumların internet sitesi sahiplerini gerçek gazete ve ajans sahiplerinden daha çok önemsedikleri ve değer verdikleri de ifade edildi.
Ayrıca gazeteciler tarafından öncelikli olarak gazetecilerin haber yaparken ve gündelik hayatlarında yaşadıkları tehditler de dile getirildi. Kimin gazeteci olup kimin gazeteci olmadığı da moderatöre soruldu. Dile getirilen diğer sorunlar ise şu şekilde sıralandı. “Basın İlan Kurumu’nun da bu oluşumlara duyarsız kalması devam ediyor. Meydana gelen olayların sıcak takiplerinde güvenlik güçlerinin gazeteciler kötü davranıyor. Gazetecilerin mesleğini icra ederken şehir içerisindeki türlü olayları karşılaştıkları zaman güvenlik güçlerinin kendilerine kötü davrandığı ve yardımcı olmadığı sık sık gözlemlenmektedir.
Bakanların ve Cumhurbaşkanının veya devlet yetkililerinin illere yaptığı toplantılara sadece Anadolu Ajansı ve TRT’nin alınması anlaşılamaz bir durumdur. Ayrıca Kağıt gazetecilikte artık sona yaklaşıldı. Ülke genelinde yayın yapan köklü gazetecilerin tirajları 18 bine kadar düştü. Artık dijital gazeteciliğin önemi her geçen gün artıyor. Çünkü yerel gazetenin sadece resmi ilanlarla hayatını idame ettiriyor. Türkiye genelinde yüzlerce gazete birleştirmek zorunda kaldı yada kapanmak zorunda kaldı. Böylece işsizler ordusuna katılan gazetecilerin sayısı binleri buldu. Başta valilikler olmak üzere, devlet kurumları kendi haberlerini kendileri diledikleri gibi istedikleri gibi yazarak servis ediyor. Ayrıca internet haberciliği yasasının da bir kriter altında çıkartılması yeniden yorumlanması ve kurumsal hale getirilmesi gerekiyor. Gazeteciliğin artık katiplik haline geldi, yani kurumların gönderdiği haberleri kopyala yapıştır yöntemiyle olduğu gibi yayınlar hale gelindi. Valilik ve kurumların bültenleri de aynı şekilde yayınlanır hale geldi. Sarı basın kartının da rengi tartışılıyor. Sarı basın kartının önemi atmalı gazeteciler için ayrıcalık olmalı. Basın açıklamaları sırasında yereldeki gazetecilerin çeşitli siyasi partilerin sözcüleri ile polis arasında kaldığı ve basın açıklamalarını yazarken de sıkıntı yaşamakta….”
Terör haberi nasıl yapılır?
KARS HAKİMİYET
Basın mensuplarının terör olaylarını haberleştirirken ortak bir dil oluşturması amacıyla dikkat edilmesi gereken hususlar masaya yatırıldı
“Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokrasisi Çalıştayı” 2’nci gününde Yerel Medya Temsilcileri Güvenlik ve Medya Eğitimi ile devam etti. Anadolu Ajansı Yurt Haberleri Editörlüğü Editör Yardımcısı Levent Harman tarafından verilen eğitime yerel medya temsilcileri ve kamu temsilcileri katıldı.
İki oturumla yapılan eğitimde Anadolu Ajansı Yurt Haberleri Editörlüğü Editör Yardımcısı Levent Harman, “Güvenlik konusunda akla terör haberciliği geliyor. Terör haberciliğine yönelik sunum, terör haberleri nasıl yapılır, okullara nasıl anlatılır şeklindeki konular sorular eşliğinde yapıldı.” dedi.
Terör örgütlerinin geniş kitlelere ulaşmak için medya araçlarını kullandığını söyleyen Harman, “Terör örgütlerinin hedefi, gerçekleştirdikleri eylemlerle geniş kitleleri psikolojik etki altına alarak korku atmosferi, panik ve endişe ortamı oluşturmak, bunun sonucu olarak da toplumun tepki mekanizmasını zayıflatmak. Günümüzde dünya çapında etki sınırlarını genişleten terör örgütleri daha geniş kitlelere ulaşmak için çeşitli medya araçlarını da ha aktif şekilde kullanarak farklı propaganda araçlarıyla da bunu gözler önüne seriyor.” ifadesini kullandı.
Medya kuruluşlarının tiraj ve reyting kaygısı olmadan ortak hareket etmesini isteyen Harman, “Çağlayan Adliyesindeki yaşanan olayı biliyorsunuz, bir savcı DHKP’C’li bir terör örgütü elemanı kendisini rehin aldı ve şehit etti. Olay 31 Mart 2015 tarihinde ağzı bantlı, başına tabanca dayalı görsellerinin sosyal medyada, internet sitelerinde bazı gazetelerde yayınlanması, yine terör örgütü DEAŞ’ın rehin alma eylemlerini yansıtan görüntüleri Youtube aracılığıyla tüm dünyaya servis etmesi “haber değeri taşıyan bir olayın kamuoyuna duyurulması mı, terör örgütünün propagandası mı?” tartışmalarını beraberinde getiriyor. Benim kişisel fikrim kamuoyu aydınlatılmalı ancak aydınlatılırken bu kadar görsele ihtiyaç var mı? Şanlıurfa Valiliği, terör örgütünün havan ve roket mermileriyle yaptığı saldırılarda hayatını kaybeden Suriye uyruklu 9 aylık Muhammed bebek’in görselini paylaştı ve “bu fotoğraf mozaiklenerek mi servis edilsin yoksa mozaiklenmeden mi servis edilsin?” gündeme geldi ve mozaiklenmeden servis edelim kararı geldi. Fotoğraf mozaiklenmeden servis edildikten bir süre sonra tepkiler gelmeye başladı. Ancak biz görünen yüzümüzde kendi web sitemizde mozaiklenerek kullandık. Bunu bazı gazete ve internet siteleri de mozaikleme kararı aldı ancak, bizden mozaiklenmeden fotoğraf talep edildiği için biz mozaiklemeden servis etti. Bu olayda da bunu görebiliyoruz ki karşımızda bir terör örgütü var ve bu terör örgütü 9 aylık bir bebeğe bile acımadan kıyabileceği görülüyor. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda terör örgütlerinin en büyük silahının propaganda olduğu unutulmamalıdır. Terör olaylarıyla ilgili haberlerde rekabet, reyting ve tiraj kaygısı taşımadan medya kuruluşlarının ortak hareket etmesi en önemli faktördür.” diye konuştu.
“Terör örgütlerinin özellikle basın-yayın yoluyla propaganda yapmaması için gerek bizlerin belirleyici ve kesin ilkelerle habercilik yapması gerekse daha geniş bir platform olan medyanın da öz denetim mekanizmasını devreye sokması gerekmektedir.” diyen Harman konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu anlamda, özellikle son yıllarda farklı terör örgütlerinin saldırılarını arttırdığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, aynı zamanda bu örgütlerin ve bunları destekleyen yapıların propaganda faaliyetleriyle de karşı karşıyadır. Dolayısıyla terör haberlerinde benimsenecek ortak yaklaşımın ve dilin önemi daha da artmaktadır. Bu noktada kanunlara ve mahkeme kararlarına gerek kalmadan medyanın bizzat terör örgütlerinin propagandasına alet olmadan ve reyting kaygısı gütmeden sorumlu yayıncılık anlayışıyla hareket edilmesi sağlıklı iletişim sürecinin temelini oluşturacaktır. Biz sahadakilerin oluşturması gereken ortak bir dil olmalıdır.”
Terör haberi nasıl yapılır?
Bizlerin ortak bir dil oluşturması amacıyla terör olaylarını haberleştirirken nelere dikkat etmeliyiz. Anadolu Ajansı tarafından hazırlanan terör haberlerinin nasıl yazılması gerektiğine ilişkin çalışmadan faydalanarak ve uluslararası örnekleri de dikkate alarak terör olayları haberleştirilirken dikkat edilmesi gerekenler, “duyuma dayalı bilgilerle flaş veya son dakika haberi yayınlamamak”, “terör örgütlerinin amacına hizmet etmemek”, “terör haberlerinde reyting ve tiraj kaygısı gütmemek”, “ölü ve yaralı görsellerine yer vermemek”, “terör örgütlerinin terminolojisini kullanmamak”, “ölenlerin kimliklerini açıklamak için acele etmemek”, “terör örgütü veya elebaşlarının açıklamalarını haberleştirmemek”, “sosyal medyada yer alan bilgi ve görsellere dikkat etmek”, “terör örgütlerinin algı operasyonlarına karşı dikkatli olmak”, “teröre karşı operasyon hazırlıklarını önceden duyurmamak” başlıkları altında detaylarıyla anlatıldı.
Yapılan sunumun ardından Güvelik ve Medya Eğitiminin 2. Oturumu soru – cevap ile tamamlandı.
Kamuda basın ve halkla ilişkiler birimi görevlileri ile medya çalışanlarının iletişimde karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerilerini "Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokratları Çalıştayı"nda ele alındı.İçişleri Bakanlığınca Van’da düzenlenen “Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokrasisi Çalıştayı” düzenlendi.Prof. Dr. Zeki Taştan ve Doç. Dr. Zeki Duman'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen çalıştayda Anadolu Ajansı Yurt Haberleri Editör Yardımcısı Levent Harman da "Güvenlik ve Medya" konulu bir sunum yaptı.2 gün süren çalıştayın kapanış programında Prof. Dr. Zeki Taştan sonuç bildirisini okudu.Okunan bildirinin ardından bir konuşma yapan AA Van Bölge Müdürü İbrahim Yakut, Anadolu Ajansı hakkında katılımcılara bilgi verdikten sonra basın mensuplarının bölgede görev yapmanın zorluklarını ve yaşadıkları sıkıntıları anlatarak, Gazeteciliğin gönüllülük esaslı bir meslek olduğunu, bölgede görev yapan meslektaşlarımın tüm zorluklara rağmen bu kutsal görevi layıkıyla yerine getirme çabası içinde olduğunu, en doğru bilgiyi kamuoyuyla paylaşmanın gazetecilerin görevi olduğunu ve bu konuda kurumlar arasındaki iş birliğinin de çok önemli olduğunu söyledi.İçişleri Bakanlığı Bakan Danışmanı Fevzi Sevgili de görev yaptığı yaklaşık 3 yıldır çeşitli illerde basın mensuplarıyla bir araya geldiklerini, gittikleri illerde çalışmalar yaptıklarını, basının önemli sorunlarının olduğunu söyleyerek, “Bu sorunlara İçişleri Bakanlığı olarak baktığınız zaman bir kısmı İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenebilecek kısımları var, başka kurumları da ilgilendiren kısımları var. İçişleri Bakanımız sayın Süleyman Soylu çözüm odaklı bir insan. Konu kendisine geldiği zaman bu sorunu en kısa sürede çözmek için çaba sarf ediyor. Bu çalıştaylarda onun talimatları doğrultusunda yapıldı. Bu çalıştayların yapılmasının sayısız faydaları oldu. En basit örneği iletişim sağlamak adına çok büyük faydası oldu. İletişimin olmadığı bir çağdayız, yakın illeri bırakın komşular arasında bile iletişim kopukluğu var. Ancak bu çalıştayda en azından iletişim kurabilmeyi başarabildik. Basın mensuplarının yaptığı görev çok kıymetlidir, çok faydalıdır. Hepimiz adına yapıyorsunuz. İnternet medyacılığı günümüzde almış başını gidiyor, öyle itibar suikastı yapılabiliyor ki, Youtube’ye bir video yükleniyor, yüklemek kolay ama kaldırmak inanılmaz zahmetli bir şey. Sizin mesleğin en önemli kısmı da vicdandır zaten. Vicdanlı insanları saygıyla selamlıyorum hepinizi, hoş geldiniz.” dedi.İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanı Dr. Can Ozan Tuncer ise çalıştay boyunca dile getirilen sorunları not aldıklarını ve genel kaygı olan “Bu sorunların Ankara’da karşılık bulacak mı?” sorusuna cevap vererek, “Ankara’da karşılık bulması için elimizden geleni yapacağız. Bu bizim taahhüdümüz. Ama karşılık bulur mu? Bulmaz mı? Ne derece bulur? O karar mercilerin taktirinde olan bir şey, bizlerin çapını, yetkisini aşan bir husus. Erzurum’dan Kars’a, Hakkari’ye kadar, sınır hattının Iğdır’ına, Ardahan’ına, Muş’una, Bitlis’ine, Siirt’ine bu bölgenin birbirine yakın komşu illerin birbirine bakması gerektiğine, birbirinden haberdar olması gerektiğini, farklılıklarıyla, birliktelikleriyle ve benzerlikleriyle bir bütün olarak ve zaman zaman aile olarak hareket edebilmesini biz arzu ediyoruz. Dünkü çalıştayda medya mensuplarıyla yaptığımızda ben özellikle herkesin bilgisini herkesle paylaşmak istedim. Bu müsaadeyi aldım zaten buradaki katılımcılardan. Erzurum’daki Van’dan, Van’daki Hakkari’den, Muş’tan, Kars’tan kontaklar edinsin, bu bölgenin insanıyız, insanlarısınız, bu bölgede çalışıyorsunuz, buraya değer katmanız gerekiyor. Erzurum ne kadar değerlenirse Van o kadar değerlenir, Hakkari ne kadar kıymetlenirse Kars o kadar kıymetlenir, sınırsal bütünlüklerimiz var, kültürel benzerliklerimiz var, aynı bayrağın altında aynı coğrafyada kader birliği, vatan birliği yapıyoruz. Bu birliğe hep birlikte sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyoruz.” ifadesini kullandı.Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, ise Ocak ayın ayından bu yana Van’ın 60 bin göçmen ile muhatap olduklarını ifade ederek, “Dünyanın bir yerinde bir sıkıntı varsa bana ne diyemiyorsunuz. Onun için ülkemizdeki bütün sorunlar hepimizin sorunları, problemleri hepimizin problemleri ve hep birlikte bu sorunların altından çıkacağız. Hep birlikte memleketimize sahip çıkacağız, eğer demokrasi diyorsak önce evimizde, derneğimizde, partimizde demokrat olacağız, demokrasiyi orada hakim kılacağız ama evimizde, derneğimizde, aşiretimizde demokrasi istemiyoruz ama devlette demokrasi istiyoruz, vallahi demokrasi öyle gelmez.” şeklinde konuştu.“Basın bizim aynamızdır” diyen Bilmez, pozitif haberlerin alıcısının önceden daha az olduğunu, ancak son zamanlarda bunun değiştiğini ve alıcılarının da arttığını belirterek, “Bu nedenle basın mensuplarına önemli görevler düşüyor. Basın mensuplarının bize öncü olması lazım. Bu ülke, etnik kökeni ne olursa olsun herkesin ülkesidir. Herkes birinci sınıf vatandaştır, bayrak hepimizin bayrağıdır. Basın bizim aynamızdır. Bölgenin bozulan imajının düzeltilmesinde sizlere büyük görev düşüyor. Bölgenin pozitif haberlere ihtiyacı var.” ifadesini kullandı.Konuşmaların ardından çalıştay, hatıra fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi. Kaynak: İletişimde karşılaşılan sorunlar çalıştayda ele alındı.
İrfan TARAKÇIOĞLU-VAN
'Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokratları Çalıştayı' Van’da düzenlendi
Çalıştaya, Van, Erzurum, Bitlis, Muş, Hakkari, Kars, Ağrı ve Iğdır'da görev yapan gazeteciler, cemiyet başkanları ve kamudaki basın birimi temsilcileri katıldı.
Katılımcılar, kamuda basın ve halkla ilişkiler birimi görevlileri ile medya çalışanlarının iletişimde karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerileri konusunda görüşlerini belirtti.
İki gün süren çalıştayda güvenlik alanında çalışan bürokratlar ile medya temsilcileri arasında belirlenen veya oluşabilecek sorunlara yönelik çözüm önerilerinin oluşturulması, sosyal, yazılı ve görsel medyada toplumsal güvenliği tehdit eden unsurların saptanması ve çözüm önerilerinin oluşturulması, gençlerin internetteki zararlı içeriklerden nasıl uzak tutulabileceği, yerel medyanın sonunları konularında görüş alışverişinde bulunuldu.
Prof. Dr. Zeki Taştan ve Doç. Dr. Zeki Duman'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen çalıştayda, AA Yurt Haberleri Editör Yardımcısı Levent Harman da "Güvenlik ve Medya" konulu bir sunum yaptı.
Çalıştayın kapanışında konuşan Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, " Pozitif haberlerin alıcısı önceden daha azdı, son zamanlarda bu değişiyor. Pozitif haberlerin alıcıları da artıyor. Bu nedenle basın mensuplarına önemli görevler düşüyor. Basın mensuplarının bize öncü olması lazım. Bu ülke, etnik kökeni ne olursa olsun herkesin ülkesidir. Herkes birinci sınıf vatandaştır, bayrak hepimizin bayrağıdır. Ülkemizdeki bütün sorunlar hepimizin problemi, sorunların altından hep birlikte kalkacağız. Basın bizim aynamızdır. Bölgenin bozulan imajının düzeltilmesinde sizlere büyük görev düşüyor. Bölgenin pozitif haberlere ihtiyacı var."
İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanı Dr. Can Ozan Tuncer de etkinlik boyunca dile getirilen konuları not aldıklarını ve Ankara'da karşılık bulması için ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti.
Tuncer "Bölgeye yakın olan illerin birbirinden haberdar olması, farklılıklarıyla bir bütün olarak hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Çalıştayımız içerik olarak zengin olduğu gibi, bölgesel ve yerel sorunları da kapsaması nedeniyle olumlu ve hayırlı sonuçlara vesile olacaktır. Bu bölgeye daha fazla değer katmamız lazım. Aynı bayrağın atında kader ve vatan birliği yapıyoruz. Bu birliğe hep birlikte sahip çıkmamız gerekiyor. Tüm talepleri, görüş ve önerileri not aldık. İnsanların doğru habere ulaşmasını sağlamak öncelikli olarak gazetecilerin elinde. Kurumsal olarak iş birliklerini önemseyerek sizlerle bir araya geliyoruz” dedi.
İçişleri Bakanlığı Müşaviri Fevzi Sevgili de programın gazetecilerin sorunlarının tespit edilmesi ve çözüme kavuşturulması açısından önemli olduğunu bildirdi.
AA Van Bölge Müdürü İbrahim Yakut ise, 13 dilde yayın yapan Anadolu Ajansı'nın Türkiye'deki tüm gelişmeleri dünyaya aktardığını, önemli gelişmeleri de Türk kamuoyuna yansıttığı söyledi.
Konuşmaların ardından çalıştay, sonuç bildirisinin okunmasıyla sona erdi.

“ANKARA YEREL MEDYAYI İSTİYOR MU, İSTEMİYO MU?”
Tacettin DURMUŞ – Volkan KARABAĞ / KARS HAVADİS
İçişleri Bakanlığınca Van’da düzenlenen “Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokrasisi Çalıştayı’na katılan gazeteciler, her türden sorunlarını dile getirdi. Çalıştaya katılan gazeteciler, “Ankara’nın yerel medyayı isteyip istemediğinin sorgulanması gerektiğinin altı çizildi.
Bölgedeki 8 ilinden medya temsilcilerinin katıldığı programa, Kars’tan Kars Gazeteciler Birliği adına Kars Hakimiyet Gazetesinden Volkan Karabağ ve Kars Havadis Gazetesinden Tacettin Durmuş davet edildi. 2 gün boyunca süren çalıştayda yerel medya ve bürokrasinin işbirliği ve sorunları dile getirildi.
İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı tarafından Anadolu Ajansı’nın da destekleriyle gerçekleştirilen “Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokrasisi Çalıştayı”nın 1. oturumunu moderatör Prof. Dr. Zeki Taştan yaptı. Çalıştay, İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanı Dr. Can Ozan Tuncer, İçişleri Bakanlığı Bakan Danışmanı Fevzi Sevgili’nin yanı sıra Van, Kars, Iğdır, Ağrı, Erzurum, Muş, Hakkari ve Bitlis’te görev yapan medya temsilcileri ile kamudaki basın birimi temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Kamu ve medya temsilcilerinin bir araya getirildiği çalıştayda, kamuda basın ve halkla ilişkiler birimi görevlileri ile medya çalışanlarının iletişimde karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerileri masaya yatırldı. Ayrıca güvenlik alanında çalışan bürokratlar ve medya temsilcileri arasında tespit edilen veya oluşabilecek sorunlara yönelik çözüm önerilerinin oluşturulması, sosyal, yazılı ve görsel medyada güvenliği tehdit eden unsurların belirlenmesi ve çözüm önerilerinin oluşturulması, gençlerin internetteki zararlı içeriklerden nasıl uzak tutulabileceği konuları ele alındı.
“ANKARA YEREL MEDYAYI İSTİYOR MU, İSTEMİYO MU?”
Çalıştaya katılan 8 ilin ilden katılan gazeteciler sorunlarını soru-cevap şeklinde moderatör Prof. Dr. Zeki Taştan, İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanı Dr. Can Ozan Tuncer, İçişleri Bakanlığı Bakan Danışmanı Fevzi Sevgili’ye sıraladı.
Toplantıda öne çıkan sorunların başında yerel basının tek gelirinin ilan gelirleri olduğunu hatırlatılarak, bu gelirin de ellerinden alıncağına dikkat çekilerek, Ankara’nın yerel medyayı isteyip istemediğinin sorgulanması gerektiğine vurgu yapıldı.
Diğer dikkat öne çıkan bir sorun ise ülke genelinde önüne gelenin kolayca internet sitesi açarak gazetecilik yaptığı ve artık kimin gazeteci olduğu kimin olmadığının tartışıldığı, kamuoyunun da bu şekilde olumsuz yönde etkilendiği ifade edildi. Bu nedenle internet gazeteciliğinin kurumsallaşması gerektiği hatta bir yerel gazete çıkartır yaptırımların getirilerek, bu kirliliğin önüne geçilmesinin elzem olduğun dikkat çekildi. İnternet siteleri ile gazeteciğini itibarsızlaştırılmaması ve ayaklar altına alınmaması gerekiğine de vurgu yapıldı. İllerde başta valilikler olmak üzere tüm kurumların internet sitesi sahiplerini gerçek gazete ve ajans sahiplerinden daha çok önemsedikleri ve değer verdikleri de ifade edildi.
Ayrıca gazeteciler tarafından öncelikli olarak gazetecilerin haber yaparken ve gündelik hayatlarında yaşadıkları tehditler de dile getirildi. Kimin gazeteci olup kimin gazeteci olmadığı da moderatöre soruldu. Dile getirilen diğer sorunlar ise şu şekilde sıralandı. “Basın İlan Kurumu’nun da bu oluşumlara duyarsız kalması devam ediyor. Meydana gelen olayların sıcak takiplerinde güvenlik güçlerinin gazeteciler kötü davranıyor. Gazetecilerin mesleğini icra ederken şehir içerisindeki türlü olayları karşılaştıkları zaman güvenlik güçlerinin kendilerine kötü davrandığı ve yardımcı olmadığı sık sık gözlemlenmektedir.
Bakanların ve Cumhurbaşkanının veya devlet yetkililerinin illere yaptığı toplantılara sadece Anadolu Ajansı ve TRT’nin alınması anlaşılamaz bir durumdur. Ayrıca Kağıt gazetecilikte artık sona yaklaşıldı. Ülke genelinde yayın yapan köklü gazetecilerin tirajları 18 bine kadar düştü. Artık dijital gazeteciliğin önemi her geçen gün artıyor. Çünkü yerel gazetenin sadece resmi ilanlarla hayatını idame ettiriyor. Türkiye genelinde yüzlerce gazete birleştirmek zorunda kaldı yada kapanmak zorunda kaldı. Böylece işsizler ordusuna katılan gazetecilerin sayısı binleri buldu. Başta valilikler olmak üzere, devlet kurumları kendi haberlerini kendileri diledikleri gibi istedikleri gibi yazarak servis ediyor. Ayrıca internet haberciliği yasasının da bir kriter altında çıkartılması yeniden yorumlanması ve kurumsal hale getirilmesi gerekiyor. Gazeteciliğin artık katiplik haline geldi, yani kurumların gönderdiği haberleri kopyala yapıştır yöntemiyle olduğu gibi yayınlar hale gelindi. Valilik ve kurumların bültenleri de aynı şekilde yayınlanır hale geldi. Sarı basın kartının da rengi tartışılıyor. Sarı basın kartının önemi atmalı gazeteciler için ayrıcalık olmalı. Basın açıklamaları sırasında yereldeki gazetecilerin çeşitli siyasi partilerin sözcüleri ile polis arasında kaldığı ve basın açıklamalarını yazarken de sıkıntı yaşamakta….”
Terör haberi nasıl yapılır?
KARS HAKİMİYET
Basın mensuplarının terör olaylarını haberleştirirken ortak bir dil oluşturması amacıyla dikkat edilmesi gereken hususlar masaya yatırıldı
“Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokrasisi Çalıştayı” 2’nci gününde Yerel Medya Temsilcileri Güvenlik ve Medya Eğitimi ile devam etti. Anadolu Ajansı Yurt Haberleri Editörlüğü Editör Yardımcısı Levent Harman tarafından verilen eğitime yerel medya temsilcileri ve kamu temsilcileri katıldı.
İki oturumla yapılan eğitimde Anadolu Ajansı Yurt Haberleri Editörlüğü Editör Yardımcısı Levent Harman, “Güvenlik konusunda akla terör haberciliği geliyor. Terör haberciliğine yönelik sunum, terör haberleri nasıl yapılır, okullara nasıl anlatılır şeklindeki konular sorular eşliğinde yapıldı.” dedi.
Terör örgütlerinin geniş kitlelere ulaşmak için medya araçlarını kullandığını söyleyen Harman, “Terör örgütlerinin hedefi, gerçekleştirdikleri eylemlerle geniş kitleleri psikolojik etki altına alarak korku atmosferi, panik ve endişe ortamı oluşturmak, bunun sonucu olarak da toplumun tepki mekanizmasını zayıflatmak. Günümüzde dünya çapında etki sınırlarını genişleten terör örgütleri daha geniş kitlelere ulaşmak için çeşitli medya araçlarını da ha aktif şekilde kullanarak farklı propaganda araçlarıyla da bunu gözler önüne seriyor.” ifadesini kullandı.
Medya kuruluşlarının tiraj ve reyting kaygısı olmadan ortak hareket etmesini isteyen Harman, “Çağlayan Adliyesindeki yaşanan olayı biliyorsunuz, bir savcı DHKP’C’li bir terör örgütü elemanı kendisini rehin aldı ve şehit etti. Olay 31 Mart 2015 tarihinde ağzı bantlı, başına tabanca dayalı görsellerinin sosyal medyada, internet sitelerinde bazı gazetelerde yayınlanması, yine terör örgütü DEAŞ’ın rehin alma eylemlerini yansıtan görüntüleri Youtube aracılığıyla tüm dünyaya servis etmesi “haber değeri taşıyan bir olayın kamuoyuna duyurulması mı, terör örgütünün propagandası mı?” tartışmalarını beraberinde getiriyor. Benim kişisel fikrim kamuoyu aydınlatılmalı ancak aydınlatılırken bu kadar görsele ihtiyaç var mı? Şanlıurfa Valiliği, terör örgütünün havan ve roket mermileriyle yaptığı saldırılarda hayatını kaybeden Suriye uyruklu 9 aylık Muhammed bebek’in görselini paylaştı ve “bu fotoğraf mozaiklenerek mi servis edilsin yoksa mozaiklenmeden mi servis edilsin?” gündeme geldi ve mozaiklenmeden servis edelim kararı geldi. Fotoğraf mozaiklenmeden servis edildikten bir süre sonra tepkiler gelmeye başladı. Ancak biz görünen yüzümüzde kendi web sitemizde mozaiklenerek kullandık. Bunu bazı gazete ve internet siteleri de mozaikleme kararı aldı ancak, bizden mozaiklenmeden fotoğraf talep edildiği için biz mozaiklemeden servis etti. Bu olayda da bunu görebiliyoruz ki karşımızda bir terör örgütü var ve bu terör örgütü 9 aylık bir bebeğe bile acımadan kıyabileceği görülüyor. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda terör örgütlerinin en büyük silahının propaganda olduğu unutulmamalıdır. Terör olaylarıyla ilgili haberlerde rekabet, reyting ve tiraj kaygısı taşımadan medya kuruluşlarının ortak hareket etmesi en önemli faktördür.” diye konuştu.
“Terör örgütlerinin özellikle basın-yayın yoluyla propaganda yapmaması için gerek bizlerin belirleyici ve kesin ilkelerle habercilik yapması gerekse daha geniş bir platform olan medyanın da öz denetim mekanizmasını devreye sokması gerekmektedir.” diyen Harman konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu anlamda, özellikle son yıllarda farklı terör örgütlerinin saldırılarını arttırdığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, aynı zamanda bu örgütlerin ve bunları destekleyen yapıların propaganda faaliyetleriyle de karşı karşıyadır. Dolayısıyla terör haberlerinde benimsenecek ortak yaklaşımın ve dilin önemi daha da artmaktadır. Bu noktada kanunlara ve mahkeme kararlarına gerek kalmadan medyanın bizzat terör örgütlerinin propagandasına alet olmadan ve reyting kaygısı gütmeden sorumlu yayıncılık anlayışıyla hareket edilmesi sağlıklı iletişim sürecinin temelini oluşturacaktır. Biz sahadakilerin oluşturması gereken ortak bir dil olmalıdır.”
Terör haberi nasıl yapılır?
Bizlerin ortak bir dil oluşturması amacıyla terör olaylarını haberleştirirken nelere dikkat etmeliyiz. Anadolu Ajansı tarafından hazırlanan terör haberlerinin nasıl yazılması gerektiğine ilişkin çalışmadan faydalanarak ve uluslararası örnekleri de dikkate alarak terör olayları haberleştirilirken dikkat edilmesi gerekenler, “duyuma dayalı bilgilerle flaş veya son dakika haberi yayınlamamak”, “terör örgütlerinin amacına hizmet etmemek”, “terör haberlerinde reyting ve tiraj kaygısı gütmemek”, “ölü ve yaralı görsellerine yer vermemek”, “terör örgütlerinin terminolojisini kullanmamak”, “ölenlerin kimliklerini açıklamak için acele etmemek”, “terör örgütü veya elebaşlarının açıklamalarını haberleştirmemek”, “sosyal medyada yer alan bilgi ve görsellere dikkat etmek”, “terör örgütlerinin algı operasyonlarına karşı dikkatli olmak”, “teröre karşı operasyon hazırlıklarını önceden duyurmamak” başlıkları altında detaylarıyla anlatıldı.
Yapılan sunumun ardından Güvelik ve Medya Eğitiminin 2. Oturumu soru – cevap ile tamamlandı.
Kamuda basın ve halkla ilişkiler birimi görevlileri ile medya çalışanlarının iletişimde karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerilerini "Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokratları Çalıştayı"nda ele alındı.İçişleri Bakanlığınca Van’da düzenlenen “Yerel Medya Temsilcileri ve Güvenlik Bürokrasisi Çalıştayı” düzenlendi.Prof. Dr. Zeki Taştan ve Doç. Dr. Zeki Duman'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen çalıştayda Anadolu Ajansı Yurt Haberleri Editör Yardımcısı Levent Harman da "Güvenlik ve Medya" konulu bir sunum yaptı.2 gün süren çalıştayın kapanış programında Prof. Dr. Zeki Taştan sonuç bildirisini okudu.Okunan bildirinin ardından bir konuşma yapan AA Van Bölge Müdürü İbrahim Yakut, Anadolu Ajansı hakkında katılımcılara bilgi verdikten sonra basın mensuplarının bölgede görev yapmanın zorluklarını ve yaşadıkları sıkıntıları anlatarak, Gazeteciliğin gönüllülük esaslı bir meslek olduğunu, bölgede görev yapan meslektaşlarımın tüm zorluklara rağmen bu kutsal görevi layıkıyla yerine getirme çabası içinde olduğunu, en doğru bilgiyi kamuoyuyla paylaşmanın gazetecilerin görevi olduğunu ve bu konuda kurumlar arasındaki iş birliğinin de çok önemli olduğunu söyledi.İçişleri Bakanlığı Bakan Danışmanı Fevzi Sevgili de görev yaptığı yaklaşık 3 yıldır çeşitli illerde basın mensuplarıyla bir araya geldiklerini, gittikleri illerde çalışmalar yaptıklarını, basının önemli sorunlarının olduğunu söyleyerek, “Bu sorunlara İçişleri Bakanlığı olarak baktığınız zaman bir kısmı İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenebilecek kısımları var, başka kurumları da ilgilendiren kısımları var. İçişleri Bakanımız sayın Süleyman Soylu çözüm odaklı bir insan. Konu kendisine geldiği zaman bu sorunu en kısa sürede çözmek için çaba sarf ediyor. Bu çalıştaylarda onun talimatları doğrultusunda yapıldı. Bu çalıştayların yapılmasının sayısız faydaları oldu. En basit örneği iletişim sağlamak adına çok büyük faydası oldu. İletişimin olmadığı bir çağdayız, yakın illeri bırakın komşular arasında bile iletişim kopukluğu var. Ancak bu çalıştayda en azından iletişim kurabilmeyi başarabildik. Basın mensuplarının yaptığı görev çok kıymetlidir, çok faydalıdır. Hepimiz adına yapıyorsunuz. İnternet medyacılığı günümüzde almış başını gidiyor, öyle itibar suikastı yapılabiliyor ki, Youtube’ye bir video yükleniyor, yüklemek kolay ama kaldırmak inanılmaz zahmetli bir şey. Sizin mesleğin en önemli kısmı da vicdandır zaten. Vicdanlı insanları saygıyla selamlıyorum hepinizi, hoş geldiniz.” dedi.İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanı Dr. Can Ozan Tuncer ise çalıştay boyunca dile getirilen sorunları not aldıklarını ve genel kaygı olan “Bu sorunların Ankara’da karşılık bulacak mı?” sorusuna cevap vererek, “Ankara’da karşılık bulması için elimizden geleni yapacağız. Bu bizim taahhüdümüz. Ama karşılık bulur mu? Bulmaz mı? Ne derece bulur? O karar mercilerin taktirinde olan bir şey, bizlerin çapını, yetkisini aşan bir husus. Erzurum’dan Kars’a, Hakkari’ye kadar, sınır hattının Iğdır’ına, Ardahan’ına, Muş’una, Bitlis’ine, Siirt’ine bu bölgenin birbirine yakın komşu illerin birbirine bakması gerektiğine, birbirinden haberdar olması gerektiğini, farklılıklarıyla, birliktelikleriyle ve benzerlikleriyle bir bütün olarak ve zaman zaman aile olarak hareket edebilmesini biz arzu ediyoruz. Dünkü çalıştayda medya mensuplarıyla yaptığımızda ben özellikle herkesin bilgisini herkesle paylaşmak istedim. Bu müsaadeyi aldım zaten buradaki katılımcılardan. Erzurum’daki Van’dan, Van’daki Hakkari’den, Muş’tan, Kars’tan kontaklar edinsin, bu bölgenin insanıyız, insanlarısınız, bu bölgede çalışıyorsunuz, buraya değer katmanız gerekiyor. Erzurum ne kadar değerlenirse Van o kadar değerlenir, Hakkari ne kadar kıymetlenirse Kars o kadar kıymetlenir, sınırsal bütünlüklerimiz var, kültürel benzerliklerimiz var, aynı bayrağın altında aynı coğrafyada kader birliği, vatan birliği yapıyoruz. Bu birliğe hep birlikte sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyoruz.” ifadesini kullandı.Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, ise Ocak ayın ayından bu yana Van’ın 60 bin göçmen ile muhatap olduklarını ifade ederek, “Dünyanın bir yerinde bir sıkıntı varsa bana ne diyemiyorsunuz. Onun için ülkemizdeki bütün sorunlar hepimizin sorunları, problemleri hepimizin problemleri ve hep birlikte bu sorunların altından çıkacağız. Hep birlikte memleketimize sahip çıkacağız, eğer demokrasi diyorsak önce evimizde, derneğimizde, partimizde demokrat olacağız, demokrasiyi orada hakim kılacağız ama evimizde, derneğimizde, aşiretimizde demokrasi istemiyoruz ama devlette demokrasi istiyoruz, vallahi demokrasi öyle gelmez.” şeklinde konuştu.“Basın bizim aynamızdır” diyen Bilmez, pozitif haberlerin alıcısının önceden daha az olduğunu, ancak son zamanlarda bunun değiştiğini ve alıcılarının da arttığını belirterek, “Bu nedenle basın mensuplarına önemli görevler düşüyor. Basın mensuplarının bize öncü olması lazım. Bu ülke, etnik kökeni ne olursa olsun herkesin ülkesidir. Herkes birinci sınıf vatandaştır, bayrak hepimizin bayrağıdır. Basın bizim aynamızdır. Bölgenin bozulan imajının düzeltilmesinde sizlere büyük görev düşüyor. Bölgenin pozitif haberlere ihtiyacı var.” ifadesini kullandı.Konuşmaların ardından çalıştay, hatıra fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi. Kaynak: İletişimde karşılaşılan sorunlar çalıştayda ele alındı.