Mike Judge’nin yönettiği aptal" manasındaki "Idiot" ile "demokrasi" kelimelerinden türetilen "Idiocracy”yi filmi günümüz dünyasında hızla gerçekleşmeye başlamaktadır. Günümüzde Yedi Uyurlar, ya da Ashabı Kehf diye bildiğimiz İslami literatürden esinlenerek yapılan filmin özeti şöyledir: Hayatının her alanında ortalama bir Amerikan vatandaşı olan er Joe Bowers, Rita adlı bir kadınla birlikte ordunun yapacağı insanları uykuya yatırmak ve neslin devamını sağlamakla ilgili bir deneye katılır. Bir yıl sonra tamamlanması gereken deney çeşitli aksilikler sonucu unutulur ve Rita ile Joe 500 yıl sonra, 2505 yılında uyanırlar. Akıllı insanların çeşitli sebepler (kariyer, psikolojik, rahat hayat vs. ) çocuk yapmaması ve aptalların sürekli çocuk yapması sonucu Amerika’da ortalama IQ'su olan insanların bile kalmadığının, hatta en üst düzey yönetim kadrosunun bile klasik Amerikan ergeninin zekâsında olduğunun farkına varırlar. İnsanlar çoğu argo olan en fazla yirmi kelime ile konuşmaktadırlar. Tek dertleri zevk ve eğlencedir. Her taraf çöp dağlarıyla kaplıdır, şehirler yıkık döküktür ve daha kötüsü bu durum onların umurunda değildir. O kadar zekâ seviyeleri düşüktür ki tarlalarını bile enerji içeceğiyle sularlar ve bu bitkiler neden büyümüyor diye hayret ederler.
Bu durum günümüz Amerikan gerçeğini ortaya koymakla birlikte tüm dünya ülkelerinin sorunlarını dile getirmektedir. Amerika ülkesinin bu gerçeğini bildiği için yeşil pasaport verdiği kişilere IQ testi uygulayarak ülkesinin zekâ seviyesini yüksek tutmaya, dünyanın birçok ülkesindeki eğitimli kişileri ülkesine çekmeye çalışmaktadır.
Türkiye’de eğitimli kişiler birçok nedenden ötürü evlenmeye, evlense bile çocuk yapmaya pek niyetli değillerdir. Onlar kedi köpek besleyerek sevgi ihtiyaçlarını gidermeye çalışmakta, bilinçaltlarına yerleşen bu durum nedeni ile ülke insanını hor görmeye, onun tercihlerini yargılamaya devam etmektedirler.
Eğitimli kişiler çocuk yapmayınca ülkenin nüfus artışı kırsal kesimde yaşayanlara kalmakta onlar gerek ekonomik ve gerekse kültürel seviyeleri yeterli olmadığı halde birçok çocuk yapmaktadırlar. Devletin eğitim sistemi insanlara gerekli donanımı vermekten uzak olduğu için bu kişiler, zamanla nüfus planlaması sonucu aydınların şehir merkezinden çekilmesi nedeni ile onların yerlerini almakta ve şehirler zamanla yaşanılmaz hale dönüşmektedir. Böyle ortamlarda trafik kurallarına kimse uymamakta, şehir kültürel kimliğini yenileyememekte, insanlar birbirine kaba davranmakta, sokaklar hayat için risk taşıyan alanlara dönüşmektedir.
Eski dönemde aydın, zengin, cahiller arasında en azından çocuk sahibi olma noktasında bugünkü gibi büyük bir farklılık olmamakta bu nedenle kültürel sürecin devam etmesinde sorun yaşanmamakta hatta bu zenginlik artarak devam etmekteydi. Günümüzde ise bu nüfus yapılanması neticesi kültürel sürecin zenginleşerek devam etme şansı pek yoktur.
Türkiye’de aydın geçinen kişiler, fakir halkı küçümsemeyi, onlara nasihat etmeyi, hatta onları öncelikle eğitme meylini bırakıp kedi köpek besleme yerine çocuk sahibi olmaları ve onları da sağlıklı bir şekilde yetiştirip ülkenin kültürel gelişimine doğrudan katkı yapmayı amaç edinmelidirler.
Günümüzde halkın yanında olan, onların hakkını savunmaya çalışan birçok sosyalistin veya her daim vatan millet, şehadet narası atan milliyetçi aydınların hakikatte ülkelerine kurban edecek kedi köpeklerinin dışında fazla bir varlıklarının olmadığını görmekte, çocuk yapıp onun sorumluluğunu almayan kişilerin ülkenin sorumluluğunu almaya uğraştıklarına, her daim yüksek perdeden konuşarak memleketi kurtarmaya çalıştıklarına şahit olmakta ve güzel ülkenin gelecek günlerinin hangi şartlarda oluşacağını üzülerek izlemekteyiz.
Bu durum günümüz Amerikan gerçeğini ortaya koymakla birlikte tüm dünya ülkelerinin sorunlarını dile getirmektedir. Amerika ülkesinin bu gerçeğini bildiği için yeşil pasaport verdiği kişilere IQ testi uygulayarak ülkesinin zekâ seviyesini yüksek tutmaya, dünyanın birçok ülkesindeki eğitimli kişileri ülkesine çekmeye çalışmaktadır.
Türkiye’de eğitimli kişiler birçok nedenden ötürü evlenmeye, evlense bile çocuk yapmaya pek niyetli değillerdir. Onlar kedi köpek besleyerek sevgi ihtiyaçlarını gidermeye çalışmakta, bilinçaltlarına yerleşen bu durum nedeni ile ülke insanını hor görmeye, onun tercihlerini yargılamaya devam etmektedirler.
Eğitimli kişiler çocuk yapmayınca ülkenin nüfus artışı kırsal kesimde yaşayanlara kalmakta onlar gerek ekonomik ve gerekse kültürel seviyeleri yeterli olmadığı halde birçok çocuk yapmaktadırlar. Devletin eğitim sistemi insanlara gerekli donanımı vermekten uzak olduğu için bu kişiler, zamanla nüfus planlaması sonucu aydınların şehir merkezinden çekilmesi nedeni ile onların yerlerini almakta ve şehirler zamanla yaşanılmaz hale dönüşmektedir. Böyle ortamlarda trafik kurallarına kimse uymamakta, şehir kültürel kimliğini yenileyememekte, insanlar birbirine kaba davranmakta, sokaklar hayat için risk taşıyan alanlara dönüşmektedir.
Eski dönemde aydın, zengin, cahiller arasında en azından çocuk sahibi olma noktasında bugünkü gibi büyük bir farklılık olmamakta bu nedenle kültürel sürecin devam etmesinde sorun yaşanmamakta hatta bu zenginlik artarak devam etmekteydi. Günümüzde ise bu nüfus yapılanması neticesi kültürel sürecin zenginleşerek devam etme şansı pek yoktur.
Türkiye’de aydın geçinen kişiler, fakir halkı küçümsemeyi, onlara nasihat etmeyi, hatta onları öncelikle eğitme meylini bırakıp kedi köpek besleme yerine çocuk sahibi olmaları ve onları da sağlıklı bir şekilde yetiştirip ülkenin kültürel gelişimine doğrudan katkı yapmayı amaç edinmelidirler.
Günümüzde halkın yanında olan, onların hakkını savunmaya çalışan birçok sosyalistin veya her daim vatan millet, şehadet narası atan milliyetçi aydınların hakikatte ülkelerine kurban edecek kedi köpeklerinin dışında fazla bir varlıklarının olmadığını görmekte, çocuk yapıp onun sorumluluğunu almayan kişilerin ülkenin sorumluluğunu almaya uğraştıklarına, her daim yüksek perdeden konuşarak memleketi kurtarmaya çalıştıklarına şahit olmakta ve güzel ülkenin gelecek günlerinin hangi şartlarda oluşacağını üzülerek izlemekteyiz.