Üst üste yaşadığımız terör saldırıları öylesine canımızı yaktı ki artık ne söyleyeceğimizi bilemez olduk.
Yeni yılın ilk dakikalarında ünlü gece kulübü Reina’ya yapılan terör saldırısında onlarca masum insan hayatını kaybetti.
Hendek, Gar, Kızılay, Merasim sokak, 15 Temmuz darbe girişimi, Beşiktaş, Gaziantep ve Kayseri saldırıları ile halkı ayaklandırmayı başaramayan, kaos ortamı yaratamayan üst akıl, bu kez dini değerler üzerinden yeni senaryosunu Ortaköy’de sahneledi.
Eğer etnik yapı üzerinden bu halk ayaklanmıyorsa o halde dini değerler üzerinden kargaşa çıksın deyip hiç umulmadık bir yere saldırdı.
Her yıl öyle ya da böyle yeni yıl kutlamaları hep tartışma konusu olmuştur bu ülkede. Fakat genel kanı bu yıl bu tartışma ciddi anlamda alevlendi.
Cübbeli Hoca olarak bilinen İsmail Ağa Cemaati’nin önde gelen ismi Ahmet Ünlü’nün sert yılbaşı kutlamaları çıkışı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fetvası son bir hafta içinde ülkede en çok tartışılan konu oldu.
Sosyal medyada bu konu öylesine uzadı ki nefret söylemleri bu kadar da olmaz dedirtti. Tartışmalarla 2017’ye henüz girilmişti ki alçaklar Reina’da eğlenen onlarca masuma kıydı. Bu ülkede misafir olan turistler bir kez daha terörün hedefi oldu.
Ama biz yine susmadık. Orada hayatlarını kaybedenler için sosyal medya’da ‘imansız gittiler’ diyen mi istersin, ‘gâvur bayramını kutladılar, Allah onlara kahretti’ diyenler mi! Akla mantığa sığmayan yorumlar yapıldı. Bir kısım ise Müslüman yılbaşı kutlamaz diyenlerin teröre yol gösterdiğini, saldırının bu nedenle yapıldığını savundu.
Tabiri caizse ağzı olan konuştu. İşte terör tam da bunu yapmak istiyordu ve biz de tüm cahilliğimizle o canilerin değirmenine su taşıdık, taşımaya devam ediyoruz.
Terörle mücadele sadece devletin değil, milletin de görevidir. Millet olarak teröre sadece lanet okumak, kınamak yeterli değildir.
Bizimde üzerimize düşen görevler vardır. İşte bunlardan en önemlisi birlik ve beraberliğimizi korumaktır. Nefret söylemi ile nereye varacağız? Varacağımız yer bellidir. Fiilen olmasa da fikren bölünme bu ülkenin diz çökmesine yeter de artar bile. Bırakın yeni ayrışmaları var olan ayrışmaları bile törpüleyip yok etmemiz lazım.
Bu Atatürkçü, bu dindar, bu solcu, bu komünist, bu Kürtçü, bu Türkçü demek bize hiçbir şey kazandırmaz. Bu söylemler teröre çanak tutar.
Çanakkale’den giremeyen, Kurtuluş Savaşı’nda tüm yokluğa rağmen bu halkın gönül bağında boğulan, 15 Temmuz’da yerle bir edilenlerin şimdiki tek hedefi; Bu halkı sanal fikirlerle birbirine düşman edip, hain emellerine bu yolla varmaktır.
Adı konmamış olsa bile günümüzde resmen 3. Dünya Savaşı yaşanıyor. Yanı başımız kan gölü, Türk Askeri sınır ötesinde savaşın tam ortasında. Bizim yapmamız gereken ise el ele verip bu ülkeyi korumaktır. Silahlı mücadele milletin değil, devletin işidir.
Yeni yılın ilk dakikalarında ünlü gece kulübü Reina’ya yapılan terör saldırısında onlarca masum insan hayatını kaybetti.
Hendek, Gar, Kızılay, Merasim sokak, 15 Temmuz darbe girişimi, Beşiktaş, Gaziantep ve Kayseri saldırıları ile halkı ayaklandırmayı başaramayan, kaos ortamı yaratamayan üst akıl, bu kez dini değerler üzerinden yeni senaryosunu Ortaköy’de sahneledi.
Eğer etnik yapı üzerinden bu halk ayaklanmıyorsa o halde dini değerler üzerinden kargaşa çıksın deyip hiç umulmadık bir yere saldırdı.
Her yıl öyle ya da böyle yeni yıl kutlamaları hep tartışma konusu olmuştur bu ülkede. Fakat genel kanı bu yıl bu tartışma ciddi anlamda alevlendi.
Cübbeli Hoca olarak bilinen İsmail Ağa Cemaati’nin önde gelen ismi Ahmet Ünlü’nün sert yılbaşı kutlamaları çıkışı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fetvası son bir hafta içinde ülkede en çok tartışılan konu oldu.
Sosyal medyada bu konu öylesine uzadı ki nefret söylemleri bu kadar da olmaz dedirtti. Tartışmalarla 2017’ye henüz girilmişti ki alçaklar Reina’da eğlenen onlarca masuma kıydı. Bu ülkede misafir olan turistler bir kez daha terörün hedefi oldu.
Ama biz yine susmadık. Orada hayatlarını kaybedenler için sosyal medya’da ‘imansız gittiler’ diyen mi istersin, ‘gâvur bayramını kutladılar, Allah onlara kahretti’ diyenler mi! Akla mantığa sığmayan yorumlar yapıldı. Bir kısım ise Müslüman yılbaşı kutlamaz diyenlerin teröre yol gösterdiğini, saldırının bu nedenle yapıldığını savundu.
Tabiri caizse ağzı olan konuştu. İşte terör tam da bunu yapmak istiyordu ve biz de tüm cahilliğimizle o canilerin değirmenine su taşıdık, taşımaya devam ediyoruz.
Terörle mücadele sadece devletin değil, milletin de görevidir. Millet olarak teröre sadece lanet okumak, kınamak yeterli değildir.
Bizimde üzerimize düşen görevler vardır. İşte bunlardan en önemlisi birlik ve beraberliğimizi korumaktır. Nefret söylemi ile nereye varacağız? Varacağımız yer bellidir. Fiilen olmasa da fikren bölünme bu ülkenin diz çökmesine yeter de artar bile. Bırakın yeni ayrışmaları var olan ayrışmaları bile törpüleyip yok etmemiz lazım.
Bu Atatürkçü, bu dindar, bu solcu, bu komünist, bu Kürtçü, bu Türkçü demek bize hiçbir şey kazandırmaz. Bu söylemler teröre çanak tutar.
Çanakkale’den giremeyen, Kurtuluş Savaşı’nda tüm yokluğa rağmen bu halkın gönül bağında boğulan, 15 Temmuz’da yerle bir edilenlerin şimdiki tek hedefi; Bu halkı sanal fikirlerle birbirine düşman edip, hain emellerine bu yolla varmaktır.
Adı konmamış olsa bile günümüzde resmen 3. Dünya Savaşı yaşanıyor. Yanı başımız kan gölü, Türk Askeri sınır ötesinde savaşın tam ortasında. Bizim yapmamız gereken ise el ele verip bu ülkeyi korumaktır. Silahlı mücadele milletin değil, devletin işidir.