2002’den itibaren yeni bir sürece giren Türkiye, içerde ve dışarda adeta şaha kalkmış, Avrupa Birliği süreci hızlanmış, enflasyon tek haneleri görmüş, ülke de herkesin yüzü gülmeye başlamıştır. Her şey rayında giderken bu durum yine belli kesimleri rahatsız etmeye başlamış, sürece müdahale süreçleri başlamıştır. İlk önce bu süreç için yeniden parti kapatmalar gündeme gelmiş, bu atak sonuçsuz kalmıştı. Ardında yine başörtüsü tartışılmaya başlanılmış, süreç sağduyulu kesimleri sert tepkisiyle karşılamış ardından birileri internet üzerinden darbe teşebbüsünde bulunmuştur. Halk olan biteni görmüş ilk yapılan seçimlerde yine halkın yanında olan, hakkı üstün tutanlar kimlerse onlara devam demiştir. Köprüler, barajlar, tüneller yapılıyor, milli gelir yükseliyor, enflasyon düşüyordu; fakat durumdan yine memnun olmayanlar vardı. Ağaçların kesilmesini bahane edenler bu sefer başka yollar deniyor, önleri ne geçiyorsa onları yakıp yıkıyordu. Taksim’de başlayan olaylar tüm ülkeye yayılmaya çalışılıyor, Arap baharını Türk baharına çevirmeye çalışıyorlardı. Hak aradıklarını söyleyenler, hak gasp ediyor, kamu kurum kuruluşlarını yağmalıyor, yakıyor ve yıkıyorlardı. Ağacı bahane edenler ne kural tanıyor ne hak gözetiyordu. Sonunda olaylara müdahale ediliyor; fakat ülke milyarca lira bedel ödeyerek bu süreçten çıkıyordu. Yine enerji başka yerlerde harcanmış, ülke yorulmuş, insanlar yıpranmıştı. Hâlbuki bu ülkenin insanlar bir ve beraber olsa neleri başarabileceğini en çok bu oyunları tertip edenler biliyordu.
Tüm oynanan oyunlar başarısız olunca son noktayı koymak isteyenler bu sefer yıllarca ektiği nifak tohumlarını bu sefer biçmenin derdine düşmüş ve büyük oyunu 15 Temmuz 2016 tarihinde oynamıştır. Ordu içine sızmış bir grup ülkenin seçilmiş yöneticilerini hedef alarak düğmeye basmış ve FETÖ adıyla darbe girişiminde bulunmuştur. Ankara ve İstanbul merkezli başlayan bu darbe teşebbüsü tüm yurtta halkın direnişi ile karşılaşmış ve vatan sevdalıları yeni bir Çanakkale ruhunun doğmasına neden olmuştur. Boğaziçi Köprüsünde, Gölbaşında, Ankara Emniyet Müdürlüğü binasında ve Özel Kuvvetler Komutanlığı binasında imanlı yüreklerin vatan için atan bedenleri karşısında sonuç yine hüsran olmuştur. Nice isimsiz kahramanlarından destan yazdığı 15 Temmuz akşamı bir isim var ki tarih her daim onu şükranlar anacaktır. Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli astsubay kıdemli başçavuş Ömer Halisdemir’dir.
Ömer Halisdemir 4 Mart 1974 yılında Niğde ilimizin Çukurkuyu köyünde dünyaya geldi. Anadolu insanın sahip olduğu mertlik, cesaret, fedakârlık, vatanına sevda, bayrak ve ezan sevgisi ondan da ta çocukluk döneminden itibaren var olmuş ve çok sevdiği askerlik mesleği onu itmiştir. Babası Hasan Hüseyin’in 7 çocuğundan biri olan Ömer’in çocukluğu köyünde geçmiş ve hayata dair tüm zorlukları köyünde gördü hatta çobanlık bile yaptı. O asker olmayı kafasına koymuş ve bir an önce hayaline kavuşmak istiyordu. Ömer Halisdemir bu hayaline 1999 yılında kavuşmuş ve üniformasını şehitlik mertebesine ulaşarak yanında alarak gitmiştir. Ömer Halisdemir, Hatice Halisdemir ile evlenmiş ve bu evlilikten iki çocuk sahibi olmuştur. Elifnur ve Doğan Ertuğrul adını verdiği iki evladına Türk halkı ve devletimiz sahip çıkmış artık onlar tüm ülkenin çocukları olmuştur.
Ömer Halisdemir ismini toplum hafızasına kazıyan gelişme ise 15 Temmuz 2016 hain darbe teşebbüsü sırasında yapmış olduğu fedakârlığı olmuştur. Tüm hazırlıklarını darbenin başarılı olması üzerine kuran hainler, İstanbul ve Ankara’da kritik noktalarda başlatacakları hareketle tüm ülkeyi ele geçirmeyi düşünmüşlerdi. İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü tutulmuş, Ankara’da ise hedef Gölbaşında ki Özel Hareket ve Özel Kuvvetler binaları olmuştur. Bu hain görev Sinop’ta görevli Semih Terzi adında ki bir üst rütbeli askere verilmiş ve kim direnirse vurun emriyle yola çıkılmıştır. Olayı öğrenen ve Özel Kuvvetler Komutanlığını arayan dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşa darbenin gidişatına etki edecek hamleyi yapar. Hemen eline telefonunu alır ve Ömer Halisdemir’i arar. Semih Terzi’nin hain olduğunu ve binaya girişine kesinlikle izin verilmemesi emrini verir. Emir kesindir her pahasına olursa olsun Terzi binaya sokulmayacak ve gerekirse öldürülecektir. Ömer aslında emrin ne anlama geldiğini anlamış ve Zekai Paşa’nın oğlum hakkını helal et sözüne bir asker selamı ile cevap vermiştir.
“Helal olsun! Paşam”
Tüm oynanan oyunlar başarısız olunca son noktayı koymak isteyenler bu sefer yıllarca ektiği nifak tohumlarını bu sefer biçmenin derdine düşmüş ve büyük oyunu 15 Temmuz 2016 tarihinde oynamıştır. Ordu içine sızmış bir grup ülkenin seçilmiş yöneticilerini hedef alarak düğmeye basmış ve FETÖ adıyla darbe girişiminde bulunmuştur. Ankara ve İstanbul merkezli başlayan bu darbe teşebbüsü tüm yurtta halkın direnişi ile karşılaşmış ve vatan sevdalıları yeni bir Çanakkale ruhunun doğmasına neden olmuştur. Boğaziçi Köprüsünde, Gölbaşında, Ankara Emniyet Müdürlüğü binasında ve Özel Kuvvetler Komutanlığı binasında imanlı yüreklerin vatan için atan bedenleri karşısında sonuç yine hüsran olmuştur. Nice isimsiz kahramanlarından destan yazdığı 15 Temmuz akşamı bir isim var ki tarih her daim onu şükranlar anacaktır. Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli astsubay kıdemli başçavuş Ömer Halisdemir’dir.
Ömer Halisdemir 4 Mart 1974 yılında Niğde ilimizin Çukurkuyu köyünde dünyaya geldi. Anadolu insanın sahip olduğu mertlik, cesaret, fedakârlık, vatanına sevda, bayrak ve ezan sevgisi ondan da ta çocukluk döneminden itibaren var olmuş ve çok sevdiği askerlik mesleği onu itmiştir. Babası Hasan Hüseyin’in 7 çocuğundan biri olan Ömer’in çocukluğu köyünde geçmiş ve hayata dair tüm zorlukları köyünde gördü hatta çobanlık bile yaptı. O asker olmayı kafasına koymuş ve bir an önce hayaline kavuşmak istiyordu. Ömer Halisdemir bu hayaline 1999 yılında kavuşmuş ve üniformasını şehitlik mertebesine ulaşarak yanında alarak gitmiştir. Ömer Halisdemir, Hatice Halisdemir ile evlenmiş ve bu evlilikten iki çocuk sahibi olmuştur. Elifnur ve Doğan Ertuğrul adını verdiği iki evladına Türk halkı ve devletimiz sahip çıkmış artık onlar tüm ülkenin çocukları olmuştur.
Ömer Halisdemir ismini toplum hafızasına kazıyan gelişme ise 15 Temmuz 2016 hain darbe teşebbüsü sırasında yapmış olduğu fedakârlığı olmuştur. Tüm hazırlıklarını darbenin başarılı olması üzerine kuran hainler, İstanbul ve Ankara’da kritik noktalarda başlatacakları hareketle tüm ülkeyi ele geçirmeyi düşünmüşlerdi. İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü tutulmuş, Ankara’da ise hedef Gölbaşında ki Özel Hareket ve Özel Kuvvetler binaları olmuştur. Bu hain görev Sinop’ta görevli Semih Terzi adında ki bir üst rütbeli askere verilmiş ve kim direnirse vurun emriyle yola çıkılmıştır. Olayı öğrenen ve Özel Kuvvetler Komutanlığını arayan dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşa darbenin gidişatına etki edecek hamleyi yapar. Hemen eline telefonunu alır ve Ömer Halisdemir’i arar. Semih Terzi’nin hain olduğunu ve binaya girişine kesinlikle izin verilmemesi emrini verir. Emir kesindir her pahasına olursa olsun Terzi binaya sokulmayacak ve gerekirse öldürülecektir. Ömer aslında emrin ne anlama geldiğini anlamış ve Zekai Paşa’nın oğlum hakkını helal et sözüne bir asker selamı ile cevap vermiştir.
“Helal olsun! Paşam”