
12 Mart 1918’in tarihinde Erzurum’da verilen mücadelenin Rus ve İngiliz yardımı alan Ermenilere karşı gerçekleştirildiğine dikkat çeken Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Eğilmez, “Kurtuluş savaşımızda da İtilâf Devletleri Yunanlıları, silâh, cephane bakımlardan desteklemiş, onlar da geçtikleri her yeri yakıp yıkarak çekilmişlerdir. Türkiye üzerinde oynanan oyunlar ve çıkar çatışmaları devam ettiği müddetçe, bu ve benzeri çıkar ilişkilerinin de devam edeceği kesindir” diye konuştu.
Eğilmez, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü; “Erzurum, Asya ile Avrupa arasında bir köprü durumunda olan Anadolu’nun en önemli doğal geçitlerinden birisinin kavşağı konumundadır. Asırlar boyunca sürekli el değiştiren ve işgallere uğrayan Erzurum XI. Yüzyılda Türklerin egemenliğine girdikten sonra, günümüze kadar bir Türk yurdu olarak kalmıştır. Erzurum tarihi hem Anadolu hem de Türk tarihi açısından çok önemli bir yere sahiptir. Türk tarihi incelendiği zaman, öne çıkan illerin başında gelen Erzurum, ticari açıdan da çok önemli bir merkezdi.
Anadolu, Kafkasya, Mâverâünnehr ve Mezopotamya bölgelerinde yaşanan birçok tarihi olayda Erzurum’u veya Erzurumluyu bulmak mümkündür. Bölgenin en eski şehirlerinden biri olan Erzurum, birçok topluluğun, milletin ve devletin mücadelesine sahne olmuştur. Şehrin stratejik durumu ve coğrafi konumu; pek çok devletin dikkatinin bu bölgeye çevrilmesine neden olmuştur.
Erzurum Ermenilerden Değil, Rus ve İngilizlerden Kurtarıldı
Tarih boyunca defalarca farklı milletlerden farklı orduların işgallerine uğrayan Erzurum, I. Dünya Savaşı esnasında 16 Şubat 1916 tarihinde de Rusların işgalini yaşamış, iki yıldan biraz fazla süren esaret günlerinden sonra Kâzım Karabekir’in kumandasındaki I. Kafkas Kolordusu’nun baskın tarzındaki keşif hareketleri ile kurtarılmıştır. Erzurum kurtuluşu, Anadolu’nun düşman işgalinden kurtuluşunun, perde gerisindeki unsurları bakımından neredeyse aynı özellikleri gösteren bir prototipidir.
Türk Millî Mücadelesi genel olarak savaş sahasında karşımıza çıkarılan Yunanistan’a, Erzurum’da da Ermeni çetelerine karşı yapılmıştır. Ancak konuya bu şekilde yaklaşmak olayın gerçek boyutları ile değerlendirilememesi, öneminin küçümsenmesi demektir. Türk Millî Mücadelesi doğrudan Yunanistan’a, dolaylı olarak İngiltere ve Fransa gibi İtilâf Devletleri’ne karşı yapıldığı gibi Erzurum’daki mücadele de Rus ve İngiliz yardımı ile karşımıza çıkarılan Ermenilere karşı gerçekleştirilmiştir.
Rus-Ermeni İttifakı
Ancak 18 Aralık 1917’de imzalanan Erzincan Mütarekesi ile Rusların savaş dışı kalması rolleri değiştirdi. Rus orduları geri çekilmeye başladığında cepheyi, yeni oluşturulan düzenli Ermeni birliklerine bırakmışlardır. Ruslar bu oluşumda etkin rol oynamışlardır.
Yanlarında getirdikleri ağır silâhları, cephane ve erzakı Ermenilere bırakmışlardı. Amerika ve İngiltere’den para ve silâh yardımı alıp Gürcülerle birleşerek devlet kurmaya çabalayan Ermeniler, bir yandan da Türk kıyımına hız vermişlerdi.
12 Şubat’ta ileri harekâta geçen III.Ordu Komutanı Vehip Paşa, öncelikle Erzincan’a yöneldi. Birinci Kafkas Kolordusu 13 Şubat 1918’de Rus ve Ermeni direnişini kırarak aynı gün şehre girdi.
Türk ordusunun ileri harekâtı karşısında durmadan geriye çekilen Ermeniler boşalttıkları yerlerin Müslüman ahalisini öldürüyorlardı. Başkomutanlık Vekâleti ileri harekâtın hızlandırılarak katliamın önlenmesi için III. Ordu Komutanı’nı sıkıştırırken, ağır kış şartlarında ulaştırma, erzak ve cephane sıkıntısı, Vehip Paşa’nın elini kolunu bağlamaktaydı.
Aynı olumsuz şartlar, Erzincan’dan sonra süratle Erzurum’a yürümek isteyen I. Kafkas Kolordusu Komutanı Kâzım Karabekir’i de zorluyordu. Ancak ilerlediği her mesafede Ermeni zulmünün dehşet verici örneklerini gören Kâzım Karabekir, Vehip Paşa’nın takviye beklensin direktiflerine karşı inisiyatifini kullanmış ve ileri harekâta devam etmiştir.
Türk Ordusu Son Sözünü Söylüyor
Keşif tarzı hareketlerle 6 Mart’ta Mamahatun’a gelen Karabekir, 7 Mart’ta, Erzurum’daki Ermeni reislerine gönderdiği bir mektupla Ruslarla anlaşma yapıldığını, Türk ordusunun boşaltılan yerlere gireceğini, “Erzurum’da medeniyet ve insaniyete tamamen aykırı harekâtı icradan (katliamdan) vazgeçerek 9 Mart’a kadar şehri boşaltmalarını” istemiştir. Aksi halde dökülecek kanların mesulü olacaklarını ifade etmiştir.
Bu esnada Ermeni güçlerinin 3400 piyade, 400 süvari, 8 dağ topu ve Rusların kullandığı 16 topları vardır. Karabekir’in I. Kafkas Kolordusu’nda ise toplam 5000 piyade, 45 makineli tüfek ve 26 dağ topu vardı.
11 Mart sabahı başlayan taarruzla Ermenileri geri çekilmeye zorlayan Türk kuvvetleri Ilıca’yı kurtarmışlardı. I. Kafkas Kolordusu’nun merkez kuvvetleri gece çatışmaları ile tel örgülere sokularak ilerlemişler. Sabah saat 02.30’da başlayan son hücumla tabyalar ele geçirilmiş, şafak vakti 04.30’da 29. Kafkas Alayı’nın öncüleri İstanbul Kapısı’ndan, Halit Bey Müfrezesi Harput Kapısı’ndan şehre girmişlerdir. Şehrin içindeki ufak çaplı direnişin kırılmasından sonra süvari birlikleri, Hasankale istikâmetinde Ermeni takibine çıkarılmıştır. Kâzım Karabekir aynı gün karargâhı ile şehre gelip idarî düzenlemeyi yaparak halkın yaralarını sarmaya çalışmıştır.
Kurtarma harekâtında, Türk birlikleri, 2 subay, 12 er şehit, 100 kadar yaralı verirken, Ermenilerin sayılabilen kayıpları 500 civarında olmuştur. Ancak, bu aşamada asıl zayiatı, Ermenilerin ev ve depoları yakıp, silâhsız insanları katletmelerinden dolayı Erzurum halkı vermiştir. Sadece şehir merkezindeki öldürülen insan sayısı 1078’dir.
Erzurum bir süre sonra, Kurtuluş Savaşımızın ve Cumhuriyet’e giden yolun en önemli kilometre taşı olacaktı.
Sonuç olarak, Erzurum’un kurtuluşu olayı, Türkiye’nin kurtuluşunun küçük çaplı bir örneği olarak ortaya çıkmaktadır. İngiliz ve Rus yardımı Ermenilerin yıkımını en üst düzeye çıkarabilmek için kullanılmıştır. Kurtuluş savaşımızda da İtilâf Devletleri Yunanlıları, silâh, cephane bakımlardan desteklemiş, onlar da geçtikleri her yeri yakıp yıkarak çekilmişlerdir.
Türkiye üzerinde oynanan oyunlar ve çıkar çatışmaları devam ettiği müddetçe, bu ve benzeri çıkar ilişkilerinin de devam edeceği kesindir.
Bu topraklar için, hiç düşünmeden canlarını, mallarını ve kanlarını feda etmiş tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyoruz. Yüce Allah’tan Türk Milletinin bir daha böyle kaderler yaşamamasını diliyoruz.
Ahmet Volkan Çelik
Erzurumun uyanması Turkiyenin uyanmasi demektir. Trafikte cihad meydanlarındaki savaşçı heybetini taşıyan yiğitlerimiz söz konusu kendi hakkı hukuku olunca kediden saklanan fareye dönüşüyor. Ağır zamlar altında ezilir susar. Yeterli hizmeti alamaz susar. Çocuklarını sokak itleri parçalar susar. Bir kilo meyve alamaz susar. Yakıt faturasını ödeyemez susar. Torpili yoktur susar. Kısacası Erzurumu ermeni işgalinden kurtaran yiğitlerimiz gitti yerine memleketi gürcüye teslim eden dört lastik üstündeki yiğitlerimiz geldi.