3- Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat/Örgüt Yapısı Yeniden Düzenlenmelidir:
- V-
B- Eğitim Yönetimi Üst Kurulu:
Bir önceki yazımızda MEB’nin teşkilat yapısının yeniden düzenlenmesi ve Bakanlık Merkezinde toplanmış olan yetki ve sorumlulukların makul ölçülerde illerle paylaşılması gerektiğini ifade etmiştik. Bugün o konuya devam edeceğiz:
Millî Eğitim Bakanlığında, Bakanlık Merkez Teşkilatı, ‘Eğitim Yönetimi Üst Kurulu’; iller de ‘Bakanlığa bağlı’ olmakla, paydaş olma noktasında, ‘Eğitim Yönetimi İl Kurulu’ statüsünü kazanmalı ve ikisi birlikte Millî Eğitim Bakanlığını oluşturmalıdırlar. Bunun ardından üst düzey (stratejik) yönetim olarak Eğitim Yönetimi Üst Kurulu, üzerinde bulunan yetki ve sorumluluklardan kendi asli görev ve yetkileri dışındakileri hatta çalışanlarının da bir kısmını adil ölçülerde illerle paylaşmalıdır. İller de bu anlayışa göre (ileride belirteceğimiz üzere) yeniden yapılandırılmalı, yetki, imkân ve sorumluluk yönünden güçlendirilmelidir. Böylece Eğitim Yönetimi Üst Kurulu ile Eğitim Yönetimi İl Kurulları birlikte merkezden ve yerinden yönetim anlayışına geçmelidirler. Neticede Ülkemizde eğitim yönetimi, şimdiye kadar olduğu gibi, artık tek bir merkezden değil, yine Merkezin yani Bakanlığın öncülüğünde ama 81 ilden idare edilmeğe ve geliştirilmeğe başlanmalıdır.
Böylece Millî Eğitim Bakanlığı bir yönetim reformu yaparak sadece ‘çalıştırmaya/uygulamaya’ yönelik olan asli görevlerini üstlenecek ve Eğitim Yönetimi Üst Kurulu olarak daha aktif, dinamik ve cevval bir şekilde şu görevleri yerine getirecektir:
1- Millî Eğitim Bakanlığı, Medeniyetimiz ve onun eğitime yansıyan yönü ile Dünyada ve Ülkemizde gelişen eğitim hareketlerini, paydaşlarıyla beraber göz önüne alarak, ‘eğitimde ülke vizyonunu’ ve bu bağlamda ‘Bakanlığın misyonunu’ geliştirmelidir. Bakanlık bunu yaparak hem misyonunu hem de önümüzdeki 3 yıl, 5 yıl ve 10 yıl gibi aralıklarla nereye, hangi noktaya varmak istediğini belirlemeli, bu çerçevede önüne hedefler manzumesi koymalıdır.
Bilindiği gibi, misyon ve vizyon kavramları, kurum ve kuruluşlar için çok büyük bir önem arz etmektedir. MEB kendisinin ve eğitim sistemimizin misyon ve vizyon bildirgelerini fonksiyonel bir şekilde oluşturarak; yönünü, çalışmasını ve hedeflerini belirlemeyi, çalışanlarını motive etmeyi, onlara ilham vermeyi, ortak paylaşım/aidiyet duygusu oluşturarak bir sinerji meydana getirmeyi, yoğun rekabet ortamında rakiplerine üstün gelmeyi ve bugünden geleceği öngörerek ona göre stratejiler geliştirmeyi planlamalıdır.
Bu çalışmalar bugüne kadar, yeterince yapılmamıştır. Ancak muhakkak yapılmalıdır.
2- Eğitim Yönetimi Üst Kurulu, Millî Eğitim Bakanlığının mevcut merkez il ve ilçe teşkilatlarıyla her düzeydeki kamu ve özel okulları daha aktif, daha verimli ve daha kaliteli bir çalışma içerisine girmelerini sağlamağa yani ‘çalıştırmaya’ gayret etmelidir.
3- Eğitim Yönetimi Üst Kurulu, kamu okullarına öğretmen alımı ve yıllık bütçe yapıp adil ölçülerde illere dağıtmalı, ayrıca merkezdeki yöneticileri atamalıdır.
4- Bakanlıktaki ve illerdeki yeniden yapılanmanın, bize göre, önceki yazılarımızda belirttiğimiz stratejilere uygun olarak gerçekleştirilmesini sağlamalıdır.
5- Ülkemizde bugüne kadar, gereği gibi hiçbir zaman yapılmamış olan ‘eğitimde program geliştirme’ çalışmasını başlatıp, il yönetimleriyle birlikte yürütülmesini sağlamalıdır.
6- Eğitim hizmetlerinde eşik standartlar belirleyip il, ilçe teşkilat ve okullarına kazandırmaya çalışmalıdır. Bu hususta ihtiyaç içerisinde olanlara da gerekli bilgi desteği vermelidir.
7- İl, ilçe ve köy kamu ve özel okullarda eğitim faaliyetleriyle ilgili olarak ulusal ve yerel düzeyde veri toplatıp, daha da gelişebilmeleri için geri besleme yapmalıdır.
8- Kamu ve özel okullarda eğitim-öğretim çalışmalarını, çağdaş teftiş anlayışı çerçevesinde ve ciddi anlamda denetlemelidir.
9- Hizmet-içi eğitim organizasyonları düzenleyip ulusal, bölgesel ve yerel bazda yürütmeli, il yönetimlerinin de bu faaliyeti gerçekleştirmelerini teşvik etmelidir.
10- Millî Eğitim Bakanlığının, dış dünya ile olan ilişkilerini düzenlemelidir. Eğitim sistemleri bakımından gelişmiş ülkelerde yönetim, merkezden taşraya doğru yetki ve sorumluluk akışı gerçekleştirmektedir. Taşrayı daha da kuvvetlendirerek, eğitim yönetimi bağlamında ona yeni yetki ve sorumluluklar yüklemektedir.
İşte Millî Eğitim Bakanlığı günümüzdeki bu gelişmeyi de görerek bir yandan kendi potansiyelimizle, ülkemizde sürekli gelişmeyi sağlamaya çalışmalıdır. Bir yandan da bu ülkelerde, eğitim alanında özellikle uygulamada ne tür gelişmelerin olup olmadığını takip etmeli, küresel çapta nabız tutmalı, oralardaki ‘mevkidaşlarıyla’ eğitim alanında görüş alışverişinde bulunmalı, karşılıklılık esasına göre iş birliği ve iş bölümü yapmalıdır.
11- Yönetim ve yürütmede, ‘çoğulluk içinde, birlik ve beraberlik’ sağlamalıdır. Bugüne kadar merkeziyetçi yönetim anlayışının egemen olduğu ülkemiz eğitim sisteminde ‘tek tip uygulaması’ esastı. Bütün iller ve ilçelerdeki kamu ve özel okullar eğitim yönetimi uygulamalarında istisnasız olarak hepsi aynı kurallara, genelge ve yönetmeliklere tabi olurdu. Belli istisnalar dışında beklenti, hassasiyet, yetenek ve oraya has özel zamanlar dikkate alınmazdı. Bir bütün halinde eğitim sistemimizde, halka inanmadıkları/güvenmedikleri için, tek parti döneminden kalma ‘tek tip’ uygulaması geçerli idi.
Halbuki, şimdi merkezden ve yerinden yönetim anlayışı getirilecektir. Artık iller, tek taraflı olarak emredilecek yerler değil, önerilerine özen gösterilecek, dikkat edilecek ve önem verilecek yerlerdir. Dolayısıyla Milli birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek uygulamalar da seçenekli bir şekilde olmalıdır. Belli il ve ilçelerde sistemin içine alınabilecek yerel beklentiler, hassasiyetler, yetenekler ve özel zamanlar dikkate alınmalı ve ülkede bir ‘çoğulluk içinde birlik’ oluşturulmaya çalışılmalıdır. Yönetimsel/idari uygulamalar da buna uygun olmalıdır.
12- Özellikle başarılı ama yoksul öğrencileri burs, kredi vb yardımlarla desteklemek gibi görevleri yerine getirmelidir.
Bu listeye yenileri eklenebilir ya da başkalarıyla değiştirilebilir. Millî Eğitim Bakanlığı, yaşadığı sistem sorunundan dolayı, bugüne kadar asli görevlerini yapamıyordu. Ancak geliştirilecek yeni sistemle kendisinde olmaması gereken yetki ve sorumlulukları illere devredince işleri makul ölçüde azalacak; özellikle belirtilen görevleri rahatlıkla yerine getirecektir.
Bir sonraki yazımızda Eğitim Yönetimi İl Kurullarını inceleyelim.
- V-
B- Eğitim Yönetimi Üst Kurulu:
Bir önceki yazımızda MEB’nin teşkilat yapısının yeniden düzenlenmesi ve Bakanlık Merkezinde toplanmış olan yetki ve sorumlulukların makul ölçülerde illerle paylaşılması gerektiğini ifade etmiştik. Bugün o konuya devam edeceğiz:
Millî Eğitim Bakanlığında, Bakanlık Merkez Teşkilatı, ‘Eğitim Yönetimi Üst Kurulu’; iller de ‘Bakanlığa bağlı’ olmakla, paydaş olma noktasında, ‘Eğitim Yönetimi İl Kurulu’ statüsünü kazanmalı ve ikisi birlikte Millî Eğitim Bakanlığını oluşturmalıdırlar. Bunun ardından üst düzey (stratejik) yönetim olarak Eğitim Yönetimi Üst Kurulu, üzerinde bulunan yetki ve sorumluluklardan kendi asli görev ve yetkileri dışındakileri hatta çalışanlarının da bir kısmını adil ölçülerde illerle paylaşmalıdır. İller de bu anlayışa göre (ileride belirteceğimiz üzere) yeniden yapılandırılmalı, yetki, imkân ve sorumluluk yönünden güçlendirilmelidir. Böylece Eğitim Yönetimi Üst Kurulu ile Eğitim Yönetimi İl Kurulları birlikte merkezden ve yerinden yönetim anlayışına geçmelidirler. Neticede Ülkemizde eğitim yönetimi, şimdiye kadar olduğu gibi, artık tek bir merkezden değil, yine Merkezin yani Bakanlığın öncülüğünde ama 81 ilden idare edilmeğe ve geliştirilmeğe başlanmalıdır.
Böylece Millî Eğitim Bakanlığı bir yönetim reformu yaparak sadece ‘çalıştırmaya/uygulamaya’ yönelik olan asli görevlerini üstlenecek ve Eğitim Yönetimi Üst Kurulu olarak daha aktif, dinamik ve cevval bir şekilde şu görevleri yerine getirecektir:
1- Millî Eğitim Bakanlığı, Medeniyetimiz ve onun eğitime yansıyan yönü ile Dünyada ve Ülkemizde gelişen eğitim hareketlerini, paydaşlarıyla beraber göz önüne alarak, ‘eğitimde ülke vizyonunu’ ve bu bağlamda ‘Bakanlığın misyonunu’ geliştirmelidir. Bakanlık bunu yaparak hem misyonunu hem de önümüzdeki 3 yıl, 5 yıl ve 10 yıl gibi aralıklarla nereye, hangi noktaya varmak istediğini belirlemeli, bu çerçevede önüne hedefler manzumesi koymalıdır.
Bilindiği gibi, misyon ve vizyon kavramları, kurum ve kuruluşlar için çok büyük bir önem arz etmektedir. MEB kendisinin ve eğitim sistemimizin misyon ve vizyon bildirgelerini fonksiyonel bir şekilde oluşturarak; yönünü, çalışmasını ve hedeflerini belirlemeyi, çalışanlarını motive etmeyi, onlara ilham vermeyi, ortak paylaşım/aidiyet duygusu oluşturarak bir sinerji meydana getirmeyi, yoğun rekabet ortamında rakiplerine üstün gelmeyi ve bugünden geleceği öngörerek ona göre stratejiler geliştirmeyi planlamalıdır.
Bu çalışmalar bugüne kadar, yeterince yapılmamıştır. Ancak muhakkak yapılmalıdır.
2- Eğitim Yönetimi Üst Kurulu, Millî Eğitim Bakanlığının mevcut merkez il ve ilçe teşkilatlarıyla her düzeydeki kamu ve özel okulları daha aktif, daha verimli ve daha kaliteli bir çalışma içerisine girmelerini sağlamağa yani ‘çalıştırmaya’ gayret etmelidir.
3- Eğitim Yönetimi Üst Kurulu, kamu okullarına öğretmen alımı ve yıllık bütçe yapıp adil ölçülerde illere dağıtmalı, ayrıca merkezdeki yöneticileri atamalıdır.
4- Bakanlıktaki ve illerdeki yeniden yapılanmanın, bize göre, önceki yazılarımızda belirttiğimiz stratejilere uygun olarak gerçekleştirilmesini sağlamalıdır.
5- Ülkemizde bugüne kadar, gereği gibi hiçbir zaman yapılmamış olan ‘eğitimde program geliştirme’ çalışmasını başlatıp, il yönetimleriyle birlikte yürütülmesini sağlamalıdır.
6- Eğitim hizmetlerinde eşik standartlar belirleyip il, ilçe teşkilat ve okullarına kazandırmaya çalışmalıdır. Bu hususta ihtiyaç içerisinde olanlara da gerekli bilgi desteği vermelidir.
7- İl, ilçe ve köy kamu ve özel okullarda eğitim faaliyetleriyle ilgili olarak ulusal ve yerel düzeyde veri toplatıp, daha da gelişebilmeleri için geri besleme yapmalıdır.
8- Kamu ve özel okullarda eğitim-öğretim çalışmalarını, çağdaş teftiş anlayışı çerçevesinde ve ciddi anlamda denetlemelidir.
9- Hizmet-içi eğitim organizasyonları düzenleyip ulusal, bölgesel ve yerel bazda yürütmeli, il yönetimlerinin de bu faaliyeti gerçekleştirmelerini teşvik etmelidir.
10- Millî Eğitim Bakanlığının, dış dünya ile olan ilişkilerini düzenlemelidir. Eğitim sistemleri bakımından gelişmiş ülkelerde yönetim, merkezden taşraya doğru yetki ve sorumluluk akışı gerçekleştirmektedir. Taşrayı daha da kuvvetlendirerek, eğitim yönetimi bağlamında ona yeni yetki ve sorumluluklar yüklemektedir.
İşte Millî Eğitim Bakanlığı günümüzdeki bu gelişmeyi de görerek bir yandan kendi potansiyelimizle, ülkemizde sürekli gelişmeyi sağlamaya çalışmalıdır. Bir yandan da bu ülkelerde, eğitim alanında özellikle uygulamada ne tür gelişmelerin olup olmadığını takip etmeli, küresel çapta nabız tutmalı, oralardaki ‘mevkidaşlarıyla’ eğitim alanında görüş alışverişinde bulunmalı, karşılıklılık esasına göre iş birliği ve iş bölümü yapmalıdır.
11- Yönetim ve yürütmede, ‘çoğulluk içinde, birlik ve beraberlik’ sağlamalıdır. Bugüne kadar merkeziyetçi yönetim anlayışının egemen olduğu ülkemiz eğitim sisteminde ‘tek tip uygulaması’ esastı. Bütün iller ve ilçelerdeki kamu ve özel okullar eğitim yönetimi uygulamalarında istisnasız olarak hepsi aynı kurallara, genelge ve yönetmeliklere tabi olurdu. Belli istisnalar dışında beklenti, hassasiyet, yetenek ve oraya has özel zamanlar dikkate alınmazdı. Bir bütün halinde eğitim sistemimizde, halka inanmadıkları/güvenmedikleri için, tek parti döneminden kalma ‘tek tip’ uygulaması geçerli idi.
Halbuki, şimdi merkezden ve yerinden yönetim anlayışı getirilecektir. Artık iller, tek taraflı olarak emredilecek yerler değil, önerilerine özen gösterilecek, dikkat edilecek ve önem verilecek yerlerdir. Dolayısıyla Milli birlik ve beraberliğimizi güçlendirecek uygulamalar da seçenekli bir şekilde olmalıdır. Belli il ve ilçelerde sistemin içine alınabilecek yerel beklentiler, hassasiyetler, yetenekler ve özel zamanlar dikkate alınmalı ve ülkede bir ‘çoğulluk içinde birlik’ oluşturulmaya çalışılmalıdır. Yönetimsel/idari uygulamalar da buna uygun olmalıdır.
12- Özellikle başarılı ama yoksul öğrencileri burs, kredi vb yardımlarla desteklemek gibi görevleri yerine getirmelidir.
Bu listeye yenileri eklenebilir ya da başkalarıyla değiştirilebilir. Millî Eğitim Bakanlığı, yaşadığı sistem sorunundan dolayı, bugüne kadar asli görevlerini yapamıyordu. Ancak geliştirilecek yeni sistemle kendisinde olmaması gereken yetki ve sorumlulukları illere devredince işleri makul ölçüde azalacak; özellikle belirtilen görevleri rahatlıkla yerine getirecektir.
Bir sonraki yazımızda Eğitim Yönetimi İl Kurullarını inceleyelim.