Recep Tayyip Erdoğan, belki de yalın bir siyasetçi olması nedeniyle kitlelerin bağrında yer edinebiliyordu. 15 Temmuz hain darbe planı, başka bir lider döneminde yaşansaydı sonuç ne olurdu? Hiç düşündünüz mü? Erdoğan, bir çağrıyla milyonları sokağa dökmeyi başarırken, FETÖ/PDY’nin hazırladığı ve Türk milletine karşı işlenmiş bin yılın en büyük ihaneti de bu sayede milletin göğsünde eriyip gitti.
Erdoğan, 2014 yerel seçimleri öncesi yaptığı mitinglerde FETÖ’yü açık hedef alırken, seçim sonuçları başarıyı perçinlemişti. Ak Parti iktidarında daha bir serpilmeyi başaran FETÖ/PDY için Erdoğan, açık yüreklilikle aldandığını haykırabilmişti! Şüphesiz ki bu önemli bir meziyet idi ve Erdoğan milletten özür dileme erdemiyle lider özelliği olarak kayda geçiyordu.
Başkan Erdoğan, hain darbe planının ardından MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin kayıtsız ve şartsız desteğini de almış, içeri cephe daha bir güçlenmişti. Bahçeli, desteklerinin hiçbir karşılık hedeflemediğini, terörle mücadele ve milli politikaların milletin hayati meselesi olduğunun altını sürekli çizmişti.
Erdoan’ın arkasında durduğu, öncülük ettiği İstanbul Havalimanı, Kanal İstanbul, milli ve yerli silah projeleri birçok batılı ülkeyi rahatsız etmişti. 2010 yılına kadar küresel güçlerin yayın organlarında övgüler dizilen Erdoğan, BATI için kötü adam olmuştu.
Erdoğan, batılı ülkeler tarafından açıkça hedef haline gelmişti. Bunun sebebi yalnızca önemli projeler miydi? Şüphesiz ki, Türkiye Suriye’de milli bir politika izliyor, Garnizon devleti ne pahasına olursa olsun yok edeceğini açıkça ortaya koyuyordu. Elbab harekatı, Zeytindalı Operasyonu Türkiye’nin tavrı noktasında en çarpıcı örneklerdir.
Erdoğan, Türkiye Ankara’dan yönetilir özlemini gerçeğe dönüştürürken karşısındaki güç odakları çıldırıyordu. Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, bütün batının Türkiye’nin karşısında yer alması çarpıcı bir ibret değil mi?
İç cephe zayıflar mı?
Erdoğan ve Ak Parti politikalarının tümüyle çok doğru, hatasız ve mükemmel olduğunu söylemek elbette yanlış olur. Tarım ve hayvancılıkta çağın getirdiği etkilerle başarısız olduğumuz bir gerçektir. Türkiye’nin ilk günden itibaren enerji ve petrol – doğal gaz ihtiyacı malumdur. Bütçe açığının ana sebebi enerjiye olan dışa bağımlılığımız değil mi?
Bu şartlarda Ağustos 2018 tarihiyle dışarıdan düğmeye basıldı. Döviz kuru adeta tarihi rekorlar kırdı. Döviz açığı, enerji bağımlılığı nedeniyle büyük sorun oluşturdu. Enerji açığı nedeniyle döviz kurunun yükselişi bütün ekonomiyi olumsuz yönde etkilemektedir. Döviz dalgası, enflasyonu tetiklerken, faizlerin de zıplamasının kaynağıdır.
Türkiye, Mart seçimlerinde bir biçimde Erdoğan’a ayar verme diye değerlendirilen şekilde sonuçlandı. Yani millet kendini her anlamda mutlu eden iktidara ayar çekiyor yorumu yapılıyor. Olabilir.. Milletin tercihi her zaman değerlidir.
Sorun bu sonuçları farklı okuyan, iç cepheyi çökertme amacı güden çevrelerin destek bulmaya başlamasıdır.
Sabır en güzel ödülü getirir
Cumhur ittifakıyla yeni karşılaştığımız ‘BAŞKANLIK’ sisteminin eksikleri varsa, elbette düzenlemeler yapılacaktır. Kısa bir türbülans ve dış operasyonlarla bu günlerde ekonomik sorunlar yaşadığımız doğrudur.
Bunun çözümü savrulmaktan öte, birlik olabilmektir. Suriye’de, Irak’ta, Doğu Akdeniz’de ülke olarak yaşadığımız zorlukları aşmak için milli birliğe ihtiyacımız var. Ayrışma, içeride bölünme Erdoğan’ı zora sokmaz, Türkiye’yi ve milli çıkarlarımızı etkiler. Onun için biraz sabırla üstesinden gelemeyeceğimiz mesele kalmayacaktır. İran’ı bu noktada örnek almak gerekiyor. İran halkı, dış operasyonlara karşın devletinin yanında dik durmaya çalışıyor. Bizde sabredebilmeliyiz..
Bakara Suresi, 155. ayet: Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.
Enfal Suresi, 46. ayet: Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.
Allahualem bizim içinde sabırda hayır vardır…
Erdoğan, 2014 yerel seçimleri öncesi yaptığı mitinglerde FETÖ’yü açık hedef alırken, seçim sonuçları başarıyı perçinlemişti. Ak Parti iktidarında daha bir serpilmeyi başaran FETÖ/PDY için Erdoğan, açık yüreklilikle aldandığını haykırabilmişti! Şüphesiz ki bu önemli bir meziyet idi ve Erdoğan milletten özür dileme erdemiyle lider özelliği olarak kayda geçiyordu.
Başkan Erdoğan, hain darbe planının ardından MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin kayıtsız ve şartsız desteğini de almış, içeri cephe daha bir güçlenmişti. Bahçeli, desteklerinin hiçbir karşılık hedeflemediğini, terörle mücadele ve milli politikaların milletin hayati meselesi olduğunun altını sürekli çizmişti.
Erdoan’ın arkasında durduğu, öncülük ettiği İstanbul Havalimanı, Kanal İstanbul, milli ve yerli silah projeleri birçok batılı ülkeyi rahatsız etmişti. 2010 yılına kadar küresel güçlerin yayın organlarında övgüler dizilen Erdoğan, BATI için kötü adam olmuştu.
Erdoğan, batılı ülkeler tarafından açıkça hedef haline gelmişti. Bunun sebebi yalnızca önemli projeler miydi? Şüphesiz ki, Türkiye Suriye’de milli bir politika izliyor, Garnizon devleti ne pahasına olursa olsun yok edeceğini açıkça ortaya koyuyordu. Elbab harekatı, Zeytindalı Operasyonu Türkiye’nin tavrı noktasında en çarpıcı örneklerdir.
Erdoğan, Türkiye Ankara’dan yönetilir özlemini gerçeğe dönüştürürken karşısındaki güç odakları çıldırıyordu. Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, bütün batının Türkiye’nin karşısında yer alması çarpıcı bir ibret değil mi?
İç cephe zayıflar mı?
Erdoğan ve Ak Parti politikalarının tümüyle çok doğru, hatasız ve mükemmel olduğunu söylemek elbette yanlış olur. Tarım ve hayvancılıkta çağın getirdiği etkilerle başarısız olduğumuz bir gerçektir. Türkiye’nin ilk günden itibaren enerji ve petrol – doğal gaz ihtiyacı malumdur. Bütçe açığının ana sebebi enerjiye olan dışa bağımlılığımız değil mi?
Bu şartlarda Ağustos 2018 tarihiyle dışarıdan düğmeye basıldı. Döviz kuru adeta tarihi rekorlar kırdı. Döviz açığı, enerji bağımlılığı nedeniyle büyük sorun oluşturdu. Enerji açığı nedeniyle döviz kurunun yükselişi bütün ekonomiyi olumsuz yönde etkilemektedir. Döviz dalgası, enflasyonu tetiklerken, faizlerin de zıplamasının kaynağıdır.
Türkiye, Mart seçimlerinde bir biçimde Erdoğan’a ayar verme diye değerlendirilen şekilde sonuçlandı. Yani millet kendini her anlamda mutlu eden iktidara ayar çekiyor yorumu yapılıyor. Olabilir.. Milletin tercihi her zaman değerlidir.
Sorun bu sonuçları farklı okuyan, iç cepheyi çökertme amacı güden çevrelerin destek bulmaya başlamasıdır.
Sabır en güzel ödülü getirir
Cumhur ittifakıyla yeni karşılaştığımız ‘BAŞKANLIK’ sisteminin eksikleri varsa, elbette düzenlemeler yapılacaktır. Kısa bir türbülans ve dış operasyonlarla bu günlerde ekonomik sorunlar yaşadığımız doğrudur.
Bunun çözümü savrulmaktan öte, birlik olabilmektir. Suriye’de, Irak’ta, Doğu Akdeniz’de ülke olarak yaşadığımız zorlukları aşmak için milli birliğe ihtiyacımız var. Ayrışma, içeride bölünme Erdoğan’ı zora sokmaz, Türkiye’yi ve milli çıkarlarımızı etkiler. Onun için biraz sabırla üstesinden gelemeyeceğimiz mesele kalmayacaktır. İran’ı bu noktada örnek almak gerekiyor. İran halkı, dış operasyonlara karşın devletinin yanında dik durmaya çalışıyor. Bizde sabredebilmeliyiz..
Bakara Suresi, 155. ayet: Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.
Enfal Suresi, 46. ayet: Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.
Allahualem bizim içinde sabırda hayır vardır…