Kazakistan'ın Başkenti Astana'da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 1. Bilim ve Teknoloji Zirvesi'nde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev önemli açıklamalarda bulundular.
Erdoğan’ın, “İslam medeniyeti, özünde bir ilim ve irfan medeniyetidir. Müslümanların dünya siyasetine yön verdikleri dönem aynı zamanda bilginin, ilmin, yeniliğin merkezi oldukları dönemdir. Ne zaman ki Müslümanların hayatında okuma, ilim tahsil etme, araştırma, sorma, sorgulama ikinci plana düşmüştür işte o zaman gerileme ve çöküş de başlamıştır” tespiti ‘neden bu halde olduğumuzun’ cevabıdır.
Erdoğan, zavallılığımız ve çıkış yolumuz konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Bugün İslam dünyasındaki nüfusun yüzde 55’i okuma yazma dahi bilmiyor. OECD ülkelerinde milli gelirden eğitime ayrılan payın ortalaması yüzde 5,2 iken bu oran İslam dünyasında yüzde 1’i dahi bulmuyor. En başarılı çocuklarımızı, en parlak beyinlerimizi Batılı kurumlara ve ülkelere kaptırıyoruz. Günümüzün en önemli güç kaynağı olan enformasyon ve bilgi teknolojileri konusunda üreten değil tüketen konumundayız. Bu durum bizi milli güvenliğimiz başta olmak üzere birçok açıdan kırılgan hale getiriyor. Altını çizerek ifade etmek isterim ki dün olduğu gibi bugün de güçlü ülke olmak, bilgiyi üretmekten ve bilgiyi en iyi şekilde işleyebilmekten geçiyor.”
Erdoğan, Müslümanların ‘dayanışmayı, yardımlaşmayı ve paylaşmayı’ esas almaları durumunda sorunlarından hızlı bir şekilde kurtulabileceklerini de vurguladı.
Dünyanın her yerinde Müslümanların sıkıntı içinde yaşadıklarına dikkati çeken Erdoğan, "İslam ülkeleri olarak bizim birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı seferber etmemiz gerekirken enerjimizi bu tür krizlerle heba etmemeliyiz. Diğer taraftan ilk kıblemiz Kudüs'ün ve Harem-i Şerif'in kutsiyetinin ihlal edilmesine de asla izin veremeyiz. Mescid-i Aksa'ya yönelik saygısızlıkların, tahriklerin önüne geçilmesi için çok daha kararlı bir tutum ortaya koymalıyız." ifadelerini kullandı.
Myanmar'daki Müslümanların çektiği zulüm, işkence ve sürgünlerin son bulması için de hep birlikte gayret gösterilmesinin önemini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye olarak bu doğrultuda attığımız çeşitli adımlar var. Bölgede yaşanan insani dramın önüne geçmek için Myanmar ve Bangladeş hükümetleri ile birlikte çalışmak istiyoruz. Baskı ve katliamlardan kurtulmak için topraklarına sığınan Müslümanlara gerekli kolaylığın gösterilmesi beklentimizi ve yardım teklifimizi Bangladeş makamlarına ilettik. Uluslararası kuruluşlar, bilhassa da İslam ülkeleri olarak bizler elimizden gelen tüm imkânlarla bu zulmün son bulması için birlikte mücadele etmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in sözleri
Toplantının açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Nazarbayev yaptı. Myanmar’da yaşanan hadiseleri anımsatan Nazarbayev, İslam dünyasında birlik olamadığına işaret ederek. "Bu yüzden bir takım kayıplar yaşıyoruz. Harici güçler, bizim aramızdaki birlik noksanlığından faydalanıyor. Bunu da ortadan kaldırmamız gerek," diye konuştu.
Nazarbayev’in bu tespiti birlik için daha çok teşkilat kurmak ve daha çok bir araya gelmemiz gerektiğini apaçık gösteriyor.
Müslüman ülkelerinin çoğu geri kalmış durumda, bir kısmı da gelişen ülke görünümündü. Nazarbayev, ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı kapsamında modern kalkınma meselelerini ele almak için özel bir konsey, bilim ve inovasyon için de fon kurulması gerektiğini de vurguladı ki, mutlaka gerçekleştirilmesi gereken bir öneri.
İslam'ın 21. yüzyılda hızla yayıldığını dile getiren Nazarbayev’in, "Peygamberimiz hadisinde 'insan beşikten mezara ilim ve irfanı takip etmelidir' demiştir. Nitekim İslam medeniyetine hizmet etmek istiyorsak yeni fikirler peşinde koşmak durumundayız," şeklindeki sözleri İslam dünyasındaki aşırılıklar ve bu aşırılıklar üzerinden dünyada İslam karşıtlığına bir gönderme yapmış oldu.
Nazarbayev’de, Erdoğan gibi Müslüman ülkelerdeki bilimsel faaliyetlere değindi. Onun tespiti ise şöyle: “1,5 milyarlık İslam âleminde, her 1 milyon kişi içinden ancak 615 araştırmacı çıkıyor. Bu rakamlar küresel rakamların çok altındadır. Bu durumu değiştirmek için İslam dünyasında adım atılması gerekiyor. Kazakistan bu konuda yeni uygulamalar başlattı.”
Nazarbayev, bilimsel ve teknolojik konuları ele almak için teşkilat kapsamında ortak resmi olmayan bir çalışma kurulu oluşturulabileceğini de belirtti. Nazarbayev, "İİT'nin önde gelen 15 üyesi G20’ye benzer bir platform kurabilir," diye konuştu.
Nazarbayev Batı ile iplerin koparılmasını istemiyor. Nazarbayev, bu konuda da şunları söyledi: “Somut sonuçları almak istiyorsak, İslam dünyasındaki ilerlemelerle bu da el ele gitmeli. İslam âlemiyle Batı arasında açık diyalog lazım."
Onlarca ülkeden 80'e yakın heyetin katıldığı zirvede, ‘21. Yüzyılda Toplum Hayatına Bilimin Artan Etkisi, Sürdürülebilir Kalkınma için Bilim ve Teknoloji, Küresel Ekonomide İnovasyon ve Rekabet Gücü, Bilim ve Teknoloji Alanında İşbirliğini Geliştirme’ başlıklı konular ele alındı. Ortaya çıkan ana fikir ise şu: Müslümanlar, daha yoğun bir şekilde işbirliği yapar ve teşkilatlar etrafında bir araya gelebilirlerse sorunlarını kısa sürede çözebileceklerdir.
Erdoğan’ın, “İslam medeniyeti, özünde bir ilim ve irfan medeniyetidir. Müslümanların dünya siyasetine yön verdikleri dönem aynı zamanda bilginin, ilmin, yeniliğin merkezi oldukları dönemdir. Ne zaman ki Müslümanların hayatında okuma, ilim tahsil etme, araştırma, sorma, sorgulama ikinci plana düşmüştür işte o zaman gerileme ve çöküş de başlamıştır” tespiti ‘neden bu halde olduğumuzun’ cevabıdır.
Erdoğan, zavallılığımız ve çıkış yolumuz konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Bugün İslam dünyasındaki nüfusun yüzde 55’i okuma yazma dahi bilmiyor. OECD ülkelerinde milli gelirden eğitime ayrılan payın ortalaması yüzde 5,2 iken bu oran İslam dünyasında yüzde 1’i dahi bulmuyor. En başarılı çocuklarımızı, en parlak beyinlerimizi Batılı kurumlara ve ülkelere kaptırıyoruz. Günümüzün en önemli güç kaynağı olan enformasyon ve bilgi teknolojileri konusunda üreten değil tüketen konumundayız. Bu durum bizi milli güvenliğimiz başta olmak üzere birçok açıdan kırılgan hale getiriyor. Altını çizerek ifade etmek isterim ki dün olduğu gibi bugün de güçlü ülke olmak, bilgiyi üretmekten ve bilgiyi en iyi şekilde işleyebilmekten geçiyor.”
Erdoğan, Müslümanların ‘dayanışmayı, yardımlaşmayı ve paylaşmayı’ esas almaları durumunda sorunlarından hızlı bir şekilde kurtulabileceklerini de vurguladı.
Dünyanın her yerinde Müslümanların sıkıntı içinde yaşadıklarına dikkati çeken Erdoğan, "İslam ülkeleri olarak bizim birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı seferber etmemiz gerekirken enerjimizi bu tür krizlerle heba etmemeliyiz. Diğer taraftan ilk kıblemiz Kudüs'ün ve Harem-i Şerif'in kutsiyetinin ihlal edilmesine de asla izin veremeyiz. Mescid-i Aksa'ya yönelik saygısızlıkların, tahriklerin önüne geçilmesi için çok daha kararlı bir tutum ortaya koymalıyız." ifadelerini kullandı.
Myanmar'daki Müslümanların çektiği zulüm, işkence ve sürgünlerin son bulması için de hep birlikte gayret gösterilmesinin önemini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye olarak bu doğrultuda attığımız çeşitli adımlar var. Bölgede yaşanan insani dramın önüne geçmek için Myanmar ve Bangladeş hükümetleri ile birlikte çalışmak istiyoruz. Baskı ve katliamlardan kurtulmak için topraklarına sığınan Müslümanlara gerekli kolaylığın gösterilmesi beklentimizi ve yardım teklifimizi Bangladeş makamlarına ilettik. Uluslararası kuruluşlar, bilhassa da İslam ülkeleri olarak bizler elimizden gelen tüm imkânlarla bu zulmün son bulması için birlikte mücadele etmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in sözleri
Toplantının açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Nazarbayev yaptı. Myanmar’da yaşanan hadiseleri anımsatan Nazarbayev, İslam dünyasında birlik olamadığına işaret ederek. "Bu yüzden bir takım kayıplar yaşıyoruz. Harici güçler, bizim aramızdaki birlik noksanlığından faydalanıyor. Bunu da ortadan kaldırmamız gerek," diye konuştu.
Nazarbayev’in bu tespiti birlik için daha çok teşkilat kurmak ve daha çok bir araya gelmemiz gerektiğini apaçık gösteriyor.
Müslüman ülkelerinin çoğu geri kalmış durumda, bir kısmı da gelişen ülke görünümündü. Nazarbayev, ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı kapsamında modern kalkınma meselelerini ele almak için özel bir konsey, bilim ve inovasyon için de fon kurulması gerektiğini de vurguladı ki, mutlaka gerçekleştirilmesi gereken bir öneri.
İslam'ın 21. yüzyılda hızla yayıldığını dile getiren Nazarbayev’in, "Peygamberimiz hadisinde 'insan beşikten mezara ilim ve irfanı takip etmelidir' demiştir. Nitekim İslam medeniyetine hizmet etmek istiyorsak yeni fikirler peşinde koşmak durumundayız," şeklindeki sözleri İslam dünyasındaki aşırılıklar ve bu aşırılıklar üzerinden dünyada İslam karşıtlığına bir gönderme yapmış oldu.
Nazarbayev’de, Erdoğan gibi Müslüman ülkelerdeki bilimsel faaliyetlere değindi. Onun tespiti ise şöyle: “1,5 milyarlık İslam âleminde, her 1 milyon kişi içinden ancak 615 araştırmacı çıkıyor. Bu rakamlar küresel rakamların çok altındadır. Bu durumu değiştirmek için İslam dünyasında adım atılması gerekiyor. Kazakistan bu konuda yeni uygulamalar başlattı.”
Nazarbayev, bilimsel ve teknolojik konuları ele almak için teşkilat kapsamında ortak resmi olmayan bir çalışma kurulu oluşturulabileceğini de belirtti. Nazarbayev, "İİT'nin önde gelen 15 üyesi G20’ye benzer bir platform kurabilir," diye konuştu.
Nazarbayev Batı ile iplerin koparılmasını istemiyor. Nazarbayev, bu konuda da şunları söyledi: “Somut sonuçları almak istiyorsak, İslam dünyasındaki ilerlemelerle bu da el ele gitmeli. İslam âlemiyle Batı arasında açık diyalog lazım."
Onlarca ülkeden 80'e yakın heyetin katıldığı zirvede, ‘21. Yüzyılda Toplum Hayatına Bilimin Artan Etkisi, Sürdürülebilir Kalkınma için Bilim ve Teknoloji, Küresel Ekonomide İnovasyon ve Rekabet Gücü, Bilim ve Teknoloji Alanında İşbirliğini Geliştirme’ başlıklı konular ele alındı. Ortaya çıkan ana fikir ise şu: Müslümanlar, daha yoğun bir şekilde işbirliği yapar ve teşkilatlar etrafında bir araya gelebilirlerse sorunlarını kısa sürede çözebileceklerdir.