
Türkiye ile Ermenistan arasında “normalleşme görüşmeleri” hangi düzlem üzerinden ve hangi gerçekler takip edilerek sürdürülecek. İki tarafın yapacağı açıklamalar ışık tutacaktır. Ermenistan’ın canını yakan şey, Türkiye ile olan sınırın kapalı olmasıdır. Bir süre önce Ermenistan, Türk mallarına yönelik ambargoyu kaldırdığını açıklamıştı. Aslında bunun bir anlamı olmadığını kaydetmek gerekiyor.
Ermenistan ile sınırlarını Türk Devleti, 2 Nisan 1993’te Kelbecer’in işgali üzerine kapattı. Ermenistan’ın Karabağ dahil Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal ettiğini binlerce kadın, çocuk katlettiğini en çıplak haliyle katliamı yapan Ermenilerin anıları anlatmaktadır. Ermenistan ile aramızdaki sorunların yalnızca Karabağ ve Azerbaycan devletinin topraklarını işgal ve yaptığı soykırım oluşturmuyor.
Soykırım iddiası ve Türk toprakları üzerinde hak talepleri büyük bir sorundur! Evet, Ermenistan 23 Ağustos 1990’da kabul edilen ve Ermenistan Anayasası’nın (1995) dibâce bölümünde atıfta bulunulan Bağımsızlık Bildirisi’nin 11. maddesinde Türkiye’nin doğusu için “Batı Ermenistan” ifadesi kullanılmaktadır(E.Özdaşlı). İki ülke sınırını tayin eden 1921 tarihli Moskova ve Kars Anlaşmalarını da resmî düzeyde tanımadığını defalarca dile getirmiştir. Ayrıca Ermenistan Anayasası’nın 13. maddesinde Ağrı Dağı tasviri devlet arması olarak kabul edilmekte ve Türkiye, bahsi geçen Bağımsızlık Bildirisi’nde uluslararası hukuk açısından en büyük insanlık suçu olarak kabul edilen “soykırım” yapmakla suçlanmaktadır(E.Özdaşlı).
Türkiye’ye karşı içeriden Ermeni propagandası!
Türkiye, gerçek anlamda devlet özelliklerini kullanmak noktasında eksiklik veya utangaçlık haliyle karşı karşıya bırakılabilmektedir. Türk Eğitim Sistemi’nde; Balkan Soykırımı, Yunan Soykırımı ve Mezalimi, Ermeni Hınçak ve Taşnak çetelerince Türkiye’nin dört bir yanında, Kafkaslar, Azerbaycan, Karabağ ve hatta Erivan (ki Türk yerleşimidir), yaptıkları soykırımlar hasırın altına süpürüldüğü için, günümüz entelektüel çevreleri, aydın veya Aydıncıklar ile onların etkileşimine uğrayan çevreler için bu konular her zaman utangaçlık konusu olagelmiştir.
Hatta Türkler için niyeti sorgulanması gereken bazı çevreler “Yahu ettiysek ettik. Diyelim ve kabul edelim; her yıl şu soykırım teranesinden kurtulalım” çağrısı dahi yapılmıştır.
Neden?
Çünkü Balkanlarda, Yunanistan, Adalar, Girit, Rodos, Kıbrıs’ta milyonlarca kandaşı, din daşı katledilen, soykırıma uğrayan Türkler, kaybettikleri kardeşleri için yüzlerce bilimsel çalışma bir yana, bir TV dizisi dahi yapamamıştır.
Her gün ekranlarından affedersiniz ama adeta (lağım boşalıyor izlenimi veren) dizilere milyonlar harcanıp, bu iğrenç diziler için milyarlık reklam harcaması yapılırken unutmamamız gereken acılar için bir film, dizi veya belgesel yapamıyoruz.
Bu ayıpta ize yetsin gayri…
Ermenistan ile sınırlarını Türk Devleti, 2 Nisan 1993’te Kelbecer’in işgali üzerine kapattı. Ermenistan’ın Karabağ dahil Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal ettiğini binlerce kadın, çocuk katlettiğini en çıplak haliyle katliamı yapan Ermenilerin anıları anlatmaktadır. Ermenistan ile aramızdaki sorunların yalnızca Karabağ ve Azerbaycan devletinin topraklarını işgal ve yaptığı soykırım oluşturmuyor.
Soykırım iddiası ve Türk toprakları üzerinde hak talepleri büyük bir sorundur! Evet, Ermenistan 23 Ağustos 1990’da kabul edilen ve Ermenistan Anayasası’nın (1995) dibâce bölümünde atıfta bulunulan Bağımsızlık Bildirisi’nin 11. maddesinde Türkiye’nin doğusu için “Batı Ermenistan” ifadesi kullanılmaktadır(E.Özdaşlı). İki ülke sınırını tayin eden 1921 tarihli Moskova ve Kars Anlaşmalarını da resmî düzeyde tanımadığını defalarca dile getirmiştir. Ayrıca Ermenistan Anayasası’nın 13. maddesinde Ağrı Dağı tasviri devlet arması olarak kabul edilmekte ve Türkiye, bahsi geçen Bağımsızlık Bildirisi’nde uluslararası hukuk açısından en büyük insanlık suçu olarak kabul edilen “soykırım” yapmakla suçlanmaktadır(E.Özdaşlı).
Türkiye’ye karşı içeriden Ermeni propagandası!
Türkiye, gerçek anlamda devlet özelliklerini kullanmak noktasında eksiklik veya utangaçlık haliyle karşı karşıya bırakılabilmektedir. Türk Eğitim Sistemi’nde; Balkan Soykırımı, Yunan Soykırımı ve Mezalimi, Ermeni Hınçak ve Taşnak çetelerince Türkiye’nin dört bir yanında, Kafkaslar, Azerbaycan, Karabağ ve hatta Erivan (ki Türk yerleşimidir), yaptıkları soykırımlar hasırın altına süpürüldüğü için, günümüz entelektüel çevreleri, aydın veya Aydıncıklar ile onların etkileşimine uğrayan çevreler için bu konular her zaman utangaçlık konusu olagelmiştir.
Hatta Türkler için niyeti sorgulanması gereken bazı çevreler “Yahu ettiysek ettik. Diyelim ve kabul edelim; her yıl şu soykırım teranesinden kurtulalım” çağrısı dahi yapılmıştır.
Neden?
Çünkü Balkanlarda, Yunanistan, Adalar, Girit, Rodos, Kıbrıs’ta milyonlarca kandaşı, din daşı katledilen, soykırıma uğrayan Türkler, kaybettikleri kardeşleri için yüzlerce bilimsel çalışma bir yana, bir TV dizisi dahi yapamamıştır.
Her gün ekranlarından affedersiniz ama adeta (lağım boşalıyor izlenimi veren) dizilere milyonlar harcanıp, bu iğrenç diziler için milyarlık reklam harcaması yapılırken unutmamamız gereken acılar için bir film, dizi veya belgesel yapamıyoruz.
Bu ayıpta ize yetsin gayri…