![Reklam](https://www.gazetepusula.net/images/reklam/yeni-5.jpg)
Uzmanlar, Erzurum'un köklü tarihi ve zengin kültürel mirasıyla geçmişten günümüze birçok geleneği barındıran şehirlerden biri olduğu dile getiriyor. Pusula Gazetesine konuşan Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Baydemir, İslam geleneğine giren bir çok adetin aslında Şaman’lardan miras kaldığını söyledi.
Kurda kuşa yem bırakmak
Erzurum’da hala süregelen bir gelenek olarak doğaya yem bırakmak adetinin İslam öncesine dayandığını ileri süren Prof. Dr. Baydemir, "İslam öncesinde eski Türkler, belirli hayvanlara kutsallık atfederek onların Gök Tanrı'nın elçileri olduğuna inanmış ve zarar vermekten kaçınmışlardı. Tabiata belli dönemlerde yem bırakılması totemistik dönemlerin kalıntısıdır. Bu adet İslamiyetle de çok iyi örtüştüğü için yaşatılmış ve Osmanlı döneminde Anadolu'nun her yerinde bunların dernekleri kurulmuştur. Bu dernekler o hayvanlara yem vermekle görevli derneklerdir. Padişahlar her yerde fermanlar çıkarmış ve bunun için vilayetlerde bütçe ayrılmıştır. Bugün Anadolu’da farklı derneklerin bu hayvanlara yem sağlama görevini üstlenmesi, bu geleneğin modern versiyonu olarak görülüyor" dedi.
Türklerin bazı hayvanlara gördükleri olağanüstü özellik nedeniyle saygı duyduklarını belirten Prof. Dr. Baydemir, “ Mesela kurtlar toplu hareket ediyor insanlar gibi görev dağılımı yapıyor. İnsan da bakıyor diyor ki ‘demek ki gök tanrı bana vermediği özelliği ona vermiş’ bu yüzden hayvana saygı duyup ona zarar vermeyi yasaklıyor. O hayvana zarar verirsem gök tanrı da bana zarar verir düşüncesi var. Hayvanların özelliklerine bakıyorlar ve her Türk boyu kendine bir hayvan seçiyor. Mesela dağ keçisinin düz kayalara tırmanmasından etkileniyor, ‘gök tanrı katında ayrıcalığı olduğunu düşünüp’ zarar vermiyor" diye konuştu.
Erzurum Barları
Şamanizm izlerinin Erzurum folklöründe de görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Hüseyin Baydemir, "Erzurum’un kültürel kimliğinin önemli parçalarından biri olan bar oyunları da İslamiyet öncesi inançlardan izler taşıyor. Özellikle ‘Çerkez Barı’ ve ‘Tavuk Barı’ gibi oyunlarda hayvanların hareketlerinin taklit edilmesi, onların gök tanrı katında ayrıcalıklı varlıklar olduğuna inanılmasından kaynaklanıyor. Erzurum barlarında kartalın kanat çırpışını taklit eden figürler, eski Türklerin totem inançlarının yansıması olarak karşımıza çıkıyor." İfadelerini kullandı.
Yukarıda Allah var
Şamanizm veya Gök Tanrı inancından kalan izleri hala taşıdığımızı ifade eden Baydemir, ‘yukarıda Allah var’ ifadesini örnek vererek,“ Bu ifade Gök Tanrı inanışı döneminden kalma bir ifadedir, ağız alışkanlığıdır. İslamiyete göre Allah her yerde ancak biz alışkanlıktan ne diyoruz. Allah yukarıda ifadelerini kullanıyoruz ” dedi.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakülesi Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Baydemir, ateşin üzerine su dökmek, nazardan ve göz değmesinden korunmak için tahtaya vurmak gibi adetlerin de Şamanizm izlerini taşıdığını dile getirdi.
Ayrica yeni dogan cocugu kesilmis kaz yada horoz uzerinde yukari kaldirarak parpisi budur diyerek kutsama,yuksek yerlerdeki mezarlari kutsama,lohusalara kirmizi bez baglanmasi,agaclara bez baglama,lohusaya kirk gun refaket edilmesi,kurt büzúgu tasima ,yeni yilda genclerin bimbirdik denen, evlerden yag yumurta toplama torenler,birine hediye verirken basin etrafinda uc kez dolastirilmasi ,temra hastaligina karsi köpeklere uc kez selam verilmesi,kapiya at nalı yada hayvan kafasi iskeleti asilmasi,ölen kisinin komsularinin evlerindeki tum sularin dokulmesi,ölenin gobegine bicak konulmasi,kurt ağzi baglama ritueli vb. şaman adetleridir,