
İlk başta normal bir fotoğraftı..
Kim paylaşmıştı bilmiyorum ama daha ilk gördüğümde ortadaki çocuğun Recep Akdağ olduğunu anlamıştım. O dönemlere ait ilk fotoğrafını da Gazeteciler Cemiyeti’nin çıkardığı gazetenin bir sayısında yayınladığım için ‘Bu Recep Akdağ’ demiştim.

Ancak baktım, paylaşıma katkı yapan hemen hemen yoktu. Ne zaman kullanıcılardan biri ortadaki çocuklardan birisinin eski Sağlık Bakanı ve Erzurum Milletvekili olduğunu yazdı, bir anda paylaşım beğeni ve yorum rekoru kırdı. Fotoğraf 1969 yılında Dumlupınar İlkokulunun önünde çekilmişti, Recep Akdağ da paylaşıma yorum yaptı, o anı anlattı..
--
Erzurum’da komünizm propagandası yapan dergi varmış!
Hürriyet’te Doğan Hızlan, en beğendiğim ve okumaktan büyük zevk aldığım bir yazardır. Ertuğrul Özkök’ün ‘’Edebiyatın Cumhurbaşkanı’’ diye tanımladığı papyonlu yazar ile 2000’li yıların başlarında İzmir’de tanışmışlığım da olmuştu. Hürriyet’de ki günlük yazılarından ziyade haftada bir yayınlanan Kültür Sanat Eki’nde ki yazılarını da takip eden biri olarak onun bir köşe yazısını okuduğumda çok şaşırmıştım. Yazar, özelikle 1960’li yıllarda Erzurum’da komünizm propağandası yapan bir dergi yayınlandığını yazdı.
Doğan Hızlan, Uyanış adlı tamamı komünizme hizmet eden bu derginin yüzünden İstanbul’da çoğu ünlü yazarın da adliyede ifade verdiğini, sadece isim benzerliği sebebiyle bu yazarların hakim karşısına çıktığını, durum anlaşıldıktan sonra da serbest bırakıldığını açıkladı. Doğrusu her daim sağın kalesi olarak bilinen Erzurum gibi bir şehirde komünizm propağandası yapan bir dergi nasıl çıkar, merak da ettim. Her ne kadar Dündar Özden’in sahibi olduğu Devrim Gazetesi yayınlanıyordu, ona yetiştim fakat öyle bir dergiden hiç haberim yoktu. Hızlan bunu yazdığına göre kesin bilgidir. Bu yazıyı okuduktan sonra bilgisi vardır diye Milli Eğitim eski Müdürü Fevzi Budak’ı aradım. Böyle bir dergi çıktı mı, biliyor mu diye ona sordum.. Hatırlamadığını söyledi, ‘’Ancak bir zamanlar Erzurum’da sol bir iklimin de hakim olduğunu biliyorum. Kısa sürmüş olabilir ama o dergi de o döneme denk gelmiş olabilir’’ dedi.
--
Bu manzaraya hazır olun gençler!
Bu eğitim ve öğretim yılında Erzurum’da ki 2 üniversiteye değişik illerden yeni öğrenciler gelecek. Atatürk Üniversitesine 15 bin, Erzurum Teknik Üniversitesi’ne de 600’e yakın öğrencinin yeni kayıt yaptırdığı biliniyor. Bu öğrencilerin büyük bir bölümünü Erzurum’un dışında ki şehirlerden gelen öğrenciler teşkil ediyor.. Mutlaka aralarında daha önce kar görmemiş öğrenciler de olacak. Muhtemelen onlar hayatlarında ilk defa karla tanışacaklar. Sadece kar ile mi? Buzla da tabiiki. Hem de çatılardan sarkan metrelerce uzunluktaki buzlarla.. İlla ki de Erzurum’un kış şartlarının ne denli zorlu olduğunu duymuşlardır. İlk defa görme heyecanını yaşayacaklar. Bu fotoğraf, ‘acaba bizi nasıl bir kış bekliyor’ diye merak eden batı illerinden gelen öğrencilere gelsin..
--
Kadir kıymet bilene kurban olurum!
Eski bir gazeteci arkadaşımız Nihat Kılıçoğlu paylaşmış sosyal medyadan bu fotoğrafı. Altına da güzel bir yazı döşenmiş. Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün Aşkale-Erzurum yol güzergahında astığı tabela onu çok etkilemiş. Etkileşmeden olsa gerek ben de o paylaşımını daha noktasına, virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşmak istiyorum: Başka bir ilde kendi şehrimizin plakasını görmek nasıl da ferahlatırdı hasret yüklü yüreklerimizi... Hani dokunmak vardı ya; o teneke levhaya... Garip bir haz... Benim ilk gurbetim Erzincan idi. Sonra Ankara... Oturup yol kenarlarında gelip geçen arabaların plakalarında bir şehri yaşamak, özlemek, umut etmek... Ve Erzurum'a tez zamanda yetişmek... Yaklaştıkça ana-baba yurduna tabelaları gözlemek... Sağolsun Karayolları yüreğimizin sesine ortak olmuş... Aşkale-Erzurum yolunun 25'inci kilometresine tabela koymuş... Kurban olurum ben kadir kıymet bilene...

--
Sütbeyaz’ın hayali gerçek oldu!
Atatürk Üniversitesi’nin efsane rektörlerinen biriydi Prof.Dr. Yaşar Sütbeyaz. 17 Ağustos 2000 yılında Atatürk Üniversitesine rektör olmuş, 26 Temmuz 2016 tarihinde de vefat etmişti. 66 yaşındayken vefat etmiş, Üniversitenin 14’ncü rektörüydü. Görev süresi boyunca farkındalık yaratan bir çok çalışmaya imza atmış olan Sütbeyaz, özellikle kampüs içerisinde çevre düzenlemesine önem vermesiyle de tanınıyordu. Sütbeyaz’ın en büyük hayali de öğrenci ve akademik personelin daha iyi koşullarda yaşamını sağlamak için kampüsün tam ortasında yeralan ve uzunluğu bir kilometreye yaklaşan atıl derenin ıslahıydı. Herşeyden önce buna görev süresi yetmemişti. Kendisi o bölgede Erzurum evleri gibi bazı çalışmalara başlamıştı ama devamını getirememişti. Aradan yıllar geçti, Prof.Dr.Ömer Çomaklı’nın rektörlüğüne nasip oldu o çalışma. Büyükşehir Belediyesindeki özgün çalışmalarıyla da yakından tanıdığımız Üniversitenin yeni çiçeği burnundaki genel sekreter yardımcılarından Emre Yaylalı’nın özverili çalışmalarıyla bu dere ıslah edildi ve modern görünümüyle hem öğrenciye hem de akademik personele açıldı. Hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadan gerçekleşen bu çalışmaya ‘Kanal Erzurum’ adı verildi. Düne kadar atıl duran derenin şimdi modern bir görünüme kavuşması kampüste taktirle karşılandığı gibi ayrıca Sütbeyaz hocanın da hayalinin gerçekleşmiş olmasının mutluluğu yaşanıyor. Bu vesile ile Ömer hocayı tebrik ederken Sütbeyaz hocamıza da rahmet diliyoruz..
--
Somalili Hasan’a yok yok!
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümü öğrencisi Hasan Abdalla Sabtow, okulunu başarıyla bitirip tez çalışmasıyla iz bırakan ‘örnek öğrenci’ oldu. Bölüm hocası Prof.Dr.Fatih Kızıloğlu, Somalili Hasan Abdala Sabtow’un Türk tarımına çok kıymetli bir çalışma ortaya koyarak fayda sağladığını belirterek, ‘’Kendisini yürekten kutluyorum. ‘Tuzlu sodyumlu toprakların ıslahında atıksu ve stabilize kent çamuru uygulamalarının toprakların fiziksel ve kimyasal özelliklerinin gelişmesine etkisi’ konulu çalışması taktire şayandır. Yabancı olduğu halde erinmedi özellikle Iğdır ve Aralık’da bu çalışmayı gerçekleştirdi. Bu çalışma özellikle bize büyük ışık tutacaktır. İlla ki tarımın gelişmesinde katkısı olacak. Ben de tez hocası olarak ona sadece ülkemizde değil İtalya ve Hollanda’da da doktora yapması için referans mektubu yazdım. Ayrıca dilediği Üniversite için de ben dahil bütün bölüm hocaları referans olacak bir öğrencidir Hasan. Ona yok yok. İnşallah her daim çalışkanlığı ile bizde iz bırakan bu öğrencimizi ilerisinde çok daha iyi yerlerde görürüz’’ dedi. Mezun olan siyahi öğrenci de, tez çalışmasının büyük bir titizlik ve zevkle yaptığını belirterek, ‘’Erzurum’dan, hocalarımdan ayrılacak olmak beni üzecek. Burada çok güzel günler geçirdim. İz bıraktığım için hem sevinçli hem de gururluyum. Herşey için herkese teşekkürler’’ diye konuştu.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Güneşi istiyorsan gölgeden çık! (Konfiçyüs)
DUVARIN DİLİ: Bende bozuk vardı. Sen niye kendini harcadın?
Kim paylaşmıştı bilmiyorum ama daha ilk gördüğümde ortadaki çocuğun Recep Akdağ olduğunu anlamıştım. O dönemlere ait ilk fotoğrafını da Gazeteciler Cemiyeti’nin çıkardığı gazetenin bir sayısında yayınladığım için ‘Bu Recep Akdağ’ demiştim.

Ancak baktım, paylaşıma katkı yapan hemen hemen yoktu. Ne zaman kullanıcılardan biri ortadaki çocuklardan birisinin eski Sağlık Bakanı ve Erzurum Milletvekili olduğunu yazdı, bir anda paylaşım beğeni ve yorum rekoru kırdı. Fotoğraf 1969 yılında Dumlupınar İlkokulunun önünde çekilmişti, Recep Akdağ da paylaşıma yorum yaptı, o anı anlattı..
--
Erzurum’da komünizm propagandası yapan dergi varmış!
Hürriyet’te Doğan Hızlan, en beğendiğim ve okumaktan büyük zevk aldığım bir yazardır. Ertuğrul Özkök’ün ‘’Edebiyatın Cumhurbaşkanı’’ diye tanımladığı papyonlu yazar ile 2000’li yıların başlarında İzmir’de tanışmışlığım da olmuştu. Hürriyet’de ki günlük yazılarından ziyade haftada bir yayınlanan Kültür Sanat Eki’nde ki yazılarını da takip eden biri olarak onun bir köşe yazısını okuduğumda çok şaşırmıştım. Yazar, özelikle 1960’li yıllarda Erzurum’da komünizm propağandası yapan bir dergi yayınlandığını yazdı.

--

Bu eğitim ve öğretim yılında Erzurum’da ki 2 üniversiteye değişik illerden yeni öğrenciler gelecek. Atatürk Üniversitesine 15 bin, Erzurum Teknik Üniversitesi’ne de 600’e yakın öğrencinin yeni kayıt yaptırdığı biliniyor. Bu öğrencilerin büyük bir bölümünü Erzurum’un dışında ki şehirlerden gelen öğrenciler teşkil ediyor.. Mutlaka aralarında daha önce kar görmemiş öğrenciler de olacak. Muhtemelen onlar hayatlarında ilk defa karla tanışacaklar. Sadece kar ile mi? Buzla da tabiiki. Hem de çatılardan sarkan metrelerce uzunluktaki buzlarla.. İlla ki de Erzurum’un kış şartlarının ne denli zorlu olduğunu duymuşlardır. İlk defa görme heyecanını yaşayacaklar. Bu fotoğraf, ‘acaba bizi nasıl bir kış bekliyor’ diye merak eden batı illerinden gelen öğrencilere gelsin..
--
Kadir kıymet bilene kurban olurum!
Eski bir gazeteci arkadaşımız Nihat Kılıçoğlu paylaşmış sosyal medyadan bu fotoğrafı. Altına da güzel bir yazı döşenmiş. Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün Aşkale-Erzurum yol güzergahında astığı tabela onu çok etkilemiş. Etkileşmeden olsa gerek ben de o paylaşımını daha noktasına, virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşmak istiyorum: Başka bir ilde kendi şehrimizin plakasını görmek nasıl da ferahlatırdı hasret yüklü yüreklerimizi... Hani dokunmak vardı ya; o teneke levhaya... Garip bir haz... Benim ilk gurbetim Erzincan idi. Sonra Ankara... Oturup yol kenarlarında gelip geçen arabaların plakalarında bir şehri yaşamak, özlemek, umut etmek... Ve Erzurum'a tez zamanda yetişmek... Yaklaştıkça ana-baba yurduna tabelaları gözlemek... Sağolsun Karayolları yüreğimizin sesine ortak olmuş... Aşkale-Erzurum yolunun 25'inci kilometresine tabela koymuş... Kurban olurum ben kadir kıymet bilene...

--

Atatürk Üniversitesi’nin efsane rektörlerinen biriydi Prof.Dr. Yaşar Sütbeyaz. 17 Ağustos 2000 yılında Atatürk Üniversitesine rektör olmuş, 26 Temmuz 2016 tarihinde de vefat etmişti. 66 yaşındayken vefat etmiş, Üniversitenin 14’ncü rektörüydü. Görev süresi boyunca farkındalık yaratan bir çok çalışmaya imza atmış olan Sütbeyaz, özellikle kampüs içerisinde çevre düzenlemesine önem vermesiyle de tanınıyordu. Sütbeyaz’ın en büyük hayali de öğrenci ve akademik personelin daha iyi koşullarda yaşamını sağlamak için kampüsün tam ortasında yeralan ve uzunluğu bir kilometreye yaklaşan atıl derenin ıslahıydı. Herşeyden önce buna görev süresi yetmemişti. Kendisi o bölgede Erzurum evleri gibi bazı çalışmalara başlamıştı ama devamını getirememişti. Aradan yıllar geçti, Prof.Dr.Ömer Çomaklı’nın rektörlüğüne nasip oldu o çalışma. Büyükşehir Belediyesindeki özgün çalışmalarıyla da yakından tanıdığımız Üniversitenin yeni çiçeği burnundaki genel sekreter yardımcılarından Emre Yaylalı’nın özverili çalışmalarıyla bu dere ıslah edildi ve modern görünümüyle hem öğrenciye hem de akademik personele açıldı. Hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadan gerçekleşen bu çalışmaya ‘Kanal Erzurum’ adı verildi. Düne kadar atıl duran derenin şimdi modern bir görünüme kavuşması kampüste taktirle karşılandığı gibi ayrıca Sütbeyaz hocanın da hayalinin gerçekleşmiş olmasının mutluluğu yaşanıyor. Bu vesile ile Ömer hocayı tebrik ederken Sütbeyaz hocamıza da rahmet diliyoruz..
--

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknolojileri Mühendisliği Bölümü öğrencisi Hasan Abdalla Sabtow, okulunu başarıyla bitirip tez çalışmasıyla iz bırakan ‘örnek öğrenci’ oldu. Bölüm hocası Prof.Dr.Fatih Kızıloğlu, Somalili Hasan Abdala Sabtow’un Türk tarımına çok kıymetli bir çalışma ortaya koyarak fayda sağladığını belirterek, ‘’Kendisini yürekten kutluyorum. ‘Tuzlu sodyumlu toprakların ıslahında atıksu ve stabilize kent çamuru uygulamalarının toprakların fiziksel ve kimyasal özelliklerinin gelişmesine etkisi’ konulu çalışması taktire şayandır. Yabancı olduğu halde erinmedi özellikle Iğdır ve Aralık’da bu çalışmayı gerçekleştirdi. Bu çalışma özellikle bize büyük ışık tutacaktır. İlla ki tarımın gelişmesinde katkısı olacak. Ben de tez hocası olarak ona sadece ülkemizde değil İtalya ve Hollanda’da da doktora yapması için referans mektubu yazdım. Ayrıca dilediği Üniversite için de ben dahil bütün bölüm hocaları referans olacak bir öğrencidir Hasan. Ona yok yok. İnşallah her daim çalışkanlığı ile bizde iz bırakan bu öğrencimizi ilerisinde çok daha iyi yerlerde görürüz’’ dedi. Mezun olan siyahi öğrenci de, tez çalışmasının büyük bir titizlik ve zevkle yaptığını belirterek, ‘’Erzurum’dan, hocalarımdan ayrılacak olmak beni üzecek. Burada çok güzel günler geçirdim. İz bıraktığım için hem sevinçli hem de gururluyum. Herşey için herkese teşekkürler’’ diye konuştu.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Güneşi istiyorsan gölgeden çık! (Konfiçyüs)
DUVARIN DİLİ: Bende bozuk vardı. Sen niye kendini harcadın?