SOSYAL medyada 27 saniyelik bir video dolaşıyor.
Başlık şöyle:
'Hoşgörü şehri Erzurum Ramazanda bir başka güzel!'
Otomobilin ön/ yan camından çekim yapılmış.
Erzurum'u belli edecek hiçbir işaret veya görüntü yok.
Sürücü ile üzerinde Galatasaray eşofmanı olan genç arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
- Kardaş, burada yemek yiyeceğimiz bir yer var mı?
- Abi ne diyirsen, manyak mısan hele? Git işen gücen.
- Yok mu böyle bir yemek yiyeceğimiz yer?
- Manyakmısan, Ramazan günü Erzurum'da ne olur?
Aynı sürücü, yolda karşılaştığı bir başka vatandaşa soruyor:
- Abi, açık bir yer var mı, yemek yiyebileceğimiz?
- Hele gurban olim kardaş, bas git.
- Yok mu?
- Hele bas git.
BU DA FOTOĞRAFLI İFTİRA
Aynı konuda bir başka fotoğraflı haber:
Sakallı ve yüzleri maskeli 8- 10 kadar adam, dükkanların önünde ellerinde cirit sopaları ile birilerini bekliyor.
Sözde dayak timi, oruç tutmayanları yakalıyor ve sopadan geçiriyor.
Fotoğrafın altında ise aynen şu ifade var:
"2007 yılında 14 yaşındaki kıza 75 kişinin tecavüz ettiği Erzurum'da halk oruç tutmayana dayak atma TİM'i kurdu."
Bakıyorsunuz, fotoğraftakilerin Erzurum'la ilgisi yok.
Yapılan açıklamalara göre fotoğraftakiler Hizbullah'ın uzantısı Hür Dava Partisi (Hüda- Par) üyelerine ait.
SAYGI VE HOŞGÖRÜ YETTİ
Binlerce yıllık medeniyet kenti Erzurum'a yönelik bu 'karalama' haberler, bu güzel kentte yaşayanları üzüyor.
Oruç tutmayanlar için ihtiyaçlarını karşılayabilecek her semtte uygun mekanlar var.
Hiç kimse karışmıyor, sesini de yükseltmiyor.
Bunun yolu da 'Oruç tutana saygı, tutmayana hoşgörü'den geçiyor.
Nazar değmesin, neredeyse Ramazan ayının sonuna yaklaştık.
Birileri bekliyor ama Erzurum'da hala en küçük bir olay yok.
NAİM HOCA NE DEMİŞTİ?
Televizyonda program yapan din adamına soruyor:
- Nihat Hocam, bir yerime su kaçtı, orucum bozuldu mu?
Başka milletler uzay yolunda, biz hala orucu, abdest bozan şeyleri öğrenemedik.
Aslında bu sorunun yanıtını uzun yıllar önce Naim Hoca (Gölleroğlu) vermişti.
Adamın biri Naim Hocaya "Orucu ne bozar hocam" diye sorar.
Naim Hocanın yanıtı sadedir:
- Müslüman; vücuda girenler orucu, çıkanlar abdesti bozar.
Allah rahmet eylesin Naim Hoca, herkesin anlayacağı bir dilde anlatmış.
Daha fazla ayrıntıya girmeye gerek var mı?
MİLLETİN CANINA DÜŞMEYİN
Sosyal medyada şakayla karışık bir başka uyarı dikkatimi çekti.
'Erzurum'da Ramazan ayı için genel uyarı' başlığını taşıyan yazı, bazılarını korkutsa da çoğunu gülümsetti:
* Gece sahura kalkınca düzgün yemeğizi yiyin.
* Yağlı yiyip gündüz 'susuz' kalınca caddede 'tikkoz' gibi yürüyüp milletin canına düşmeyin.
* Yalandan 'sigara' istetti ayaklarına yatıp arabayı zembereği boşalmış saat gibi sürüp adamın canını sıkmayın.
* Özellikle iftara yakın yolda sellektör yapıp 'yol ver' demeyin.
* Sakın peş peşe korna çalmayın, hır çıkar.
* Pide kuyruğunda 'Ben yumurta gabuğu yapıştırdım', 'Gazete kağıdı koymuştum', 'Bu ekmek benim gardaş' diyerek ekelik etmeyin.
* Saat 18.00'e kadar yatıp, orucu uykuya tutturmayın.
* İftara bir saat kala yataktan kalkıp, fırında, trafikte, kadayıf kuyruğunda milletin canına düşmeyin.
* Bak sonra 'vay adama bele vurulur mu' demeyin.
* Sonra pipet ile oruç açmak zorunda kalırsınız.
* Bak gardaş demedi, demeyin.
* Son söz: Dayanamirsiz dutmayın oğlum.
Nihat Kabanlı'dan sevindirici haber var
NİHAT Kabanlı'nın Erzurum ve Türk güreş tarihinde saygın bir yeri var.
İstanbul'da 1967'de yapılan Serbest Güreş Şampiyonasında , 63 kiloda tüm rakiplerini yenerek birincilik kürsüsüne çıkmıştı.
Kabanlı'nın kariyerinde Avrupa Şampiyonluğunun yanı sıra Balkan şampiyonu (1964), Dünya üçüncüsü (1966) gibi unvanlar var.
Eski milli güreşçi Kabanlı'nın Erzurum'a getirdiği Avrupa Şampiyonluğunun üzerinden neredeyse 49 yıl geçmiş.
Uzun yıllardan bu yana göç ettiği Bursa'da yaşamını sürdüren Kabanlı, sağlığında bir takım problemler ortaya çıkınca, Onkoloji Hastanesine kaldırılıyor.
Aradan bir buçuk ay geçiyor, hiçbir gelişme yok.
Hatta sağlık durumu daha da kötüye gidiyor.
Eski parlamenter Mücahit Himoğlu, haber veriyor.
Biz de şampiyonun gurbette bir hastane köşesinde unutulduğunu yazıyor ve haberlerle kamuoyunu bilgilendiriyoruz.
ODASI DOLDU TAŞTI
Sporda, sanatta, bilimde ortak değerlerimize sahip çıkmamız , vefa göstermemiz gerekmiyor mu?
Peki Nihat Kabanlı'ya sevgimizi, vefamızı göstermeyip kime göstereceğiz?
Kabanlı ailesi ise her görüşmede dikkatli davranıyor ve "Yanlış anlaşılmasın maddi bir beklentimiz yok. Babamız öyle bir şeyi duyarsa incinir. Sadece zaman kaybetmekten korkuyoruz" diye vurgu yapıyordu.
Sonrasında bakanlar, milletvekilleri devreye girince 'Şampiyon' Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesine naklediliyor.
Böylece Erzurum'a güreşte ilk uluslararası başarıyı getiren Nihat Kabanlı, ciddi bir tedavi sürecine giriyor.
"Sayenizde hastane odası doldu taştı" diye o günlerdeki gözlemini aktaran kızı Elif mesajında, şunları yazıyordu:
"Babam o kadar yoğun duygular yaşadı ki bunun hiçbir ilaçla karşılığı yok."
SANDALYE İLE GELDİĞİ HASTANEDEN YÜRÜYEREK ÇIKIYOR
Evli, 7 çocuk, 14 torun sahibi 72 yaşındaki Nihat Kabanlı, hastalığı tuş etmek için Milli formasını yeniden sırtına geçiriyor.
Ramazan Bayramı tatilini doktoru evinde geçirmesini uygun görüyor.
Nihat Kabanlı, tekerlekli sandalye ile geldiği hastaneden göğsünde ay yıldızlı forma ile yürüyerek çıkıyor.
Doktorlarla şakalaşıyor, yüzü gülüyor:
Bayram sonrası Kabanlı'nın aynı hastanedeki tedavisi devam edecek.
Muhtemelen kemoterapi görecek.
Onun için başta Bursa ve Marmara Bölgesindeki Erzurumlular Dernekler olmak üzere herkese sorumluluk düşüyor.
Moral desteği verirlerse şampiyona, o lanet hastalığı alt eder.