Bu hafta Erzurum’un çocuk yazarları köşemizde çocuklarımızın ortaklaşa çıkardığı hikâye kitabında bölümleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Keyifli okumalar dilerim.
Bir sabah günüydü hava güneşli ve sıcak mısır tarlasına gidecektik. Annem kahvaltı hazırlayıp sepete koydu, babam ise arabayı kontrol edip benzin doldurdu, ardından yola çıktık. Yolda bir sürü hayvan vardı ve bir tane de nehir vardı. Yol bittikten sonra mısır tarlasına geldik. Annem önce örtüyü sardı, daha sonra sepette yiyecekleri tabağa koydu. Yanımıza almış olduğumuz topla biraz oynadıktan sonra kahvaltı yaptım, mısır tarlasına çeşit çeşit hayvanlar vardı. Kedi, inek, kuzu gibi daha birçok hayvan vardı. O anda karşıdan bir traktörün geldiğini gördüm, hayvanlar da zar zor kaça bilmişlerdi. Anneme “Anne sence de böyle olması çok kötü değil mi, az daha hayvanlar edilecekti.” Kedi hikâyesi için Ece Naz Kızıltunç’a teşekkür ederim.
Öncelikle Çanakkale’de iki askeri fotoğrafını gördüğüm zaman başlığa Çanakkale Destanı yazdım. O gençlerin tüm benlikleriyle mücadele ettiklerini gördüm. Onlar mert askerler idi. Onların o hallerini düşündükçe gözlerim doluyor ve ağlıyorum. Çanakkale Destanı hikayesi için Egemen Çeçen’e teşekkür ederim.
Papağan Filafi bir gün ormanda gezerken büyük bir yem görmüş. Papağan Filafi o sırada da bir yem arıyormuş. Papağan Filafi bunu bulduğuna çok sevinmiş. Papağan Filafi hiç düşünmeden yemleri yemeye başlamış. Papağan Filafi yemleri yerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamış. Yemler bir anda bitmiş. Papağan Filafi hala doymamış. Yine yem aramaya başlamış. Papağan Filofi saatlerce yem aramış ama hala bulamamış. Papağan Filofi tam yem bulmuşken uçan bir kartal onu görmüş ve kovalamaya başlamış. Papağan Filofi bunu görünce hemen koşmaya başlamış. Papağan Filafi ve Kartal Gongo hikâyesi için Koray Atakan Bilgin’e teşekkür ederim.
Bir yaz günüydü. Hava çok sıcaktı. Pencereden bahçeye baktım. Bir kedi vardı. Çok susuz ve aç gözüküyordu. Ben hemen bir kaba su ve ekmek koydum. Çok şirin idi. O kediyi çok sevmiştim. O da beni sevmişti. O artık benim arkadaşım olmuştu. Kedimin ismini ne koysam diye düşündüm. Onun ismi şirin olsun diye düşündüm. O sırada annem bahçeye çıkmış beni arıyordu. Annem beni çok merak etmişti. Annem kediyi görünce çok şaşırmıştı. Anneme bu kedinin zarar vermeyeceğini söyleyip sakinleştirdim. Annem sakinleşti ve ismini ne koysak diye düşündük. Aklımdan bir sürü fikir geçti. Kedim Şirin hikâyesi için Hayrunisa Mola’ya teşekkür ederim.
Vatan için canını seve seve veren şehitlerimize çok şeyler borçluyuz. Vatan için canlarını ortaya koyan insanlarla bir arada olmak isterdim. Onlara sarılmayı ve onlara yemekler yedirmeyi çok isterdim.. Onlar bir lokma ekmekle doymayı bilen şükrünü bilen insanlardı. Onlara bir kez daha teşekkür ederim. Vatan sana canımız feda hikâyesi için Büşra Ceviz’e teşekkür ederim.
Mehmetçikler dev yürekli koca insanlardı. Vatan için canlarını seve seve veren askerlerdi. Batının şövalyesi tam teşekkül savaşa giderken bizim Mehmetçikler sadece imanlarıyla savaştılar. Mehmetçikler hikâyesi için Yiğit İpek’e teşekkür ederim.
Onların fotoğraflarına bakınca insanın içi sızlıyor. Bizler sıcak evlerimizde bugün rahatsak bunun temel nedeni onların mücadelesidir. Onlar bizim için savaştılar ve bizim için bu vatan uğrunda şehit oldular. Vatan Sevgisi hikâyesi için Ebrar Anatepe’ye teşekkür ederim.
Nice insanlar okullarını bırakıp cepheye koşmuştu. İşte bu da Türklerin milletine ne kadar düşkün olduğunun kanıtıydı. İşte onlar ki vatan için mücadele etti ve vatanlarını düşmana karşı korudu. Vatan hikâyesi için Yusuf Emir Demirci’ye teşekkür ederim.
Türk askeri bizim için vatanı korudu. Seyit Onbaşı 276 kg mermiyi taşıdı. Aç ve susuz kaldılar ama vatansız kalmamak için savaştılar. Genç Asker hikâyesi için Mustafa Kağan Öşkaya’ya teşekkür ederim.
Bir sabah günüydü hava güneşli ve sıcak mısır tarlasına gidecektik. Annem kahvaltı hazırlayıp sepete koydu, babam ise arabayı kontrol edip benzin doldurdu, ardından yola çıktık. Yolda bir sürü hayvan vardı ve bir tane de nehir vardı. Yol bittikten sonra mısır tarlasına geldik. Annem önce örtüyü sardı, daha sonra sepette yiyecekleri tabağa koydu. Yanımıza almış olduğumuz topla biraz oynadıktan sonra kahvaltı yaptım, mısır tarlasına çeşit çeşit hayvanlar vardı. Kedi, inek, kuzu gibi daha birçok hayvan vardı. O anda karşıdan bir traktörün geldiğini gördüm, hayvanlar da zar zor kaça bilmişlerdi. Anneme “Anne sence de böyle olması çok kötü değil mi, az daha hayvanlar edilecekti.” Kedi hikâyesi için Ece Naz Kızıltunç’a teşekkür ederim.
Öncelikle Çanakkale’de iki askeri fotoğrafını gördüğüm zaman başlığa Çanakkale Destanı yazdım. O gençlerin tüm benlikleriyle mücadele ettiklerini gördüm. Onlar mert askerler idi. Onların o hallerini düşündükçe gözlerim doluyor ve ağlıyorum. Çanakkale Destanı hikayesi için Egemen Çeçen’e teşekkür ederim.
Papağan Filafi bir gün ormanda gezerken büyük bir yem görmüş. Papağan Filafi o sırada da bir yem arıyormuş. Papağan Filafi bunu bulduğuna çok sevinmiş. Papağan Filafi hiç düşünmeden yemleri yemeye başlamış. Papağan Filafi yemleri yerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamış. Yemler bir anda bitmiş. Papağan Filafi hala doymamış. Yine yem aramaya başlamış. Papağan Filofi saatlerce yem aramış ama hala bulamamış. Papağan Filofi tam yem bulmuşken uçan bir kartal onu görmüş ve kovalamaya başlamış. Papağan Filofi bunu görünce hemen koşmaya başlamış. Papağan Filafi ve Kartal Gongo hikâyesi için Koray Atakan Bilgin’e teşekkür ederim.
Bir yaz günüydü. Hava çok sıcaktı. Pencereden bahçeye baktım. Bir kedi vardı. Çok susuz ve aç gözüküyordu. Ben hemen bir kaba su ve ekmek koydum. Çok şirin idi. O kediyi çok sevmiştim. O da beni sevmişti. O artık benim arkadaşım olmuştu. Kedimin ismini ne koysam diye düşündüm. Onun ismi şirin olsun diye düşündüm. O sırada annem bahçeye çıkmış beni arıyordu. Annem beni çok merak etmişti. Annem kediyi görünce çok şaşırmıştı. Anneme bu kedinin zarar vermeyeceğini söyleyip sakinleştirdim. Annem sakinleşti ve ismini ne koysak diye düşündük. Aklımdan bir sürü fikir geçti. Kedim Şirin hikâyesi için Hayrunisa Mola’ya teşekkür ederim.
Vatan için canını seve seve veren şehitlerimize çok şeyler borçluyuz. Vatan için canlarını ortaya koyan insanlarla bir arada olmak isterdim. Onlara sarılmayı ve onlara yemekler yedirmeyi çok isterdim.. Onlar bir lokma ekmekle doymayı bilen şükrünü bilen insanlardı. Onlara bir kez daha teşekkür ederim. Vatan sana canımız feda hikâyesi için Büşra Ceviz’e teşekkür ederim.
Mehmetçikler dev yürekli koca insanlardı. Vatan için canlarını seve seve veren askerlerdi. Batının şövalyesi tam teşekkül savaşa giderken bizim Mehmetçikler sadece imanlarıyla savaştılar. Mehmetçikler hikâyesi için Yiğit İpek’e teşekkür ederim.
Onların fotoğraflarına bakınca insanın içi sızlıyor. Bizler sıcak evlerimizde bugün rahatsak bunun temel nedeni onların mücadelesidir. Onlar bizim için savaştılar ve bizim için bu vatan uğrunda şehit oldular. Vatan Sevgisi hikâyesi için Ebrar Anatepe’ye teşekkür ederim.
Nice insanlar okullarını bırakıp cepheye koşmuştu. İşte bu da Türklerin milletine ne kadar düşkün olduğunun kanıtıydı. İşte onlar ki vatan için mücadele etti ve vatanlarını düşmana karşı korudu. Vatan hikâyesi için Yusuf Emir Demirci’ye teşekkür ederim.
Türk askeri bizim için vatanı korudu. Seyit Onbaşı 276 kg mermiyi taşıdı. Aç ve susuz kaldılar ama vatansız kalmamak için savaştılar. Genç Asker hikâyesi için Mustafa Kağan Öşkaya’ya teşekkür ederim.