Yazı dizimize kaldığımız yerden devam diyoruz.
BURADA KALDIKKEDİMİ KAYBETME ANIM-ESİLA CEYLİN AYDOĞDU
Benim Luyi diye bir kedim vardı. Ama hasta olmuştu. Ve her yere dışkısını yapıyordu. Annem çok kızıyordu. En sonunda onu Sefa abiye vermek zorunda kaldık. Kediyi vermeden önce babamın vücudu dökmüş ve dudakları kurumuştu ama verdikten sonra düzeldi. Biz kediden değil de başka bir şeye alerjisi olduğunu sandık ama Luyi gittikten sonra babamın vücudu dökmemeye başladı. Luyi hayatımızdan ayrıldı. O gittikten sonra o kadar çok ağlamışımdır ki size anlatamam. Sonra alışmaya başladım. Annem “Artık öyle biri yok onu unutmak zorundasın eğer unutmazsan derslerine çalışamayacaksın.” dedi. O günden sonra onu unutup derslerime çalışmaya ağırlık vermeye başladım.
AYI VE TAVUK-YUSUF ZİYA KOLÇAK
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman kalbur zaman içinde bir ayı varmış ve bu ayı çok açgözlüymüş. Bir gün ayı çiftçinin çiftliğine girmiş. Bahçede bir tavuk geziyormuş. Ayı tavuğa doğru gitmiş. Çiftçi tüfeğiyle gelmiş. Ayı çok korkmuş ve kaçmaya başlamış. Ayı giderken çiftçi peşinden koşmuş. Ayı bunun üzerine çiftçiye saldırmaya çalışmış ama başaramamış. Çiftçi tam ayağından vuracakken tavuk konuşmaya başlamış: “Sakın vurma! Sakın vurma!” diye ama avcı dinlememiş ve ayıyı vurmuş.
ASLI VE MURAT’IN GEZİSİ-MERVE ECE TURAN
Günlerden bir gün Aslı ile Murat bahçeye oyun oynamaya çıktılar. Çünkü canları sıkılıyordu. Bahçede biraz ip atladılar, sonra ise saklambaç oynadılar. Oyunları kısa sürdü çünkü hemen sıkıldılar sonra eve hızlıca geri döndüler. Anneleri sordu: “Eve niçin döndünüz?” Çocuklarda cevap verdiler: “Canımız çok sıkıldı. Bir sürü oyun oynadık ama yine de canımız sıkılıyor. Bunu duyan anne: “O zaman gelinde sizin canınızın sıkıntısını geçireyim.” çocuklar şaşkın şaşkın annelerine bakıyorlardı. Annelerini takip etmeye koyulan çocuklar kısa süre sonra kendilerini bir mahallede buldular. Bu mahalle hem küçük hem de eskiydi. Annelerine sordular: “Burası neresi?” Anneleri: “Burası benim eski daha doğrusu küçükken yaşadığım mahalle.” dedi. Ve gezdirmeye koyuldu. Çocukların can sıkıntısı geçmiş, yerini merak almıştı. Gezdikleri yerler onları çok sevindirdi. Eve döndüklerinde annelerine teşekkür edip, odaya dinlenmeye gittiler. Bu şekilde hem canlarının sıkıntısı geçti hem de eskileri öğrendiler.
ARIDAN KORKUYORUM!-FATİH HALİS BAĞDİKEN
Bir gün tarlada oynuyordum. Arılardan çok korkuyordum ama korkumu unutup kuzenimle oynamaya dalmıştım. Top oynadık, saklambaç vb. oyunlar oynadık. Annelerimiz bizi çok mutlu görüyordu. Çiçeklerin arasında arı gördüm ve hemen koşmaya başladım. Babam “Hareket etme!” diye bağırdı. Olduğum yerde kalakaldım. Arı beni bırakıp gitti. Babam bana arıdan korkmamamı söyledi. O günden sonra arıdan korkmadım.
BENİM TAVŞANIM-ŞEYMA KAN
Günlerden bir gün benim doğum günüme az kaldı. Hayalim tavşan ama annem hayvana karşı. Ben yalvarıyorum ama annem “Hayır” diyor. Bir gün annem sürpriz yaptı. Bana tavşan aldı. Adını Pupçikı koydum. Sonra okullar açıldığında tavşana bakamayacağım için onu arkadaşıma verdim. O da bakamadı. Pazardan bir tanıdığına vermiş. Bana “bakarım” demişti. Çok üzüldüm. Onu çok özlüyorum.
ORMANDA-AHMET EFE DAŞÇI
Bir gün ormanda yaşayan bir at varmış karnını doyurmak için yerden otları koparıp yiyormuş. At huzur içinde otlarken karşısına bir tilki çıkmış. At çok korktuğu için koşturmaya başlamış. Koşmuş koşmuş çok yorulmuş. Zaten akşam olmuş. At bir kayanın yanına yatmış tam uyuyacakken çimler hareket etmiş. At gidip bakmış. Çimlerin arasından bir kurt çıkmış. At birden koşmaya başlamış. At kurttan kaçarken karanlıktaki bataklığı görememiş ve bataklığa düşmüş. Bunu gören kurt ata dayanamayıp arkadaşlarını çağırmış ve atı bataklıktan çıkarmışlar. At kurtlara yalvarmış. Kurtlarda buna dayanamayıp atı serbest bırakmışlar.
BURADA KALDIKKEDİMİ KAYBETME ANIM-ESİLA CEYLİN AYDOĞDU
Benim Luyi diye bir kedim vardı. Ama hasta olmuştu. Ve her yere dışkısını yapıyordu. Annem çok kızıyordu. En sonunda onu Sefa abiye vermek zorunda kaldık. Kediyi vermeden önce babamın vücudu dökmüş ve dudakları kurumuştu ama verdikten sonra düzeldi. Biz kediden değil de başka bir şeye alerjisi olduğunu sandık ama Luyi gittikten sonra babamın vücudu dökmemeye başladı. Luyi hayatımızdan ayrıldı. O gittikten sonra o kadar çok ağlamışımdır ki size anlatamam. Sonra alışmaya başladım. Annem “Artık öyle biri yok onu unutmak zorundasın eğer unutmazsan derslerine çalışamayacaksın.” dedi. O günden sonra onu unutup derslerime çalışmaya ağırlık vermeye başladım.
AYI VE TAVUK-YUSUF ZİYA KOLÇAK
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman kalbur zaman içinde bir ayı varmış ve bu ayı çok açgözlüymüş. Bir gün ayı çiftçinin çiftliğine girmiş. Bahçede bir tavuk geziyormuş. Ayı tavuğa doğru gitmiş. Çiftçi tüfeğiyle gelmiş. Ayı çok korkmuş ve kaçmaya başlamış. Ayı giderken çiftçi peşinden koşmuş. Ayı bunun üzerine çiftçiye saldırmaya çalışmış ama başaramamış. Çiftçi tam ayağından vuracakken tavuk konuşmaya başlamış: “Sakın vurma! Sakın vurma!” diye ama avcı dinlememiş ve ayıyı vurmuş.
ASLI VE MURAT’IN GEZİSİ-MERVE ECE TURAN
Günlerden bir gün Aslı ile Murat bahçeye oyun oynamaya çıktılar. Çünkü canları sıkılıyordu. Bahçede biraz ip atladılar, sonra ise saklambaç oynadılar. Oyunları kısa sürdü çünkü hemen sıkıldılar sonra eve hızlıca geri döndüler. Anneleri sordu: “Eve niçin döndünüz?” Çocuklarda cevap verdiler: “Canımız çok sıkıldı. Bir sürü oyun oynadık ama yine de canımız sıkılıyor. Bunu duyan anne: “O zaman gelinde sizin canınızın sıkıntısını geçireyim.” çocuklar şaşkın şaşkın annelerine bakıyorlardı. Annelerini takip etmeye koyulan çocuklar kısa süre sonra kendilerini bir mahallede buldular. Bu mahalle hem küçük hem de eskiydi. Annelerine sordular: “Burası neresi?” Anneleri: “Burası benim eski daha doğrusu küçükken yaşadığım mahalle.” dedi. Ve gezdirmeye koyuldu. Çocukların can sıkıntısı geçmiş, yerini merak almıştı. Gezdikleri yerler onları çok sevindirdi. Eve döndüklerinde annelerine teşekkür edip, odaya dinlenmeye gittiler. Bu şekilde hem canlarının sıkıntısı geçti hem de eskileri öğrendiler.
ARIDAN KORKUYORUM!-FATİH HALİS BAĞDİKEN
Bir gün tarlada oynuyordum. Arılardan çok korkuyordum ama korkumu unutup kuzenimle oynamaya dalmıştım. Top oynadık, saklambaç vb. oyunlar oynadık. Annelerimiz bizi çok mutlu görüyordu. Çiçeklerin arasında arı gördüm ve hemen koşmaya başladım. Babam “Hareket etme!” diye bağırdı. Olduğum yerde kalakaldım. Arı beni bırakıp gitti. Babam bana arıdan korkmamamı söyledi. O günden sonra arıdan korkmadım.
BENİM TAVŞANIM-ŞEYMA KAN
Günlerden bir gün benim doğum günüme az kaldı. Hayalim tavşan ama annem hayvana karşı. Ben yalvarıyorum ama annem “Hayır” diyor. Bir gün annem sürpriz yaptı. Bana tavşan aldı. Adını Pupçikı koydum. Sonra okullar açıldığında tavşana bakamayacağım için onu arkadaşıma verdim. O da bakamadı. Pazardan bir tanıdığına vermiş. Bana “bakarım” demişti. Çok üzüldüm. Onu çok özlüyorum.
ORMANDA-AHMET EFE DAŞÇI
Bir gün ormanda yaşayan bir at varmış karnını doyurmak için yerden otları koparıp yiyormuş. At huzur içinde otlarken karşısına bir tilki çıkmış. At çok korktuğu için koşturmaya başlamış. Koşmuş koşmuş çok yorulmuş. Zaten akşam olmuş. At bir kayanın yanına yatmış tam uyuyacakken çimler hareket etmiş. At gidip bakmış. Çimlerin arasından bir kurt çıkmış. At birden koşmaya başlamış. At kurttan kaçarken karanlıktaki bataklığı görememiş ve bataklığa düşmüş. Bunu gören kurt ata dayanamayıp arkadaşlarını çağırmış ve atı bataklıktan çıkarmışlar. At kurtlara yalvarmış. Kurtlarda buna dayanamayıp atı serbest bırakmışlar.