Avrasya ve dünya genelinde biyoçeşitlilik üzerine çalışmalar yapan araştırmacıları bir araya getirerek güncel bilimsel bulguları paylaşmak, multidisipliner iş birlikleri kurmak ve küresel çevresel zorluklara yenilikçi çözümler aramak amaçlarıyla 7.’si düzenlenen sempozyumun açılış programına ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Atatürk Üniversitesi Rektörü Ahmet Hacımüftüoğlu, Türkiye’den ve dünyanın farklı bölgelerinden gelen akademisyenler ile çok sayıda öğrenci katıldı.
Fen Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen programın açılış konuşmasını yapan Azerbaycan Dendroloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Ramazan Mammadov, sempozyumun Erzurum’da düzenlenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek: “Bizim amacımız gençleri biyoçeşitlilikle ilgili olan alanlara yönlendirmek ve gelecek kuşakları tabiatı korumaya teşvik etmektir. Sempozyuma yalnızca Avrasya’dan değil dünyanın birçok noktasından katılım olması bizleri oldukça memnun etti. İnanıyorum ki 7.’sini düzenlediğimiz sempozyumun oldukça faydalı çıktıları olacak. Bu süreçte bizlere kapılarını açan ETÜ’ye ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Prof. Dr. Mammadov’un ardından konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan Rektör Hacımüftüoğlu, biyoçeşitlilik konusunun çok önemli bir mesele haline geldiğini belirterek: “Biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir olması konuları çok konuşuluyor. Ben tıp fakültesi öğretim üyesiyim, tıp doktoruyum ve farmakoloğum. Bu alandaki çalışmalar ve deneysel tekniklerin bir kısmını ortak şekilde kullanıyoruz. Dolayısıyla konuya kişisel olarak da uzak değilim. Atatürk Üniversitesi’nde biyoçeşitlilik müzesi bulunuyor. Programın sonunda müzemizi ziyaret edeceksiniz ve yapılan çalışmaları yakından göreceksiniz. Üniversitemizde böyle bir müzenin olması bizim bu konuya verdiğimiz önemin bir göstergesidir. Aynı zamanda ETÜ’nün böyle bir sempozyuma ev sahipliği yapması da aynı şekilde bu konuya ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Bu alanın çok stratejik bir alan olduğunu ülkemiz için çok değerli olduğunu ve bununla ilgili tüm çalışmalara destek olmak istediğimizi ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle sempozyuma ülkemizden ve farklı ülkelerden katılan akademisyenlere ve tüm katılımcılara teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Programda konuşan Rektör Çakmak ise ETÜ’nün Türkiye’de ve dünyada biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülmesi için birçok çalışma yürüttüğünü belirterek: “Sempozyuma katılan 27 farklı ülkeden 500’ün üzerinde bilim insanını Atatürk Üniversitesi ile birlikte Erzurum’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 40’ının ana kaynağı olan biyoçeşitlilik tarımdan gıdaya, sağlıktan turizme, sanayiden enerjiye pek çok sektörün en önemli hammaddelerinden biridir. Fakat son yüzyılda nüfus artışı, sanayileşme, çarpık kentleşme, çevre kirliliği ve iklim değişikliği nedeniyle doğal yaşam zarar görüyor, yok oluyor ve korunmaya muhtaç kalıyor. Bugün doğal ekosistemlerin büyük bir bölümü dönüşüme uğradı. Geçtiğimiz yüzyılda bitki türlerinin yarısı yok oldu. Tatlı su türlerinin üçte biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Yapılan tahribat nedeniyle yaklaşık 1 milyon tür risk altında. Tüm bunların sorumlusu insandır. Bu sistemin bozulması başta insan olmak üzere yeryüzündeki tüm dengeyi ve yaşam formunu doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle biyolojik çeşitliliğimizi korumak, kaydetmek ve sürdürmek artık bir tercih değil zorunluluktur. Biz de ETÜ olarak “Biyoçeşitlilik Geleceğimizdir” diyerek bu değerleri korumak ve gelecek nesillere aktarmak için büyük çaba sarf ediyor ve çeşitli projeler hayata geçiriyoruz. Böylesine önemli bir sempozyumun gerçekleşmesini sağlayan düzenleme komitesine, paydaş kurumlarımıza, katılımcılara ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, sempozyumun dünyamız için faydalı olmasını diliyorum” diye konuştu. İki gün boyunca devam edecek sempozyumda biyoenformatik, biyoteknoloji, mikrobiyal biyoçeşitlilik, kentsel biyoçeşitlilik, Yeşil Enerji Teknolojilerinin biyoçeşitlilik üzerindeki etkileri, genetik kaynaklar, biyoremediasyon ve daha birçok konu uzmanlar ve akademisyenler tarafından ele alınacak. İHA
Prof. Dr. Mammadov’un ardından konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan Rektör Hacımüftüoğlu, biyoçeşitlilik konusunun çok önemli bir mesele haline geldiğini belirterek: “Biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir olması konuları çok konuşuluyor. Ben tıp fakültesi öğretim üyesiyim, tıp doktoruyum ve farmakoloğum. Bu alandaki çalışmalar ve deneysel tekniklerin bir kısmını ortak şekilde kullanıyoruz. Dolayısıyla konuya kişisel olarak da uzak değilim. Atatürk Üniversitesi’nde biyoçeşitlilik müzesi bulunuyor. Programın sonunda müzemizi ziyaret edeceksiniz ve yapılan çalışmaları yakından göreceksiniz. Üniversitemizde böyle bir müzenin olması bizim bu konuya verdiğimiz önemin bir göstergesidir. Aynı zamanda ETÜ’nün böyle bir sempozyuma ev sahipliği yapması da aynı şekilde bu konuya ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Bu alanın çok stratejik bir alan olduğunu ülkemiz için çok değerli olduğunu ve bununla ilgili tüm çalışmalara destek olmak istediğimizi ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle sempozyuma ülkemizden ve farklı ülkelerden katılan akademisyenlere ve tüm katılımcılara teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Programda konuşan Rektör Çakmak ise ETÜ’nün Türkiye’de ve dünyada biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülmesi için birçok çalışma yürüttüğünü belirterek: “Sempozyuma katılan 27 farklı ülkeden 500’ün üzerinde bilim insanını Atatürk Üniversitesi ile birlikte Erzurum’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 40’ının ana kaynağı olan biyoçeşitlilik tarımdan gıdaya, sağlıktan turizme, sanayiden enerjiye pek çok sektörün en önemli hammaddelerinden biridir. Fakat son yüzyılda nüfus artışı, sanayileşme, çarpık kentleşme, çevre kirliliği ve iklim değişikliği nedeniyle doğal yaşam zarar görüyor, yok oluyor ve korunmaya muhtaç kalıyor. Bugün doğal ekosistemlerin büyük bir bölümü dönüşüme uğradı. Geçtiğimiz yüzyılda bitki türlerinin yarısı yok oldu. Tatlı su türlerinin üçte biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Yapılan tahribat nedeniyle yaklaşık 1 milyon tür risk altında. Tüm bunların sorumlusu insandır. Bu sistemin bozulması başta insan olmak üzere yeryüzündeki tüm dengeyi ve yaşam formunu doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle biyolojik çeşitliliğimizi korumak, kaydetmek ve sürdürmek artık bir tercih değil zorunluluktur. Biz de ETÜ olarak “Biyoçeşitlilik Geleceğimizdir” diyerek bu değerleri korumak ve gelecek nesillere aktarmak için büyük çaba sarf ediyor ve çeşitli projeler hayata geçiriyoruz. Böylesine önemli bir sempozyumun gerçekleşmesini sağlayan düzenleme komitesine, paydaş kurumlarımıza, katılımcılara ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, sempozyumun dünyamız için faydalı olmasını diliyorum” diye konuştu. İki gün boyunca devam edecek sempozyumda biyoenformatik, biyoteknoloji, mikrobiyal biyoçeşitlilik, kentsel biyoçeşitlilik, Yeşil Enerji Teknolojilerinin biyoçeşitlilik üzerindeki etkileri, genetik kaynaklar, biyoremediasyon ve daha birçok konu uzmanlar ve akademisyenler tarafından ele alınacak. İHA