Erçimsan Holding’in 8 Haziran 2023 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurulunun tamamlanamadan ertelendiği haberi, yerel basında gündem olmuştu. Basında yer alan haberlerde, Genel Kurulun ertelenme sebebi olarak, pay sahipliği Erçimsan’a ait olan Aşkale Çimento grubu üzerinden yürütülen tartışmalar ön plana çıkmıştı.
Gündemde en fazla yer tutan konuların, Aşkale çimento fabrikasının üretimiyle ilgili tartışmalar ile grubun genel borç durumuna ilişkin yapılan haberlerden duyulan endişeler olduğu dikkat çekti. Genel Kurulun ertelenme gerekçesi sorulup gündemde yer alan tüm soruların yöneltildiği Erçimsan Holding’in Yönetim Kurulu Üyesi ve Aşkale Çimento Grubunun İcra Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, Erçimsan’ın 30 yıllık tarihinde ilk kez bir Genel Kurulun ertelenmiş olmasından duyduğu üzüntü ve şaşkınlığı ifade ederken, bazı haber sitelerinde bunun sebebinin kendileriymiş gösterilmesi karşısında hayrete düştüğünü de ekledi.
Erteleme talebinin, Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından divan başkanı adayı olarak gösterilip oy çokluğunu sağlayamayan Profesör Cafer Eminoğlu tarafından yapıldığını; bu erteleme talebinin de Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik tarafından gösterilen adayın divan başkanı oylamasında çoğunluğu sağlamasının ardından gündem maddelerinin görüşülmesine geçildikten sonra gerçekleştiğini vurguladı. Yücelik, basında yer alan ve kulaktan kulağa dolaşan haberlerin ve bilgilerin büyük oranda eksik ve hatalı olduğunu vurgularken, basın gündeminde yer bulan soruların tamamına Genel Kurulda yanıt vermiş olduğunu belirtti. Yine de, Genel Kurula katılamamış olan hissedarların da aydınlatılması için sorulan soruları tekrar cevaplayan Yücelik, bilgi kirliliğine maruz kalınmaması için tüm hissedarların Genel Kurula katılmasının büyük önem arz ettiğini de ekledi.
İddialara yanıt verdi
Gündemde en sık yer verilen, Erçimsan’ın ödeyemeyeceği derece yüksek bir borçluluk içinde olduğu ve varlıklarının bu borçları ödemeye yetmediği, bu sebeple de bankanın Trabzon’da bulunan arsaya el koyduğu yönündeki iddiaların gerçekle hiçbir alakası olmadığını ifade eden Yücelik, “Erçimsan’ın ya da Aşkale Çimento’nun ödeyemeyeceği derecede yüksek bir borçluluk durumu yoktur. Türkiye’de üretim yapan diğer tüm sanayi şirketleri gibi, kredi imkânlarından faydalanmış ve bugün de pek çok şirketin başaramadığı bir şeyi başararak tüm borç yükümlülüklerini finansal yeniden yapılandırma ile Türk Lirasına çevirmiş ve uzun vadeli bir ödeme takvimine bağlamıştır. Borsaya açık olup da KAP üzerinden bu tür gelişmeleri paylaşan tüm şirketler de bu şekildeki bir gelişmeyi olumlu bir haber olarak duyururlar. Söz konusu Erçimsan olunca, yerel basında sürekli aynı kişiler tarafından bunun kötü bir şey gibi lanse edilerek sürekli eleştiri konusu olması iyi niyetten uzak bir tavırdır. Kaldı ki, Türkiye’nin sayılı büyüklükteki şirketlerinden birinin ticari itibarıyla ilgili bu kadar asılsız ve olumsuz bir algı oluşturulma gayreti, her şeyden önce bu şirkette hisse sahibi olan Erzurumlu hemşehrilerimizi de zarara uğratmaktan başka bir işe yaramaz. 30 yıldır dünya markası olma yolunda adımlar atan şirketimize ve yönetimine atılan bu iftiralar için yasal yollara başvurulmuştur.
“El koyma diye bir durum söz konusu değil”
Diğer taraftan, dördü entegre fabrika olmak üzere 6 çimento fabrikasıyla sürekli üretim yapan ve ürettiğini satarak kâr elde eden bir grup şirketi olarak, varlıklarımızın borçlarımızı ödemeye yetmemesi gibi bir durum olası değildir. Kaldı ki, bugün uluslararası geçerliliği olan yöntemlerle fabrikaların değerlemesi yapıldığında, mevcut tesislerimizin değeri toplam borcumuzun oldukça üzerindedir. Kredileri yeniden yapılandıran Bankanın Trabzon’daki arsamıza el koyduğu yönündeki iddiaları ortaya atanların ise, hayatlarında hiç ticari faaliyette bulunmadıklarını, faiz yükünü düşürme maksatlı rutin bir işlemden haberdar olmadıklarını ve geri alım hakkı önceliğinin ne anlama geldiğini bilmediklerini anlıyorum. El koyma diye bir durum söz konusu değil.” açıklamalarında bulundu.
Aşkale fabrikasının tam kapasite çalışmadığı, bu sebeple İran’dan Erzurum’a çimento getirildiği, Van’daki fabrikanın ise tuğla döktüğü gerekçesiyle çalıştırılmadan atıl durumda bırakıldığı iddiaları sorulduğunda, Yücelik “Ben hayallerle ya da afaki cümlelerle değil, somut ve net rakamlarla konuşmayı tercih ederim. Bu rakamlar da gizli saklı rakamlar değil. Bizzat devletin resmi olarak yayınladığı rakamlardır ve isteyen herkes açıp doğruluğunu teyit edebilir. Türkiye, çimento üretim miktarı açısından uzun yıllardır Avrupa’nın lider ülkesi olduğu gibi, 2022 yılında Dünya’nın lider ihracatçısı konumuna geldi. 119 milyon tona ulaşmış üretim kapasitemize rağmen, sektör olarak 2021’de 79 milyon ton, 2022’de 73 milyon 708 bin ton üretim gerçekleştirmişiz. Ancak, 2021’de 60 milyon ton olan iç satışlar, 2022’de 54 milyon 610 bin tona gerilemiş. Yani, ülkemizde bir yılda ciddi bir talep daralması yaşanmış ve üretimde % 6,6, iç satışlarda % 9,3’lük düşüş meydana gelmiş. Bizim üretim yaptığımız Doğu Anadolu Bölgesinde, 2022 yılındaki daralma ise % 26,6’ya ulaşmış. Buradaki sıkıntı üretim kapasitesi ya da üretememiş olmak değil. Çimento’nun büyük alıcısı, kamu yatırımları olduğu için, kamu yatırımlarındaki bölgesel azalma, ister istemez çimentoya olan talebi de azaltıyor.
Aşkale Fabrikasının tam kapasite çalışmadığı da, bu sebeple İran’dan Erzurum’a çimento getirildiği iddiaları da yanlış. TÜİK’in resmi verilerine göre 2020 ve 2021 yıllarında İran’dan Türkiye’ye gelen çimento miktarı sıfır. Yazıyla da sıfır, rakamla da sıfır. 2022 yılında, İran’dan tüm Türkiye’ye sadece 1400 ton çimento, 168 ton da klinker getirilmiş. Bahsettiğimiz miktar, bir yılda bütün Türkiye’ye ithal gelen İran çimentosu. Bugün Aşkale fabrikamızda bir fırınımızın kapasitesinin günlük 3400 ton olduğu dikkate alındığında, İran’dan Türkiye’ye bir yılda gelen çimento miktarı, bizim Aşkale fabrikamızın birkaç saatlik üretimine denk geliyor. Aşkale fabrikamızda bahsettiğim 3400 ton günlük kapasiteye rağmen, biz şu an günlük 3800 ton üretime çıktık. Az önce de bahsettiğim gibi, konu üretebilme problemi değil, tamamen iç talepten kaynaklıdır. Bugün, Erzurum’da ya da fabrikalarımızın bulunduğu yerlerde bir kişi bile çimento bulamıyoruz diyemez, çünkü zaten fazlasıyla üretim mevcut. Ama şunu da ilave etmek gerekir. Bir şirket için üretim nasıl ki belli başlı maliyet kalemlerinden oluşuyorsa, talebi olmayan üretimin de stok maliyeti mevcuttur. Şöyle ifade edeyim. Kömür ve enerji girdileri nasıl ki üretim maliyetinizi artırıyorsa, piyasanın ihtiyacı ve talebinden fazlasını ürettiğinizde de, bu fazla ürünü stok olarak tutmaktan kaynaklı maliyetleriniz de oluyor. Bizim gibi grup şirketleri bu yüzden üretim optimizasyonunu esas alarak çalışmaktadır.” dedi.
Van fabrikasının tuğla döktüğü için atıl durumda olduğu iddiasına ise, “Dünya’daki tüm çimento fabrikalarının, önleyici ve kestirimci bakım, arızi bakım ve rutin bakımları vardır. Tuğla dökmek de, üretim yapan ve çalışan bir fırın için olağan süreçlerden biridir. 1400 derece sıcaklıkta çalışan bir fırında, doğal olarak belli aralıklarla tuğlalarının bir kısmı dökülür ve kullanım ömrü tamamlandığı için dökülen bu tuğlaların yerine mantoda gerekli tadilat yapılarak yeni tuğla örülür. Bu süre içinde de 1400 derece sıcaklıktaki fırını çalıştırmazsınız. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Van Fabrikamızda da, rutin bakım döneminde tuğla yenilemesi için toplamda 2 günlük planlı bir duruş yapılmıştır ve şu an fabrika her zamanki gibi çalışmaktadır. Bu iddianın hayret ettiğim yönü şu: Koca fabrika bu. Gizli saklı bir yer değil ki. İsteyen gidip de çalışıp çalışmadığını hemen görebilir. Niye bu kadar kolay çürütülecek bir iddia ortaya atılmış, onu anlayamadım.” şeklinde cevap verdi.
Erzincan’daki tesisin klinkerinin Tokat’ta başka bir fabrikadan getirildiği yönündeki iddialara “Kesinlikle doğru değil. Erzincan tesisimizde satılan çimentonun tamamı Aşkale fabrikamızdan ve Gümüşhane fabrikamızdan gelen yüzde yüz kendi ürettiğimiz çimentodur.” açıklamasını yaparken, çok büyük masraflar yapılarak Ankara’da büro tutulduğu ve 40-50 kişinin çok yüksek maaşlarla çalıştırıldığı iddiasına da şu cümlelerle açıklık getirdi: “İnanın bu konunun niye gündemde tutulduğunu ve bu konudan neden rahatsızlık duyanların olduğunu bir türlü anlayamıyorum. Teşbihte hata olmaz. Bu konuda şikâyetçi olmak, bir insana senin neden iki kolun ve iki bacağın var deyip de şikâyetçi olmak kadar anlaşılması güç bir şey. 1993 yılında sadece Aşkale çimento fabrikasına sahip bir şirket iken, bugün 6 fabrika ve 9 hazır beton tesisiyle Türkiye’nin en büyük dördüncü üreticisi haline gelmiş, enerji şirketi ve atık şirketi başta olmak üzere farklı alanlardaki açılımlarıyla artık adı Dünya’da bilinen bir grup şirketine dönüşmüşüz. Sadece Aşkale Fabrikamızın değil, farklı lokasyonlara yayılmış diğer bütün şirketlerimizin de yönetimini ve koordinasyonunu sağlamak üzere diğer tüm grup şirketlerinde olduğu gibi bir Grup Merkezimiz mevcut. Bu merkezimiz de, kamu kurumlarıyla yoğun şekilde yürütülen işleri sağlıklı ilerletmek üzere Ankara’da bulunmaktadır. Şu an çimento sektörünün en büyük firmalarının pek çoğunun grup merkezleri de Ankara’da bulunuyor. Bunda şikâyete konu olan kısmı anlayamadığım için bu kadar vurguluyorum. Ama, Ankara’da grup merkezi kurabilmek için 40-50 kişilik yeni bir istihdam yapıldığı iddia ediliyorsa, bu tamamen yanlış bir bilgi. Ankara’daki Grup Merkezimizde toplam 42 kişi çalışıyor ve bu kadroların tamamı Aşkale’deki grup merkezimizde bulunan grup çalışanlarımızın Ankara’ya taşınmasından ibarettir.
Ankara’da çalışan arkadaşlarımızın çok yüksek maaşlarla işe alındığı kısmına da değineyim. Bu, her şeyden önce teknik olarak imkânsız. Uluslararası alanda bilimsel olarak çalışılmış iş değerlemesi ve iş gücü zorluğu, piyasanın genel ekonomik durumu, emek ve işgücü dengesi gibi kriterlere göre belirlenen ücret skalalarına tabi olarak ücret belirliyoruz. Fabrikalarımızda ya da Grup merkezimizde çalışanların görev unvanı için belirlenen ücret aralıkları ne ise, bu aralık içinde ücret ödenmektedir. Burada, Ankara’ya grup merkezini taşımış olmanın sürekli olarak gündemde tutulup da bir eleştiri konusu yapılmasının arkasında, bunların dışında başka bir şey varsa, onu da iddiayı ortaya atanlardan öğrenmek lazım.”
Son olarak, Büyükşehir Belediyesinin Yönetim Kurulunda yer alma talebinin olup olmadığı sorusu da kendisine yöneltilen Yücelik, “Aşkale Çimento ve Erçimsan Holding, özel sektör dinamiklerine tabi olarak tamamen profesyonel yönetilen bir özel sektör kuruluşudur. Her yıl ISO 500’de yer alarak Türkiye’nin adını Dünya’da duyuran ve Erzurum’un gururu olan Şirketimizin Yönetim Kurulu Başkanı Lütfü Yücelik, başarılarımızı Sayın Cumhurbaşkanımıza çok defalar arz edebilmiştir ve Zat-ı Alilerinin de takdirini toplamış bir şirket olarak faaliyetlerimiz devam etmektedir. Şirketimiz, Belediye’nin kendine bağlı olarak kamu hizmeti görmesi amacıyla kurulmuş iştiraklerinden biri değildir. Bir özel sektör şirketi olarak, Genel Kurulun oy çokluğuyla karar alması neticesinde Yönetim Kurulu oluşturulur ve bu Yönetim Kurulu da Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde Genel Kurulu bilgilendirir. Bu noktada, Belediye’nin herhangi bir temsilcisi ya da bir başka hissedarın Yönetim Kurulunda bulunabilmesinin şekli budur. Büyükşehir Belediyesi, Şirketimizin ilerlemesi için herhangi bir destek vermek istiyorsa, bunun için Yönetim Kurulunda bulunmasına gerek mi var? Vergilerini Erzurum için ödeyen, Erzurum’un refahı için gayret eden ve Erzurum’un gururu olmuş böylesine büyük bir Şirkete destek vermek için, Belediye eğer Yönetim Kurulunda yer almayı şart koşuyorsa, buna bir cevap veremem. Biz 30 yıldır nasıl dur durak bilmeden çalıştıysak, yine aynı şekil çalışmaya devam ediyoruz. Büyükşehir Belediyesi de, Yönetim Kurullarını tamamen kendisinin belirlediği ve bünyesinde bulunan iştiraklerinin ve şirketlerinin faaliyet alanları çerçevesinde Erzurum’un refahı için gayret etmelidir.” değerlendirmelerinde bulundu.
“30’uncu yılında çok daha güçlü” sloganıyla yürüttüğü ve Erzurum’a 30 yılda sağladığı katma değeri belirten bildirilerle reklam kampanyasını yürüttüğünü gördüğümüz Erçimsan Holding’in, 30’uncu yılında ilk defa ertelenen Genel Kurulunun Temmuz ayı içerisinde gerçekleşeceği öğrenilmiş olmakla birlikte, bu Genel Kurul sonucunda nasıl ilerleyeceği de merak konusu olmaya devam etmektedir.