Hamas-İsrail arasındaki çatışmalar sürerken Filistin'de yaşanabilecek sağlık sorunlarına karşı uyaran uzmanlar, “Dizanteri, kolera, Hepatit A ve E enfeksiyonları görülebilir. Uyuz, kızamık, suçiçeği, menenjit, pnömoni salgınları ortaya çıkabilir. Havada kimyasal gaz oranı artışı oluyor bu ciddi solunum yolu problemlerine neden oluyor. Hele hele burada çocuklar varsa astım, kronik akciğer hastalıkları olanlar varsa bunlar çok ciddi boğularak ölecekler anlamına geliyor. Oldu da savaş bitti diyelim yaşananlardan dolayı çok geniş bir engelli popülasyon Filistin halkını bekliyor. Evleri yıkılmış, su yok, gıda yok, bu ölüme mahkum etmektir, bir an önce güvenli bir bölgeye çekilmeleri gerekir” dedi.
Bölgede insani kayıplar ve yaralanmaların yanı sıra kanalizasyon sistemlerinin tahrip olması ve pis suların sokağa akması, elektrik ile su kesintileri nedeniyle yaşanan sıkıntılar, çöplerin toplanamaması, yarası bulunan vatandaşlara müdahale edilememesi gibi birçok nedenle bölgede bulaşıcı hastalıkların baş gösterebileceğine dikkat çekiliyor. Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı da İsrail’in 7 Ekim’den bu yana bombaladığı bölgede salgın hastalıkların yayılmasından endişe duyduklarını duyurmuştu. Beykent Üniversitesi Hastanesi’nden Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Fatma Çuhadar ve İç Hastalıkları Uzmanı Emel Yiğit Karakaş bölgede oluşabilecek sağlık problemlerine yönelik bilgi verdi.
“Bu ölüme mahkum etmektir oradaki kişileri”
Bölgede vatandaşların birçok sağlık problemiyle karşı karşıya kalabileceğini aktaran Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Fatma Çuhadar, “Bölgede özellikle su ve elektrik yok, binalar tahrip olmuş durumda. İnsanlar hijyen şartları uygun gıdaya erişmekte zorluk çekiyorlar, bu durum çeşitli enfeksiyon hastalıklarına yol açabilir. Özellikle su kaynaklı dizanteri, amipli dizanteri, basilli dizanteri, kolera, çeşitli parazitel enfeksiyonlar, giardiasis, Hepatit A ve E enfeksiyonları görülebilir. Yaralanmalara bağlı aşıya büyük bir ihtimalle kişiler ulaşamıyor tetanos enfeksiyonları, yaraların enfeksiyonları ve buna bağlı ölümler görülecektir çünkü ellerinde yeterince antibiyotik olduğunu zannetmiyorum. Toplu yaşam şartları birçok enfeksiyonun ortaya çıkmasına neden olur özellikle uyuz salgınları görülebilir çünkü kişiler yıkanamıyor. Kızamık, suçiçeği gibi salgınlar ortaya çıkabilir. Menenjit, grip enfeksiyonları pnömoni salgınları ortaya çıkabilir. Özellikle 5 yaşın altındaki çocukları, yaşlıları, kronik hastalıkları olanları gebeleri etkileyecektir. İlaçlarına ulaşamıyorlar, muayenelerini olamıyorlar, takipleri yapılamıyor bunlar da bir sorun. Temiz su kaynaklarına bu kişilerin ulaşımı sağlanmalıdır. Crush sendromu ayrı bir konu zaten böbrek rahatsızlıkları ortaya çıkıyor, tedavisi normal şartlarda bile oldukça güç, biz bunu depremde, kazalarda yaşıyoruz. Sonuçta sepsise yol açacak ve kişinin ölümüne yol açacak. Bu ölüme mahkum etmektir oradaki kişileri, uzun vadede hiçbir şeye erişemeyen insan, hijyenini sağlayamayan, gıdaya erişemeyen bir insan çok uzun süre yaşayamaz. Tahrip olmuş bir coğrafyadan bahsediyoruz evleri yıkılmış su yok, gıda yok ne kadar uzun süre dayanabilirler ki bu hayata bir an önce güvenli bir bölgeye çekilmeleri gerekir” dedi.
“Kimyasal gaz oranı artışı oluyor, boğularak ölecekler anlamına geliyor”
Hijyen şartlarının gözetilemediği durumların birçok problemi doğuracağını söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Emel Yiğit Karakaş, “Çok kötü içler acısı bir çatışma var, çatışan taraflardan bir bölgenin; Gazze halkının suya, elektriğe erişimi yok, kaçma şansları yok. Bir insan susuzluğa 3-5 gün dayanabilir bu da en iyi şartlarda. Susuzluk onlar için büyük bir problem yine suyun olmadığı yerde hijyen şartları olmadığı için enfeksiyon hastalıklarının artışı bu da yine bir problem. Suyun kuyulardan temin edildiği söyleniyor enfeksiyon hastalıklarına meyil oluşturuyor bu da çok ciddi bir problem. Sadece su değil gıdaya erişimleri de yok. Gazze’ye ilk yardım ve sağlık yardımı gidemiyor kendi imkanlarıyla onların bu durumlarla mücadelesi çok zor. Mermilerden, saldırılardan sağ çıksalar bile açık yaralanmalara zamanında ve yeterli müdahale edilmediği için çok büyük ihtimalle 3-5 gün içinde de septik şokla kaybedilecekler. Havada kimyasal gaz oranı artışı oluyor bu onlarda ciddi solunum yolu problemlerine neden oluyor. Hele hele de burada çocuklar varsa astım, kronik akciğer hastalıkları olanlar varsa bunlar çok ciddi boğularak ölecekler anlamına geliyor”
“Çok geniş bir engelli popülasyon Filistin halkını bekliyor”
Sözlerini sürdüren Uzm. Dr. Karakaş, “Fosfor bomları kullanıldığını görüyoruz. Savaş mağdurları bunu soluduklarında içten dışa doğru bir yanma gerçekleşiyor, kesinlikle durdurulamıyor. Yanmadan kurtulsalar karaciğer ve böbrek yetmezliği ile karşı karşıya kalıyor. İçinde bulundukları durum çok dramatik. Dünya Sağlık Örgütü’nün ve tüm insanların hekimlerin bu konuda bir şeyler yapması gerekiyor, bu savaşa dur dememiz gerekiyor. Kendi depoladıkları su ve yiyecek kaynakları bittikten sonra en fazla 1 hafta içerisinde toplu bir ölüm gerçekleşecek demek oluyor. Oldu da savaş bitti diyelim yaşananlardan, fiziksel yaralanmalardan dolayı çok geniş bir engelli popülasyon Filistin halkını bekliyor. Organ yaralanmaları olacak, bazıları kalıcı olacak. Engelli bir vatandaş topluluğu onların hayatında olacak. Aynı şekilde belki maruz kaldıkları kimyasallar nedeniyle ömür boyu sağlık ve ilaç desteğine ihtiyacı olan yine engelli vatandaşlar olacak. En önemlisi de nüfusunun yüzde 40’ının 16 yaşın altında olduğunu düşünürsek çok büyük ve çok ciddi bir travmaya maruz kalmış çocukları olacak" ifadelerini kullandı.
(HK-RU-ÖK-Y) iha
“Bu ölüme mahkum etmektir oradaki kişileri”
Bölgede vatandaşların birçok sağlık problemiyle karşı karşıya kalabileceğini aktaran Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Fatma Çuhadar, “Bölgede özellikle su ve elektrik yok, binalar tahrip olmuş durumda. İnsanlar hijyen şartları uygun gıdaya erişmekte zorluk çekiyorlar, bu durum çeşitli enfeksiyon hastalıklarına yol açabilir. Özellikle su kaynaklı dizanteri, amipli dizanteri, basilli dizanteri, kolera, çeşitli parazitel enfeksiyonlar, giardiasis, Hepatit A ve E enfeksiyonları görülebilir. Yaralanmalara bağlı aşıya büyük bir ihtimalle kişiler ulaşamıyor tetanos enfeksiyonları, yaraların enfeksiyonları ve buna bağlı ölümler görülecektir çünkü ellerinde yeterince antibiyotik olduğunu zannetmiyorum. Toplu yaşam şartları birçok enfeksiyonun ortaya çıkmasına neden olur özellikle uyuz salgınları görülebilir çünkü kişiler yıkanamıyor. Kızamık, suçiçeği gibi salgınlar ortaya çıkabilir. Menenjit, grip enfeksiyonları pnömoni salgınları ortaya çıkabilir. Özellikle 5 yaşın altındaki çocukları, yaşlıları, kronik hastalıkları olanları gebeleri etkileyecektir. İlaçlarına ulaşamıyorlar, muayenelerini olamıyorlar, takipleri yapılamıyor bunlar da bir sorun. Temiz su kaynaklarına bu kişilerin ulaşımı sağlanmalıdır. Crush sendromu ayrı bir konu zaten böbrek rahatsızlıkları ortaya çıkıyor, tedavisi normal şartlarda bile oldukça güç, biz bunu depremde, kazalarda yaşıyoruz. Sonuçta sepsise yol açacak ve kişinin ölümüne yol açacak. Bu ölüme mahkum etmektir oradaki kişileri, uzun vadede hiçbir şeye erişemeyen insan, hijyenini sağlayamayan, gıdaya erişemeyen bir insan çok uzun süre yaşayamaz. Tahrip olmuş bir coğrafyadan bahsediyoruz evleri yıkılmış su yok, gıda yok ne kadar uzun süre dayanabilirler ki bu hayata bir an önce güvenli bir bölgeye çekilmeleri gerekir” dedi.
“Kimyasal gaz oranı artışı oluyor, boğularak ölecekler anlamına geliyor”
Hijyen şartlarının gözetilemediği durumların birçok problemi doğuracağını söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Emel Yiğit Karakaş, “Çok kötü içler acısı bir çatışma var, çatışan taraflardan bir bölgenin; Gazze halkının suya, elektriğe erişimi yok, kaçma şansları yok. Bir insan susuzluğa 3-5 gün dayanabilir bu da en iyi şartlarda. Susuzluk onlar için büyük bir problem yine suyun olmadığı yerde hijyen şartları olmadığı için enfeksiyon hastalıklarının artışı bu da yine bir problem. Suyun kuyulardan temin edildiği söyleniyor enfeksiyon hastalıklarına meyil oluşturuyor bu da çok ciddi bir problem. Sadece su değil gıdaya erişimleri de yok. Gazze’ye ilk yardım ve sağlık yardımı gidemiyor kendi imkanlarıyla onların bu durumlarla mücadelesi çok zor. Mermilerden, saldırılardan sağ çıksalar bile açık yaralanmalara zamanında ve yeterli müdahale edilmediği için çok büyük ihtimalle 3-5 gün içinde de septik şokla kaybedilecekler. Havada kimyasal gaz oranı artışı oluyor bu onlarda ciddi solunum yolu problemlerine neden oluyor. Hele hele de burada çocuklar varsa astım, kronik akciğer hastalıkları olanlar varsa bunlar çok ciddi boğularak ölecekler anlamına geliyor”
“Çok geniş bir engelli popülasyon Filistin halkını bekliyor”
Sözlerini sürdüren Uzm. Dr. Karakaş, “Fosfor bomları kullanıldığını görüyoruz. Savaş mağdurları bunu soluduklarında içten dışa doğru bir yanma gerçekleşiyor, kesinlikle durdurulamıyor. Yanmadan kurtulsalar karaciğer ve böbrek yetmezliği ile karşı karşıya kalıyor. İçinde bulundukları durum çok dramatik. Dünya Sağlık Örgütü’nün ve tüm insanların hekimlerin bu konuda bir şeyler yapması gerekiyor, bu savaşa dur dememiz gerekiyor. Kendi depoladıkları su ve yiyecek kaynakları bittikten sonra en fazla 1 hafta içerisinde toplu bir ölüm gerçekleşecek demek oluyor. Oldu da savaş bitti diyelim yaşananlardan, fiziksel yaralanmalardan dolayı çok geniş bir engelli popülasyon Filistin halkını bekliyor. Organ yaralanmaları olacak, bazıları kalıcı olacak. Engelli bir vatandaş topluluğu onların hayatında olacak. Aynı şekilde belki maruz kaldıkları kimyasallar nedeniyle ömür boyu sağlık ve ilaç desteğine ihtiyacı olan yine engelli vatandaşlar olacak. En önemlisi de nüfusunun yüzde 40’ının 16 yaşın altında olduğunu düşünürsek çok büyük ve çok ciddi bir travmaya maruz kalmış çocukları olacak" ifadelerini kullandı.
(HK-RU-ÖK-Y) iha