
Osman Sınav’ın atv’de Cuma akşamları yayına giren dizisi “Yalnız Kurt” en gerçek anlamda FETÖ’yü anlatan kaliteli bir yapım. Doğrusu diziyle ilgili ilk tanıtımları duyunca çok ciddiye almamıştım. İlk bölümünü izleyince yanıldığımı anladım.
Dizinin ilk dakikalarında orijinal çizimlerle Salur Kazan’ın yedi başlı ejderhayı öldürme hikâyesi anlatılıyordu. Doğrusu atıf etkileyiciydi. Yine Dede Korkut hikayelerinin orijinal nüshalarında yer alan;
Yerli kara dağların yıkılmasın / Gölgelice kaba ağacın kesilmesin
Coşkun akan görkemli suyun kurumasın / Kanatlarının ucu kırılmasın
Çalışanda kara polat öz kılıcın kertilmesin / Kadir Mevla seni namerde muhtaç etmesin
Allah'ın verdiği umudun kesilmesin / En sonunda arı imandan ayırmasın!
Duası etkileyiciydi.
Sonra genç jandarma teğmeni Davut Bahadır’ın 1963 yılında Erzincan’daki görev yıllarına gidildi. FETÖ liderine atıf orijinaldi. Amerikan Barış Gönüllüleri ile ilişkiler ve ABD’ye casusluk yapan bazı isimlere ulaşan fırıncının köyündeki tüm akrabalarının öldürülmesi; Davut Bahadır’ın köyde inceleme yaptığı sırada fırıncının 2 oğlunu bulmasıyla devam etti sahneler.
Davut Bahadır, iki çocuğu yetimhaneye götürdü. Genç jandarma Teğmeni Bahadır’ın yetimhanede başka çocukları yani ‘Kurt’ları varmış. Yetim Kurtlar. Hikayenin başladığı nokta ve Bahadır komutanın fırıncının yaşı büyükçe olan oğlundan iletilen nota ulaşmasıyla başlıyordu.
Notta Fettah Dahlan isimli genç bir imamın Amerikan gönüllüleriyle ilişki içinde olduğu yazıyordu. Erzurum’da 60’larda şubesi açılan Komünizmle Mücadele Derneği’ne de atıf vardı.
Davut Bahadır, “Yetim Kurtları” yetiştirir ve önemli yerlere gelirler. Devlete hizmet ederler, ancak Davut Bahadır ile ilişkileri sürmektedir. 2001 yılında Davut komutanın ‘yetim kurtları’nın çoğu içlerinde ki bir hain sayesinde “şehit” edilir.
FETÖ netwörkü öldürdüğü kahramanları “Hain ve devlete karşı kalmışmacı” olarak sunar. Davut komutan yıllar sonra olayı anlatırken “Kimse çıkıp demedi ki, bunlar yapmaz. Hain olamazlar. O hainlere inandılar” ifadesi bize bir şey anlattı mı bilemedim.
Gerçekten de FETÖ bunu kanıtladı!
Milletin gözünün içine baka baka yüzlerce, binlerce sivil, asker ve bürokrata özel suçlar yamadı. Kimse de çıkıp ‘yahu bu işte bit yeniği var” demedi. Aksine, ‘ateş olan yerden duman çıkar’ dediler.
O yıllarda FETÖ müthiş bir akıl ürünü olarak sol losyonu “Taraf” isminde bir gazete çıkardı. Ahmet Altan, Emre Uslu, Hayko Bağdat, Önder Aytaç, Yasemin Çongar gibi yüze yakın yazarı vardı. İçlerinde yerli, yabancılarda bulunuyordu.
Hiç kimse sorma gereği duymadı; PKK kampına gittiğinde ‘Vatanı bir kadın memesine satarım’ diyen Ahmet Altan bu gazeteyi nasıl çıkarıyor diye.
Maddi kaynağı nasıl buluyor diye.
Dizinin ilk dakikalarında orijinal çizimlerle Salur Kazan’ın yedi başlı ejderhayı öldürme hikâyesi anlatılıyordu. Doğrusu atıf etkileyiciydi. Yine Dede Korkut hikayelerinin orijinal nüshalarında yer alan;
Yerli kara dağların yıkılmasın / Gölgelice kaba ağacın kesilmesin
Coşkun akan görkemli suyun kurumasın / Kanatlarının ucu kırılmasın
Çalışanda kara polat öz kılıcın kertilmesin / Kadir Mevla seni namerde muhtaç etmesin
Allah'ın verdiği umudun kesilmesin / En sonunda arı imandan ayırmasın!
Duası etkileyiciydi.
Sonra genç jandarma teğmeni Davut Bahadır’ın 1963 yılında Erzincan’daki görev yıllarına gidildi. FETÖ liderine atıf orijinaldi. Amerikan Barış Gönüllüleri ile ilişkiler ve ABD’ye casusluk yapan bazı isimlere ulaşan fırıncının köyündeki tüm akrabalarının öldürülmesi; Davut Bahadır’ın köyde inceleme yaptığı sırada fırıncının 2 oğlunu bulmasıyla devam etti sahneler.
Davut Bahadır, iki çocuğu yetimhaneye götürdü. Genç jandarma Teğmeni Bahadır’ın yetimhanede başka çocukları yani ‘Kurt’ları varmış. Yetim Kurtlar. Hikayenin başladığı nokta ve Bahadır komutanın fırıncının yaşı büyükçe olan oğlundan iletilen nota ulaşmasıyla başlıyordu.
Notta Fettah Dahlan isimli genç bir imamın Amerikan gönüllüleriyle ilişki içinde olduğu yazıyordu. Erzurum’da 60’larda şubesi açılan Komünizmle Mücadele Derneği’ne de atıf vardı.
Davut Bahadır, “Yetim Kurtları” yetiştirir ve önemli yerlere gelirler. Devlete hizmet ederler, ancak Davut Bahadır ile ilişkileri sürmektedir. 2001 yılında Davut komutanın ‘yetim kurtları’nın çoğu içlerinde ki bir hain sayesinde “şehit” edilir.
FETÖ netwörkü öldürdüğü kahramanları “Hain ve devlete karşı kalmışmacı” olarak sunar. Davut komutan yıllar sonra olayı anlatırken “Kimse çıkıp demedi ki, bunlar yapmaz. Hain olamazlar. O hainlere inandılar” ifadesi bize bir şey anlattı mı bilemedim.
Gerçekten de FETÖ bunu kanıtladı!
Milletin gözünün içine baka baka yüzlerce, binlerce sivil, asker ve bürokrata özel suçlar yamadı. Kimse de çıkıp ‘yahu bu işte bit yeniği var” demedi. Aksine, ‘ateş olan yerden duman çıkar’ dediler.
O yıllarda FETÖ müthiş bir akıl ürünü olarak sol losyonu “Taraf” isminde bir gazete çıkardı. Ahmet Altan, Emre Uslu, Hayko Bağdat, Önder Aytaç, Yasemin Çongar gibi yüze yakın yazarı vardı. İçlerinde yerli, yabancılarda bulunuyordu.
Hiç kimse sorma gereği duymadı; PKK kampına gittiğinde ‘Vatanı bir kadın memesine satarım’ diyen Ahmet Altan bu gazeteyi nasıl çıkarıyor diye.
Maddi kaynağı nasıl buluyor diye.