Sabahın ilk ışıklarıyla beraber gelinin, evden çıkma vaktinin de geldiği anlaşılırdı. Gelin çıkarma genelde sabah saatlerinde olur ve gelin almaya gelenler önce erkek tarafında toplanır ve oradan da kız evine doğru yönelirdi. Şehirde düğün çıkarma genel de cumartesi, pazar ve bazen de cuma günleri yapılırdı. Çok eskiden araba olarak faytonlar tutulur ve faytonlar eşliğinde kız evine gidilirmiş. Süslenen faytona gelin bindirilir ve fayton eşliğinde bir gezi düzenlenerek gelin, yeni evinin yolunu tutardı. Artık günümüzde faytonların yerini otomobiller alınca gelin arabası da otomobiller olmuştur. Gelin evden çıkarılmadan önce gelinliğini giyer ve tülbendini kapatarak beklerdi. Sırasıyla baba, kardeş varsa ağabey ve diğer yakınları gelini görür ve mutlu olması için dualar ederdi. Gelinin beline üç defa kırmızı kurdele bağlanarak açılır ve gelin dualarla evden çıkarılırdı. Baba ve diğer büyükler dualarını ederken köşede ağlayanlar hep analar olurdu. Gelin, kaynata eşliğinde evden çıkarılarak daha önce süslenmiş olan arabaya binilirdi. Bu arada gelin çıkarmaya gelenler düğün arabasını takip ederek erkek tarafına doğru hareket edilirdi. Gelin şehirde konvoya katılanlarla dolaştırılır ve kornalar eşliğinde yeni evine götürülürdü. Gelin arabasının önü şehirdeki gezi sırasında durdurulur ve kaynatadan bahşişler istenirdi. Bazen bu bahşişlerden almak isteyen çocuklar arabaların altında kalıp üzücü olaylarda yaşanabilirdi. Kaynata daha önce hazırladığı zarflar içerisinde ki paraları aracın önünü kesenlere verirdi. Gelin arabası diğer araçların arasında damadın beklediği eve on, on beş dakika sonra varılırdı. Gelin kız evinde çıktığında erkek tarafına müjde yastığı yola çıkardı. Müjde yastığında damat ve sağdıcın o gün giyeceği çamaşır, gömlek, kravat, mendil ve bir de ayna bulunurdu. Müjde yastığını götüren kişiye damat veya sağdıç tarafından bahşiş verilirdi.
Gelinin geldiği evde de damat hazırlığı yaparak gelini beklerdi. Damat ev bacalı ise bacada, balkonlu ise balkonda gelinin sokağın başında görülmesiyle harekete geçerdi. Damat tam gelini göreceği bir yere gelerek orda beklerdi. Gelin arabadan indirilir ve üzerine ehram çekilerek evin içine sokulmaya çalışılırdı. İşte bu arada damat üsten gelinin kafasına hazırladığı elmayı atardı. Elmayla beraber çerez de gelinin başında aşağıya serptirilirdi. Elmanın parçalarını alarak damada getirenlere sağdıç tarafından bahşişler verilirdi. Bazen damat işi abartır ve elmayı tam gelinin kafasına vurunca gelin oracıkta bayılırdı. Artık günümüzde elmayı atarak gelini bayıltan damatlar yok denecek kadar azalmıştır.
Gelinin eve alınmasıyla beraber misafirlere şerbet ikramı yapılırdı. İkramlar içildikten sonra hayırlı olsun denilerek gelenler işine gücüne geri dönerdi. Bazı misafirler ise gelinin indiği eve gider ve biraz soluk aldıktan sonra onlarda evlerine giderek akşam ki düğün hazırlığı başlardı. Akşam düğün için hazırlıklar erkek tarafında hızlı bir şekilde yapılırdı. Düğün evde yapılacak yemekler daha önceden yapılır ve dolaplarda saklanırdı. Eş, dost, konu ve komşular da o günkü yapılacaklara yardım eder ve üzerine düşen görevi layıkıyla yapardı. Eve komşulardan sandalye ve masalar, çatal, kaşık ve bıçaklar getirilir, masalar önceden hazırlanırdı. Evde olan düğünlerde hane halkı çok yorulur ve bu yorgunluk aylarca devam ederdi. Düğün başlamadan önce gelin ve damadın yakınları saçlarını yaptırmaya giderdi. Damat arkadaşları tarafından hamama götürülür ve daha sonra da berbere götürülerek damat tıraşı yaptırılırdı. Bu işleri damadın sağdıcı yerine getirirdi. Düğün kiralanan bir salonda yapılacaksa misafirler saat altıya doğru salona doğru giderlerdi. Misafirleri erkek tarafı kapıda karşılar ve yerlerini gösterirdi. Düğünler son yıllara kadar sadece kadınlar arasında yapılırdı. Son dönemlerde artık düğünler kadınlı erkekli yapılmaktadır.
Düğün müzik eşliğinde başlar ve düğüne icabet edenler oynamaya başlardı. Müzik eşliğinde eğlenmeye başlayanlar damat ve gelinin gelmesiyle eğlencelerine ara verir ve bütün dikkatler gelin ve damat üzerinde olurdu. Gelin ve damat kendileri için ayrılan yere oturur ve düğüne onlarda katılırdı. Müzik eşliğinde eğlenceye damat ve gelin de katılırdı. Eğlence devam ederken misafirlere meyve suyu ve kuru pasta ikramı yapılırdı. Düğün ikramların yenilmesiyle yeniden kaldığı yerden devam ederdi. Eğlenceye dalan misafirleri takı töreni frenler ve takı törenine geçilirdi. Takı töreninde geline ilk önce kaynata ve kaynana hediyelerini takardı. Takı töreninde geline erkek tarafından hediye vermek isteyenler sıraya girerdi. Takı töreni bazen dakikalarca sürerdi. Takı töreninden sonra gelin ve damat salonda kendileri için ayrılan yere çekilerek hediyelerini üzerlerinden çıkarırlardı.
Gelin ve damadın gelmesiyle birlikte eğlence kaldığı yerden devam ederdi. Halaylar çekilir, oyunlar oynanır, danslar edilerek düğün devam ederdi. Düğünde son ara pasta kesme merasimi için verilir ve gelin ile damat müzik eşliğinde pastayı keserek birbirlerine ikram ederdi. Kesilen pastanın diğer dilimleri de misafirlere ikram edilirdi. Pasta yenilirken gelin ve damat ile fotoğraf çektirmek isteyenler fırsatı değerlendirirdi. Gelin düğünde on, on beş gün sonra ayak dönümü için anne ve babasını görmeye gider ve onlarla hasret giderirdi.
Gelinin geldiği evde de damat hazırlığı yaparak gelini beklerdi. Damat ev bacalı ise bacada, balkonlu ise balkonda gelinin sokağın başında görülmesiyle harekete geçerdi. Damat tam gelini göreceği bir yere gelerek orda beklerdi. Gelin arabadan indirilir ve üzerine ehram çekilerek evin içine sokulmaya çalışılırdı. İşte bu arada damat üsten gelinin kafasına hazırladığı elmayı atardı. Elmayla beraber çerez de gelinin başında aşağıya serptirilirdi. Elmanın parçalarını alarak damada getirenlere sağdıç tarafından bahşişler verilirdi. Bazen damat işi abartır ve elmayı tam gelinin kafasına vurunca gelin oracıkta bayılırdı. Artık günümüzde elmayı atarak gelini bayıltan damatlar yok denecek kadar azalmıştır.
Gelinin eve alınmasıyla beraber misafirlere şerbet ikramı yapılırdı. İkramlar içildikten sonra hayırlı olsun denilerek gelenler işine gücüne geri dönerdi. Bazı misafirler ise gelinin indiği eve gider ve biraz soluk aldıktan sonra onlarda evlerine giderek akşam ki düğün hazırlığı başlardı. Akşam düğün için hazırlıklar erkek tarafında hızlı bir şekilde yapılırdı. Düğün evde yapılacak yemekler daha önceden yapılır ve dolaplarda saklanırdı. Eş, dost, konu ve komşular da o günkü yapılacaklara yardım eder ve üzerine düşen görevi layıkıyla yapardı. Eve komşulardan sandalye ve masalar, çatal, kaşık ve bıçaklar getirilir, masalar önceden hazırlanırdı. Evde olan düğünlerde hane halkı çok yorulur ve bu yorgunluk aylarca devam ederdi. Düğün başlamadan önce gelin ve damadın yakınları saçlarını yaptırmaya giderdi. Damat arkadaşları tarafından hamama götürülür ve daha sonra da berbere götürülerek damat tıraşı yaptırılırdı. Bu işleri damadın sağdıcı yerine getirirdi. Düğün kiralanan bir salonda yapılacaksa misafirler saat altıya doğru salona doğru giderlerdi. Misafirleri erkek tarafı kapıda karşılar ve yerlerini gösterirdi. Düğünler son yıllara kadar sadece kadınlar arasında yapılırdı. Son dönemlerde artık düğünler kadınlı erkekli yapılmaktadır.
Düğün müzik eşliğinde başlar ve düğüne icabet edenler oynamaya başlardı. Müzik eşliğinde eğlenmeye başlayanlar damat ve gelinin gelmesiyle eğlencelerine ara verir ve bütün dikkatler gelin ve damat üzerinde olurdu. Gelin ve damat kendileri için ayrılan yere oturur ve düğüne onlarda katılırdı. Müzik eşliğinde eğlenceye damat ve gelin de katılırdı. Eğlence devam ederken misafirlere meyve suyu ve kuru pasta ikramı yapılırdı. Düğün ikramların yenilmesiyle yeniden kaldığı yerden devam ederdi. Eğlenceye dalan misafirleri takı töreni frenler ve takı törenine geçilirdi. Takı töreninde geline ilk önce kaynata ve kaynana hediyelerini takardı. Takı töreninde geline erkek tarafından hediye vermek isteyenler sıraya girerdi. Takı töreni bazen dakikalarca sürerdi. Takı töreninden sonra gelin ve damat salonda kendileri için ayrılan yere çekilerek hediyelerini üzerlerinden çıkarırlardı.
Gelin ve damadın gelmesiyle birlikte eğlence kaldığı yerden devam ederdi. Halaylar çekilir, oyunlar oynanır, danslar edilerek düğün devam ederdi. Düğünde son ara pasta kesme merasimi için verilir ve gelin ile damat müzik eşliğinde pastayı keserek birbirlerine ikram ederdi. Kesilen pastanın diğer dilimleri de misafirlere ikram edilirdi. Pasta yenilirken gelin ve damat ile fotoğraf çektirmek isteyenler fırsatı değerlendirirdi. Gelin düğünde on, on beş gün sonra ayak dönümü için anne ve babasını görmeye gider ve onlarla hasret giderirdi.