Bu hafta yazımızla Gez Mahallemizde ki gezimizi de bitirmiş olacağız. İşte ilk durağımız Eski vali konağımız;
ESKİ VALİ KONAĞI
1926 yılında vali konağı olarak yapılan bina Gazi Ahmet Muhtar Paşa İlkokulunun önünde yer alır. Bir dönem Nene Hatun Kız Lisesi olarak da kullanılmış olan bina ilk öğretmen okulunun açıldığı mekândır. Tarihi taş bina uzun dönem okula hizmet etmiş 1986 yılında ise boşaltılmıştır. Binada onarım yapılarak Sağlık Eğitim Enstitüsü açılmıştır. 1948’de Erkek ortaokuluna devredilen bu okul binası eski yapı olmasına rağmen oturaklı, iç kısmı ahşap ve bodrumu ile birlikte üç katlıdır. Bina bir dönemde öğretmen evi olarak hizmet etmiştir. (Bulut, Erzurum Çarşı Pazar, s.44.)
GEZ CAMİSİ
Hastaneler caddesi üzerinde yer alan mabedin 1968 yılında temeli atılmış olup 1972 yılında ibadete açılmıştır. Bu cami Cumhuriyet döneminde Erzurum’da yapılanların belki en güzeli değil; fakat herhalde en büyüğü olmuştur. (Başar, Tarih Boyunca Çeşitli Hizmetleriyle Camilerimiz, s.156.) Ne yazık ki, kubbesi dışardan aşikâr surette göze çarpan bir nispetsizlik göstermekte ve çirkinlik göstermekle, verilen emeği adeta gölgelemiştir. (Başar, Tarih Boyunca Çeşitli Hizmetleriyle Camilerimiz, s.156.) Durumun veya görünümünün düzeltilmesi için köşelere bir çeşit kör kubbeler eklenmiş ve duvar yanlarında yükseltmeler yapılmış ise de yeteri kadar estetik sağlanmamıştır. Kadın ve erkekler için ayrı ayrı tuvaletler yaptırılması ve bu yerlerin bakım ve çalışmalarını sağlayacak tedbirlerin alınması, caminin belli bir özelliğini teşkil etmektedir. (Başar, Tarih Boyunca Çeşitli Hizmetleriyle Camilerimiz, s.156.)
Erzurum’un en fazla dolan camilerinden biri olan Gez Cami özellikle cuma günleri daha fazla Müslüman’a kapılarını açmaktadır. Caminin ayrı tuvaletlerinin olması bu gün dahi Lalapaşa hariç diğer camilerimizde pek rastlanmayan durumdur. Son yıllarda cami tuvaletlerinin işletime açılması ile bu alanlarda bakımsızlıktan kurtulmuş caminin etrafında oluşan pis kokularda önlenmiştir. Caminin etrafı açılmış çevre düzenlemesi de yapılmıştır. Yolun bir bölümünün caminin yanında geçmesi oralara ev yapılmasını engellediği için cami kaybolmaktan kurtulmuştur. Caminin arka tarafında suyu berrak berrak akan bir çeşmesi bulunmakta olup narin narin akmaktadır.
İSTANBUL KAPI
Tarihin en önemli kavşak noktalarından biri olan Erzurum birçok eser ile günümüze ışık tutmaktadır. Bunlardan biri de tarihi kapılardır. Gürcükapı, Tebrizkapı, Erzincan kapı, Kavakkapı, Karskapı, Yenikapı ve İstanbulkapı. Kalenin girişleri oluşturan bu kapılarımızdan Gürcükapı, Erzincankapı, Yenikapı ve Tebrizkapı ne yazık ki günümüze kadar gelmemiştir. Kapıların bulunduğu surun etrafı, hendekle çevrili olduğu için, kapılardan karşıya geçmek için iner çıkar köprüler bulunurmuş. Erzurum kalesinin içteki ikinci surundan dışarı çıkmak için Erzincan, Gürcü, Tebriz ve Yenikapı 1865–1877 yılları arasında ise askeri savunma amacıyla Kavak, Harput, İstanbul ve Karskapı yapılmıştır. İstanbul kapı, Erzurum’a kuzeybatı yönünden gelecek saldırıları önlemek için Fosfor Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. (Solmaz, Erzurum Şehrindeki Tarihi Eserler, s.110.) Şehrin savunulması için yapılmış olan yapı plan itibariyle T şeklinde bir alana oturmaktadır. Uzun tutulmuş giriş kısmı ile girişin doğusunda iki yanında yer alan üçer oda yer almakta olup giriş kısmı doğu-batı doğrultusundadır. Kuzeydoğu kısmı kısmen harap olmuştur. İstanbulkapı ilk halinde tam ortadan simetri oluşturmaktadır. Yol yapım çalışmaları sırasında dikkat edilmediğinden bu simetri bozulmuştur. Girişin iki yanında yer alan mekânlara basamaklarla çıkılmaktadır. Girişin solunda yer alan oda yapının en büyük mekânıdır. Dikdörtgen dar planlı olan bu oda dış ortama üç adet yuvarlak kemerli pencerelerle açılmaktadır. Girişin sağında bulunan ve yapının simetrisini oluşturan mekânın üçüncü penceresi de yol çalışmaları sırasında yıkılmıştır. Tüm kapı ve pencereler kemerle geçilmiştir. Yapının kapı ve pencere doğramaları yoktur. Pencerelerde sadece demir parmaklar vardır. Şehre girmek üzereyiz. Önümüze kocaman bir mânia (engel) çıktı; bu ne duvardır, ne kaledir, ne settir; sanki bir dağ dilimini yuvarlayarak üstüvaneleştirip yatırmışlar. Böğründe tünel gibi bir oyuk; yanları ve tavanı tünel gibi kesme taştan örülme. On beş metre derinliğinde bir tünel. Ancak bir araba geçebilir. Esrarlı Mısır mabedlerinin yer altı medhalinde (giriş,kapı) gibiyiz. Burası İstanbul kapısı imiş. (Sevük, Age., s.340.) Yapı son yıllarda yapılan tamiratlarla koruma altına alınmış ve tamamen yıkılmaktan da kurtulmuştur.
ESKİ VALİ KONAĞI
1926 yılında vali konağı olarak yapılan bina Gazi Ahmet Muhtar Paşa İlkokulunun önünde yer alır. Bir dönem Nene Hatun Kız Lisesi olarak da kullanılmış olan bina ilk öğretmen okulunun açıldığı mekândır. Tarihi taş bina uzun dönem okula hizmet etmiş 1986 yılında ise boşaltılmıştır. Binada onarım yapılarak Sağlık Eğitim Enstitüsü açılmıştır. 1948’de Erkek ortaokuluna devredilen bu okul binası eski yapı olmasına rağmen oturaklı, iç kısmı ahşap ve bodrumu ile birlikte üç katlıdır. Bina bir dönemde öğretmen evi olarak hizmet etmiştir. (Bulut, Erzurum Çarşı Pazar, s.44.)
GEZ CAMİSİ
Hastaneler caddesi üzerinde yer alan mabedin 1968 yılında temeli atılmış olup 1972 yılında ibadete açılmıştır. Bu cami Cumhuriyet döneminde Erzurum’da yapılanların belki en güzeli değil; fakat herhalde en büyüğü olmuştur. (Başar, Tarih Boyunca Çeşitli Hizmetleriyle Camilerimiz, s.156.) Ne yazık ki, kubbesi dışardan aşikâr surette göze çarpan bir nispetsizlik göstermekte ve çirkinlik göstermekle, verilen emeği adeta gölgelemiştir. (Başar, Tarih Boyunca Çeşitli Hizmetleriyle Camilerimiz, s.156.) Durumun veya görünümünün düzeltilmesi için köşelere bir çeşit kör kubbeler eklenmiş ve duvar yanlarında yükseltmeler yapılmış ise de yeteri kadar estetik sağlanmamıştır. Kadın ve erkekler için ayrı ayrı tuvaletler yaptırılması ve bu yerlerin bakım ve çalışmalarını sağlayacak tedbirlerin alınması, caminin belli bir özelliğini teşkil etmektedir. (Başar, Tarih Boyunca Çeşitli Hizmetleriyle Camilerimiz, s.156.)
Erzurum’un en fazla dolan camilerinden biri olan Gez Cami özellikle cuma günleri daha fazla Müslüman’a kapılarını açmaktadır. Caminin ayrı tuvaletlerinin olması bu gün dahi Lalapaşa hariç diğer camilerimizde pek rastlanmayan durumdur. Son yıllarda cami tuvaletlerinin işletime açılması ile bu alanlarda bakımsızlıktan kurtulmuş caminin etrafında oluşan pis kokularda önlenmiştir. Caminin etrafı açılmış çevre düzenlemesi de yapılmıştır. Yolun bir bölümünün caminin yanında geçmesi oralara ev yapılmasını engellediği için cami kaybolmaktan kurtulmuştur. Caminin arka tarafında suyu berrak berrak akan bir çeşmesi bulunmakta olup narin narin akmaktadır.
İSTANBUL KAPI
Tarihin en önemli kavşak noktalarından biri olan Erzurum birçok eser ile günümüze ışık tutmaktadır. Bunlardan biri de tarihi kapılardır. Gürcükapı, Tebrizkapı, Erzincan kapı, Kavakkapı, Karskapı, Yenikapı ve İstanbulkapı. Kalenin girişleri oluşturan bu kapılarımızdan Gürcükapı, Erzincankapı, Yenikapı ve Tebrizkapı ne yazık ki günümüze kadar gelmemiştir. Kapıların bulunduğu surun etrafı, hendekle çevrili olduğu için, kapılardan karşıya geçmek için iner çıkar köprüler bulunurmuş. Erzurum kalesinin içteki ikinci surundan dışarı çıkmak için Erzincan, Gürcü, Tebriz ve Yenikapı 1865–1877 yılları arasında ise askeri savunma amacıyla Kavak, Harput, İstanbul ve Karskapı yapılmıştır. İstanbul kapı, Erzurum’a kuzeybatı yönünden gelecek saldırıları önlemek için Fosfor Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. (Solmaz, Erzurum Şehrindeki Tarihi Eserler, s.110.) Şehrin savunulması için yapılmış olan yapı plan itibariyle T şeklinde bir alana oturmaktadır. Uzun tutulmuş giriş kısmı ile girişin doğusunda iki yanında yer alan üçer oda yer almakta olup giriş kısmı doğu-batı doğrultusundadır. Kuzeydoğu kısmı kısmen harap olmuştur. İstanbulkapı ilk halinde tam ortadan simetri oluşturmaktadır. Yol yapım çalışmaları sırasında dikkat edilmediğinden bu simetri bozulmuştur. Girişin iki yanında yer alan mekânlara basamaklarla çıkılmaktadır. Girişin solunda yer alan oda yapının en büyük mekânıdır. Dikdörtgen dar planlı olan bu oda dış ortama üç adet yuvarlak kemerli pencerelerle açılmaktadır. Girişin sağında bulunan ve yapının simetrisini oluşturan mekânın üçüncü penceresi de yol çalışmaları sırasında yıkılmıştır. Tüm kapı ve pencereler kemerle geçilmiştir. Yapının kapı ve pencere doğramaları yoktur. Pencerelerde sadece demir parmaklar vardır. Şehre girmek üzereyiz. Önümüze kocaman bir mânia (engel) çıktı; bu ne duvardır, ne kaledir, ne settir; sanki bir dağ dilimini yuvarlayarak üstüvaneleştirip yatırmışlar. Böğründe tünel gibi bir oyuk; yanları ve tavanı tünel gibi kesme taştan örülme. On beş metre derinliğinde bir tünel. Ancak bir araba geçebilir. Esrarlı Mısır mabedlerinin yer altı medhalinde (giriş,kapı) gibiyiz. Burası İstanbul kapısı imiş. (Sevük, Age., s.340.) Yapı son yıllarda yapılan tamiratlarla koruma altına alınmış ve tamamen yıkılmaktan da kurtulmuştur.