Bilinen şekliyle Hasan Sabbah veya Batiniler insanları sahte bir cennet ideali çevresinde bir araya getiriyordu. Bu cennet ile binlerce insanı devşirip, suikastçı olarak kullanabildiler. Günümüzde Google, facebok ve benzer sosyal ağlar benzer sunum yapıyorlar. Biranda kendinizi gizli dünyanızda ve sahte cennette bulabiliyorsunuz.
Örneğin Nisan ayında mayo satın almış müşteriye Temmuz ayında güneş kremi kuponu veya Aralık ayında diyet kataloğu göndermek gibi… Ancak bir gün şirketin pazarlama yetkilileri ondan şu tuhaf istekte bulundu:
‘Bir müşterimizin hamile olduğunu, kendisi bunu henüz kimsenin bilmemesini istediğinde bile öğrenmemiz mümkün mü?’ Tüketici psikolojisi alanındaki çalışmalar, günlük yaşam malzemesi alımında tercihlerimizin tamamen alışkanlığa dayalı olduğunu gösteriyor.
Yani pazarlamacı için, günlük ürünlerde tüketiciye alışveriş kültürü değiştirmek çok zor. Ta ki insanların hayat rutinlerinde evlilik, mezun olmak, yeni bir işe başlamak, yeni bir eve taşınmak gibi radikal değişiklikler oluncaya kadar…
İşte bu anlar, tüketicinin, marka pazarlamacıları için en ideal av haline geldiği anlar. Çocuk sahibi olmak ise bir insanın hayatındaki en radikal değişim. Hamile olduğunu öğrenmek bir insanın alışveriş rutinini kökten değiştiren ve yeni markalara, ürünlere yönelten bir bilgi. Ancak karar süresi çok kısa ve bu da bu ürünleri satanlar için zamana karşı bir yarış demek. Dolayısıyla Target bu bilgiyi ne kadar erken öğrenirse, kişiyi potansiyel müşterisi haline getirmekte o derece başarılı olacaktı.
Peki Andrew Pole bunu nasıl öğrenecekti? Birçok alışveriş devi, müşterilerinin kişisel alışveriş tarihçesini müşteriye özel bir kodla depolar. Target ise bunu dünyada en ustalıkla yapan firmalardan biri. Pole ve ekibi, hamile olduğunu belirtmiş binlerce müşterinin alışveriş o böyle açık etmişti. Pole, algoritmanın ürkütücü başarısını, görüştüğü bir gazeteciye, ‘sana, ihtiyaç duyacağın bir ürünün kupon ve katalogunu daha sen ona ihtiyaç duyacağını bile bilmeden önce gönderebiliriz’ şeklinde anlatacaktı.
Ancak algoritmalar burada durmuyor. İnternette yaptığımız her paylaşım, her tıklama, sanal aleme bize ait bir veri bırakıyor. Ve bütün bunlar, kim olduğumuza, nasıl bir insan olduğumuza, eğilimlerimize ve muhtemel davranışlarımıza dair sanal bir profil oluşturuyor.
Facebook’ta, Twitter’da, Instagram’da paylaştıklarımızla ‘sanal personamızı’ kendi kontrolümüzde inşa ettiğimizi düşünebiliriz. Ancak kontrollü paylaşımlarımızda bile, bizi her şeyimizle tanımak isteyenler için yeterli bilgiyi vermiş oluyoruz.
Eskiden iş başvurularında kişilik testleri yapılırdı. Şimdilerde bir çok büyük firma sadece sosyal medya hesaplarınızı yazmanızı istiyor. Vize başvurularında bile artık sosyal medya hesaplarınızı belirtmeniz isteniyo22. Buralardaki paylaşımlarınızdan, bıraktığınız dijital izlerden sizin bile kendiniz hakkında henüz bilmediğiniz yönlerinizi öğrenebilecek algoritmaları var. Maryland Üniversitesi bilgisayar bilimcisi Jenn Golbeck’in geliştirdiği bir algoritma da bunlardan biri. Öfkeli misiniz?
Ekip çalışmasına uygun biri misiniz? İçe dönük mü yoksa dışa dönük mü birisiniz? Cinsel kimliğiniz nedir? Planlı mı yoksa tembel misiniz? Muhtemel sağlık durumunuz nedir? Uzun soluklu bir evlilik yapabilecek biri mi yoksa kısa sürede boşanabilecek biri misiniz?
Örneğin Nisan ayında mayo satın almış müşteriye Temmuz ayında güneş kremi kuponu veya Aralık ayında diyet kataloğu göndermek gibi… Ancak bir gün şirketin pazarlama yetkilileri ondan şu tuhaf istekte bulundu:
‘Bir müşterimizin hamile olduğunu, kendisi bunu henüz kimsenin bilmemesini istediğinde bile öğrenmemiz mümkün mü?’ Tüketici psikolojisi alanındaki çalışmalar, günlük yaşam malzemesi alımında tercihlerimizin tamamen alışkanlığa dayalı olduğunu gösteriyor.
Yani pazarlamacı için, günlük ürünlerde tüketiciye alışveriş kültürü değiştirmek çok zor. Ta ki insanların hayat rutinlerinde evlilik, mezun olmak, yeni bir işe başlamak, yeni bir eve taşınmak gibi radikal değişiklikler oluncaya kadar…
İşte bu anlar, tüketicinin, marka pazarlamacıları için en ideal av haline geldiği anlar. Çocuk sahibi olmak ise bir insanın hayatındaki en radikal değişim. Hamile olduğunu öğrenmek bir insanın alışveriş rutinini kökten değiştiren ve yeni markalara, ürünlere yönelten bir bilgi. Ancak karar süresi çok kısa ve bu da bu ürünleri satanlar için zamana karşı bir yarış demek. Dolayısıyla Target bu bilgiyi ne kadar erken öğrenirse, kişiyi potansiyel müşterisi haline getirmekte o derece başarılı olacaktı.
Peki Andrew Pole bunu nasıl öğrenecekti? Birçok alışveriş devi, müşterilerinin kişisel alışveriş tarihçesini müşteriye özel bir kodla depolar. Target ise bunu dünyada en ustalıkla yapan firmalardan biri. Pole ve ekibi, hamile olduğunu belirtmiş binlerce müşterinin alışveriş o böyle açık etmişti. Pole, algoritmanın ürkütücü başarısını, görüştüğü bir gazeteciye, ‘sana, ihtiyaç duyacağın bir ürünün kupon ve katalogunu daha sen ona ihtiyaç duyacağını bile bilmeden önce gönderebiliriz’ şeklinde anlatacaktı.
Ancak algoritmalar burada durmuyor. İnternette yaptığımız her paylaşım, her tıklama, sanal aleme bize ait bir veri bırakıyor. Ve bütün bunlar, kim olduğumuza, nasıl bir insan olduğumuza, eğilimlerimize ve muhtemel davranışlarımıza dair sanal bir profil oluşturuyor.
Facebook’ta, Twitter’da, Instagram’da paylaştıklarımızla ‘sanal personamızı’ kendi kontrolümüzde inşa ettiğimizi düşünebiliriz. Ancak kontrollü paylaşımlarımızda bile, bizi her şeyimizle tanımak isteyenler için yeterli bilgiyi vermiş oluyoruz.
Eskiden iş başvurularında kişilik testleri yapılırdı. Şimdilerde bir çok büyük firma sadece sosyal medya hesaplarınızı yazmanızı istiyor. Vize başvurularında bile artık sosyal medya hesaplarınızı belirtmeniz isteniyo22. Buralardaki paylaşımlarınızdan, bıraktığınız dijital izlerden sizin bile kendiniz hakkında henüz bilmediğiniz yönlerinizi öğrenebilecek algoritmaları var. Maryland Üniversitesi bilgisayar bilimcisi Jenn Golbeck’in geliştirdiği bir algoritma da bunlardan biri. Öfkeli misiniz?
Ekip çalışmasına uygun biri misiniz? İçe dönük mü yoksa dışa dönük mü birisiniz? Cinsel kimliğiniz nedir? Planlı mı yoksa tembel misiniz? Muhtemel sağlık durumunuz nedir? Uzun soluklu bir evlilik yapabilecek biri mi yoksa kısa sürede boşanabilecek biri misiniz?