CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son zamanlarda enteresan bir performans sergiliyor. Herkesi şaşırtıyor. Bir kesim kızıyor, bir kesim ‘ne demek istedi’ diye kendi kendine soruyor. Bir sarkaç gibi iki uca gidip gelmeler ne anlama geliyor. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Her muhtara bir yardımcı vereceğiz, gençlerin işsizlik sorununu çözeceğiz’ gibi tabanını dahi güldüren açıklamanın ardından “Helalleşme” diye bir kavram ortaya atıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun listesi uzun; darbeciler, ikna odaları, Roboski (Ortasu), Varlık Vergisi alınan azınlıklar, Ahmet Kaya, Sivas, Maraş olayları. KHK çıkışının ardından ortaya farklı bir konu daha atmış oldu. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ meselesi nasıl işler, nasıl bir yol izler bilemiyoruz, fakat helalleşme çıkışı akıllara FETÖ’nün “İade-i itibar” ve “İtibarın iadesi” projesini getirdi.
FETÖ’nün projesi ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ projesi arasında nasıl bir bağ olabilir ki diye sorulabilir. Belli ki Kemal Kılıçdaroğlu, yakın tarihte yaşanan her olay ve konuyla ilgili farklı bir yaklaşım getirecek. Yol ve yöntem konusunda açıklık yok ama ‘Devlet’in özür dilemesi, yapılanların geri dönüşü söz konusu.
Örneğin Gezi olayları, Hendek (Cukur), Ortasu köyünde yaşanan kaçakçıların yanlışlıkla vurulması, Sivas ve Maraş olayları, Ahmet Kaya ve daha önce FETÖ ve PKK’lıların KHK ile kamudan ihraçları, ceza alsa dahi ihanet şebekelerine yönelik dağıtılan umutlar bir projenin parçası olmalı.
Pazılı yerleştirince akla FETÖ’nün projesi geliyor.
Uygulamaya 2008-2010 tarihleri arasında konulmaya çalışılsa da önceden hazırlık yapıldığı anlaşılan “iadesi itibar” ve “itibarın iadesi” projesine dair 2004 yılından itibaren dernekler kurulmuş ve çalışmalar yapılmış. FETÖ’nün yayın organları konuyla ilgili oldukça kapsamlı yayınlarda yaptılar. Şapka isyanları ve Milli Mücadele döneminde “Milli Kuvvetler”e ve Cumhuriyetin kuruluşuyla isyan edenler Şeyh Said, Seyit Rıza’nında aralarında bulunduğu isimlere itibarlarının iade edilmesi hedefleniyordu.
Proje aynı zamanda bazı isimlerin ise itibarlarının alınmasını hedefliyordu. Bunların özelliği ise Milli Mücadele kahramanları oluşları. Örneğin Karadeniz bölgesinde Rum çetelerine kan kusturan Topal Osman Ağa bunlardan biriydi.
Bir anlamda FETÖ Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile hesaplaşacaktı. O yıllar bazı sözde aydınların İkinci Cumhuriyet, Yeni Cumhuriyet teranelerini hatırlamakta fayda var.
CIA’nın önemli ismi Graham Fuller, ikinci Cumhuriyet ve Yeni Cumhuriyet’in bir anlamda fikir babasıydı. Bugün izlediğiniz birçok kanalda, FETÖ yayın organlarında aylarca bu konu işlendi. Türkiye’nin gelinen noktada geçmişiyle hesaplaşmasının zorunluluk olduğu milletin beynine kazınmaya çalışıldı.
Uygun yayınlarla, itibarı iade edilecek isimler topluma mazlum, suçsuz olarak inandırılmaya çalışılırken, Rum çetelerinin kökünü kurutan Topal Osman Ağa ise hain ve cani olarak yaftalayacaktı. Bu operasyona eş zamanlı olarak Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk Davası gibi Türk Ordusunu budayan yargı operasyonları da gerçekleştiriliyordu. Kemal beyin helalleşme listelerinde olmasalar da bu operasyonlarda çok sayıda vatan evladı yaşamını yitirdi, TSK adeta dalı budağı koparıldı ve etkisizleştirilme noktasına getirildi.
Çok şükür, bunların hiçbirisini başaramadılar.
Hesaplaştıkları Devletin, devletin sahibi milletin pençelerinde kahroldular.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun listesi uzun; darbeciler, ikna odaları, Roboski (Ortasu), Varlık Vergisi alınan azınlıklar, Ahmet Kaya, Sivas, Maraş olayları. KHK çıkışının ardından ortaya farklı bir konu daha atmış oldu. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ meselesi nasıl işler, nasıl bir yol izler bilemiyoruz, fakat helalleşme çıkışı akıllara FETÖ’nün “İade-i itibar” ve “İtibarın iadesi” projesini getirdi.
FETÖ’nün projesi ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ projesi arasında nasıl bir bağ olabilir ki diye sorulabilir. Belli ki Kemal Kılıçdaroğlu, yakın tarihte yaşanan her olay ve konuyla ilgili farklı bir yaklaşım getirecek. Yol ve yöntem konusunda açıklık yok ama ‘Devlet’in özür dilemesi, yapılanların geri dönüşü söz konusu.
Örneğin Gezi olayları, Hendek (Cukur), Ortasu köyünde yaşanan kaçakçıların yanlışlıkla vurulması, Sivas ve Maraş olayları, Ahmet Kaya ve daha önce FETÖ ve PKK’lıların KHK ile kamudan ihraçları, ceza alsa dahi ihanet şebekelerine yönelik dağıtılan umutlar bir projenin parçası olmalı.
Pazılı yerleştirince akla FETÖ’nün projesi geliyor.
Uygulamaya 2008-2010 tarihleri arasında konulmaya çalışılsa da önceden hazırlık yapıldığı anlaşılan “iadesi itibar” ve “itibarın iadesi” projesine dair 2004 yılından itibaren dernekler kurulmuş ve çalışmalar yapılmış. FETÖ’nün yayın organları konuyla ilgili oldukça kapsamlı yayınlarda yaptılar. Şapka isyanları ve Milli Mücadele döneminde “Milli Kuvvetler”e ve Cumhuriyetin kuruluşuyla isyan edenler Şeyh Said, Seyit Rıza’nında aralarında bulunduğu isimlere itibarlarının iade edilmesi hedefleniyordu.
Proje aynı zamanda bazı isimlerin ise itibarlarının alınmasını hedefliyordu. Bunların özelliği ise Milli Mücadele kahramanları oluşları. Örneğin Karadeniz bölgesinde Rum çetelerine kan kusturan Topal Osman Ağa bunlardan biriydi.
Bir anlamda FETÖ Cumhuriyet ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile hesaplaşacaktı. O yıllar bazı sözde aydınların İkinci Cumhuriyet, Yeni Cumhuriyet teranelerini hatırlamakta fayda var.
CIA’nın önemli ismi Graham Fuller, ikinci Cumhuriyet ve Yeni Cumhuriyet’in bir anlamda fikir babasıydı. Bugün izlediğiniz birçok kanalda, FETÖ yayın organlarında aylarca bu konu işlendi. Türkiye’nin gelinen noktada geçmişiyle hesaplaşmasının zorunluluk olduğu milletin beynine kazınmaya çalışıldı.
Uygun yayınlarla, itibarı iade edilecek isimler topluma mazlum, suçsuz olarak inandırılmaya çalışılırken, Rum çetelerinin kökünü kurutan Topal Osman Ağa ise hain ve cani olarak yaftalayacaktı. Bu operasyona eş zamanlı olarak Ergenekon, Balyoz, İzmir Casusluk Davası gibi Türk Ordusunu budayan yargı operasyonları da gerçekleştiriliyordu. Kemal beyin helalleşme listelerinde olmasalar da bu operasyonlarda çok sayıda vatan evladı yaşamını yitirdi, TSK adeta dalı budağı koparıldı ve etkisizleştirilme noktasına getirildi.
Çok şükür, bunların hiçbirisini başaramadılar.
Hesaplaştıkları Devletin, devletin sahibi milletin pençelerinde kahroldular.