Acil durumlarda gerekli olan kanın hastaya yetiştirilebilmesi oldukça önem arz ediyor. Doktorların zamanla yarıştığı bu soruna çözüm olabilecek bir uygulama müjdesi Erzurum’dan geldi. Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde (BEAH) görev yapan iki doktor ve bir Mühendislik Fakültesi 4. sınıf öğrencisinin bir araya gelerek ürettiği Hızır isimli hava kan taşıma cihazı test uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi.
Manolya BULUT-PUSULA
Acil kan yetiştirmede kullanılacak Hızır adı verilen hava kan taşıma cihazı test uçuşunu başarıyla tamamladı.
Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde (BEAH) görev yapan iki doktor ve bir Mühendislik Fakültesi 4. sınıf öğrencisinin bir araya gelerek ürettiği Hızır isimli hava kan taşıma cihazının tanıtımı yapıldı.
Mevcut durumda kan ihtiyacını gidermek için araçlar kullanılmakta. Fakat trafik ve olumsuz hava koşulları gibi etkenler kanın zamanında ulaşmasını engelleyebiliyor. Bu engellemeler de geri dönülmez sonuçlara sebebiyet verebiliyor. Başlangıçta kan taşımak için kullanılacak olan cihaz, geliştirildiği takdirde başka amaçlara da hizmet edebilecek. Hızır şimdilik havada bir saat kalabiliyor ve kendi ağırlığı (5 kg) kadar ağırlığı kaldırabilen ilk drone olma özelliğini taşıyor. Ayrıca 20 ünite kadar kan ve kan ürününü de taşıyabilecek.
Mehmetçiğin de yardımına koşacak
Proje fikrinin çıktığı Erzurum BEAH Hematoloji Uzmanı Dr. Can Özlü, bu cihazın özellikle kırsal alanlar için daha işlevsel duruma getirilebileceğini kaydetti. Çatışma alanlarında yaralı bulunan askerlere hemen müdahale etmenin mümkün hale gelebileceğini belirten Özlü, projenin çıkış noktasını da dile getirerek şöyle konuştu; “Normalde kan merkezlerinden kanın gönderilmesi sırasında yavaş gider. Taşıma çantası ile yaya yolu ile araçlara ulaştırılır. Ağır bir süreçten geçer. Tamamen vakit kaybıdır. Cihaz hastanenin kan merkezinden otomatik olarak kanı yükleyecek bir dakika gibi bir sürede. Cihaz direkt havadan trafiğe takılmadan ihtiyaç sahibine gidecek. Asıl kullanım alanı sahra hastaneleri. Çatışma anında mesela. Kanamalı bir askerimiz var diyelim. Askerde olan GPS sistemi ile konumunu bildirecek. Cihazı da o noktaya direkt göndereceğiz. Kan ürünlerinin ana merkezi bu hastane. Kanları gönderirken hep arabayla gönderiyoruz. Araba da belli aralıklarla gidiyor. Arada acil bir hasta çıkabiliyor ve hastanede o kan olmayabiliyor. Arabayla göndersek ring yok. Hasta yakınına da veremiyoruz. Bu boşluğu dolduracak. Cihaz bütün hastanelere ulaşabilir. Afetlerde de cihaz şu an kan taşıyor ama daha sonra geliştirilebilir. Kanın yanı sıra tıbbi alet taşıyabilir. Kalp krizi geçiren veya acil ilaç ihtiyacı olan birine yardımcı olabilir. Her ilaç her hastanede olmuyor. Örneğin panzehir, akrep serumu, yılan serumu gibi. Projemizde kırsallara ulaşamıyoruz ama geliştirilirse kırsaldaki hastalara da ulaşılabilir. Bize hız kazandıracak. Sağlık Bakanlığı’nın desteğini bekliyoruz. Kendi imkanlarımızla yaptık tamamen. Aşağı yukarı 100bin liraya mal oldu”
İleride cerrahi aletler de taşınabilir
Hızır’ın hayata geçirilmesinde büyük katkısı olanlardan BEAH Kulak Burun Boğaz Operatör Dr. Sami Engin Muz ise, “Türkiye’de birçok hastanede pnömatik kapsül sistemi kullanılmakta. Kapsülün içerisinde kan, numune, panzehir ve ilaçların taşınımı mümkün. Hızır’ın da proje içerisinde en önemli sorunlarından biri hastanelerde bulunmakta olan pnömatik kapsül sistemine entegrasyonuydu. Bu süreç oldukça zorlu ve zahmetli geçti. Normalde olması gereken hastanenin çatısında istasyonun bulunması gerekiyor. Bir ihtiyaç halinde şehrin başka bir bölgesindeki hastaneden kan talebi olduğunda kanı bulunduran hastaneden kapsül içine yerleştirilip Hızır’ın hangarına, kodlandıktan sonra geliyor. Kapsül Hızır’a yüklendikten sonra da ihtiyaç olan konuma gönderiliyor. Bu entegrasyon süreci bize hastanelerdeki cihazların geliştirilmesi konusunda fikir sağladı. Bunların arasında cerrahi el aletleri ve endoskopi sistemi üzerine de çalışmalarımız bulunmakta. Patent aşamasında olan bu çalışmaları Hızır’da kazandığımız başarıyla daha da ileri seviyeye taşımayı düşünmekteyiz” diye konuşarak cihazı geliştirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Yerli üretim esas
Hızır’ın teknik kısmının mimarı, Makine Mühendisliği öğrencisi ve İHA operatörü Hilmi Sefa Yangal projede özellikle yerliliğini esas aldıklarını vurgulayarak, “Hızır bir fikirdi. Fakat mevcut donanımımızı, taşıma kapasitemizi ve uçuş hızımızı sağlayacak bir cihaz yoktu. Bu durum da bize cihazı üretme yolunu açtı. 1,5 yıllık bir ARGE çalışması sonucunda başardık. Dünyada eş değerlerinin üzerinde bir cihaz elde edebildik. Yerlilik oranını da yüzde seksene kadar çıkarmış bulunmaktayız. Hedefimiz daha başarılı, uzun menzilli cihazlar elde edebilmek. Herhangi bir risk içermiyor” dedi.
Manolya BULUT-PUSULA
Acil kan yetiştirmede kullanılacak Hızır adı verilen hava kan taşıma cihazı test uçuşunu başarıyla tamamladı.
Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde (BEAH) görev yapan iki doktor ve bir Mühendislik Fakültesi 4. sınıf öğrencisinin bir araya gelerek ürettiği Hızır isimli hava kan taşıma cihazının tanıtımı yapıldı.
Mevcut durumda kan ihtiyacını gidermek için araçlar kullanılmakta. Fakat trafik ve olumsuz hava koşulları gibi etkenler kanın zamanında ulaşmasını engelleyebiliyor. Bu engellemeler de geri dönülmez sonuçlara sebebiyet verebiliyor. Başlangıçta kan taşımak için kullanılacak olan cihaz, geliştirildiği takdirde başka amaçlara da hizmet edebilecek. Hızır şimdilik havada bir saat kalabiliyor ve kendi ağırlığı (5 kg) kadar ağırlığı kaldırabilen ilk drone olma özelliğini taşıyor. Ayrıca 20 ünite kadar kan ve kan ürününü de taşıyabilecek.
Mehmetçiğin de yardımına koşacak
Proje fikrinin çıktığı Erzurum BEAH Hematoloji Uzmanı Dr. Can Özlü, bu cihazın özellikle kırsal alanlar için daha işlevsel duruma getirilebileceğini kaydetti. Çatışma alanlarında yaralı bulunan askerlere hemen müdahale etmenin mümkün hale gelebileceğini belirten Özlü, projenin çıkış noktasını da dile getirerek şöyle konuştu; “Normalde kan merkezlerinden kanın gönderilmesi sırasında yavaş gider. Taşıma çantası ile yaya yolu ile araçlara ulaştırılır. Ağır bir süreçten geçer. Tamamen vakit kaybıdır. Cihaz hastanenin kan merkezinden otomatik olarak kanı yükleyecek bir dakika gibi bir sürede. Cihaz direkt havadan trafiğe takılmadan ihtiyaç sahibine gidecek. Asıl kullanım alanı sahra hastaneleri. Çatışma anında mesela. Kanamalı bir askerimiz var diyelim. Askerde olan GPS sistemi ile konumunu bildirecek. Cihazı da o noktaya direkt göndereceğiz. Kan ürünlerinin ana merkezi bu hastane. Kanları gönderirken hep arabayla gönderiyoruz. Araba da belli aralıklarla gidiyor. Arada acil bir hasta çıkabiliyor ve hastanede o kan olmayabiliyor. Arabayla göndersek ring yok. Hasta yakınına da veremiyoruz. Bu boşluğu dolduracak. Cihaz bütün hastanelere ulaşabilir. Afetlerde de cihaz şu an kan taşıyor ama daha sonra geliştirilebilir. Kanın yanı sıra tıbbi alet taşıyabilir. Kalp krizi geçiren veya acil ilaç ihtiyacı olan birine yardımcı olabilir. Her ilaç her hastanede olmuyor. Örneğin panzehir, akrep serumu, yılan serumu gibi. Projemizde kırsallara ulaşamıyoruz ama geliştirilirse kırsaldaki hastalara da ulaşılabilir. Bize hız kazandıracak. Sağlık Bakanlığı’nın desteğini bekliyoruz. Kendi imkanlarımızla yaptık tamamen. Aşağı yukarı 100bin liraya mal oldu”
İleride cerrahi aletler de taşınabilir
Hızır’ın hayata geçirilmesinde büyük katkısı olanlardan BEAH Kulak Burun Boğaz Operatör Dr. Sami Engin Muz ise, “Türkiye’de birçok hastanede pnömatik kapsül sistemi kullanılmakta. Kapsülün içerisinde kan, numune, panzehir ve ilaçların taşınımı mümkün. Hızır’ın da proje içerisinde en önemli sorunlarından biri hastanelerde bulunmakta olan pnömatik kapsül sistemine entegrasyonuydu. Bu süreç oldukça zorlu ve zahmetli geçti. Normalde olması gereken hastanenin çatısında istasyonun bulunması gerekiyor. Bir ihtiyaç halinde şehrin başka bir bölgesindeki hastaneden kan talebi olduğunda kanı bulunduran hastaneden kapsül içine yerleştirilip Hızır’ın hangarına, kodlandıktan sonra geliyor. Kapsül Hızır’a yüklendikten sonra da ihtiyaç olan konuma gönderiliyor. Bu entegrasyon süreci bize hastanelerdeki cihazların geliştirilmesi konusunda fikir sağladı. Bunların arasında cerrahi el aletleri ve endoskopi sistemi üzerine de çalışmalarımız bulunmakta. Patent aşamasında olan bu çalışmaları Hızır’da kazandığımız başarıyla daha da ileri seviyeye taşımayı düşünmekteyiz” diye konuşarak cihazı geliştirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Yerli üretim esas
Hızır’ın teknik kısmının mimarı, Makine Mühendisliği öğrencisi ve İHA operatörü Hilmi Sefa Yangal projede özellikle yerliliğini esas aldıklarını vurgulayarak, “Hızır bir fikirdi. Fakat mevcut donanımımızı, taşıma kapasitemizi ve uçuş hızımızı sağlayacak bir cihaz yoktu. Bu durum da bize cihazı üretme yolunu açtı. 1,5 yıllık bir ARGE çalışması sonucunda başardık. Dünyada eş değerlerinin üzerinde bir cihaz elde edebildik. Yerlilik oranını da yüzde seksene kadar çıkarmış bulunmaktayız. Hedefimiz daha başarılı, uzun menzilli cihazlar elde edebilmek. Herhangi bir risk içermiyor” dedi.