Erzurum da boks deyince akla gelen ilk sporculardan biri olan Turan Koçak ile Devlet Demir Yollarından çalışan Agop arasında ki boks maçı Hadi Hoca’yı tanıyan Mücahit Himoğlu’nun, “Tarihe Mührünü Vuran Şehir, Erzurum” adlı kitabında hatıralar içerisinde yer almıştır. Bu satırlardan kitabın yazarı ve aynı zamanda 21. Dönem milletvekilli olarak şehrimizi başarılı bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil eden sayın vekilim Mücahit Himoğlu’na şehrim ve şahsım adına çok teşekkür ederim. Saklı tarihte kalacak birçok hatıra ve bilgiler Mücahit Himoğlu hocamın yazdığı bu nadide eserle gün yüzüne çıkmış ve yok olmaktan kurtulmuştur. Sözlü tarih derlemelerinin az olduğu bir dönemde ortaya konulan bu eser takdire şayandır. Mücahit Himoğlu vekilimiz bu alanda büyük bir boşluğu da böylelikle doldurmuştur. Tarihe Mührünü Vuran Şehir, 1055 sayfa olmasının yanında verdiği bilgilerle yeri doldurulmayacak bir eser olmuştur. Şehrin son 50 yılına bakmak isteyenler kendilerini bu kitapta bulabilir, eş, dost ve akrabaları hakkında da bilgi sahibi olabilir.
İki boksör bugün Akçay Otelinin bulunduğu yerin bahçesinde ot kementleriyle çevrili ring alanında karşı karşıya gelir. Sarı Turan lakabıyla bilinen Turan Kolçak bütün hazırlıklarını yapmış ve maç saatini beklemektedir. Eski Palandöken Gençlik Spor kulübünün futbol takım kaptanı, Erzurumspor'un ve ayni zamanda federasyon antrenörü olan Hadi Vuraler de hortumla Turan ağabeyinin adaleleri sertleşsin diye Turan ağabeyinin isteğini yerine getirerek, Turan ağabeyinin kollarına tazyikli su tutarak maça hazırlanır.
Maç saati yaklaştığında, Devlet Demir Yollarında çalışan Agop ise; tren raylarından kesilerek demirciler için yapılan küçük örsleri iki elinde sallayarak ve oynayarak gelir, örsleri kenara bir yere bırakır, maç eldivenlerini takar ve hazırlanan ringe girer, peşinde sarı Turan ağabeyi girer ve boks maçı başlar. Maçın orta hakemliğini de Hadi Vuraler yapar.
Hadi Vuralar aynı zamanda Erzurum bölgesi boks hakemidir. Agop her gün tren raylarını istif etmede çalıştığı daha adaleli ve antrenmanlıdır. Turan ağabeyi ise çok çevik ve seri bir boksördür. Maç başlar, Turan ağabeyi Agop sert bir boksör olduğu için daha kontrollü dövüşmeyi tercih eder, Agop'ta fazla hareketli olmadığı için, Turan ağabeyi çok seri dövüşür ve zar zor maçı kazanır.
Maç bitiminde Turan ağabeyi Agop'a dönerek seni bir türlü yatıramadım, sebebi Hadi'ydi. Hadi bu işin puştluğunu yaptı, hortumu uzak tuttu, suyun taziğinden adalelerim tam sertleşmedi, onun için sene vurduğum yumruklarım hafif geldiği için seni bir türlü yatıramadım, yoksa seni birinci rauntta nakavt eder yatırırdım der. Agop'a sen, git gel Hadi hefleye dua et... "
Bu satırlarda ise sözü Erzurum’da gazetecilik denildiği zaman ilk akla gelen isim olan Mehmet Şener Bey’in sözlerine yer vererek yazımı sonlandırmak istiyorum. Mehmet Şener Bey’le şuna kadar yüz yüze görüşmek nasip olmadı, inşallah en kısa sürede yüz yüze tanışmak mümkün olur. Buradan kendisine selamlarımı sunarım. İyi ki sizin gibi cesur kalemler var. Mehmet Şener Bey’in 2011 yılında kaleme aldığı köşe yazısında şu ifadelere yer verilmiştir.
Onlar ve o kuşağın nice kıymetli ismi, Erzurum adından şereflendiler fakat o şerefli adı da daima başlarının üstünde taşıdılar. Yani sermayeden yiyenlerden olmadılar, sermaye kattılar. Rafine insanlardı onlar…
Hey gidi Erzurum hey; kimler gelip kimler geçmiş… 1960 yıllardan itibaren gerçek anlamda iz bırakanlar yahut adlarını tarih sayfasına altın harflerle kazdıranlar. Rahmetli Uçak Keskin, Hadi Vuraler, Rahmi Dadali, Selami Uludağ, Berber İbo ve daha niceleri… Onlarda, Palandöken, 12 Mart ve Dağcılığın unutulmayan futbolcularından bazıları… Yolda gitmeyi de bilmişler, emanete sahip olmayı da. Bu gün o altın neslim çok az ferdi hayatta… Pek çoğu birer şanlı isim ve yitip gitmeyen eser bırakarak, ebedi istirahatgahlarına çekildiler.
İki boksör bugün Akçay Otelinin bulunduğu yerin bahçesinde ot kementleriyle çevrili ring alanında karşı karşıya gelir. Sarı Turan lakabıyla bilinen Turan Kolçak bütün hazırlıklarını yapmış ve maç saatini beklemektedir. Eski Palandöken Gençlik Spor kulübünün futbol takım kaptanı, Erzurumspor'un ve ayni zamanda federasyon antrenörü olan Hadi Vuraler de hortumla Turan ağabeyinin adaleleri sertleşsin diye Turan ağabeyinin isteğini yerine getirerek, Turan ağabeyinin kollarına tazyikli su tutarak maça hazırlanır.
Maç saati yaklaştığında, Devlet Demir Yollarında çalışan Agop ise; tren raylarından kesilerek demirciler için yapılan küçük örsleri iki elinde sallayarak ve oynayarak gelir, örsleri kenara bir yere bırakır, maç eldivenlerini takar ve hazırlanan ringe girer, peşinde sarı Turan ağabeyi girer ve boks maçı başlar. Maçın orta hakemliğini de Hadi Vuraler yapar.
Hadi Vuralar aynı zamanda Erzurum bölgesi boks hakemidir. Agop her gün tren raylarını istif etmede çalıştığı daha adaleli ve antrenmanlıdır. Turan ağabeyi ise çok çevik ve seri bir boksördür. Maç başlar, Turan ağabeyi Agop sert bir boksör olduğu için daha kontrollü dövüşmeyi tercih eder, Agop'ta fazla hareketli olmadığı için, Turan ağabeyi çok seri dövüşür ve zar zor maçı kazanır.
Maç bitiminde Turan ağabeyi Agop'a dönerek seni bir türlü yatıramadım, sebebi Hadi'ydi. Hadi bu işin puştluğunu yaptı, hortumu uzak tuttu, suyun taziğinden adalelerim tam sertleşmedi, onun için sene vurduğum yumruklarım hafif geldiği için seni bir türlü yatıramadım, yoksa seni birinci rauntta nakavt eder yatırırdım der. Agop'a sen, git gel Hadi hefleye dua et... "
Bu satırlarda ise sözü Erzurum’da gazetecilik denildiği zaman ilk akla gelen isim olan Mehmet Şener Bey’in sözlerine yer vererek yazımı sonlandırmak istiyorum. Mehmet Şener Bey’le şuna kadar yüz yüze görüşmek nasip olmadı, inşallah en kısa sürede yüz yüze tanışmak mümkün olur. Buradan kendisine selamlarımı sunarım. İyi ki sizin gibi cesur kalemler var. Mehmet Şener Bey’in 2011 yılında kaleme aldığı köşe yazısında şu ifadelere yer verilmiştir.
Onlar ve o kuşağın nice kıymetli ismi, Erzurum adından şereflendiler fakat o şerefli adı da daima başlarının üstünde taşıdılar. Yani sermayeden yiyenlerden olmadılar, sermaye kattılar. Rafine insanlardı onlar…
Hey gidi Erzurum hey; kimler gelip kimler geçmiş… 1960 yıllardan itibaren gerçek anlamda iz bırakanlar yahut adlarını tarih sayfasına altın harflerle kazdıranlar. Rahmetli Uçak Keskin, Hadi Vuraler, Rahmi Dadali, Selami Uludağ, Berber İbo ve daha niceleri… Onlarda, Palandöken, 12 Mart ve Dağcılığın unutulmayan futbolcularından bazıları… Yolda gitmeyi de bilmişler, emanete sahip olmayı da. Bu gün o altın neslim çok az ferdi hayatta… Pek çoğu birer şanlı isim ve yitip gitmeyen eser bırakarak, ebedi istirahatgahlarına çekildiler.