1950’de demokrasiye geçildiğinde halkımız bir asırdır canına okuyan, inancına ve dünya görüşüne açıktan kasteden, masum yöneticilere iftira atıp onları karalamaya çalışan, darbe yapıp hükümetleri yıkan, masum devlet adamlarını öldüren, Osmanlıyı yıkan bu CHP’ye, bir Osmanlı tokatı atarak gerekli dersi vermiş ve sanki geçmiş devlet yöneticilerinin intikamını almıştır.
1950’li yıllardan itibaren, halkın oy ve desteği ile iktidara gelen Menderes ve arkadaşları, Ülkeyi çağdaş medeniyet düzeyine ulaştırmak için gece gündüz çalışmışlardır. Ancak, hükümetin dışındaki bütün devlet aygıtını, bürokrasisini ya da gücünü elinde bulunduran bu CHP, 10 yıl boyunca Menderes Hükümetinin elini kolunu bağlamak ve onu çalışamaz hale sokmak için bütün gücüyle çalışmıştır. Basın ve diğer iletişim kanalları yoluyla yalan ve iftira atarak, elinde bulundurduğu devlet gücünü harekete geçirmiş, 1960’da darbe yapmış ve halkın hükümetini ala aşağı etmiştir. CHP’nin bu dönemde de o eskiden kalma, kanlı ellerine yine masum kanı bulaştırmış ve demokratik seçimle iş başına gelmiş ve halkın gönlünde taht kurmuş olan Menderes ve arkadaşlarını, uydurma iftira ve yalanlarla idam ettirmiştir.
CHP, 1960 Darbesinden sonra, uzun yıllar bu memlekete kan kusturacak olan vesayet düzenini kurmuştur. Bu düzenle, devleti idari yönden ikiye ayırmış; TBMM ve Hükümeti siyasal partilere bırakmış, Cumhurbaşkanlığını, devleti oluşturan diğer bütün kurumları, basını, sendikaları, sanat ve iş dünyasını zımnen kendi kontrolüne almıştır. Böylece Avrupalılarla birlikte Osmanlının başına geçirilmiş bela olan Tanzimat Fermanıyla başlayan, bürokratların devlete egemen olma hedefini gerçekleştirmiş oldu. Artık CHP, halkın oyuyla iktidara gelemese dahi, Devlette o iktidar sahibiydi. Bu güçle de TBMM ve Hükümeti istediği kontrol edebiliyor, bunlar kontrol edilemeyecek noktaya gelince de darbelerle TBMM ve Hükümeti alaşağı ediyordu.
Menderes’e yapılan iftira ve yalanların değişik versiyonları, yaklaşık on yıllık iktidarı döneminde Rahmetli Özal’a da atılmıştır. Bir darbeyle değil ama O’nun iktidardan gidişi de netamelidir.
Demirel ve derin devlet, CHP’nin planları doğrultusunda Rahmetli Erbakan’a daha büyük iftira ve yalan attılar ve O’na, adeta bir ‘Devlet Kumpası’ kurdular. 28 Şubat Sürecinde ne büyük zulüm ve kötülükler yaptıkları, daha hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır.
Bir zihniyet ve bir siyasal organizasyon olarak CHP, daha önce, Rahmetli Menderes’e, Özal’a ve Erbakan’a yaptığı gibi, Şimdi de Ak Parti’ye ve O’nun Değerli Genel Başkanı ve Başkan Erdoğan’a yapmaktadır. Erdoğan’ın haksız yere İstanbul Belediye Başkanlığını gasbeden, kurduğu partisi bir yıl içinde, ezici çoğunlukla iktidara gelmişken O’nun milletvekilliğini engelleyen, çeşitli askeri ve yargı darbeleriyle alt edemeyince 2008’de partisini kapatmak isteyen ve daha nice nice oyunlar oynayan hep bu CHP ve onun o gün var olan zihniyetiydi.
Halkıyla bütünleşerek Ülkemizde hem manen, hem de maddeten kalkınma ve gelişmeyi sağlayan, O’nu dünya devi haline getiren Ak Parti ve Başkan Erdoğan’ı demokratik yollarla, sokak oyunlarıyla, askeri ve hukuki darbelerle, içerideki ayaktakımı, dışarıdaki emperyalist güçlerle işbirliği yaparak yine de yıkamayacağını anlayınca, zaten uzman olduğu iftira ve yalan makinelerini çalıştırmaya ve hükümeti seçim öncesinde halkın gözünden düşürmeye gayret etmektedir.
Ne yazık ki, CHP bütün bu kötülükleri şimdi artık tek başına değil, ‘kimliksiz’ ve bölücü partilerle kol kola ve uluslararası şer odaklarının piyonu FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi alçak örgütlerle birlikte yapmaktadır. Ancak bu aziz millet, bu seçimde de 1950’deki gibi, hatta daha büyük bir ders verecek ve bu CHP’nin artık miadının dolduğunu ilan edecektir.
Herkesi, Yeni Türkiye’nin kuruluş çalışmalarını yürüten Ak Parti’ye; uluslararası emperyalist güçlere, onunla bağlantılı olan CHP’ye, dışarıdaki ve içerideki alçak örgütlere karşı onurlu bir mücadele veren Başkan Erdoğan’a, özellikle bu seçimde destek olmaya davet ediyor, bu hususta bütün gücümle çalışacağımı, açıkça beyan ediyorum.
Allah’a emanet olunuz.
1950’li yıllardan itibaren, halkın oy ve desteği ile iktidara gelen Menderes ve arkadaşları, Ülkeyi çağdaş medeniyet düzeyine ulaştırmak için gece gündüz çalışmışlardır. Ancak, hükümetin dışındaki bütün devlet aygıtını, bürokrasisini ya da gücünü elinde bulunduran bu CHP, 10 yıl boyunca Menderes Hükümetinin elini kolunu bağlamak ve onu çalışamaz hale sokmak için bütün gücüyle çalışmıştır. Basın ve diğer iletişim kanalları yoluyla yalan ve iftira atarak, elinde bulundurduğu devlet gücünü harekete geçirmiş, 1960’da darbe yapmış ve halkın hükümetini ala aşağı etmiştir. CHP’nin bu dönemde de o eskiden kalma, kanlı ellerine yine masum kanı bulaştırmış ve demokratik seçimle iş başına gelmiş ve halkın gönlünde taht kurmuş olan Menderes ve arkadaşlarını, uydurma iftira ve yalanlarla idam ettirmiştir.
CHP, 1960 Darbesinden sonra, uzun yıllar bu memlekete kan kusturacak olan vesayet düzenini kurmuştur. Bu düzenle, devleti idari yönden ikiye ayırmış; TBMM ve Hükümeti siyasal partilere bırakmış, Cumhurbaşkanlığını, devleti oluşturan diğer bütün kurumları, basını, sendikaları, sanat ve iş dünyasını zımnen kendi kontrolüne almıştır. Böylece Avrupalılarla birlikte Osmanlının başına geçirilmiş bela olan Tanzimat Fermanıyla başlayan, bürokratların devlete egemen olma hedefini gerçekleştirmiş oldu. Artık CHP, halkın oyuyla iktidara gelemese dahi, Devlette o iktidar sahibiydi. Bu güçle de TBMM ve Hükümeti istediği kontrol edebiliyor, bunlar kontrol edilemeyecek noktaya gelince de darbelerle TBMM ve Hükümeti alaşağı ediyordu.
Menderes’e yapılan iftira ve yalanların değişik versiyonları, yaklaşık on yıllık iktidarı döneminde Rahmetli Özal’a da atılmıştır. Bir darbeyle değil ama O’nun iktidardan gidişi de netamelidir.
Demirel ve derin devlet, CHP’nin planları doğrultusunda Rahmetli Erbakan’a daha büyük iftira ve yalan attılar ve O’na, adeta bir ‘Devlet Kumpası’ kurdular. 28 Şubat Sürecinde ne büyük zulüm ve kötülükler yaptıkları, daha hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır.
Bir zihniyet ve bir siyasal organizasyon olarak CHP, daha önce, Rahmetli Menderes’e, Özal’a ve Erbakan’a yaptığı gibi, Şimdi de Ak Parti’ye ve O’nun Değerli Genel Başkanı ve Başkan Erdoğan’a yapmaktadır. Erdoğan’ın haksız yere İstanbul Belediye Başkanlığını gasbeden, kurduğu partisi bir yıl içinde, ezici çoğunlukla iktidara gelmişken O’nun milletvekilliğini engelleyen, çeşitli askeri ve yargı darbeleriyle alt edemeyince 2008’de partisini kapatmak isteyen ve daha nice nice oyunlar oynayan hep bu CHP ve onun o gün var olan zihniyetiydi.
Halkıyla bütünleşerek Ülkemizde hem manen, hem de maddeten kalkınma ve gelişmeyi sağlayan, O’nu dünya devi haline getiren Ak Parti ve Başkan Erdoğan’ı demokratik yollarla, sokak oyunlarıyla, askeri ve hukuki darbelerle, içerideki ayaktakımı, dışarıdaki emperyalist güçlerle işbirliği yaparak yine de yıkamayacağını anlayınca, zaten uzman olduğu iftira ve yalan makinelerini çalıştırmaya ve hükümeti seçim öncesinde halkın gözünden düşürmeye gayret etmektedir.
Ne yazık ki, CHP bütün bu kötülükleri şimdi artık tek başına değil, ‘kimliksiz’ ve bölücü partilerle kol kola ve uluslararası şer odaklarının piyonu FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi alçak örgütlerle birlikte yapmaktadır. Ancak bu aziz millet, bu seçimde de 1950’deki gibi, hatta daha büyük bir ders verecek ve bu CHP’nin artık miadının dolduğunu ilan edecektir.
Herkesi, Yeni Türkiye’nin kuruluş çalışmalarını yürüten Ak Parti’ye; uluslararası emperyalist güçlere, onunla bağlantılı olan CHP’ye, dışarıdaki ve içerideki alçak örgütlere karşı onurlu bir mücadele veren Başkan Erdoğan’a, özellikle bu seçimde destek olmaya davet ediyor, bu hususta bütün gücümle çalışacağımı, açıkça beyan ediyorum.
Allah’a emanet olunuz.