İlla ki sağlık, illa ki sağlık!
Bir süre önce sağlık sorunlarını gerekçe göstererek Anadolu Üniversitesi Rektörlüğünden sürpriz bir kararla istifa eden Prof.Dr.Şafak Çomaklı, kendini 6 ay bakıma aldı. Ailesi ile birlikte Eskişehir’den ayrılarak Ankara’da ki evine yerleşen Prof.Dr.Şafak Çomaklı, çok önceleri beliren hastalığının tedavisi için kapısını dış dünyaya kapadı. Kendini tamamen sağlığına veren Çomaklı, artık sağlığını ihmal etmemeye özen gösteriyor.
Kendisiyle önceki gün telefonla görüştüğümde bugün tedavi amaçlı hastaneye gideceğini belirten Prof.Dr.Çomaklı, en az 6 ay da işten uzakta olacağını, çalışmayacağını, izinli olduğunu söyledi, ‘’Bu saatten sonra atık sağlığım ihmal etmeye gelmez’’ dedi ve durumunun ciddiyetine dikkat çekti. Değerli kardeşime geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, onunla ilgili yazımı Can Yücel’in bir şiiri ile bitirmek istiyorum. Ailecek kurulun sofraya/ öyle acele acele değil/ vazife yapar gibi hiç değil/ şöyle keyife keyif katar gibi/ lezzete lezzet katar gibi/ eksik bıraktıklarını tamamlar gibi/ tadına var akşamının/Gece evinde, dostların olsun /Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun/ Arkadaşım, hayat bu, daha ne olsun/ Ama en önce ve illaki sağlık olsun!
Dersine çalışıyor, ezbere konuşmuyor!
Onu bunu bilmem, bir milletvekili açıklama yaptığı bir konuda öncesinde dersine iyi çalışmış olması gerekir. ‘Kaptanı usta olmayan gemiye her rüzgar kötüdür’ derler ya, işin ustası olmak da öyle bir şey işte. Bunun en güzel örneğini şahsen Naci Cinisli’de görüyorum. İYİ Parti’nin Erzurum Milletvekili Naci Cinisli, özellikle son zamanlarda tarım ve hayvancılık ile ilgili açıklamalar yaparken, konuya ne kadar vakıf olduğunu da ortaya koyuyor. Özellikle son 10 yıldır tarım ve hayvancılık sektörlerinde faaliyet gösteren bir işadamı olması, onu bu konuda bir anda gözde ve uzman yaptı. Ayakları yere sağlam basan açıklamaları sanıyorum hükümet çevresinde de ilgi ile izleniyor. Son zamanlarda ülkemizin tarım ve hayvancılık konusunda içinde bulunduğu durumu rakamlar da vererek ayrıntılı bir şekilde gözler önüne seren Cinisli belli ki açıklama yapmadan önce bayağı bir hazırlanıyor, kafa yoruyor, mesai harcıyor. Zira bu konuda öyle bilgiler veriyor ki çoğu kez fazlası oluyor, eksiği olmuyor. Öyle şeyler söylüyor oluyor ki, belli ki ezbere ya da konuşmuş olmak için konuşmuyor, onu anlıyoruz.
Cinisli sadece sorunları aktarmakla kalmıyor, çözüm önerisini de akabinde aktarması onu çok daha anlamlı kılıyor. Son zamanlarda hayvancılık lobisine dikkat çeken açıklaması ile kamuoyunun önüne çıkan Cinisli’nin ‘’1960 yılında Türkiye’de yaklaşık 60 milyon küçük ve büyükbaş hayvan vardı ve ülke nüfusumuz 27 milyondu. Bugün 80 milyon vatandaşımız var fakat 68 milyon küçük ve büyükbaş hayvanımız var. 1960 yılında kişi başına 2,6 hayvan düşerken bugün 0,82 hayvan düşüyor. Üstelik sığınmacı ve mülteci olarak gelenler 0,82’lik orana dahil değil’’ açıklaması on numara beş yıldızdı. Sanıyorum bu haliyle olası bir İYİ Parti’nin iktidarı veya koalisyon ortaklığında Tarım ve Orman Bakanı olarak adı öne çıkanlardan biri de kesinlikle Naci Cinisli olacaktır. Sokakta görse beni tanımayacağını düşündüğüm Naci Cinisli’yi tarım ve hayvancılık konusunda ki taktik-maktik olmaksızın ‘’bam bam’’ anlatan çalışmalarından ötürü kutluyorum.
TÜYAP gitmiş, çok da tın!
Tamam. TÜYAP sahasında bir dev. Hem de büyük bir dev. Ülkemizin en büyük iki fuar ve organizasyon firmasından biri. Erzurum’da açılması başlı başına bir olaydı. Geçtiğimiz hafta pandemi döneminde zarar ettikleri gerekçesiyle çekilme kararı alan TÜYAP’ın gitmesi de açılması kadar olay oldu. Çoğu kişi TÜYAP gibi marka bir kurumun Erzurum’dan ayrılma kararını üzüntüyle karşılarken, tam tersi düşünenleri de görüyorum. Bunlardan birisi neredeyse ilde bir asırdır kültür hizmeti veren Kitapsarayı’nın sahiplerinden Adnan Atalay. Atalay’lara önem veririm, çünkü onlar da bir markadır. ‘’ Kimse kusura bakmasın, yas tutacak halimiz yok’’ diyen ve kitap sektöründe her daim konuşacağı olan Adnan Atalay, ‘’Özellikle aşırı yüksek fiyatıyla biz hiç yar olmadı TÜYAP. 25 bin metrekare kapalı alanı bulunan Recep Tayyip Erdoğan Fuat Merkezi pekala TÜYAP olmadan da faaliyet gösterebilir. TÜYAP bulunduğu dönem aşırı kirası yüzünden stant açamadığımız gibi yazar getirmemiz de mümkün değildi. Sadece biz değil, çoğu yayınevi de bu konuda rahatsızdı. Bana göre bu işi yine Büyükşehir Belediyesi üstlensin. Daha önce yaptılar, çok da başarılıydı. Mehmet Sekmen başkan Fuara başka kurum getireceğine kendileri girsin bu işe, bizim için çok daha güzel olur’’ dedi. Atalay, Büyükşehir Belediyesi’nin uhdesinde Havuzbaşı kent meydanında açılan Kitap Farına bir süre önce vefat eden ünlü yazar Cemal Safi’yi getirdiklerini, daha sonra da fuar kiraları sebebiyle ne bir fuara katıldıklarını, ne de herhangi bir yazarı getirmediklerini söyledi.
Vay sen çok sağol Onur!
Neredeyse Şubat ayından beri Korona ile yatıyor, Korona ile kalkıyorduk. Haftalarca eve kapandık, korona illetinden kurtulmak için en yakınlarımızla görüşmekten bile imtina ediyorduk. Daha önce hiç kullanmadığımız, kullanamayacağımız pandemi, semptom, entübe, filyasyon, sosyal izolasyon gibi kelimeler hayatımıza girmişti. Bir çoğunu artık bazen aynı cümle içinde kullanır hale gelmiştik. Hangi televizyonu açsak birinci haber de sonuncu haber de hep Koronaydı. Erzurum’da öteden beri bir başka güzel geçen o Ramazan’ın, bayramın bile nasıl gelip geçtiğini, ruhaniyetlerini farkedemedik. Baharın geldiğine bile Fransız kaldık be. Karların ne zaman eridiğini bile göremedik çoğu kez. Kendimden biliyorum PUSULA’ya hergün karikatür çizerken konu illa ki Korona olmuştu. Zaten gazetenin her sayfasında koronasız bir haber yoktu. Cihat İncesu ve İrfan Tarakçıoğlu, gün boyu gazetenin sayfalarına adeta korona haberleri yetiştirmek için yarış içindeydi. Bölgeden ne kadar haber geliyorsa içinde mutlaka Korona veya moda tabiriyle COVİT-19 kelimeleri yazılıydı. Nurullah Pala’nın dahi hazırladığı spor sayfasında Koronasız bir tek habere dahi rastlanılmıyordu. Ta ki sağolsun, eski PUSULA’cı Onur Sağsöz gündemi değiştirene kadar. Hobi bahçeleri ile ilgili takıntısı hariç çoğu konuda yanında olduğum Erzurum Ajans’ta çalışan Onur, bir havaalanı haberi yaptı da bir anda korona gündem olmaktan çıktı, o gün normal bir güne merhaba dedik. Sitelerinde yayınladıkları haberden sonra artık başka haberler görmeye başladık. Öyle ki Onur Sağsöz’ün havaalanı haberinden sonra bir çoğumuz koronanın varlığını dahi unutur olduk. O yüzden sağolsun Onur, bize abone olan Korona’yı unutturdu da, normal hayata dönmeyi başarabildik.. Sadece düşen vaka sayısı bakımından değil, en azından Erzurum’da Onur’un sayesinde biraz da normal hayata döndük diye düşünüyorum.
Mazeret kabul etmiyoruz Şifo!
Hafta sonu evinde Eskişehirspor ile ara verile lige yeniden merhaba diyecek olan BB Erzurumspor’da sadece kulübün şampiyonluk testi yapılmayacak, teknik direktör Mehmet Özdilek de teraziye çıkıp tartılacak. BB Erzurumspor 6 maç sonra ipi göğüsleyip sadece şampiyon olmakla kalmayacak, hocası Özdilek de bir nevi teknik adamlıkta geleceğini oylayacak. Zira son yıllarda başında çıktığı takımlarla sahada arzu edilmeyen sonuçlara imza atan ve teknik adamlıkta bir anda tartışılır duruma gelen Özdilek’in de imtihanı olacak bu maçlar.. Kaldı ki Özdilek’in bana göre Erzurumspor’un başında vereceği sınav da öyle 6 maç filan değil, sadece 4 maç! Bir defa içeride ilk ve son hafta oynanacak Eskişehir ve Ümraniye maçlarını saymıyorum, asıl sınavı Osmanlı, Adanademir, Giresun ve Altay maçlarında verecek. Eskişehir ve Ümraniye nihayetinde oynanmamış maçlar, galibiyet olacak diye elbette garantisi yok ama nihayetinde futbol aklımız da öyle diyor zaten, zorluk derecesi de çok yüksek olmayan maçlar o maçlar. Hele hele bu saatten sonra Şifo’nun hiçbir mazereti kabul görmeyecektir, çünkü bu takımın bu saatten sonra bulunduğu konum itibariyle herkes de biliyor ki şampiyonluk şansı yüzde 50’nin üzerindedir. Mevcut puan cetvelindeki görüntüsüyle hangi hoca gelecek olsa kesin şampiyonluk söz verir, kimse de böyle bir şansı tepmek istemez, imza atmak için belki de üste para verir!
Her neyse. Geçen sezon özellikle büyükler ile oynanan maçları kazanmamamasına rağmen kaybetmemiş olması belki hocamız için bir artıdır ama süper ligden düşüşte de rolü olanlardan biridir. Şu veya bu sebeplerden dolayı son çeyrekte yarı yolda bırakıp gitmesi de ayrı bir eksi puan olmuştur. İstatistikler Şifo ile Erzurum’un çalıştırdığı dönem ‘hatice’ anlamında belki ama ‘netice’ anlamında öyle ahım, şahım bir dönem yaşadığını da göstermemektedir! Hele hele süper ligde iken onun başında çıkılan ve 1-0 kaybedilen Rize maçından sonra yaptığı ‘’Sabaha kadar oynasaydık bu hakemle yenilirdik’’ açıklamasını doğru bulmamış, bunu her fırsatte dile getiren biri olarak bu saatten sonra hiçbir mazeretinin kabul görmeyeceğini üstüne basa basa söylemek istiyorum. Kimbilir, boşu boşuna Taylan’ın sayılmayan golüne gereksiz yere ‘cambaza bak, cambaza’ ettirildi, belki de Erzurum daha o maçta düştü. Öyleyse bu saat, bu dakika itibariyle Şifo’nun, tıpkı Ali Demirhan, Dilaver Yılmaz, Mevlüt Doğan’ın aksine ‘küme düşüren başkan’ olarak da üstüne yapışıp kalan mahsurlu imajı ile Hüseyin Üneş gibi takımı şampiyon etmesi gibi mecburiyeti hasıl olmuştur. Evet, evet, bu benim son kararımdır.
---
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Hangi güzel yüz ki toprak olmadı. Hangi ceylan göz ki yere akmadı.( Davudi Tai Hz.)
DUVARIN DİLİ : Asıl marifet buluttaydı. Ama herkes yağmura şiir yazdı.
Bir süre önce sağlık sorunlarını gerekçe göstererek Anadolu Üniversitesi Rektörlüğünden sürpriz bir kararla istifa eden Prof.Dr.Şafak Çomaklı, kendini 6 ay bakıma aldı. Ailesi ile birlikte Eskişehir’den ayrılarak Ankara’da ki evine yerleşen Prof.Dr.Şafak Çomaklı, çok önceleri beliren hastalığının tedavisi için kapısını dış dünyaya kapadı. Kendini tamamen sağlığına veren Çomaklı, artık sağlığını ihmal etmemeye özen gösteriyor.
Kendisiyle önceki gün telefonla görüştüğümde bugün tedavi amaçlı hastaneye gideceğini belirten Prof.Dr.Çomaklı, en az 6 ay da işten uzakta olacağını, çalışmayacağını, izinli olduğunu söyledi, ‘’Bu saatten sonra atık sağlığım ihmal etmeye gelmez’’ dedi ve durumunun ciddiyetine dikkat çekti. Değerli kardeşime geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, onunla ilgili yazımı Can Yücel’in bir şiiri ile bitirmek istiyorum. Ailecek kurulun sofraya/ öyle acele acele değil/ vazife yapar gibi hiç değil/ şöyle keyife keyif katar gibi/ lezzete lezzet katar gibi/ eksik bıraktıklarını tamamlar gibi/ tadına var akşamının/Gece evinde, dostların olsun /Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun/ Arkadaşım, hayat bu, daha ne olsun/ Ama en önce ve illaki sağlık olsun!
Dersine çalışıyor, ezbere konuşmuyor!
Onu bunu bilmem, bir milletvekili açıklama yaptığı bir konuda öncesinde dersine iyi çalışmış olması gerekir. ‘Kaptanı usta olmayan gemiye her rüzgar kötüdür’ derler ya, işin ustası olmak da öyle bir şey işte. Bunun en güzel örneğini şahsen Naci Cinisli’de görüyorum. İYİ Parti’nin Erzurum Milletvekili Naci Cinisli, özellikle son zamanlarda tarım ve hayvancılık ile ilgili açıklamalar yaparken, konuya ne kadar vakıf olduğunu da ortaya koyuyor. Özellikle son 10 yıldır tarım ve hayvancılık sektörlerinde faaliyet gösteren bir işadamı olması, onu bu konuda bir anda gözde ve uzman yaptı. Ayakları yere sağlam basan açıklamaları sanıyorum hükümet çevresinde de ilgi ile izleniyor. Son zamanlarda ülkemizin tarım ve hayvancılık konusunda içinde bulunduğu durumu rakamlar da vererek ayrıntılı bir şekilde gözler önüne seren Cinisli belli ki açıklama yapmadan önce bayağı bir hazırlanıyor, kafa yoruyor, mesai harcıyor. Zira bu konuda öyle bilgiler veriyor ki çoğu kez fazlası oluyor, eksiği olmuyor. Öyle şeyler söylüyor oluyor ki, belli ki ezbere ya da konuşmuş olmak için konuşmuyor, onu anlıyoruz.
Cinisli sadece sorunları aktarmakla kalmıyor, çözüm önerisini de akabinde aktarması onu çok daha anlamlı kılıyor. Son zamanlarda hayvancılık lobisine dikkat çeken açıklaması ile kamuoyunun önüne çıkan Cinisli’nin ‘’1960 yılında Türkiye’de yaklaşık 60 milyon küçük ve büyükbaş hayvan vardı ve ülke nüfusumuz 27 milyondu. Bugün 80 milyon vatandaşımız var fakat 68 milyon küçük ve büyükbaş hayvanımız var. 1960 yılında kişi başına 2,6 hayvan düşerken bugün 0,82 hayvan düşüyor. Üstelik sığınmacı ve mülteci olarak gelenler 0,82’lik orana dahil değil’’ açıklaması on numara beş yıldızdı. Sanıyorum bu haliyle olası bir İYİ Parti’nin iktidarı veya koalisyon ortaklığında Tarım ve Orman Bakanı olarak adı öne çıkanlardan biri de kesinlikle Naci Cinisli olacaktır. Sokakta görse beni tanımayacağını düşündüğüm Naci Cinisli’yi tarım ve hayvancılık konusunda ki taktik-maktik olmaksızın ‘’bam bam’’ anlatan çalışmalarından ötürü kutluyorum.
TÜYAP gitmiş, çok da tın!
Tamam. TÜYAP sahasında bir dev. Hem de büyük bir dev. Ülkemizin en büyük iki fuar ve organizasyon firmasından biri. Erzurum’da açılması başlı başına bir olaydı. Geçtiğimiz hafta pandemi döneminde zarar ettikleri gerekçesiyle çekilme kararı alan TÜYAP’ın gitmesi de açılması kadar olay oldu. Çoğu kişi TÜYAP gibi marka bir kurumun Erzurum’dan ayrılma kararını üzüntüyle karşılarken, tam tersi düşünenleri de görüyorum. Bunlardan birisi neredeyse ilde bir asırdır kültür hizmeti veren Kitapsarayı’nın sahiplerinden Adnan Atalay. Atalay’lara önem veririm, çünkü onlar da bir markadır. ‘’ Kimse kusura bakmasın, yas tutacak halimiz yok’’ diyen ve kitap sektöründe her daim konuşacağı olan Adnan Atalay, ‘’Özellikle aşırı yüksek fiyatıyla biz hiç yar olmadı TÜYAP. 25 bin metrekare kapalı alanı bulunan Recep Tayyip Erdoğan Fuat Merkezi pekala TÜYAP olmadan da faaliyet gösterebilir. TÜYAP bulunduğu dönem aşırı kirası yüzünden stant açamadığımız gibi yazar getirmemiz de mümkün değildi. Sadece biz değil, çoğu yayınevi de bu konuda rahatsızdı. Bana göre bu işi yine Büyükşehir Belediyesi üstlensin. Daha önce yaptılar, çok da başarılıydı. Mehmet Sekmen başkan Fuara başka kurum getireceğine kendileri girsin bu işe, bizim için çok daha güzel olur’’ dedi. Atalay, Büyükşehir Belediyesi’nin uhdesinde Havuzbaşı kent meydanında açılan Kitap Farına bir süre önce vefat eden ünlü yazar Cemal Safi’yi getirdiklerini, daha sonra da fuar kiraları sebebiyle ne bir fuara katıldıklarını, ne de herhangi bir yazarı getirmediklerini söyledi.
Vay sen çok sağol Onur!
Neredeyse Şubat ayından beri Korona ile yatıyor, Korona ile kalkıyorduk. Haftalarca eve kapandık, korona illetinden kurtulmak için en yakınlarımızla görüşmekten bile imtina ediyorduk. Daha önce hiç kullanmadığımız, kullanamayacağımız pandemi, semptom, entübe, filyasyon, sosyal izolasyon gibi kelimeler hayatımıza girmişti. Bir çoğunu artık bazen aynı cümle içinde kullanır hale gelmiştik. Hangi televizyonu açsak birinci haber de sonuncu haber de hep Koronaydı. Erzurum’da öteden beri bir başka güzel geçen o Ramazan’ın, bayramın bile nasıl gelip geçtiğini, ruhaniyetlerini farkedemedik. Baharın geldiğine bile Fransız kaldık be. Karların ne zaman eridiğini bile göremedik çoğu kez. Kendimden biliyorum PUSULA’ya hergün karikatür çizerken konu illa ki Korona olmuştu. Zaten gazetenin her sayfasında koronasız bir haber yoktu. Cihat İncesu ve İrfan Tarakçıoğlu, gün boyu gazetenin sayfalarına adeta korona haberleri yetiştirmek için yarış içindeydi. Bölgeden ne kadar haber geliyorsa içinde mutlaka Korona veya moda tabiriyle COVİT-19 kelimeleri yazılıydı. Nurullah Pala’nın dahi hazırladığı spor sayfasında Koronasız bir tek habere dahi rastlanılmıyordu. Ta ki sağolsun, eski PUSULA’cı Onur Sağsöz gündemi değiştirene kadar. Hobi bahçeleri ile ilgili takıntısı hariç çoğu konuda yanında olduğum Erzurum Ajans’ta çalışan Onur, bir havaalanı haberi yaptı da bir anda korona gündem olmaktan çıktı, o gün normal bir güne merhaba dedik. Sitelerinde yayınladıkları haberden sonra artık başka haberler görmeye başladık. Öyle ki Onur Sağsöz’ün havaalanı haberinden sonra bir çoğumuz koronanın varlığını dahi unutur olduk. O yüzden sağolsun Onur, bize abone olan Korona’yı unutturdu da, normal hayata dönmeyi başarabildik.. Sadece düşen vaka sayısı bakımından değil, en azından Erzurum’da Onur’un sayesinde biraz da normal hayata döndük diye düşünüyorum.
Mazeret kabul etmiyoruz Şifo!
Hafta sonu evinde Eskişehirspor ile ara verile lige yeniden merhaba diyecek olan BB Erzurumspor’da sadece kulübün şampiyonluk testi yapılmayacak, teknik direktör Mehmet Özdilek de teraziye çıkıp tartılacak. BB Erzurumspor 6 maç sonra ipi göğüsleyip sadece şampiyon olmakla kalmayacak, hocası Özdilek de bir nevi teknik adamlıkta geleceğini oylayacak. Zira son yıllarda başında çıktığı takımlarla sahada arzu edilmeyen sonuçlara imza atan ve teknik adamlıkta bir anda tartışılır duruma gelen Özdilek’in de imtihanı olacak bu maçlar.. Kaldı ki Özdilek’in bana göre Erzurumspor’un başında vereceği sınav da öyle 6 maç filan değil, sadece 4 maç! Bir defa içeride ilk ve son hafta oynanacak Eskişehir ve Ümraniye maçlarını saymıyorum, asıl sınavı Osmanlı, Adanademir, Giresun ve Altay maçlarında verecek. Eskişehir ve Ümraniye nihayetinde oynanmamış maçlar, galibiyet olacak diye elbette garantisi yok ama nihayetinde futbol aklımız da öyle diyor zaten, zorluk derecesi de çok yüksek olmayan maçlar o maçlar. Hele hele bu saatten sonra Şifo’nun hiçbir mazereti kabul görmeyecektir, çünkü bu takımın bu saatten sonra bulunduğu konum itibariyle herkes de biliyor ki şampiyonluk şansı yüzde 50’nin üzerindedir. Mevcut puan cetvelindeki görüntüsüyle hangi hoca gelecek olsa kesin şampiyonluk söz verir, kimse de böyle bir şansı tepmek istemez, imza atmak için belki de üste para verir!
Her neyse. Geçen sezon özellikle büyükler ile oynanan maçları kazanmamamasına rağmen kaybetmemiş olması belki hocamız için bir artıdır ama süper ligden düşüşte de rolü olanlardan biridir. Şu veya bu sebeplerden dolayı son çeyrekte yarı yolda bırakıp gitmesi de ayrı bir eksi puan olmuştur. İstatistikler Şifo ile Erzurum’un çalıştırdığı dönem ‘hatice’ anlamında belki ama ‘netice’ anlamında öyle ahım, şahım bir dönem yaşadığını da göstermemektedir! Hele hele süper ligde iken onun başında çıkılan ve 1-0 kaybedilen Rize maçından sonra yaptığı ‘’Sabaha kadar oynasaydık bu hakemle yenilirdik’’ açıklamasını doğru bulmamış, bunu her fırsatte dile getiren biri olarak bu saatten sonra hiçbir mazeretinin kabul görmeyeceğini üstüne basa basa söylemek istiyorum. Kimbilir, boşu boşuna Taylan’ın sayılmayan golüne gereksiz yere ‘cambaza bak, cambaza’ ettirildi, belki de Erzurum daha o maçta düştü. Öyleyse bu saat, bu dakika itibariyle Şifo’nun, tıpkı Ali Demirhan, Dilaver Yılmaz, Mevlüt Doğan’ın aksine ‘küme düşüren başkan’ olarak da üstüne yapışıp kalan mahsurlu imajı ile Hüseyin Üneş gibi takımı şampiyon etmesi gibi mecburiyeti hasıl olmuştur. Evet, evet, bu benim son kararımdır.
---
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Hangi güzel yüz ki toprak olmadı. Hangi ceylan göz ki yere akmadı.( Davudi Tai Hz.)
DUVARIN DİLİ : Asıl marifet buluttaydı. Ama herkes yağmura şiir yazdı.