
Ayşe Nur erdoğdu Bayram/Pusula
Erzurum Teknik Üniversitesi’nde (ETÜ) İstanbul’un Fethi’nin 570. yıl dönümü düzenlenen panelle kutlandı.
Edebiyat Fakültesi ve Tarih Kulübü’nün iş birliğiyle düzenlenen panele ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Rektör Yardımcısı Prof.Dr. İrfan Kaymaz, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Akbulut, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Murat Küçükuğurlu, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Dünya tarihini etkiledi
Prof. Dr. Muammer Yaylalı Konferans Salonu’nda saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan panel Tarih Bölümü Başkanı Doç. Dr. Naim Ürkmez yönetti. Ürkmez, uzun bir aradan sonra yüz yüze yapılan bir etkinlikte öğrencilerle bir araya gelmekten memnuniyet duyduklarını ifade etti. Ürkmez: “Fatih Sultan Mehmet, Türk Tarihi’nin gelmiş geçmiş en büyük hakanlarından birisi ve her yönüyle konuşulması gerekiyor. Çünkü gerek Fatih Sultan Mehmet gerekse de İstanbul’un Fethi günümüz Türk devlet yapısını etkilediği gibi dünya tarihini de hâlâ etkilemektedir” diye konuştu.
Hedefteki şehir
Dr. Öğr. Üyesi Serkan Özer “Fethe Kadar İstanbul Kuşatmaları” başlıklı sunumunu yaparken “İstanbul, Doğu Roma’yı temsil ettiği tarihlerde çok fazla kuşatma ile karşılaşmış bir şehir. Kuzeyden Tuna boylarına doğru akın eden Türk toplulukları, özellikle Avarlar İstanbul’u ciddi bir biçimde korkuya sevk etmişlerdir. Diğer taraftan Sasaniler, Emeviler ve Abbasiler gibi Arap topluluklarının Anadolu güzergâhı üzerinden gerçekleştirdiği fetih hareketleri söz konusudur. Bizans bu akınlara karşı geleneksel politika olarak “düşmanı düşmana kırdırma” siyasetini izlemektedir. Çok cepheli mücadelelerde ise bazı sahalarda barışı satın alma yolunu tutmaktadır ” ifadelerini kullandı.
Deha padişah
Dr. Öğr. Üyesi Musa Sezer ise “Fatih Sultan Mehmet, devrin deha padişahlarından. Kendisi askeri dehası ve devlet adamlığının yanında entelektüel kişiliği ile de tanınıyor. 16. yüzyılda yazılan anonim Grekçe bir tarihte Fatih ile ilgili “o, bütün seleflerini ilim ve hikmette geri bırakmıştı.” ifadeleri yer alıyor. Fatih’in en büyük hayali İstanbul’u fethetmekti. Genç hükümdar, altında manevi ve maddi motivasyonlar yatan bu hedefini gerçekleştirmek için fazlasıyla azmetmişti. Rumeli Hisarı, 4 ay gibi kısa bir sürede yaptırılıp bitirilmiş, Osmanlıların fetih isteği bu yolla aşikâr edilmişti.” diyerek fetih sürecini ve fethin önemini detaylıca irdeledi.
Ayasofya’nın önemi
Hemen ardından Ayasofya hakkında sunum yapan Dekan Prof. Dr. Uğur Akbulut ise mabedin tarihinden ve Hristiyan dünyası için değerinden bahsederek “Ayasofya, çok özel bir yapı. Dünya tarihinde belki de üzerine bu kadar çok şey yazılmış, söylenmiş başka bir mabet yoktur. İstanbul da böyledir. Bu iki yapı o kadar iç içe geçmiştir ki adeta birbirlerini kuşatmış, birbirlerine değer katmışlardır. Türklerin İstanbul’u ele geçirmesi Batı için büyük bir travmadır. Fakat incelendiğinde şöyle bir sonuç da ortaya çıkıyor ki Ayasofya’nın kaybedilmesi İstanbul’un kaybedilmesinden daha büyük bir travmadır. Hem Hristiyanların hem de Müslümanların ürettikleri efsaneler Ayasofya’nın daha önemli bir sembol olduğu gerçeğine işaret etmektedir” dedi.
Panelde soru cevap kısmından sonra katılımcılara teşekkür belgeleri verildi.