İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun günlerce konuşulan Palandöken ziyaretinin ilk fotoğrafı bu fotoğraf oldu. Bir başka ifadeyle İmamoğlu’nu ilk deşifre eden fotoğraf da diyebiliriz.. Depremzedeleri ziyaret etmek için gittiği Elazığ’dan dönerken geldiği Erzurum Palandöken’de ki Sway Otel’de ilk resmini emekli bankacılardan Macit Hatunoğlu’na veren İmamoğlu, bu fotoğraf ile geldiğinin ifşa edileceğinden herhalde habersizdi. Ayağının tozu ile Palandöken’e gelen ve otele giriş yapan İmamoğlu’nu ilk gören olan Macit Hatunoğlu, Göztepe-Beşiktaş maçını izlemek üzere bulunduğu otelde arkadaşlarına bu fotoğrafı çektirdi. Bu fotoğrafın ivedi bir şekilde sosyal medyada yayınlanmasının ardından Erzurum’da olduğu anlaşılan İmamoğlu, bir anda ziyaretçilerin akınına uğradı.
***
Öyle ki Erzurum’a geldiğinde ilk bu fotoğrafı çektirdikten sonra gelen fotoğraf taleplerini de reddedemedi, ikram edilen kahvesini bile içemeden soluğu odasında aldı. Ertesi gün de zaten olan oldu, Erzurum’da olduğu öğrenilen ve habercilerin de radarına giren İmamoğlu, günlerdir konuşulan o polemiğe imza atan, hatta kendi partilileri tarafından da eleştiri yağmuruna tutulan isim olmaktan kurtulamadı.. Bu arada, İmamoğlu’nun Erzurum’da olduğunu ifşa eden bu fotoğraf bana ilk whatsapp’dan gelince, doğrusu İmamoğlu’nun fotoğrafının montaj olduğunu sanmıştım. Hatta montaj diye de fazla fotoğrafa itibar etmemiştim. Ama, aradan bir-iki saat geçince fotoğrafın gerçek olduğunu anladığım gibi ben de İmamoğlu’nun Erzurum’da olduğunu öğrenmiş oldum..
--
Devlerin aşkı büyük olur..
Kıymetini biz buradan çok bilmiyor olabiliriz ama Palandöken’in kıymetini bilen biliyor. Sadece yerli ve yabancı kayakseverler değil, ünlü siyasi, sanatçı ve yatırımcılar da Palandöken diyor, başka bir şey demiyor. Ulusal gazetelerin özellikle magazin sahifeleri artık Palandöken’de kayak yapan ünlülerin haberlerinden geçilmez olduğu gibi, dağımızın reklamı artarak devam ediyor. Palandöken dağının en son ünlü konuklarından biri de Türkiye’nin önde gelen firmalarından Pınar’ın yönetim kurulu başkanı İdil Yiğitbaş oldu. İstanbul’dan çıktığı Doğu Kars ekspres tren yolculuğuna Erzurum’da mola veren İdil Yiğitbaş, eşi Ahmet Fahri Yiğitbaş ile günübirlik bir Palandöken keyfi yaşadı. Onlara ev sahipliğini de Pınar’ın Erzurum başbayisi işadamı Sefa Yardımcı yaptı. Birkaç saat hem kayak yapıp hem de gönüllerince Palandöken’in o renkli ortamını tadan İdil Yiğitbaş, bu gözde kayak merkezimize adeta aşık oldu. Bir sonraki yıl çocukları ile birlikte uzun bir Palandöken tatili yapacağını söyleyen İdil Yiğitbaş, ‘’İsviçre’ye kayağa giderdik genelde. Ama Palandöken’i keşfedince artık yeni kayak mekanımız da belli oldu. Süper bir yer burası, çok beğendik. Aşık olmamak elde değil. Bundan sonra varsa yoksa Palandöken’’ dedi.
---
Kaçan balık çok büyük oldu!
O aslında iyi bir ses sanatçısı olabilirdi.
Allah vergisi bir sesi vardı.
O sahnede şarkı söylerken, Zeki Müren’i, Bülent Ersoy’u dinliyorsun sanırdın.
O aslında Türk tiyatrosuna uzun süre hizmet edebilecek kalitede bir oyuncu olabilirdi.
Sahnedeyken Nejat Uygur gibiydi.
Çok güzel rol yapardı, her verilen rolü hakkıyla yerine getirirdi.
Ve herşeyden önce o Cem Yılmaz gibi, Ata Demirer gibi, Şahan Gökbakır gibi ünlü bir komedyen olabilirdi.
Doğaçlama esprileri ile daha o zamanlar gülmekten izleyiciyi kırıp geçirirdi.
Rahmetli ünlü tiyatro ve sinema sanatçısı Öztürk Serengil’in 1980’li yılları başlarında TRT’de haftada bir yayınlanan ‘İner misin, çıkar mısın?’ proğramının gediklisiydi.
O zamanlar Erzurum’un adını tüm Türkiye’ye duyuruyordu.
Kadayıf dolmasının yapımını ilk ondan dinlemiştim, Cumhur Seval sonraları yaptı.
Cevat Dursun Sakaoğlu Türkiye’de işte o kadayıf dolması yapımını kendine has ifadesi ile anlatırken, izleyenler bu gençte büyük bir yetenek olduğunun farkına varmışlardı.
Tabiri caizse yetenek fışkırırdı Cevat Dursun Sakaoğlu.
Ama o yıllar önce kapağı attığı bir kamu kurumunda işçi oldu, sıradan bir vatandaş olarak hayatını devam ettirdi.
Erzurum’da kaldı ve o şaşaalı hayattan çok, sakin, sade yaşamı tercih etti.
Emekli olduktan sonra da İzmir’e yerleşti ve orada yaşamını şimdi sürdürüyor.
Dün Youtube’de Baharı bekleyen kumrular gibi parçayı seslendirirken görünce aklıma geldi bunlar.
İzmir’de Gönül Gözü Gençlik Korosu diye kendisi gibi emeklilerle beraber bir koro kurmuşlar, orada seslendiriyor bu parçayı.
Yine güzel söylüyor.
Tıpkı 30 yıl öncesi gibi.
Yazık olmuş dedim gene kendi kendime.
Cevat Dursun Sakaoğlu da tıpkı akrabaları Erzurum kongresinin sembol isimlerinden olan adaşı Cevat Dursunoğlu gibi iz bırakabilirdi.
İşte yazık oldu demem o yüzden..
Neşet Ertaş söylemiş bir ropörtajında,"Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur" der.
Cevat da, asker arkadaşım Cevat da iyi insandır.
Sesi gibi.
Kaçan balık büyük oldu, üzülmem, ah etmem o yüzdendir işte.
--
Kitabın ortası!
Sosyal medyanın iyi kullanılması halinde ne kadar değerli olduğu gün gibi aşikarken, bir silah gibi kullanıldığı da belli. Bu yüzden de öteden beridir bir tartışma konusudur bu konu. Sosyal medya iyi midir, kötü müdür? Yanlışı mı çoktur, doğrusu mu? İyidir diyen kadar kötüdür diyen de var elbet. Yanlıştır diye düşünenler gibi doğrudur diye düşünenler de var kuşkusuz. Galiba Alper Bıyıklı hocamın facebook hesabında paylaştığı bu resim, sanırım sosyal medyanın hangi konumda olduğunu ortaya koyan güzel bir anlatı. Adeta kitabın ortası dedikleri bu olsa gerek. Öylesine güzel bir resimdir bu resim. Tehditlerin, laf sokmaların mecrası haline gelen sosyal paylaşım sitelerinin mutlaka doğru kullanılmasından yanayım. Bu benim son kararımdır.
--
Bugünün değil ama yarının İl Başkanısın artık Orhan!
Mevcut başkan Bülent Oğuz’un 55, Orhan Bozkurt’un da 50 oy aldığı CHP’nin İl kongresi, bana göre net bir mesaj vermiştir kamuoyuna. Sadece biz basın mensubu arkadaşlarının desteğinin yanısıra CHP’ye yakınlık duyan ama delege olmayan kişilerin sempatisini kazanan Orhan Bozkurt bana göre bu seçimde kaybetmemiş, yarınların il Başkanı olacağının mesajını vermiştir o kongre. Bakın buraya yazıyorum. Eski İl Başkanlarından Tacettin Kızıloğlu’nun desteği ile girdiği ilk seçimde hem de kendisi tarafından belirlenen delegelerin büyük bir bölümünün oyunu alan Orhan Bozkurt bugün değil, ama yarının İl Başkanıdır. Bu yüzden dün sevgili Orhan’ı ararken geçmiş olsun demek gelmedi içimden, direkt, ‘Hayırlı olsun’ dedim. Ne oldu, oldu. Bırak artık olan bitenleri. Sen bu saatten sonra o koltuğa oturman halinde neler yapabileceğinin planlarını yap. Ona konsantre ol. Bugün olmadı, yarın olacak elbet. Eskiden sadece rahmetli bir Tuncer Aktaş filan vardı orta yerde. Artık sen olacaksın arkada. Seni düşünecekler ilk. O yüzden bu seçimde sen kazanmadın ama CHP seni kazandı. İnanıyorum ki senin sayende CHP tekrar Erzurum’da eskilerde olduğu gibi ana muhalefet görevini yapacak, o sorumluluğu üstlenecektir.
--
Kanadalı inadı..
Curling’de yeni bir kanadalı başantrenör ile söz kesildi. Açıklamayı yapan da Türkiye Curling Federasyonu Başkanı Kenan Şebin oldu. Kenan Şebin, geçen hafta bir süredir başantrenör olarak görev yapan İskoç asıllı Kanadalı teknik adam Antony Zigmond Zummack’la yollarını ayırdılar. Zummack’ın ülkesinde başka görevleri olması sebebiyle bu ayrılığın gerçekleştiğini belirten Federasyon Başkanı Şebin, yeni bir Kanadalı isimle el sıkıştıklarını belirtti ama o hocanın ismini açıklamadı. Antony Zigmond Zummack ile son görüşmelerini Palan Otel’de yapan Şebin’in bu görüşmesinde ben de vardım. Karşılıklı bir anlaşmaydı. Herşeyden önce o kadar emek vermiş bir isimdi Zummack, karşılıklı güzel bir görüşme sonrasında bu veda gerçekleşti, açıkçası buna sevindim. Ayrılırken de böyle güzel ayrılıklar olmalı. Türkiye’de henüz curlingin yeni bir branş olduğu için yabancı hocalar ile çalışmalarının gerekli olduğunu söyleyen Federasyon Başkanı Kenan Şebin, Zummack’a teşekkür ederken, yine anlaştıkları hocanın da Kanada’da üst düzey bir teknik adam olduğunu belirtti, burada sadece milli takımı çalıştırmakla kalmayıp, antrenör de yetiştireceğini söyledi.
---
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Bir mum yakmak, karanlığı lanetlemekten daha iyidir. (Eleanor Roosevelt)
DUVARIN DİLİ: Bana kalırsa bana kal!
***
Öyle ki Erzurum’a geldiğinde ilk bu fotoğrafı çektirdikten sonra gelen fotoğraf taleplerini de reddedemedi, ikram edilen kahvesini bile içemeden soluğu odasında aldı. Ertesi gün de zaten olan oldu, Erzurum’da olduğu öğrenilen ve habercilerin de radarına giren İmamoğlu, günlerdir konuşulan o polemiğe imza atan, hatta kendi partilileri tarafından da eleştiri yağmuruna tutulan isim olmaktan kurtulamadı.. Bu arada, İmamoğlu’nun Erzurum’da olduğunu ifşa eden bu fotoğraf bana ilk whatsapp’dan gelince, doğrusu İmamoğlu’nun fotoğrafının montaj olduğunu sanmıştım. Hatta montaj diye de fazla fotoğrafa itibar etmemiştim. Ama, aradan bir-iki saat geçince fotoğrafın gerçek olduğunu anladığım gibi ben de İmamoğlu’nun Erzurum’da olduğunu öğrenmiş oldum..
--
Devlerin aşkı büyük olur..
Kıymetini biz buradan çok bilmiyor olabiliriz ama Palandöken’in kıymetini bilen biliyor. Sadece yerli ve yabancı kayakseverler değil, ünlü siyasi, sanatçı ve yatırımcılar da Palandöken diyor, başka bir şey demiyor. Ulusal gazetelerin özellikle magazin sahifeleri artık Palandöken’de kayak yapan ünlülerin haberlerinden geçilmez olduğu gibi, dağımızın reklamı artarak devam ediyor. Palandöken dağının en son ünlü konuklarından biri de Türkiye’nin önde gelen firmalarından Pınar’ın yönetim kurulu başkanı İdil Yiğitbaş oldu. İstanbul’dan çıktığı Doğu Kars ekspres tren yolculuğuna Erzurum’da mola veren İdil Yiğitbaş, eşi Ahmet Fahri Yiğitbaş ile günübirlik bir Palandöken keyfi yaşadı. Onlara ev sahipliğini de Pınar’ın Erzurum başbayisi işadamı Sefa Yardımcı yaptı. Birkaç saat hem kayak yapıp hem de gönüllerince Palandöken’in o renkli ortamını tadan İdil Yiğitbaş, bu gözde kayak merkezimize adeta aşık oldu. Bir sonraki yıl çocukları ile birlikte uzun bir Palandöken tatili yapacağını söyleyen İdil Yiğitbaş, ‘’İsviçre’ye kayağa giderdik genelde. Ama Palandöken’i keşfedince artık yeni kayak mekanımız da belli oldu. Süper bir yer burası, çok beğendik. Aşık olmamak elde değil. Bundan sonra varsa yoksa Palandöken’’ dedi.
---
Kaçan balık çok büyük oldu!
O aslında iyi bir ses sanatçısı olabilirdi.
Allah vergisi bir sesi vardı.
O sahnede şarkı söylerken, Zeki Müren’i, Bülent Ersoy’u dinliyorsun sanırdın.
O aslında Türk tiyatrosuna uzun süre hizmet edebilecek kalitede bir oyuncu olabilirdi.
Sahnedeyken Nejat Uygur gibiydi.
Çok güzel rol yapardı, her verilen rolü hakkıyla yerine getirirdi.
Ve herşeyden önce o Cem Yılmaz gibi, Ata Demirer gibi, Şahan Gökbakır gibi ünlü bir komedyen olabilirdi.
Doğaçlama esprileri ile daha o zamanlar gülmekten izleyiciyi kırıp geçirirdi.
Rahmetli ünlü tiyatro ve sinema sanatçısı Öztürk Serengil’in 1980’li yılları başlarında TRT’de haftada bir yayınlanan ‘İner misin, çıkar mısın?’ proğramının gediklisiydi.
O zamanlar Erzurum’un adını tüm Türkiye’ye duyuruyordu.
Kadayıf dolmasının yapımını ilk ondan dinlemiştim, Cumhur Seval sonraları yaptı.
Cevat Dursun Sakaoğlu Türkiye’de işte o kadayıf dolması yapımını kendine has ifadesi ile anlatırken, izleyenler bu gençte büyük bir yetenek olduğunun farkına varmışlardı.
Tabiri caizse yetenek fışkırırdı Cevat Dursun Sakaoğlu.
Ama o yıllar önce kapağı attığı bir kamu kurumunda işçi oldu, sıradan bir vatandaş olarak hayatını devam ettirdi.
Erzurum’da kaldı ve o şaşaalı hayattan çok, sakin, sade yaşamı tercih etti.
Emekli olduktan sonra da İzmir’e yerleşti ve orada yaşamını şimdi sürdürüyor.
Dün Youtube’de Baharı bekleyen kumrular gibi parçayı seslendirirken görünce aklıma geldi bunlar.
İzmir’de Gönül Gözü Gençlik Korosu diye kendisi gibi emeklilerle beraber bir koro kurmuşlar, orada seslendiriyor bu parçayı.
Yine güzel söylüyor.
Tıpkı 30 yıl öncesi gibi.
Yazık olmuş dedim gene kendi kendime.
Cevat Dursun Sakaoğlu da tıpkı akrabaları Erzurum kongresinin sembol isimlerinden olan adaşı Cevat Dursunoğlu gibi iz bırakabilirdi.
İşte yazık oldu demem o yüzden..
Neşet Ertaş söylemiş bir ropörtajında,"Nerede bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur" der.
Cevat da, asker arkadaşım Cevat da iyi insandır.
Sesi gibi.
Kaçan balık büyük oldu, üzülmem, ah etmem o yüzdendir işte.
--
Kitabın ortası!
Sosyal medyanın iyi kullanılması halinde ne kadar değerli olduğu gün gibi aşikarken, bir silah gibi kullanıldığı da belli. Bu yüzden de öteden beridir bir tartışma konusudur bu konu. Sosyal medya iyi midir, kötü müdür? Yanlışı mı çoktur, doğrusu mu? İyidir diyen kadar kötüdür diyen de var elbet. Yanlıştır diye düşünenler gibi doğrudur diye düşünenler de var kuşkusuz. Galiba Alper Bıyıklı hocamın facebook hesabında paylaştığı bu resim, sanırım sosyal medyanın hangi konumda olduğunu ortaya koyan güzel bir anlatı. Adeta kitabın ortası dedikleri bu olsa gerek. Öylesine güzel bir resimdir bu resim. Tehditlerin, laf sokmaların mecrası haline gelen sosyal paylaşım sitelerinin mutlaka doğru kullanılmasından yanayım. Bu benim son kararımdır.
--
Bugünün değil ama yarının İl Başkanısın artık Orhan!
Mevcut başkan Bülent Oğuz’un 55, Orhan Bozkurt’un da 50 oy aldığı CHP’nin İl kongresi, bana göre net bir mesaj vermiştir kamuoyuna. Sadece biz basın mensubu arkadaşlarının desteğinin yanısıra CHP’ye yakınlık duyan ama delege olmayan kişilerin sempatisini kazanan Orhan Bozkurt bana göre bu seçimde kaybetmemiş, yarınların il Başkanı olacağının mesajını vermiştir o kongre. Bakın buraya yazıyorum. Eski İl Başkanlarından Tacettin Kızıloğlu’nun desteği ile girdiği ilk seçimde hem de kendisi tarafından belirlenen delegelerin büyük bir bölümünün oyunu alan Orhan Bozkurt bugün değil, ama yarının İl Başkanıdır. Bu yüzden dün sevgili Orhan’ı ararken geçmiş olsun demek gelmedi içimden, direkt, ‘Hayırlı olsun’ dedim. Ne oldu, oldu. Bırak artık olan bitenleri. Sen bu saatten sonra o koltuğa oturman halinde neler yapabileceğinin planlarını yap. Ona konsantre ol. Bugün olmadı, yarın olacak elbet. Eskiden sadece rahmetli bir Tuncer Aktaş filan vardı orta yerde. Artık sen olacaksın arkada. Seni düşünecekler ilk. O yüzden bu seçimde sen kazanmadın ama CHP seni kazandı. İnanıyorum ki senin sayende CHP tekrar Erzurum’da eskilerde olduğu gibi ana muhalefet görevini yapacak, o sorumluluğu üstlenecektir.
--
Kanadalı inadı..
Curling’de yeni bir kanadalı başantrenör ile söz kesildi. Açıklamayı yapan da Türkiye Curling Federasyonu Başkanı Kenan Şebin oldu. Kenan Şebin, geçen hafta bir süredir başantrenör olarak görev yapan İskoç asıllı Kanadalı teknik adam Antony Zigmond Zummack’la yollarını ayırdılar. Zummack’ın ülkesinde başka görevleri olması sebebiyle bu ayrılığın gerçekleştiğini belirten Federasyon Başkanı Şebin, yeni bir Kanadalı isimle el sıkıştıklarını belirtti ama o hocanın ismini açıklamadı. Antony Zigmond Zummack ile son görüşmelerini Palan Otel’de yapan Şebin’in bu görüşmesinde ben de vardım. Karşılıklı bir anlaşmaydı. Herşeyden önce o kadar emek vermiş bir isimdi Zummack, karşılıklı güzel bir görüşme sonrasında bu veda gerçekleşti, açıkçası buna sevindim. Ayrılırken de böyle güzel ayrılıklar olmalı. Türkiye’de henüz curlingin yeni bir branş olduğu için yabancı hocalar ile çalışmalarının gerekli olduğunu söyleyen Federasyon Başkanı Kenan Şebin, Zummack’a teşekkür ederken, yine anlaştıkları hocanın da Kanada’da üst düzey bir teknik adam olduğunu belirtti, burada sadece milli takımı çalıştırmakla kalmayıp, antrenör de yetiştireceğini söyledi.
---
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Bir mum yakmak, karanlığı lanetlemekten daha iyidir. (Eleanor Roosevelt)
DUVARIN DİLİ: Bana kalırsa bana kal!