Özel şirketlerde kurumsallığın bir parçası olarak görülen şirket hatları işverenler açısından işyerinde kontrolün de bir parçası olarak görülüyor. Şirket çalışanları gerek şirket müşteri çevresi ile gerekse de şirket içi iletişimde bu şirket hatlarını kullanarak haberleşiyor.
Şirketin diğer şirketler ya da şahıslarla gerçekleştirmiş olduğu iletişimin bu hatlar ile yapılması gerçekten şirket açısından önem arz etse de bu hatlar çalışanlar tarafından kullanıldığı zaman birtakım sorunlar çıkabiliyor. Zira şirket çalışanları kendi aralarında özel iletişimlerini de bu hatlar üzerinden gerçekleştirmiş oluyor.
Çok yakın zamanda Anayasa Mahkemesi, işverenin işçinin şirket hattı üzerinden iş arkadaşları ile yapmış olduğu görüşmeleri gerekçe göstererek iş akdinin sonlandırılmasını hak ihlali olarak değerlendirdi. Başvuruya konu olayda özel bir şirkette işçi statüsünde çalışan başvurucunun cep telefonu incelenerek arkadaşlarıyla yapmış olduğu mesajlaşma içerikleri gerekçe gösterilerek iş akdi sonlandırılmış bulunmakta.
Uygulamada Şirketler bu özel hatları çalışanlarına verdiklerinde bu telefonlar ile herhangi bir özel görüşme gerçekleştirilmeyeceğine dair beyanlar almaktalar. Daha sonra bu telefonlarda işçilerden alınan beyanlara dayanarak ve bu telefonlarda herhangi bir özel görüşme yapmak mümkün olmadığının kabulü gerektiğinden bu telefonlardaki yazışma ve görüşmeleri inceleme hakkını kendilerinde görmekteler.
Aslında ilk bakışta bu işverenin doğal bir hakkı olarak görülebilir. Zira işveren gerek işçileri gerek iş çevresi ile sağlaması gereken ve kontrol altında tutması gereken bir bilgi akışının varlığından bahsedilebilir. Ve yine işverenin taşımış olduğu güvenlik endişeleri veya işlerin verimliliğini sağlamak açısından bakıldığından işverenin bu denetimi meşru görülebilir.
Ancak tam bu noktada Anayasamızın "Özel hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. Maddesi devreye girmektedir. Anayasamıza göre, “ Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz, hükmü amirdir. Ve yine Anayasamıza göre herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir" demektedir.
Haberleşme Hürriyeti de Anayasamızda güvence altına alınmıştır. Anayasamıza göre "Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.’’ Hükmü bu korumayı sağlamaktadır. 4587 sayılı İş kanunumuzda da İşçinin iletişiminin denetlenebileceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığına göre işveren kafasına göre işçinin bu hatlar üzerinden yapmış olduğu iletişimi denetleyemez.
Gerek Özel Hayatın Gizliliğini ve gerekse de Haberleşmenin Gizliliğini sağlamak ve korumak devletin yükümlülüğü altındadır. Şirketler her ne kadar şirket içi yazışma ve iletişim politika ilkelerinde bu denetlemelerden bahsedilmiş olsa da Anayasa ile güvence altına alınmış hak ve özgürlüklere feda edilemeyeceği aşikardır. Anayasa Mahkemesi de nitekim başvurucular haklı bularak iletişimin dinlenemeyeceği kanaatine varmıştır.
Av. Selçuk YILDIZ
17.11.2022
Şirketin diğer şirketler ya da şahıslarla gerçekleştirmiş olduğu iletişimin bu hatlar ile yapılması gerçekten şirket açısından önem arz etse de bu hatlar çalışanlar tarafından kullanıldığı zaman birtakım sorunlar çıkabiliyor. Zira şirket çalışanları kendi aralarında özel iletişimlerini de bu hatlar üzerinden gerçekleştirmiş oluyor.
Çok yakın zamanda Anayasa Mahkemesi, işverenin işçinin şirket hattı üzerinden iş arkadaşları ile yapmış olduğu görüşmeleri gerekçe göstererek iş akdinin sonlandırılmasını hak ihlali olarak değerlendirdi. Başvuruya konu olayda özel bir şirkette işçi statüsünde çalışan başvurucunun cep telefonu incelenerek arkadaşlarıyla yapmış olduğu mesajlaşma içerikleri gerekçe gösterilerek iş akdi sonlandırılmış bulunmakta.
Uygulamada Şirketler bu özel hatları çalışanlarına verdiklerinde bu telefonlar ile herhangi bir özel görüşme gerçekleştirilmeyeceğine dair beyanlar almaktalar. Daha sonra bu telefonlarda işçilerden alınan beyanlara dayanarak ve bu telefonlarda herhangi bir özel görüşme yapmak mümkün olmadığının kabulü gerektiğinden bu telefonlardaki yazışma ve görüşmeleri inceleme hakkını kendilerinde görmekteler.
Aslında ilk bakışta bu işverenin doğal bir hakkı olarak görülebilir. Zira işveren gerek işçileri gerek iş çevresi ile sağlaması gereken ve kontrol altında tutması gereken bir bilgi akışının varlığından bahsedilebilir. Ve yine işverenin taşımış olduğu güvenlik endişeleri veya işlerin verimliliğini sağlamak açısından bakıldığından işverenin bu denetimi meşru görülebilir.
Ancak tam bu noktada Anayasamızın "Özel hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. Maddesi devreye girmektedir. Anayasamıza göre, “ Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz, hükmü amirdir. Ve yine Anayasamıza göre herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir" demektedir.
Haberleşme Hürriyeti de Anayasamızda güvence altına alınmıştır. Anayasamıza göre "Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.’’ Hükmü bu korumayı sağlamaktadır. 4587 sayılı İş kanunumuzda da İşçinin iletişiminin denetlenebileceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığına göre işveren kafasına göre işçinin bu hatlar üzerinden yapmış olduğu iletişimi denetleyemez.
Gerek Özel Hayatın Gizliliğini ve gerekse de Haberleşmenin Gizliliğini sağlamak ve korumak devletin yükümlülüğü altındadır. Şirketler her ne kadar şirket içi yazışma ve iletişim politika ilkelerinde bu denetlemelerden bahsedilmiş olsa da Anayasa ile güvence altına alınmış hak ve özgürlüklere feda edilemeyeceği aşikardır. Anayasa Mahkemesi de nitekim başvurucular haklı bularak iletişimin dinlenemeyeceği kanaatine varmıştır.
Av. Selçuk YILDIZ
17.11.2022