Erzurum, iki günden beri Demet Hanım’ın söylediği sözlerden ötürü adeta ayakta...
Dr.Demet Kömeç, televizyon programında;
‘Erzurum’a baktığımız zaman bayanlar şanssız.
Ekonomik açıdan özgür değiller, istedikleri şeyi yapamıyorlar.
Canım sıkıldığı zaman gece 10'da da caddede tek başıma yürüyebilmeliyim.
Kimse de bana ne arıyorsun burada bu saatte demesin.
Acaba farklı bir amacı mı var diye düşünmemeli.
Bir parkta tek başıma yürüyebilmeliyim. Ama yürürken de rahatsız edilmek istemem.
İstanbul'da Ankara'da nasıl yürüyorsam Erzurum'da da öyle yürümek isterim...’ demiş...
Doğrusu haddini ve belki maksadını aşmış...
*
Durup dururken niye böyle cahilce laflar etmiş bilmiyorum ama Demet Hanım, bu şehrin ekmeğini yiyen ve yediren bir hekim aynı zamanda bir iş kadınıdır.
Kaldı ki, gece 10’da isteseniz de caddede tek başınıza yürüyemezsiniz, buna iklim engeldir.
‘Farklı bir amaç’ derken neyi kastetmişsiniz anlamıyorum ama başka bir düşünce taşıyanlar günün her saati tek ya da ikili dolaşıyorlar...
Özellikle yaz günlerinde kadınlar, çocukları ve eşleriyle birlikte gecenin ilerleyen saatlerine kadar sokağın tadını çıkarıyorlar.
Başka türlüsü zaten geleneksel yapımıza ters...
Ne yapmağa çalıştığınızı doğrusu anlayamadım.
Erzurum, doyduğunuz ve sizi siz yapan kenttir...
*
Afganistan’ın ünü yazarlarından Khaled Hosseın ‘Bin Muhteşem Güneş’ isimli romanında;
’Daha önce hiç ‘burka’ giymemişti......İçi takviyeli başlık kısmı, kafasında sıkı ve ağır bir şey taşıdığı duygusu uyandırıyordu, dünyayı kapalı bir perdenin gerisinden seyretmekse garip bir histi.....Çevresel görüş açısını yitirmek sinir bozucuydu, pilili kumaşın soluk almasını güçleştirecek biçimde ağzına yapışıp durmasından da hiç hoşlanmamıştı...’
Sözleriyle Afganistan’da ‘Kadın’ olmayı anlatıyor.
Doktor Hanım, herhalde Erzurum’u Kabil’le karıştırmış..
*
Bak Demet Hanım...
Erzurum, senin de çok iyi bildiğin gibi Türkiye’nin her yanından gelen,100 bin öğrencinin eğitim- öğrenim gördüğü kent ve bin yıllık Üniversite geleneği olan şehirdir.
Öte yandan bulunduğu coğrafyanın ticaret, ekonomi, eğitim ve kültür-sanat merkezidir.
Bu çocuklar, lokantasında yemek yemekte, alış-veriş yapmakta, sinema ve tiyatroya gitmekte, sosyal medyayı kullanmakta; yarısından çoğu da şehirde ikâmet etmekte...
Bu güne değin bu çocuklara yönelik şehirden ve şehre yönelik de çocuklardan bir şikâyet gelmedi.
Siz şapla şekeri karıştırmış olmalısınız...
*
Söylediğiniz ve katıldığım tek doğru cümle;
Evet, kadınlarımız-kızlarımız kimseye muhtaç olmadan yaşamalı, ekonomik özgürlüklerin sağlamalılar. Ebeveynler olarak bizim görevimiz...
Bu da iyi bir eğitim almakla olur.
Bilmelisiniz ki bütün gayretimiz bu yoldadır...
Not; Yazıyı yayıma hazırladığımız anda Sosyal Medyaya Demet Hanım’dan Özür mesajı düştü, kabülümüzdür…
Dr.Demet Kömeç, televizyon programında;
‘Erzurum’a baktığımız zaman bayanlar şanssız.
Ekonomik açıdan özgür değiller, istedikleri şeyi yapamıyorlar.
Canım sıkıldığı zaman gece 10'da da caddede tek başıma yürüyebilmeliyim.
Kimse de bana ne arıyorsun burada bu saatte demesin.
Acaba farklı bir amacı mı var diye düşünmemeli.
Bir parkta tek başıma yürüyebilmeliyim. Ama yürürken de rahatsız edilmek istemem.
İstanbul'da Ankara'da nasıl yürüyorsam Erzurum'da da öyle yürümek isterim...’ demiş...
Doğrusu haddini ve belki maksadını aşmış...
*
Durup dururken niye böyle cahilce laflar etmiş bilmiyorum ama Demet Hanım, bu şehrin ekmeğini yiyen ve yediren bir hekim aynı zamanda bir iş kadınıdır.
Kaldı ki, gece 10’da isteseniz de caddede tek başınıza yürüyemezsiniz, buna iklim engeldir.
‘Farklı bir amaç’ derken neyi kastetmişsiniz anlamıyorum ama başka bir düşünce taşıyanlar günün her saati tek ya da ikili dolaşıyorlar...
Özellikle yaz günlerinde kadınlar, çocukları ve eşleriyle birlikte gecenin ilerleyen saatlerine kadar sokağın tadını çıkarıyorlar.
Başka türlüsü zaten geleneksel yapımıza ters...
Ne yapmağa çalıştığınızı doğrusu anlayamadım.
Erzurum, doyduğunuz ve sizi siz yapan kenttir...
*
Afganistan’ın ünü yazarlarından Khaled Hosseın ‘Bin Muhteşem Güneş’ isimli romanında;
’Daha önce hiç ‘burka’ giymemişti......İçi takviyeli başlık kısmı, kafasında sıkı ve ağır bir şey taşıdığı duygusu uyandırıyordu, dünyayı kapalı bir perdenin gerisinden seyretmekse garip bir histi.....Çevresel görüş açısını yitirmek sinir bozucuydu, pilili kumaşın soluk almasını güçleştirecek biçimde ağzına yapışıp durmasından da hiç hoşlanmamıştı...’
Sözleriyle Afganistan’da ‘Kadın’ olmayı anlatıyor.
Doktor Hanım, herhalde Erzurum’u Kabil’le karıştırmış..
*
Bak Demet Hanım...
Erzurum, senin de çok iyi bildiğin gibi Türkiye’nin her yanından gelen,100 bin öğrencinin eğitim- öğrenim gördüğü kent ve bin yıllık Üniversite geleneği olan şehirdir.
Öte yandan bulunduğu coğrafyanın ticaret, ekonomi, eğitim ve kültür-sanat merkezidir.
Bu çocuklar, lokantasında yemek yemekte, alış-veriş yapmakta, sinema ve tiyatroya gitmekte, sosyal medyayı kullanmakta; yarısından çoğu da şehirde ikâmet etmekte...
Bu güne değin bu çocuklara yönelik şehirden ve şehre yönelik de çocuklardan bir şikâyet gelmedi.
Siz şapla şekeri karıştırmış olmalısınız...
*
Söylediğiniz ve katıldığım tek doğru cümle;
Evet, kadınlarımız-kızlarımız kimseye muhtaç olmadan yaşamalı, ekonomik özgürlüklerin sağlamalılar. Ebeveynler olarak bizim görevimiz...
Bu da iyi bir eğitim almakla olur.
Bilmelisiniz ki bütün gayretimiz bu yoldadır...
Not; Yazıyı yayıma hazırladığımız anda Sosyal Medyaya Demet Hanım’dan Özür mesajı düştü, kabülümüzdür…