Osmanlı Devleti'nin birçok cephede düşmanla mücadele halinde olmasına rağmen kayıtsız kalmayarak işgal altındaki Bakü'yü Kafkas İslam Ordusu ile 15 Eylül 1918'de kurtarışının 103. yıl dönümü kutlanıyor.
Rus, Ermeni ve İngiliz devletleri tarafından paylaşılma gayesi ile 1918 yılında işgal edilen Azerbaycan toprakları için Bakü'den gelen destek talebine Osmanlı Devleti, birçok cephede düşmanla mücadele halinde olmasına ve elinde yeterli gücü bulunmamasına rağmen kayıtsız kalmadı.
Enver Paşa'nın talimatıyla kurulan, kardeşi Nuri Paşa'nın komutasındaki Kafkas İslam Ordusu, 15 Eylül 1918'de Bakü'yü işgalden kurtararak tarihi bir başarıya imza attı.
Sözleri düşünür ve şair Ahmet Cevad tarafından 1914 yılında yazılan "Çırpınırdın Karadeniz" yani Azerbaycan'da bilinen adıyla "Selam Türk'ün Bayrağına" adlı eserin Üzeyir Hacıbeyli tarafından, Kafkas İslam Ordusu'nun Bakü'yü kurtarmasına ithafen bestelendiği belirtiliyor.
Kafkas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Ural, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'nün Kafkas İslam Ordusu tarafından Ermeni ve Bolşevik çetelerinden kurtarılışının 103. yıl dönümünün kutlandığını söyledi.
Bakü'nün işgalden kurtuluşunun Anadolu ve Kafkas coğrafyası açısından çok önemli olduğunu ifade eden Ural, "Yakın dönemde de Karabağ'ın kurtarılması için büyük bir harekat gerçekleştirildi. Aslında ikisini (Bakü ve Karabağ'ın kurtarılması) anlamlandırdığımızda, birinin diğerinin devamı olduğunu, bu anlamda Azerbaycan'ın yaklaşık 100 yıllık bir toprak bütünlüğünü ve Ermenistan'dan kaynaklı tehdit algısını tamamen kaldırdığını gördük." dedi.
Ural, Batum Konferansı'nda bir toprak alımının dışında Kafkas ile Azerbaycan Türklerinin kurtarılması ve bağımsızlığını kazanması yönünde bir siyasi adım atıldığını belirtti. Ural, bu konferansta Azerbaycan'ın bağımsızlığının önünün açıldığını dile getirdi. İlk defa iki Türk devletinin Kafkasya ve Anadolu'nun siyasi birliği açısından 4 Haziran 1918'de önemli bir dostluk antlaşmasını imzaladığını aktaran Ural şöyle konuştu:
"Bu anlaşmayla Osmanlı hükûmeti, müstakil Azerbaycan'ı devlet olarak tanımış ve bu devletin Bakü'yü, Karabağ'ı, Nahçıvan ve Gence bölgelerinde müteşekkil bağımsız bir devlet olması için tanımıştır. O dönemde Ermenistan bir taraftan Çarlık Rusya'nın diğer taraftan İngilizlerin desteğini aldı. Rusya, İngiltere ve bölgedeki Ermeni unsurları, Azerbaycan Devleti'nin bağımsızlığını önlemek için çok büyük gayret sarf etti. Enver Paşa, Kafkas İslam Ordusu ile Türk ve Müslümanların müstakil bir devlet halinde ayakta durabilmelerini sağlama projesinin askeri kanadını meydana getirdi."
Enver Paşa'nın bunun için kardeşi Nuri Paşa'yı görevlendirdiğini anlatan Ural; İstanbul, Musul ve Tebriz üzerinden Gence'ye 25 Mayıs'ta intikal eden Nuri Paşa'nın bölgeyle ilgili rapor gönderdiğini belirtti.
Rapordaki bilgilere değinen Ural, "Raporda Ermeni çetelerinin Müslümanlara karşı büyük katliamlara giriştiklerini ki zaten burada özellikle de 31 Mart 1918 tarihli Bakü katliamına dikkati çekmek de de fayda vardır çünkü savunmasız, herhangi bir askeri gücü olmayan bir halkın topyekûn yok edilmesi anlamına gelen bu soykırım teşebbüsüne karşı bölgede Türk ve Müslüman unsurların harekete geçmesi artık bir zorunluluk halini almıştır." ifadesini kullandı.
Göyçay Muharebesi'nde Kafkas İslam Ordusu'nun büyük bir mücadele verdiğine işaret eden Ural şöyle devam etti:
"Bizim ordumuzda yaklaşık 250 civarında subayımız ve 5 bin 500 civarında askerimiz vardır. 20 bin kişilik bir Bolşevik ordusuna, Rus ve Ermeni ordusuna karşı hakikaten büyük bir mücadele vermiştir. Azerbaycan'ın tam ortasına denk gelen Göyçay'daki düşman kuvvetleri durdurulmuş ve mağlup edilmiştir. 4 günlük çetin muhaberelerden sonra ve ardından cephenin yeniden kurtarılması, işgal edilen yerlerin kurtarılması için çaba sarf edilmiştir. Kafkas İslam Ordusu'nun Azerbaycan'da, Kafkasya coğrafyasındaki faaliyetlerinin birincisi Bakü'nün kurtarılmasıdır. Göyçay Muhaberesi ile başlayan ve 15 Eylül'e kadar devam eden çetin muhaberelerde ciddi sayıda kayıplarımız ve şehitlerimiz söz konusudur."
Ural, Azerbaycan coğrafyasında Anadolu Türklerinin birçok şehitliğinin bulunduğuna dikkati çekerek Bakü'nün işgalden kurtarıldığı 15 Eylül'ün Türk tarihi açısından olduğu kadar Azerbaycan açısından da önemli bir yıl dönümü olduğunu ifade etti.
- "Bakü'süz bir Azerbaycan başsız bir insana benzer"
Bakü'nün Azerbaycan için öneminden bahseden Ural şunları kaydetti:
"Rahmetli Mehmet Emin Resulzâde'nin de dediği gibi Bakü'süz bir Azerbaycan, başsız bir insana benzer. Başkent, Azerbaycan'a kazandırılarak tarihi, sosyolojik ve siyasi olarak bir bütünlüğüne ulaşılması temin edilmiştir. Yine burada muharebeler sırasında İngiltere'ye de ciddi darbeler vuruldu, İngilizlerin askeri misyonuna da çok ciddi bir darbe vuruldu. Hem Bakü'nün alınması sırasında hem de Nahçıvan'a yönelik olan harekat sırasında buradaki İngiliz kuvvetleri, İran'a doğru sürülmüştür ve bu bölgeye müdahale etmelerinin de önüne geçebilmiştir. Tabii en büyük kazanç, Azerbaycan'ın tarihi kökleri, tarihi derinliklerinden gelen bir devlet olma şuuru, bu şekilde teminat altına alınmıştır."AA
Rus, Ermeni ve İngiliz devletleri tarafından paylaşılma gayesi ile 1918 yılında işgal edilen Azerbaycan toprakları için Bakü'den gelen destek talebine Osmanlı Devleti, birçok cephede düşmanla mücadele halinde olmasına ve elinde yeterli gücü bulunmamasına rağmen kayıtsız kalmadı.
Enver Paşa'nın talimatıyla kurulan, kardeşi Nuri Paşa'nın komutasındaki Kafkas İslam Ordusu, 15 Eylül 1918'de Bakü'yü işgalden kurtararak tarihi bir başarıya imza attı.
Sözleri düşünür ve şair Ahmet Cevad tarafından 1914 yılında yazılan "Çırpınırdın Karadeniz" yani Azerbaycan'da bilinen adıyla "Selam Türk'ün Bayrağına" adlı eserin Üzeyir Hacıbeyli tarafından, Kafkas İslam Ordusu'nun Bakü'yü kurtarmasına ithafen bestelendiği belirtiliyor.
Kafkas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Ural, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'nün Kafkas İslam Ordusu tarafından Ermeni ve Bolşevik çetelerinden kurtarılışının 103. yıl dönümünün kutlandığını söyledi.
Bakü'nün işgalden kurtuluşunun Anadolu ve Kafkas coğrafyası açısından çok önemli olduğunu ifade eden Ural, "Yakın dönemde de Karabağ'ın kurtarılması için büyük bir harekat gerçekleştirildi. Aslında ikisini (Bakü ve Karabağ'ın kurtarılması) anlamlandırdığımızda, birinin diğerinin devamı olduğunu, bu anlamda Azerbaycan'ın yaklaşık 100 yıllık bir toprak bütünlüğünü ve Ermenistan'dan kaynaklı tehdit algısını tamamen kaldırdığını gördük." dedi.
Ural, Batum Konferansı'nda bir toprak alımının dışında Kafkas ile Azerbaycan Türklerinin kurtarılması ve bağımsızlığını kazanması yönünde bir siyasi adım atıldığını belirtti. Ural, bu konferansta Azerbaycan'ın bağımsızlığının önünün açıldığını dile getirdi. İlk defa iki Türk devletinin Kafkasya ve Anadolu'nun siyasi birliği açısından 4 Haziran 1918'de önemli bir dostluk antlaşmasını imzaladığını aktaran Ural şöyle konuştu:
"Bu anlaşmayla Osmanlı hükûmeti, müstakil Azerbaycan'ı devlet olarak tanımış ve bu devletin Bakü'yü, Karabağ'ı, Nahçıvan ve Gence bölgelerinde müteşekkil bağımsız bir devlet olması için tanımıştır. O dönemde Ermenistan bir taraftan Çarlık Rusya'nın diğer taraftan İngilizlerin desteğini aldı. Rusya, İngiltere ve bölgedeki Ermeni unsurları, Azerbaycan Devleti'nin bağımsızlığını önlemek için çok büyük gayret sarf etti. Enver Paşa, Kafkas İslam Ordusu ile Türk ve Müslümanların müstakil bir devlet halinde ayakta durabilmelerini sağlama projesinin askeri kanadını meydana getirdi."
Enver Paşa'nın bunun için kardeşi Nuri Paşa'yı görevlendirdiğini anlatan Ural; İstanbul, Musul ve Tebriz üzerinden Gence'ye 25 Mayıs'ta intikal eden Nuri Paşa'nın bölgeyle ilgili rapor gönderdiğini belirtti.
Rapordaki bilgilere değinen Ural, "Raporda Ermeni çetelerinin Müslümanlara karşı büyük katliamlara giriştiklerini ki zaten burada özellikle de 31 Mart 1918 tarihli Bakü katliamına dikkati çekmek de de fayda vardır çünkü savunmasız, herhangi bir askeri gücü olmayan bir halkın topyekûn yok edilmesi anlamına gelen bu soykırım teşebbüsüne karşı bölgede Türk ve Müslüman unsurların harekete geçmesi artık bir zorunluluk halini almıştır." ifadesini kullandı.
Göyçay Muharebesi'nde Kafkas İslam Ordusu'nun büyük bir mücadele verdiğine işaret eden Ural şöyle devam etti:
"Bizim ordumuzda yaklaşık 250 civarında subayımız ve 5 bin 500 civarında askerimiz vardır. 20 bin kişilik bir Bolşevik ordusuna, Rus ve Ermeni ordusuna karşı hakikaten büyük bir mücadele vermiştir. Azerbaycan'ın tam ortasına denk gelen Göyçay'daki düşman kuvvetleri durdurulmuş ve mağlup edilmiştir. 4 günlük çetin muhaberelerden sonra ve ardından cephenin yeniden kurtarılması, işgal edilen yerlerin kurtarılması için çaba sarf edilmiştir. Kafkas İslam Ordusu'nun Azerbaycan'da, Kafkasya coğrafyasındaki faaliyetlerinin birincisi Bakü'nün kurtarılmasıdır. Göyçay Muhaberesi ile başlayan ve 15 Eylül'e kadar devam eden çetin muhaberelerde ciddi sayıda kayıplarımız ve şehitlerimiz söz konusudur."
Ural, Azerbaycan coğrafyasında Anadolu Türklerinin birçok şehitliğinin bulunduğuna dikkati çekerek Bakü'nün işgalden kurtarıldığı 15 Eylül'ün Türk tarihi açısından olduğu kadar Azerbaycan açısından da önemli bir yıl dönümü olduğunu ifade etti.
- "Bakü'süz bir Azerbaycan başsız bir insana benzer"
Bakü'nün Azerbaycan için öneminden bahseden Ural şunları kaydetti:
"Rahmetli Mehmet Emin Resulzâde'nin de dediği gibi Bakü'süz bir Azerbaycan, başsız bir insana benzer. Başkent, Azerbaycan'a kazandırılarak tarihi, sosyolojik ve siyasi olarak bir bütünlüğüne ulaşılması temin edilmiştir. Yine burada muharebeler sırasında İngiltere'ye de ciddi darbeler vuruldu, İngilizlerin askeri misyonuna da çok ciddi bir darbe vuruldu. Hem Bakü'nün alınması sırasında hem de Nahçıvan'a yönelik olan harekat sırasında buradaki İngiliz kuvvetleri, İran'a doğru sürülmüştür ve bu bölgeye müdahale etmelerinin de önüne geçebilmiştir. Tabii en büyük kazanç, Azerbaycan'ın tarihi kökleri, tarihi derinliklerinden gelen bir devlet olma şuuru, bu şekilde teminat altına alınmıştır."AA