Kalp krizi değil, algı salgını!
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yavuzer Koza, son dönemde sosyal medyada sıkça gündeme gelen "kalp krizi salgını" algısını değerlendirirken, asıl tehlikenin modern yaşam tarzı olduğuna dikkati çekti.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünya genelindeki engellilik ve ölümlerin önde gelen nedenlerinden olan kalp damar hastalıkları her yıl yaklaşık 18 milyon kişinin hayatını kaybetmesine sebep oluyor.
Ülkemizde de benzer bir durum söz konusu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan 2023 yılı ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre ölümlerin yüzde 33,4’ünden kalp ve damar hastalıklarının sorumlu olduğu ortaya çıktı.
Konuyla ilgili PUSULA’ya konuşan Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yavuzer Koza, son dönemde artan kalp krizi vakaları ve bu vakalara dair toplumdaki algı üzerine dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Sosyal medyada yayılan haberlerin etkisinden, yöresel beslenme alışkanlıklarına, stresten, aşı tartışmalarına kadar pek çok konuda bilgi veren Doç. Dr. Koza, özellikle “koruyucu hekimlik” vurgusuyla önemli uyarılar yaptı.
‘Kalp krizi haberlerinin artmasının sebebi vaka değil, yayılım hızı’
Koza, vakaların artığı düşüncesinin aslında habere ulaşmanın kolaylaşmasından kaynaklandığını vurgulayarak, “Kalp krizi vakalarının son zamanlarda artmış olduğunu görmemizin sebebi aslında, bu tür haberlerin sosyal medya mecraları kullanılarak yayılma oranının artmış olmasıdır” dedi.
Ancak bu durumun sadece haberlerden kaynaklanmadığını söyleyen Doç. Dr. Yavuzer Koza, “Elbette kalp krizinin görülme sıklığı artmış olabilir. İnsanların yaşam şekli, stres seviyeleri, hareketsiz yaşam ve kötü beslenme gibi birçok sebebi var. Biz hekimler olarak insanları tedavi etmekle yükümlüyüz. Ancak artık önceliğimiz hastalığı tedavi etmek değil, hastalığın oluşmasını engellemek olmalı. Bunun için koruyucu hekimlik ön plana çıkmalı. Bu şu demek; kişi hasta olmadan önce onu sağlıklı tutacak bilince ve yönlendirmelere sahip olmalı. Bu da eğitimle, farkındalıkla olur.” İfadelerini kullandı.
Erzurumlu vatandaşlar için uyarılarda bulunan Koza, “Erzurum’da yaşadığımız bölge için konuşacak olursak, yemek kültürümüz çok ağır. Bol yağlı, kırmızı et ağırlıklı, sebzesiz bir mutfağımız var. Akdeniz diyeti dediğimiz; meyve, sebze ve beyaz et ağırlıklı bir beslenme şekli burada ne yazık ki bilinmiyor ve uygulanmıyor. Erzurum bölgesinde daha çok kırmızı et tüketiliyor. Ancak beyaz etin de tüketilmesi gerekiyor. Ve sebze neredeyse hiç tüketilmiyor. Bu yemek sistemini değiştirmek gerek. Çünkü bu sadece kilo ya da sindirimle ilgili bir mesele değil, doğrudan kalp sağlığını etkileyen bir konu…” diye konuştu.
“Herkeste bir geç kalmışlık hissi var, bu da strese neden oluyor”
Modern yaşamın tehlikelerinden bahseden Doç. Dr. Yavuzer Koca şunları söyledi; “Herkesin hayata bir geç kalmışlık hissi var. Bu hissiyat, insanları psikolojik olarak yoruyor ve strese sokuyor. Stres seviyesinin bu kadar yükselmesi, kalp hastalıklarını tetikliyor. Bir diğer önemli faktör de hareketsizlik. İnsanlar artık her yere arabayla gidiyor. Yürümek, hareket etmek, günlük yaşama fiziksel aktivite katmak artık lüks oldu. Sporu ön plana çıkarmak gerekiyor. Bunun bir alışkanlığa dönüşmesi için ilkokuldan itibaren çocuklara bu yaşam tarzını öğretmek gerekiyor.”
Ekonomik koşulların vatandaşlara stres yüklediğini belirten Kardiyolog Doç. Dr. Yavuzer Koca, “Bence kalp krizine en çok sebep olan şeylerden birisi insanların stres düzeyinin ciddi seviyede artmış olması. Özellikle ekonomik koşulları çok göz ardı edemeyiz. İnsanların refah seviyesinin düşük olması bu durumu artırabilir. Ama bu tek başına kalp krizinin sebebidir diyemeyiz. Her şey birbirine bağlı. Kötü beslenme, hareketsizlik, stres… Bunların hepsi zincirleme şekilde kalp krizine zemin hazırlıyor” ifadelerini kullandı.
“Ünlü ölümleri halkta yanlış bir panik oluşturabiliyor”
Geçtiğimiz günlerde sahnede hayatını kaybeden Volkan Konak’la ilgili paniğe de vurgu yapan Doç. Dr. Koca şöyle devam etti;
“Son zamanlarda gördüğümüz Volkan Konak, Metin Arolat gibi isimlerin ani ölümü sonrası halkta ‘herkes kalp krizinden ölüyor’ algısı oluştu. Bu doğru değil. Örneğin; Volkan Konak’ın sahnesini tekrar tekrar seyrettim. Sahnede göğsünü tutuyor, sırtını tutuyor, şarkıyı yarıda bırakıyor ve sahneden ayrılıyor. Bunların hepsi belirti olabilir. Ancak her kalp krizi böyle bir sonla bitmez. Bu durum kişiden kişiye değişebilir. Bazı hastalarımız kendi imkanlarıyla erken belirti fark edip, hastaneye gelebiliyor ” .
Bu belirtiler varsa mutlaka 112’yi arayın!
Herkesin kendi vücuduna kulak vermesi gerektiğini söyleyen Kardiyolog Doç. Dr. Yavuzer Koca, “Klasik olarak özellikle ani başlayan şiddetli bir göğüs ağrınız oluyorsa, buna nefes darlığı eşlik ediyorsa, daha önce hiç yaşamadığınız şekilde bir terleme varsa… Bunlara ‘üşüttüm geçer’ demek doğru değil. Mutlaka 112’ye haber verilmesi gerekiyor. Hastane yakınsa kendi imkanlarıyla bile olsa hiç vakit kaybetmeden başvuru yapılmalı. Kalp krizinde ilk dakikalar hayat kurtarır” diye konuştu.
Son olarak yaşam tarzı önerisinde bulunan Koza şunları kaydetti;
“Alkol ve sigaradan kesinlikle uzak durulması gerekiyor. Herkesin kendi doktoru olması gerekiyor. Yani vücudunun sinyallerini tanımalı, dikkat etmeli, yaşam tarzını sağlıklı hale getirmeli. Kendini üzmemesi, yormaması gereken bir yaşam felsefesi benimsemesi gerekiyor. Kalp sağlığı aslında bir yaşam şeklidir.”
Hocam bırakın bu klasik açıklamaları kalkın açıkça söyleyin bu vakaların artmasının tek sebebi vurulduğunuz aşılar deyin konuyu kapatın gitsin, millet biliyor bunun aşılardan kaynaklandığını ama siz doktorlar nedense cesaret edipte bu gerçeği bir türlü dile getirmiyorsunuz bunu da anlamış değilim açıkçası.