Bir yıl daha geçip gitmeye hazırlanıyor.
Aslında geçip giden ve bir daha elimize geçmeyecek olan 2017 değil. Ömür!
Ömrümüzün bir yılını daha tükettik diyerek ölüm korkumuzu depreştirmemek için bir yıl daha bitti demeyi tercih ediyoruz.
Bir anlamda; “geçtiyse benden geçmedi ya bütün insanlığın bir yılı gitti” demeye getirerek belki safça bir tesellinin arkasına sığınıyoruz.
Üstelik bu söylediğimize kalbimizi ve vicdanımızı razı edemediğimiz için onların hakikati söyleyen sesini bastırmak adına eski yılın son, yeni yılın ilk dakikalarını çılgınca eğlenerek geçiriyoruz.
Büyük orkestralar…
Bulamazsak cd’nin sesini sonuna kadar açarak…
Bağırarak, çağırarak…
Yanımızda kim varsa, kim denk geldiyse kucaklayıp, sarılarak kutluyoruz yeni yılı.
Eskisinin yüzüne bakacak yüzümüz olmadığı için yeni geleni kucaklamaktan gayrı çıkar yol göremiyoruz.
Peki giden yıllar bizim uğurladığımız gibi, yüzü yerde, iz bırakmadan çekip gidiyorlar mı hayatımızdan?
Nerdeeeee!
Hep peşimizden geliyorlar ve biz unutmaya çalıştıkça kendileri hatırlatacak çokça iz bıraktıklarını hissettirmekten hiç geri durmuyorlar.
Kısaca geçen hiçbir şey yok!
Geçtiğini…
Eksildiğini…
Mazide kaldığını düşünmekle de buhar olup uçmuyorlar.
Demek ki, yeni yıl akşamında…
Delice eğlenmekle…
Gülücükler saçarak girmekle…
Nazar boncuklarını göğsümüze yapıştırıp kendimizi koruduğumuzu sanmakla değiştirebileceğimiz bir şey olmuyor.
Olan kendisini kandırmaya çalışan bize oluyor.
Hiçbir şey geçmiyor çünkü her şey kayıt altında!
Bu gerçekle yüzleşmemek için galonlarca şarap içmenin…
Şişelerce şampanya patlatmanın…
Kadeh kadeh viski yuvarlamanın zannettiğiniz gibi bir faydası yok.
Sizi zehirlemekten, sağlığınızı bozmaktan ve sarhoş olup aklınızı kaybettiğinizde etrafınıza maskara etmekten gayrı bir faydası da olmayacak.
İnanmıyorsanız sağlıkla ilgili kısmını tanıdığınız bir doktora…
Sarhoş olup maskara olmakla ilgili bölümünü de sizi bu halde gören bir yakınınıza sorabilirsiniz.
Alacağınız cevap maalesef size bu anlattıklarımın teyidinden ibaret olacaktır.
Bir evladınız varsa sakın ona sormayın çünkü sarhoş bir anne ya da babayı hiç bir evlat övmez.
Çocuklarınıza böyle bir muameleyi yapmaya ve onları doğru olan buymuş gibi göstererek aldatmaya hiç hakkınız yok.
Ne dediğini bilmeyen, gecelerce orada burada içkinin koynunda sabahlayan ve çocuğuna sokulduğunda ağzı kanalizasyon gibi kokan bir babanın kokusu evladı için asla baba kokusu yerine geçmez.
Gözünüzden sakındığınızı söylediğiniz sizin çocuklarınıza böyle bir hayal kırıklığını hayatlarının en güzel çağında yaşatmaya ne hakkınız var!
Bu yeni yılı eski yıldaki hatalarınızı ortaya koyup düzeltmek için size verilmiş bir ikram olarak görün ve kendinizi başkaları yüzünüze söylemeden yargılayın.
Kendinize bir şans daha tanıyın.
Aslında geçip giden ve bir daha elimize geçmeyecek olan 2017 değil. Ömür!
Ömrümüzün bir yılını daha tükettik diyerek ölüm korkumuzu depreştirmemek için bir yıl daha bitti demeyi tercih ediyoruz.
Bir anlamda; “geçtiyse benden geçmedi ya bütün insanlığın bir yılı gitti” demeye getirerek belki safça bir tesellinin arkasına sığınıyoruz.
Üstelik bu söylediğimize kalbimizi ve vicdanımızı razı edemediğimiz için onların hakikati söyleyen sesini bastırmak adına eski yılın son, yeni yılın ilk dakikalarını çılgınca eğlenerek geçiriyoruz.
Büyük orkestralar…
Bulamazsak cd’nin sesini sonuna kadar açarak…
Bağırarak, çağırarak…
Yanımızda kim varsa, kim denk geldiyse kucaklayıp, sarılarak kutluyoruz yeni yılı.
Eskisinin yüzüne bakacak yüzümüz olmadığı için yeni geleni kucaklamaktan gayrı çıkar yol göremiyoruz.
Peki giden yıllar bizim uğurladığımız gibi, yüzü yerde, iz bırakmadan çekip gidiyorlar mı hayatımızdan?
Nerdeeeee!
Hep peşimizden geliyorlar ve biz unutmaya çalıştıkça kendileri hatırlatacak çokça iz bıraktıklarını hissettirmekten hiç geri durmuyorlar.
Kısaca geçen hiçbir şey yok!
Geçtiğini…
Eksildiğini…
Mazide kaldığını düşünmekle de buhar olup uçmuyorlar.
Demek ki, yeni yıl akşamında…
Delice eğlenmekle…
Gülücükler saçarak girmekle…
Nazar boncuklarını göğsümüze yapıştırıp kendimizi koruduğumuzu sanmakla değiştirebileceğimiz bir şey olmuyor.
Olan kendisini kandırmaya çalışan bize oluyor.
Hiçbir şey geçmiyor çünkü her şey kayıt altında!
Bu gerçekle yüzleşmemek için galonlarca şarap içmenin…
Şişelerce şampanya patlatmanın…
Kadeh kadeh viski yuvarlamanın zannettiğiniz gibi bir faydası yok.
Sizi zehirlemekten, sağlığınızı bozmaktan ve sarhoş olup aklınızı kaybettiğinizde etrafınıza maskara etmekten gayrı bir faydası da olmayacak.
İnanmıyorsanız sağlıkla ilgili kısmını tanıdığınız bir doktora…
Sarhoş olup maskara olmakla ilgili bölümünü de sizi bu halde gören bir yakınınıza sorabilirsiniz.
Alacağınız cevap maalesef size bu anlattıklarımın teyidinden ibaret olacaktır.
Bir evladınız varsa sakın ona sormayın çünkü sarhoş bir anne ya da babayı hiç bir evlat övmez.
Çocuklarınıza böyle bir muameleyi yapmaya ve onları doğru olan buymuş gibi göstererek aldatmaya hiç hakkınız yok.
Ne dediğini bilmeyen, gecelerce orada burada içkinin koynunda sabahlayan ve çocuğuna sokulduğunda ağzı kanalizasyon gibi kokan bir babanın kokusu evladı için asla baba kokusu yerine geçmez.
Gözünüzden sakındığınızı söylediğiniz sizin çocuklarınıza böyle bir hayal kırıklığını hayatlarının en güzel çağında yaşatmaya ne hakkınız var!
Bu yeni yılı eski yıldaki hatalarınızı ortaya koyup düzeltmek için size verilmiş bir ikram olarak görün ve kendinizi başkaları yüzünüze söylemeden yargılayın.
Kendinize bir şans daha tanıyın.